“Reasürans havuzu ihracata dönüştürülürse ekonomiye büyük katkısı olur”

Türkiye finans merkezi olacaksa, kurulacak reasürans havuzunun bunun en önemli yapı taşı olacağını söyleyen  IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, “Bu havuzla Türki cumhuriyetlerindeki, Ortadoğu’daki riskler için buradaki reasürans kapasitesini satabilirsiniz. Eğer bölgenin sigorta merkezi olacaksak kurulacak reasürans şirketinin bölge ülkelerinin risklerini de alması şart. Umarım havuzda bu kurguyu da tasarlarlar. Yazılamayan risklere destek olacak diye çıktı ama ihracat kalemi olarak düşünülüp öyle kurgulanması ülkeye daha faydalı olur” dedi.

IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, Sigorta Dünyası Dergisi’nin sorularını cevapladı. 

Murat Bey, IBS’teki gelişmeleri konuşarak başlayalım isterseniz, nasıl geçti geçtiğimiz sene ve önümüzdeki yıla nasıl bakıyorsunuz?

IBS olarak 21’inci senemizi geride bıraktık. Herşeye rağmen bizim için iyi bir sene oldu. Biz sektörün genelinin aksine hiçbir zaman trafik-kasko eksenli büyümedik. Bizim portföyümüzde oto branşının oranı yok denecek kadar az. Nitelikli katma değer sunabileceğimiz projeler her zaman önceliğimizde oldu. Reasürans know how ımızı tüm iş yapma modellerimizin içine entegre ettik. 2018 de Türkiye nin en büyük projelerinden Çanakkale Köprüsü ve İstanbul Havalimanı nın eş brokeri olarak plasmanlarını başarı ile tamamladık. 2019’da Türkiye genelinde projelerin yavaşlayacak olması bizim için bir dezavantaj olacaktır. Ancak biz Türk yatırımcısının olduğu her coğrafyada bulunmaya çalışıyoruz ve portföyümüzün yüzde 70’i Türkiye’den, yüzde 30’u yurtdışı işlerden geliyor. Afrika dan Güney Kore ye kadar geniş bir coğrafyada müşterilerimiz var. Uniba ve Euribron gibi dünyanın en büyük bağımsız brokerlik “network”lerine üyeyiz. Bu da bize dünyanın neresine gidersek gidelim temsil edilebilme imkanı sağlıyor. Müşterimiz Gabon’a bile gitse lokal piyasada sigorta brokerliği verebilecek kapasitedeyiz. Gelirimizin yüzde 70’i reasüranstan geliyor. Reasüransa bakan arkadaşlarımız sigorta brokerliğine karışmıyor, tersi de olmuyor. İkisini aynı çatı altında nasıl yapıyorsunuz diyorlar hep. Bünyemizde iki ayrı şirket varmış gibi çalışıyoruz. Buna 20 yılda çok yatırım yaptık ve prensiplerimizden asla ödün vermedik. Bu konuda sektörde güvenilir bir şirketiz ve 20 seneyi aşkın bir süredir sigorta şirketleri ile bu alanda işbirliğimiz devam ediyor. Zor bir sene olmasına rağmen 2018’de yüzde 35 büyüdük. 2019 hem organik hem inorganik olarak büyüyeceğimiz bir sene olacak. Piyasa şartları ölçek olarak daha küçük broker ve aracıları zorlar hale geldi. Piyasanın büyük oyuncularının bile birleştiği bir dönemde, 2019 da bu tarz satın almaları daha fazla göreceğiz. Bizim açımızdan 2019 daha hareketli geçecektir. Son 5 sene de büyüme adına ciddi yol katettik. Her sene hedeflerimiz yükselerek büyüyor. 2019 hedefimiz de büyük ama onu da aşacağımıza inanıyoruz. Sektör reel anlamda küçüldü ama buna rağmen farklı ve nitelikli işlerde var olduğumuz için büyümeye devam edeceğiz. Büyük projelerin durmuş olması bizleri etkileyebilir ama bu durumu da yüzümüzü dışarı çevirerek aşacağız. Çok değerli rakiplerimiz var. Seviyeli bir rekabet ortamı oluşması adına tüm katkıyı veriyoruz. Elbirliğiyle sektörün büyümesi adına hareket edilmeli. Biz çevremizde olan olumsuzluklara ve karmaşaya çok dahil olmadan prensiplerimiz çerçevesinde Türkiye ekonomisine ve Türk şirketlerine değer katmaya devam edeceğiz.

