SAİK Başkanı Levent Korkut’tan çalıştayda önemli açıklamalar

Türkiye Sigorta Birliği (TSB) tarafından bugün İstanbul’da düzenlenen “Sigorta ve Emeklilik Sektörü Strateji Belirleme ” başlıklı Çalıştay’da SAİK Başkanı Levent Korkut, acentelerin sorunlarını katılımcılarla paylaştı.

Acentelerin Sesi Ekibi’nden konuya ilişkin yapılan açıklamada, çalıştaya davet üzerine SAİK (Sigorta Acenteleri İcra Komitesi) üyelerinin geniş katılım gösterdiklerinin altı çizildi.

Çalıştayda “Dağıtım Kanalları durum değerlendirmeleri, Sigorta Sektörünün gelişimine yönelik çözüm önerileri ve Sektör beklentileri” olarak belirlenen ve Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Genç tarafından yapılan panele SAİK Başkanı Levent Korkut, Brokerler Derneği Başkanı Ateş Çeber, TOBB Daire Başkanı Ozan Acar ve İSO ( İstanbul Sanayi Odası ) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı konuşmacı olarak katıldığı ifade edildi.

Acentelerin Sesi Ekibi, SAİK Başkanı Levent Korkut’un konuşmasının tamamını sitesinde paylaştı.

SAİK Başkanı Korkut’un konuşması şöyle:

“Ülkemizde 6.978 gerçek, 8.905 tüzel olmak üzere toplam 15.883 acente Levhaya kayıtlı olarak faaliyet göstermektedir. Acenteler, yaklaşık 40.000 kişiye doğrudan istihdam sağlamaktadırlar. Acentelerimiz, ülkemizin tüm illerinde ve pek çok küçük yerleşim yerlerinde faaliyet göstermekte olup, ekonomik ya da sosyal düzeyleri fark etmeksizin her bir vatandaşa ulaşma imkanına sahip tek dağıtım kanalıdır.

Sigorta acenteleri, ülkemizde yapılan trafik sigortalarının %93’ünü, hayat dışı sigortaların %61’ini, hayat sigortalarının ise, %9’unu gerçekleştirmektedir. Hali hazırda sektörün en önemli ve büyük dağıtım kanalıdır. 7/24 hizmet anlayışı, sorun çözme yeteneği ve uzmanlıkları ile sigorta acenteleri diğer dağıtım kanallarından ayrışmakta ve vatandaşın en fazla tercih ettiği aracı kurum olmaktadır.

Türkiye’deki tahmini sigortalılık oranı % 15 seviyelerindedir. Sigorta sektörümüzün büyüklüğü Dünya’da 39. sırada, penetrasyon oranımız ise, %1.6 civarındadır. Bu verilerin düşük olmasının en önemli nedeni ülkemizdeki sigorta bilincinin yeterince oluşmamasıdır.

Sigorta bilincini artırmanın yolu da eğitimden geçmektedir. Okul öncesi dönemden itibaren çocuklarımızı risk yönetimi ve tasarruf konusunda bilinçlendirmeliyiz.

Bilinci artırmanın bir diğer yolu ise, dağıtım kanallarının etkin bir şekilde kullanımının sağlanmasıdır. Faaliyet konusu münhasıran sigorta aracılığı olan kanallara özellikle de sigorta acentelerine maddi ve manevi destek olunmalı, acentelerin eğitimine ve kurumsallaşmasına özel önem verilmelidir. Bu konudaki çalışmalar, Hazine ve Maliye Bakanlığımız koordinasyonunda İcra Komitemiz, TSB ve sigorta şirketlerinin iş birliğinde gerçekleştirilmelidir.

Günün sonunda, sektöre sahip çıkacak olanlar, ekmeğini münhasıran bu sektörden kazananlar olacaktır. Bu nedenle, küçük acentelerin desteklenmesi, ticari hayatlarına devamının sağlanması büyük önem arz etmektedir. Sigorta şirketlerimiz bir sigorta acentesinin üretimini, bu acentenin müşterilerinden gelecek hasar miktarını kolaylıkla öngörebilmektedir. Diğer dağıtım kanallarında ise, bu durumu öngörmek çok zordur. Sigorta şirketleri kendi finansal istikrarları için, acentelerine sahip çıkmalıdırlar.

Ülkemiz sigortacılığının gelişimini sağlamanın bir diğer yolu ise, yetkisiz olarak aracılık yapan kişilerin engellenmesidir. Kanunda sigorta aracıları açık bir şekilde tanımlanmış faaliyet çerçeveleri çizilmiştir. Aracılara mali yeterlilik, lisans, kayıt ve eğitim zorunluluğu getirilmiştir. Tüm bu düzenlemeler, geçmişte yaşanılan ve sektörümüze zarar veren kötü tecrübeler neticesinde yapılmıştır. 5684 sayılı sigortacılık kanunu çalışmalarının yürütüldüğü zamanlarda tüm sektör bu konularda mutabık kalmıştır.

Ancak bugün görmekteyiz ki bazı sigorta acenteleri, bazı brokerler daha fazla prim üretebilmek adına, yetkisiz kişilere poliçe sattırıyor. Maalesef bazı sigorta şirketleri de bu duruma göz yumuyor ya da bununla mücadele etmiyor. Halbuki yetkisiz kişiler sadece zorunlu sigortaları satıyorlar. Pastayı büyütmüyorlar. Yani, vatandaşın zaten alacağı sigortaları yalan yanlış satarak, sahte poliçeler üreterek, sigortalıları mağdur ederek legal yapıların kazançlarına ortak oluyorlar. Buradaki kaynak dağıtım kanallarında kalsa, kurumsallaşma çok daha hızlı olacak, sektörümüz daha hızlı ve doğru bir şekilde büyüyecek. Bu nedenle, illegal yapılara karşı, Hazine ve Maliye Bakanlığımız başta olmak üzere, acenteler, brokerler sigorta şirketleri hep birlikte mücadele etmeliyiz.

