Munich Re’nin raporuna göre, “startup”ların büyüme alanı gelişmekte olan ülkeler

Gelişmiş ülkelerde InsurTech şirketlerinin çoğu şu anda ya dijital aracı kuruluşlar olarak veya geleneksel sigorta ve reasürans şirketlerinin ortağı olarak faaliyet gösteriyor. Dijital aracı kuruluş konumundaki InsurTech’ler geleneksel satış kanallarının pazar paylarında kaymaya neden olabilecek bir rakip olmakla birlikte, bunun sanayileşmiş ülkelerde pazar genelindeki prim hacmine toplam etkisi büyük ihtimalle oldukça az olacak.

Ancak gelişmekte olan ülkelerde InsurTech şirketleri daha etkin pozisyon alıyor. Munich Re’nin hazırladığı “Sigorta Pazarının Görünümü” başlıklı rapora göre, bu girişimler, az gelişmiş sigorta pazarlarında basit, inovatif ve ihtiyaçlara hitap eden ürünleri dijital ortamlarda sunup yeni pazarlar geliştirerek çok önemli bir rol oynayabilir.

Doymuş pazarlarda, yani sanayileşmiş ülkelerde, InsurTech şirketleri son üç-dört yılda büyük bir önem kazandı ancak bu ülkelerdeki doygunluk seviyesinin yüksek olması nedeniyle prim artışının devam etmesi çok muhtemel görünmüyor. Ayrıca, yeni kurulan şirketlerin geleneksel sigorta şirketlerinin yerini alması da çok muhtemel değil. Çünkü sanayileşmiş ülkelerdeki sermaye gereklilikleri ve düzenlemeler yeni aktörlerin sigortacılık lisansı almasını zorlaştırıyor. InsurTech şirketlerinin çoğu şu anda ya dijital aracı kuruluşlar olarak veya geleneksel sigorta ve reasürans şirketlerinin ortağı olarak faaliyet gösteriyor. Dijital aracı kuruluş konumundaki InsurTech’ler geleneksel satış kanallarının pazar paylarında kaymaya neden olabilecek bir rakip olmakla birlikte, bunun sanayileşmiş ülkelerde pazar genelindeki prim hacmine toplam etkisi büyük ihtimalle oldukça az olacak.

Ancak gelişmekte olan ülkelerde InsurTech şirketleri farklı bir rol oynuyor. FinTech şirketleri, gelişmekte olan ülkelerde genel olarak hızlı büyüme kaydedecek. Sadece bu pazarlarda yapılan araştırmalara göre, cep telefonlarının finans hesaplarına erişimi kolaylaştırması nedeniyle FinTech şirketleri 2025’e kadar GSYİH rakamlarında 3,7 trilyon dolarlık artış sağlayabilir. 2025’e kadar Etiyopya, Hindistan veya Nijerya gibi kişi başı gelir seviyesi düşük ülkeler GSYİH’lerini FinTech’ler sayesinde yüzde10-12 artırabilir; Brezilya, Çin veya Meksika gibi orta gelir seviyesindeki ülkeler ise yüzde 4-5 artış gerçekleştirebilir.

Bu olası gelişmeler de sigorta sektörü için ilave potansiyel anlamına geliyor. Çünkü kişi başına gelirin artması da sigorta penetrasyonunun yükselmesine yol açıyor. Penetrasyon oranının gelişmekte olan ülkelerde hâlâ düşük olması, devasa bir potansiyel sunuyor.

Dahası, yeni kurulan InsurTech şirketleri, FinTech şirketlerinin başarılarından yararlanıyor. Çünkü yeni finans teknolojileri sayesinde sigorta ürün yelpazeleri genişliyor, alternatif satış kanalları oluşturuluyor ve yeni müşteri gruplarına erişiliyor. InsurTech şirketleri bu nedenle şimdiye kadar az gelişmiş olan sigorta pazarlarında, basit, inovatif ve ihtiyaçlara hitap eden ürünleri dijital ortamlarda sunarak ve böylece yeni pazarlar geliştirerek çok önemli bir rol oynayabilir.

Örneğin yeni kurulan mikro-sigorta şirketlerine bakalım: Sağlık veya ürün sigortalarında, cep telefonları kullanılarak görece düşük primli ve düşük teminatlı poliçeler almak, prim ödemek, tazminat taleplerini iletmek ve tazminat ödemek mümkün. Özellikle, cep telefonu yoğunluğunun yüksek olduğu birçok Afrika ülkesinde yeni kurulan InsurTech şirketleri, prim artışına ilave bir güç verebilir.