Alacak sigortası ve siber sigortalar da gelişmesi beklenen bir başka alan ve sizin de bu konularda açıklamalarınız oldu. Neden önemli bu tür sigortalar?

Alacak sigortası mevcut konjonktür altında gelişecektir. Farkındalığın yaratılmasını ümit ediyorum. Hiç sigorta almayan Kobiler belki ilk olarak bu ürünle tanışacaklar ve faydasını görünce diğer sigorta ürünlerini de gündemine alacaklar. Gelişecek bir diğer alan da siber sigortalar. 2019 yılının sigortası olacak siber. Ülkenin gündeminde de olacak. Siber güvenliğin altı politik düzeyde de sürekli çiziliyor. Şirketlerin yönetim kurullarının ajandasında siber güvenlik ve sigorta var.

“Siberi eskiden biz anlatmaya çalışırdık, artık bize geliyorlar”

Eskiden biz anlatmaya çalışırdık önemini, artık şirketler kendileri çağırıyorlar gelin bize anlatın diye. Bu bilinçlenme iyi. Biz toplum olarak başımıza bir şey geldikten sonra önlemini almaya çalışıyoruz maalesef. 2017’de wannacry’dan sonra şirketler ülkemizde de bu konunun farkına vardı. Bizce bu konuda şirketler ikiye ayrılıyor; Siber sigorta alanlar ve alacak olanlar. Yangın sigortası almayabilirsiniz belki ama teknoloji kullanıyorsanız ve basiretli bir tüccarsanız siber sigortasını yaptırmama şansınız yok, bütün işiniz elinizden kayıp gidebilir. Aralık ayında Türkiye’nin en büyük siber güvenlik konferansı yapıldı. Pentagon’un sistemine girmiş, Apple’ı hacklemiş, uçan bir uçağın sistemine girmiş “hacker”lar bir araya geldi. İnternetin “godfather”ı denen bir başkası vardı; hapse girmiş ve beyaz “hacker” olması için şartlı salınmış ve gelip burada konuşma yaptı. Yani Pentagon’un “hack”- lendiği bir dünyada siz ya da şirketiniz ne kadar güvende olabilirsiniz? Biri sizin şirketinize girmek isterse bir şekilde bunun yolunu bulması mümkün. Evet zor ama imkansız değil. Bugün her şey için TC kimlik numarası isteniyor. Bu tip bilgilerin verdiğiniz yerlerde güvenli kalma ihtimali yok. Bu yüzden bilinçli olmak ve güvenliği sağlamak lazım. Internetin olduğu her yerde siber riske bir şekilde maruzsunuz. Siber sigortalar risk yönetiminin bir parçası olarak değerlendirilmeli. İlk önce riskinizi belirleyip önlemlerinizi alacaksınız sonrasında sigorta ile değerlerinizi koruyacaksınız. Tüm bu süreci yönetmesi içinde alanında uzman iyi bir sigorta brokeri seçeceksiniz.

Reasürans havuzu da son dönemin önemli gündem maddelerinde biri haline geldi. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu konuyu?

