İklimin dostu olana müşteri de dost olacak 

Küresel ekonomi, iklim istikrarını asırlardır değişmez bir gerçek olarak kabul ediyor. Yatırım için sigortacılığın da dahil olduğu finans sektöründen reel sektörlere kadar tüm alanlarda geleceğe güven duyulması gerekiyor. Ancak yeni belirsizliklere gebe olan iklim değişikliği, büyüme ve refah hedeflerini alt üst etmekle tehdit ediyor. Bu arada tüketiciler de şirketlerden iklim dostu ürün ve hizmetleri talep ediyor. Bu yüzden karbon ağırlıklı endüstrilerden uzaklaşılması, ileride tüketiciler ve düzenleyici otorite nezdinde saygın bir yere sahip olabilmek için şirketlerin masaya sürebilecekleri bir koz haline gelecek.

******

Dünya artık ortak bir amaç çerçevesinde birleşti: Küresel ısınmayı azaltıp iklim değişikliğinin önüne geçebilmek. Çünkü, dünyanın ortalama sıcaklığının 2 derece daha yükselmesi halinde yeryüzü dev bir seraya dönüşecek.

İklim değişikliğinin etkileri küresel çapta her zamankinden fazla hissedilirken, Birleşmiş Milletler de dahil olmak üzere, tüm kuruluş ve devletler soruna çözüm arayışı içinde. Son olarak, ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele gücünü arttırma hedefiyle yeni yollar bulmayı amaçlayan Birleşmiş Milletler İklim Hareketi Zirvesi, geçtiğimiz ay Amerika Birleşik Devletleri’nin New York kentinde toplandı. Ancak birçok devlet temsilcisinin bulunduğu zirvedeki çabaların küresel ısınmanın daha vahim sonuçlara varmadan 2 derece ile sınırlandırılmasında yetersiz kalacağından endişeleniliyor.

2 DEĞİL, 1,5 DERECE ARTIŞ!

Öte yandan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin “1,5 °C Küresel Isınma Özel Raporu” sıcaklık artışının 2 derece yerine 1,5 derecenin altında sınırlandırılması gerektiğini ortaya koyuyor. 1,5 derece hedefine ulaşabilmek için Türkiye’nin de iklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonlarını azaltması ve 2050 yılı itibariyle sıfırlamış olması gerekiyor.

İklim değişikliğinin hava anomalilerine sebep olması sigorta sektöründe de risklerin hesaplanmasın, öngörülebilir önlemler alınmasını güçleştiriyor. Yaşadığımız gezegenin 4 derece daha ısınması halinde artık sigortalanamayacak hale gelmesinden endişe ediliyor.

İklim değişikliği, müşterilerin işlerinin ve hayatlarının sürdürülebilirliğinde de büyük risklere neden olup maddi kayıplara yol açıyor. Sigorta güvencesinin bile yetersiz kaldığı ve geri dönüşü olmayan doğa hasarlarının pek çok örneği son yıllarda sık sık görülüyor. Bu nedenle sigorta sektörü küresel çapta karbon ağırlıklı endüstrilerden uzak durup, henüz zaman varken daha yeşil bir geleceğe destek vermek için uğraş vermeye başladı. Bu amaçla küresel sigorta şirketleri var olan kaynakların kullanımıyla, yeniden üretilebilen, sürdürülebilir enerji kaynaklarına yatırım yapıyor.

CEO’LAR DA GÖRMEZDEN GELEMİYOR

McKinsey’e göre, iş dünyasının liderleri artık iklim değişikliğinin fiziki etkilerini görmezden gelemiyor. Hızla değişen iklim nedeniyle altyapı, tedarik zincirleri, gıda sistemleri, varlık fiyatları, arazi ve işgücü verimliliği ve ekonomik büyüme giderek artan bir bozulma riski altında bulunuyor. Küreselleşme nedeniyle, dünyanın belli bir bölümündeki riskler çoğu zaman ilk anda etkilediği yerin çok daha ötelerine uzanabiliyor.

McKinsey Global Sürdürülebilirlik Lideri Dickon Pinner ve Global Yönetici Ortağı Kevin Sneader’a

göre, dünyanın ihtiyaç duyduğu değişimi yönlendirmek özellikle yenilenebilir ve geleneksel (petrol, doğalgaz ve kömür) enerji üreticilerinin katılımını gerektiriyor. Kalkınmanın sürdürülebilir kılınmasıyla emisyonların kısılması arasındaki dengeyi doğru kurabilmek özellikle gelişmekte olan ekonomilerde karmaşık olacak, zira artan büyüme ile artan karbondioksit arasındaki bağlantı gelişmiş dünyaya nazaran burada daha kemikleşmiş durumda. İklim değişikliğiyle ilgili her türlü çözümün bu gerçeği kapsaması gerekiyor.

