Acenteler ve TSB Başkanı Çağlar zümre toplantısında bir araya geldi

Acenteler ve TSB Başkanı Çağlar zümre toplantısında bir araya geldi

“Yeni bir yola, yolu da birlikte bulmaya ihtiyacımız var”

İTO Sigortacılık Meslek Komitesi toplantısında bir araya gelen sigortacılar sektörün ve acentelerin sorunlarını masaya yatırdı. Toplantıda söz alan, İTO Sigortacılık Meslek Komitesi Başkanı Levent Korkut, sorunların çözümü için sektörün paydaşlarının birlikte davranmasının önemine dikkat çekerken, TSB Başkanı Can Akın Çağlar, verdiği 90 trilyon liralık teminatla ekonomiye destek sağlayan, günde 71 milyon TL hasar ödeyen sektörün kendini kamuoyuna yeterince anlatamadığını söyledi.

Levent Korkut’un yönettiği İTO 20 No’lu Sigortacılık Meslek Komitesi’nin “2017 Yılının Değerlendirmesi ve 2018 Yılından Beklentiler” konulu zümre toplantısına, TSB Başkanı Çağlar’ın yanı sıra, Tüm Sigorta Acenteleri Federasyonu (TÜSAF) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Büyükçelebi ile TOBB Sigorta Acenteleri İcra Komitesi (SAİK) Başkan Yardımcısı Süleyman Özer konuşmacı olarak katıldı.

Korkut: Çözüm tüm taraflar için eşit ve adil olmalı

Levent Korkut

Toplantının açış konuşmasını yapan Levent Korkut, sektörün sorunları için ortaya konan çözüm önerilerinin sektörün tüm tarafları için eşit, adil ve kabul edilebilir olması gerektiğini vurgulayarak acentelerin birlikteliğinin önemine dikkat çekti. Bu konuda Sigorta Acenteleri İcra Komitesine (SAİK) ciddi sorumluluklar düştüğünü söyleyen Korkut, son yıllarda acentelerin gelir kalemlerinin yarı yarıya düştüğüne dikkat çekerek, “Acenteler ve sektör olarak birlikte bir yol haritası hazırlamamız, sorunu çözebilmek amacıyla diyalog ve işbirliği yapmamız gerekmektedir, buna şiddetle ihtiyaç vardır. Bir ve birlikte olmaktan başka yok yoktur, bu yolu da birlikte bulmamız gerekir” dedi.

Çağlar: İki ürüne sıkışmış durumdayız

Can Akın Çağlar

Konuşmasında Türk sigorta sektörünün durumunu değerlendiren TSB Başkanı Can Akın Çağlar, “138 milyar TL’lik aktif büyüklüğü yöneten bir sektörün elemanlarıyız. Sektörümüzde prim üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini acenteler gerçekleştirmektedir. Toplam sektör üretiminin yüzde 49’u motor branşı dediğimiz trafik ve kasko olmak üzere iki üründen geliyor. Sektör olarak bu iki ürüne sıkışmış gibi görünüyoruz” dedi.

Türk sigorta sektörünün Avrupa ve dünya ortalamasıyla karşılaştırıldığında istenen gelişmeyi yakalayamadığını anımsatan Çağlar, “Kişi başına prim üretiminde, sigorta primlerinin GSYİH’ye oranında hayli gerideyiz. Bunun sorumluluğu, sektör olarak, şirketler olarak, TSB olarak hepimizin üzerindedir. Devlet de bu konuda yol açıcı olmalı. Biz dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz, ancak sigortacılıkta dünyada 36. ülke durumundayız. Ekonomimizin dünya ekonomisindeki genel büyüklüğünü yakalayabilmemiz bile sektörümüzü birkaç kat büyütecektir” diye konuştu.

“Fon üreten bir sektörüz”

Sektörün Türkiye ekonomisi açısından çok önemli işlevler yerine getirdiğini vurgulayan Çağlar, şunları söyledi: “Bu işlevlerden biri olarak, 114 milyar TL’ye varan bir fon büyüklüğüne ulaşmış vaziyetteyiz. Bunun 41 milyar lirasını Hazine bonosuna yatırmışız, 38 milyar lirasını mevduatta değerlendirmişiz, 24 milyar lirasını sermaye piyasalarında değerlendirmişiz. Dolayısıyla fon üreten bir sektörüz. Uluslararası sermayeyi Türkiye’ye çeken bir sektörüz. Son on yılda Türk finans sektörüne 52 milyar dolar para girmiş, bunun sigorta sektörüne 7,9 milyar doları sigorta sektörüne gelmiş.”

Sektörün genelde hep prim üretimini konuştuğunu, ancak aslında ne ödediğini daha çok dillendirmesi gerektiğini belirten Çağlar, “Ürettiğimiz primi konuşmanın kimseye faydası yok, sadece topladığımız primlerle anılan bir sektör olmamalıyız, ödediklerimizle anılan bir sektör haline gelmeliyiz. Bu kadar zor ve önemli bir işle uğraştığımız halde kendimizi çok da iyi anlatamıyoruz. Bu kadar hasar ödememize rağmen güven duyulan sektörler arasında alt sıralarda yer almamız konusu bizim için bir ev ödev olmalı diye düşünüyorum” dedi.

