Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin (İPM) düzenlediği Doğa ve İklim Söyleşileri’nin konuşmacısı Berlin Doğa Tarihi Müzesi’nde doktora sonrası araştırmacı olarak görev yapan Emrah Çoraman, insan tarafından yapılan doğa tahribatı ve iklim değişikliğinin türlerin yok oluş hızını arttırdığını, bunun da altıncı büyük yok oluşa neden olduğunu söyledi.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin (İPM) doğa koruma ve iklim değişikliği alanında çalışan araştırmacı, akademisyen ve sivil toplum gönüllülerini buluşturan Doğa ve İklim Söyleşileri’nin ikincisi “Antroposen’in Geleceği: İklim Değişirken Genler, Türler, Ekosistemler” başlığı altında 18 Şubat Pazartesi günü yapıldı. Çevre ve iklim alanlarını çok disiplinli bir anlayışla buluşturmak amacıyla düzenlenen Doğa ve İklim Söyleşileri, farklı konuşmacılarla iki ayda bir yapılıyor.
Uzmanlık alanı yarasalar ve mağara ekosistemleri olan ve türlerin evrimsel tarihini araştıran Çoraman, evrim, iklim, türlerin gelişimi ve yok oluşu, insanların doğaya ve biyolojik çeşitliliğe etkisi ve en önemlisi de Antroposen Çağ’dan bahsetti.
İstanbul Politikalar Merkezi’nden Ümit Şahin’in moderatörlüğünde yapılan söyleşide Çoraman, “İnsan tarafından yapılan doğa tahribatı, türlerin yok oluş hızını arttırdı. Soyu tükenen türlerin sayısı o kadar hızlı artıyor ki, bilim insanları bunun altıncı büyük yok oluşa neden olacağını düşünüyor. İşin daha da can alıcı kısmı, şu andaki gidişatta iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin henüz tam olarak devrede olmaması. Yakın gelecekte iklimin daha da ısınması, canlı türlerinin büyük kısmını ortadan kaldırabilir” dedi.
Çoraman, insan kaynaklı iklim değişikliğinin pek çok canlı türünün yaşayabilmesi için uygun koşulları ortadan kaldırdığını ifade ederek, “İklim değişikliği, neredeyse bazı tür hayvanların keşfedilmesinden iki hafta sonra yok olmasına neden oluyor. Memeli ve kuşlarda bu kayboluşun daha çok farkına varıyoruz. Kayboluşlarının farkına varamadığımız böcek amfibiler ise besin zincirinin bozulmasına neden oluyor. Biyoçeşitliliği korumak zorundayız.” dedi.
“Hemen paniklemeyelim”
Biyocoğrafya üzerine çalışmalar yürüttüğünü ifade eden Çoraman, geçmişte yaşanan çevre koşullarındaki değişimlerin türleri nasıl etkilediğini anlattığı konuşmasında günümüzdeki iklim değişikliğinin de türleri nasıl etkilemekte olduğuna dair örnekler sundu. Çoraman, söyleşide, kendi araştırmaları ve çalıştığı doğa tarihi müzesindeki deneyimlerinden yola çıkarak altıncı büyük yok oluş ve iklim değişikliği konularını aktardı ve yok oluşu durdurmanın yollarını tartışmaya açtı.
İnsanların olduğu ve olmadığı coğrafyalar arasında ciddi farklar olduğunu belirten Çoraman, insansız coğrafyalarda stabil bir dengede bulunan biyolojik çeşitliliğin insanların bölgeye gelmesi ile ciddi bir düşüş yaşadığını söyledi.
Biyolojik çeşitliliğe olan etkimizin geçen bin yıllar boyunca arttığını, sanayi devrimiyle başlayan Antroposen Çağ’da ise sürdürülebilir olmayan seviyelere ulaştığını belirten Çoraman durumun vahametini bazı istatistiklerle anlattı. Çoraman, Antroposen Çağ’ın en açık belirtileri olarak insanların ortaya çıkışından itibaren yabani memelilerin yüzde 83’ünün, deniz memelilerinin yüzde 80’inin ve bitkilerin yüzde 50’sinin yok olduğunu verdi. Çoraman, insanların doğaya artan müdahalesinin yeryüzünde çok büyük değişiklere yol açmasıyla tanımlanan Antroposen Çağı’nın daha da çarpıcı bir belirtisi olarak bugün dünyada yaşayan memeli hayvan kütlesinin yüzde 60’ının çiftlik hayvanı, yüzde 36’sının insan ve sadece kalan yüzde 4’ün doğada yaşayan yaban hayvanları olduğunu belirtti.
Yaşayan Gezegen Endeksi’nin verilerinden bahseden Çoraman, “Türlerin azalma sebepleri inceleyen endekse göre şu ana kadarki yok oluşlarda iklim değişikliğinin etkisi yüzde 7 seviyesinde, yani iklim değişikliğinin etkisi henüz birinci sıralarda olmasa da büyük bir yok oluş meydana geliyor. Bu, önümüzdeki yıllarda küresel ısınmanın etkisiyle yok oluş sürecinin giderek hızlanacağı anlamına geliyor” dedi.