Orhun Emre Çelik’in Sigorta Dünyası’ndaki yazısı: Aktüerya fonksiyonu nereye gidiyor?

20 yıllık iş hayatım boyunca Türkiye’de sigortacılık sektörünü derinden ilgilendiren bir gelişmenin yaşanmadığı bir yıl anımsamıyorum. Ekonomik, siyasi, küresel ya da yasal değişiklikler hem ülkeyi hem de sigorta sektörünü ve dolayısıyla sigorta şirketlerini oldukça değiştirdi. Aynı dönemde Dünya’da ve Avrupa Birliği tam üyelik adaylığı nedeniyle bizi daha çok ilgilendiren Avupra’da da ciddi değişimler yaşandı.

Aktüeryayı öne çıkaran gelişmeler

Bilgi işlem dünyasında yaşanan gelişmeler, internet ve sosyal medyanın yaygınlaşması, daha hızlı veri işleme, daha çok veriyi daha ucuza depolama gibi olanakların hızla gelişmesi beraberinde büyük veri (big data) kavramını ortaya çıkardı. Daha sonra bu verinin nasıl kullanılacağına ilişkin gelişmeler yaşandı. Makine öğrenmesi, derin öğrenme, yapay zeka gibi isimlerle hayatımıza yeni kavramlar girdi.

Tüm bu süreç yaşanırken bir taraftan da kişi ve kurumlar buna ayak uydurmak için hareket ediyorlardı. Hem bu imkanları kontrol altına alabilmek hem de ortaya çıkan yeni riskleri daha iyi yönetebilmek için iç sistemler ve kurumsal yönetişim gibi kavramlar ön plana çıkarılmaya başlandı.

Nitekim ülkemizde 2007 yılında yayınlanan Sigortacılık Kanunu sonrasında iç sistemlere ilişkin mevzuat yayınlandı. Böylece risk yönetimi, iç denetim ve iç kontrol mekanizmaları yasal olarak da zorunlu hale geldi. Aktüerya da bu gelişmelerden nasibini aldı. Hem şirketlerin daha yoğun aktüeryal çalışmalar yapması düzenlemeler yoluyla teşvik edildi hem de eldeki veri ve bilgi işlem kaynaklarının gelişmesi sonucu aktüeryal analizlerin kolay, hızlı ve verimli hale gelmesinin de etkisi ile kurumlar aktüeryal analiz raporları ile daha çok ilgilenmeye başladı.

Aktüerin şirket içindeki konumu da bu gelişme ile birlikte değişiklik gösterdi. Eskiden sorumlu aktüer unvanı ile daha çok rezervlerden sorumlu olarak görülen aktüerler giderek fiyatlama, değerleme ve risk yönetimi gibi konularda çok daha aktif görevler almaya başladılar.

Aktüerya fonksiyonu

AB düzenlemeleri ve özellikle Solvency II ile birlikte bireysel olarak yapılan “aktüerlik” işi daha kurumsal bir çerçevede “aktüerya fonksiyonu” olarak konumlandırılmaya başladı. Bu konumun sonucu olarak teknik karşılıklardan doğrudan sorumlu olarak gösterilen aktüerya fonksiyonu, aynı zamanda reasürans ve riziko kabul süreçlerine görüş vermek zorunda olan bir yapıya dönüştü.

Özellikle şirketlerin kendi risk ve sermaye yeterlilik değerlendirmeleri (ORSA) aktüerlerin yoğun katkısı ve neredeyse tamamen aktüeryal çalışmalar ile şekillendiği için aktüerya, risk yönetim sisteminin ve dolayısı ile iç sistemler bütününün bir parçası olarak değerlendirilmeye başlandı.

Aktüerya fonksiyonu, kavram olarak Avrupa’da bile yeni yeni yerleşmeye başlamışken bu sefer de hayatımıza IFRS 17 girdi. Böylece aktüerya fonksiyonu zaten var olan teknik karşılıkların uygun şekilde ayrılması ve aktif-pasif yönetimi gibi görevlerini daha da ileri götürerek neredeyse tüm finansal tablonun oluşturulmasından sorumlu bir konuma geldi.

Aktüerlere olan gereksinim gün geçtikçe artıyor

Netice olarak sigorta şirketlerinde aktüerlere olan gereksinim gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Aktüerler, aldıkları eğitim ve pratik uygulama tecrübeleri sayesinde veri bilimi olarak tanımlanan alanda da çok fazla katkı sağlayabilecek durumdalar. Aktüerler Derneği’nin Uluslararası Aktüerler Birliği tam üyeliği sonrası ve sonraki adım olarak Avrupa Aktüerler Birliği tam üyeliği bu konuda ciddi fırsatlar sunuyor. Önümüzdeki günlerde kurumsal risk yönetimi konusundaki sertifikasyonları sağlayan CGA (CERA Global) gibi organizasyonlar da gündemimize girmeye başlayacaktır.

Insuretech kavramının, moda tabirle yıkıcı (distruptive) bir şekilde hayatımıza girdiği, “blockchain”in her yerde karşımıza çıkmaya başladığı bir dünyada bu kavramlara uyum sağlayamayan şirketler bahsi geçen yıkıcılıktan nasiplerini alacaklar. Buna karşı eldeki imkanların ve sigortacılık özelinde bulunmaz bir fırsat olarak aktüeryal çalışmaların tüm sigortacılık süreçlerinin doğal bir parçası haline getirilmesi büyük yarar sağlayacaktır.