“Trafikte her 100 TL’lik işten 25 TL zarar ediyoruz”

Son yıllarda sektörün sadece trafiğe kilitlendiğine, trafikle yatar kalkar hale geldiğine dikkat çeken Çağlar, şunları söyledi: “Sigorta sektörü son on yılda trafikten 7,5 milyar TL zarar etmiş. Bu zararı diğer ürünlerden sağladığımız kârlarla finanse edebildiğimiz sürece tolere edebilmişiz ama trafiğin zararı 2012 ve 2015’te olduğu gibi diğer branşların kârını da alıp götürünce bu kez anormal fiyat artışları ortaya çıkmış. Bu da bizi doğal olarak kamuoyu baskısı, kamuoyunun siyasetçi üzerindeki baskısı derken fiyat sınırlaması, havuz uygulamasına kadar gelen bir durumla bizi karşı karşıya bıraktı. Biz sektör olarak şu anda trafikteki her 100 liralık işten 25 lira zarar ediyoruz. Böyle olunca benim patronum doğal olarak bana soruyor, biz Türkiye’deki kötü sürücüyü finanse etmeye daha ne kadar devam edeceğiz?’ Bu zararı finanse edebilmek için diğer ürünlerin fiyatına yansıtmak zorunda kalıyoruz. Dolayısıyla bu konuda doğru fiyatlama yapabilmemiz için serbest fiyat tarifesine dönmemiz gerekiyor.”

“Kendimizi anlatamıyoruz”

Sigortacıların sorunlarını kamuya anlatmakta yetersiz kaldığını vurgulayan Çağlar, “Bir başka sıkıntımız yargı; yargı hukuku biliyor ama sigortacılığın teknik detaylarını bilemedikleri için zaman zaman ortaya çıkan yargı kararları bizim hayatımızı çok derinden etkiliyor. Bu kararlardaki farklılıklar bizi çok yoruyor” dedi.

Sektörün sadece trafiğe ve geleneksel ürünlere gömülen yapıdan kurtulması gerektiğini dile getiren Çağlar, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu konuda sigorta şirketlerine çok sorumluluk düşüyor, ama en önemli dağıtım kanalımız olarak siz acentelere de çok önemli görev düşüyor. Biz müşterilerimizi yeterince bilgilendiremiyoruz, acentelerimizi sigorta danışmanı haline getirmeliyiz. Sigorta şirketleri ve acenteler olarak beş – on sene sonrasının stratejilerini birlikte belirlememiz gerekiyor.”

“Portföy mülkiyeti sorunu çözülmeli”

TÜSAF Yönetim Kurulu Başkanı Murat Büyükçelebi, işi güven satmak olan sektörün paydaşlarının birbirine güvenmediğine dikkat çekerek, acentelerin önemli sorunlarından biri olan portföy mülkiyeti konusuna değindi. Büyükçelebi, “Portföy mülkiyeti sorunu çözülmeden bu iş çözülmez. Portföy mülkiyetini çözersek sektör inanılmaz bir ivme kazanacak. Hasarda daha hızlı hareket edebiliriz. Acente de şirkete güvendiği için daha rahat piyasaya çıkacak, asli görevine devam edecek” dedi.

Sigortacılık Kanunu’na uygun davranmayan yapılara direkt satış yetkisinin verilmesinin yanlışlığını vurgulayan Büyükçelebi, “Online fatura ödeme merkezleri nasıl sigortacılık yapabilir. Bu konuda destek bekliyoruz. Acenteler çok ciddi gelir kaybına uğradı. Acentelere destek vermemiz zorlaştı. Bu sektör acentesiz olmaz” dedi. Büyükçelebi, hataya birlikte düşmüş olan sektörün kendi arasında anlaşması ve birlik olması gerektiğini vurguladı.

“Ulaşamadığımız 30 milyon sigortalı adayı var”

Sigortacılık Kanunu’nun meslek için dönüm noktası olduğunu söyleyen SAİK Başkan Yardımcısı Süleyman Özer, şunları söyledi: “Sektörün tüm kesimlerinin görüşlerini dinliyor, il il, ilçe ilçe dolaşıyor hem kendimizi anlatıyor hem de onları dinliyor, sıkıntılarını çözmeye devam ediyoruz. Meslek için iki önemli bilimsel araştırma yaptırdık. İl il mevcut durum kapasite kullanımı mevcut durum tespiti yaptırdık. Sektörde kapasite kullanımı yüzde 38. Poliçe alabilecek ama ulaşamadığımız 30 milyon sigortalı adayı var. İstanbul’da kapasite kullanımı yüzde 41. Potansiyel sigortalı adayı 6 milyonun üzerindedir.”