Reasürans Havuzu Resmi Gazete’de yayınlandı ve bu sene işlerlik kazanması bekleniyor. Eğer doğru kurgulanırsa büyük bir ihracat kalemi olabilir. Türkiye’de yerleşik bir şirkete kapasite sağlatırsanız, yurtdışındaki riskler için bu kapasiteyi satarsanız aslında ihracat yapmış oluyorsunuz. Dünyaya bakarsanız, bunun başında İngiltere geliyor, reasürans anlamındaki kalem inanılmaz bir üretim getiriyor ülkeye. Biz bu fırsatı ıskalamış bir ülkeyiz. Umarım böyle başlar ve devam da eder. Bölgenin lideri olacağız diyorsak, bununla ilgili gerekli adımları hızlı bir şekilde atıyor olmamız lazım. Dünyadaki finans merkezlerini inceleyin, mutlaka reasürans firmalarını göreceksiniz. Türki cumhuriyetlerindeki risklere buradaki reasürans kapasitesini satabilirsiniz, Ortadoğu’ya satabilirsiniz. Milli bir reasürans şirketiyle beraber farklı ülkelerden birçok reasürans firması da Türkiye ye gelecek ve bölgesel bir reasürans pazarı oluşacaktır.

“Reasürans havuzu ihracat kalemi gibi düşünülmeli”

Finansal bir kapasite satıyorsunuz ve milyar dolarlardan bahsediyoruz. Doğru kurgularsanız çok büyük bir hacim. Ne betona ne petrole ne enerjiye ihtiyacınız var; finansı bilmeniz yeterli. Bölge ülkelerinin risklerini de aldığınız zaman ülke olarak oyun değiştiren bir konuma gelebiliriz. Umarım bu konularda zamanla gündeme gelecektiri. Türkiye’de yazılamayan risklere destek olma amacıyla çıktı, ama sonrasında kurgu olması gerektiği şekliyle biraz daha değişti. Kamu zaten birçok sektörün yükünü üzerinde taşıyor, zarar edeceği malum tek bir alanın reasüransını yapması çok anlamlı değil. DASK ve Tarsim havuzları yurtdışına reasüre ediliyor. Sadece bunları bile denkleme aldığınızda ciddi bir hacme ulaşırsınız ve yurtdışında retrosesyon yapacağınız şirketlere karşı pazarlık gücünüz olur.

“Yetenekleri başka sektörlere kaptırmadan sektöre çekmeliyiz”

Sigorta önemli bir meslek ama biz burada atomu parçalamıyoruz. Bu öğrenilecek bir meslek. Bizim ihtiyacımız olan geleneksel olarak yapılan şeyleri nasıl farklı yapabiliriz? Avrupa’da ABD’de yapılan şeyleri nasıl buraya adapte edebiliriz? Ekip arkadaşlarımız bunları düşünüyor. Bizim üniversitelerin çeşitli bölümleriyle çalışmalarımız da var. Çünkü insanlarla büyüyen bir sektörde en iyi insanlara ihtiyacınız var. Ama onlar üniversiteden çıkıp da bankacılık gibi farkli sektörleri tercih ettiklerinde onları bu sektöre çekmek daha zor oluyor. Bu yüzden biz dedik ki, bu arkadaşlar üniversitedeyken sektörü ve mesleği sevdirelim ve kazanabiliyorsak şimdiden kazanalım. 10 sene sonra IBS’i geleceğe götürecek yöneticiler şu anda içimizde bu işi öğreniyorlar. Sigortayla alakaları yoktu. Bizim verdiğimiz eğitimlerle bu işi öğrenmeye başlayan çok zeki, pratik arkadaşlar var. Bu arkadaşları da üniversitedeki ilişkilerimizle IBS e kazandırıyoruz. Ben de halen Marmara Üniversitesi’nde işletme mühendisliği alanında doktora yapıyorum.

Zor olmuyor mu bu kadar işin arasında?

Seviyorum mücadeleyi, biri bitince diğeri başlamalı. Tipik bir koç burcuyum. Hayatınızı anlamlı şeylerle doldurmak lazım, zaman çok hızlı geçiyor.