SBM’nin geliştirdiği ve yakın tarihde devreye alacağı bulut ve 2’li doğrulama ile başlatacağı sisteme SAİK olarak önerdiğimiz ve illegal ekran paylaşımı yapan ve yetkisiz kişilerin poliçe satmasının önüne geçebilecek ve bu anlamda da sektörümüzün kötü tecrübelere maruz kalmasını engelleyecek olan önerimizi ocak ayında Emeklilik Şirketleri Birliği ile yaptığımız toplantıda dile getirdik.

Levhaya kayıtlı teknik personellerin, SBM’nin Bulut Sistemi üzerinden ve sigorta şirketlerinin e-devlet entegrasyonu ile sisteme girerek poliçe üretim gerçekleştirmesi hayata geçer ise, merdiven altı poliçe üretimlerinin önüne geçilebileceğini düşünmekteyiz. Bu nedenle, bu önemli çalıştay sonrası bu konunun detaylandırılması ve hayata geçirilmesi için SBM nin 2’li doğrulama ile Bulut Sistemini devreye alırken SAİK olarak bu projeye ek olarak önerdiğimiz projemizin de dikkate alınıp SBM,TSB ve TOBB-SAİK olarak bir araya gelerek bu proje çalışmasına acilen başlamalıyız.

Geçtiğimiz hafta Paris’te gerçekleştirilen Avrupa Sigorta Aracıları Federasyonu (BİPAR) ara yıl toplantısında tahsilat konusu gündeme getirildi. İngiliz Delege ve BİBA’nın (İngiltere Sigorta Brokerları Derneği) İcra Direktörü Sn. Graeme TRUDGİL’in konuşmasında, Avrupa’da acentelerin sigorta şirketlerinin tahsil edilemeyen primlerde şirket adına tahsilat yapmak istemediklerini fakat yapmak zorunda kaldıklarını belirtti. Bu kapsamda, Fransa’da bir acente tarafından, tahsil edilemeyen primlerden sorumluluğu olmadığına dair dava açmış ve dava neticesinde acente haklı bulunmuştur. Bu nedenle, Avrupa’da, acentelerin üzerinde ki tahsilat sorumluluğunun kaldırılmasına yönelik uygulamaların başlatılmış olduğu bildirildi.

Ülkemizde de, tahsilat konusunu etraflıca değerlendirmeliyiz. Ayrıca, portföy mülkiyeti konusunda da bir mutabakat sağlamalıyız. Dağıtım kanallarının faaliyet alanlarını belirlemeli ve bu alanların dışına çıkmamalarını sağlamalıyız. Acente acente gibi, broker broker gibi, banka ise banka gibi faaliyet göstermelidir. Farklı dağıtım kanallarına farklı fiyat uygulamasına derhal son verilmeli, dağıtım kanalları arasındaki haksız rekabet ve uygulamalar önlenmelidir.

Ülkemiz sigortacılık sektörünün gelişimi için bir diğer önemli husus ise, sektör olarak ana odak noktamızı üretim değil, müşteri olarak belirlemeliyiz. “Müşteri daima haklıdır” sözünü şiar edinmeliyiz. Sağlanacak müşteri memnuniyeti poliçenin devamını ve yeni işlerin yazılmasını sağlayacaktır. Müşteri memnuniyetini sağlamanın en kolay yolu ise, hasar süreçlerinde acenteleri etkin bir şekilde kullanmak, aynı zamanda acente memnuniyetini de sağlamaktır.

Ülkemizde yatırımın finansmanı, ekonomik büyümenin sürdürülebilmesi, sürekli istihdamın sağlanabilmesi, kişilerin sosyal ve ekonomik açıdan refah içerisinde yaşayabilmesi için, hayat sigortacılığı ve bireysel emeklilik çok büyük öneme sahiptir.

Devletimizin sağladığı teşvikler ve otomatik katılım sayesinde Bireysel Emeklilik Sistemini kısa zamanda önemli bir gelişim sağlamıştır.

Diğer yandan, bu sistemin hayat sigortacılığına olumsuz etki yaptığını da söylemek mümkündür.

BES sistemindeki aracılık komisyonlarının düşüklüğü ve BES aracılık lisansını almanın zorluğu nedeniyle, acentelerimiz bu alanda fazla faaliyet gösterememektedir.

Bankaların hayat sigortası ve BES’te daha etkin olduğunu görmekteyiz. Diğer yandan, yapılan araştırmalar gösteriyor ki acente tarafından gerçekleştirilen BES aracılığında kişiler hem daha fazla katkı payı ödüyor hem de sistemde kalma süreleri daha uzun. Bu nedenle, söz konusu branşlarda acentelerin etkinliğinin artırılması gerekiyor.

Günümüzde sigorta acentelerinin sadece Bireysel Emeklilik Sistemi ve hayat sigortası alanlarında faaliyet göstermesi oldukça zorlaştı. Bu branşlarda acente etkinliğinin artırılması için, acente komisyonları mutlak suretle artırılmalıdır. Ayrıca, halihazırda elementer branşta faaliyet gösteren SEGEM’in teknik personel sınav ve eğitimini başarıyla tamamlamış sigorta acenteleri ve teknik personellere ayrı bir sınav şartı aranmaksızın BES lisansı verilmelidir. Bu sayede, çapraz satışla Bireysel Emeklilik Sistemi daha da hızlı büyüyecektir.”