Enerji üretimi ile ilgili olsun veya olmasın, bütün şirketlere iklim değişikliğine iyi bir şekilde hazır olmak için derhal aşağıdaki adımları tavsiye ediliyor.

İlk olarak, iklim değişikliğinin şirkete getireceği risklerin detaylı olarak ele alınması gerekiyor. Dünya daha sıcak ve istikrarsız hale gelirken, şirkette veya bağlantılı unsurlarda aksayabilecek sistemler gözden geçirilmeli.

İkinci olarak, varlıkların korunması geliyor. Kurum, operasyonlarını ve tedarik zincirlerini yeniden şekillendirecek bir dizi dayanıklılık ve uyum önlemi oluşturabilir, sermayesini yeni işlere yönlendirebilir ve varlıklarını koruyabilir.

TÜKETİCİLER İKLİM DOSTU ÜRÜNLER İSTİYOR

Üçüncü olarak, faaliyetlerden karbonun çıkarılması geliyor, ki sigorta şirketleri de küresel çapta sera gazı üreten işletmelere yatırım yapmaktan veya teminat vermekten vazgeçiyor. Bu arada tüketiciler de iklim dostu ürün ve hizmetler talep ediyor. Şirketin faaliyetlerinden karbonun çıkarması, ileride tüketiciler ve düzenleyici otorite nezdinde saygın bir yere sahip olabilmek için masaya sürebilecekleri koz haline gelecek.

Yöneticilerin birçoğu, karbon ayak izinin azaltılmasının işletmeleri için bir dönüşüm başlatmak için ihtiyaç olduğu sonucuna varıyor.

İKLİM DUYARLILIĞI TEMEL FELSEFE OLMALI

Dördüncü olarak, iklim duyarlılığının, kuruluşun temel felsefelerinden biri haline gelmesi gerekiyor. İklim riskinin değerlendirmesi; stratejik planlama, sermaye dağılımı, tedarik zinciri yönetimi ve ürün geliştirme başta olmak üzere tüm kilit iş süreçlerine entegre edilmeli. Çalışanları, müşterileri, tedarikçileri ve yatırımcılar dahil olmak üzere, iklim riskiyle ilgili farkındalık ve şeffaflığı artıran şirketler, iklim riskinin her tarafa yayılan ve her şeyi etkileyen nitelikleriyle baş etmek için daha hazırlıklı olacak.  Küresel ekonomi, iklim istikrarını asırlardır değişmez bir gerçek olarak kabul ediyor. Yatırım, alım,

ETİ ISIRIRKEN BİR DAHA DÜŞÜNÜN!

Eylül ayında yapılan BM İklim Eylemi Zirvesi’nde enerji, ulaşım ve inşaat sektörleri tartışılırken, en önemli sektörlerden biri olan hayvancılık odak noktasında değildi. Ancak son yayımlanan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporu küresel emisyonların yüzde 25 ila 30’unun hayvansal gıda üretiminden kaynakladığını ortaya koyuyor. IPCC’nin İklim Değişikliği ve Arazi Özel Raporu, et ağırlıklı beslenme şekli yerine daha çok sebzenin tüketileceği bir diyete geçişin iklim değişikliğiyle mücadelede büyük bir etkisi olacağını ileri sürüyor.

The Rise Foundation ise Avrupa’da et ve süt ürünleri tüketiminin 2050 yılına kadar yarı yarıya azaltılması gerektiğini belirtiyor. Hükümetlerin de bu konuda eğitim, vergilendirme ve davranış değişikliklerini teşvik etme gibi birçok politik aracı bulunuyor. Danimarka, İsveç ve Almanya’da bazı siyasetçiler “et vergisini” tartışıyor.

 

AXA kömür ve karbon salınımı faaliyeti olan şirketleri sigortalamıyor

Tüm dünyada kömür ve karbon salınımıyla ilişkili faaliyetlerine devam eden şirketleri sigortalamayı bırakan AXA, buna ek olarak yeşil yatırımlarını 2020’ye kadar 3 katına, yani 3 milyar dolar seviyesine çıkaracağının taahhüdünü verdi.

*****

AXA, 2025 yılına kadar karbon ayak izini yüzde 25, atıklarını ve su tüketimini ise yüzde 15 azaltma ve yüzde 100 sürdürülebilir enerji kaynakları kullanma hedefiyle çalışmalar yürütüyor. Tüm dünyada kömür ve karbon salınımıyla ilişkili faaliyetlerine devam eden şirketleri sigortalamayı bırakan AXA, buna ek olarak yeşil yatırımlarını 2020’ye kadar 3 katına, yani 3 milyar dolar seviyesine çıkaracağının taahhüdünü verdi. Dünyanın dört bir yanındaki AXA ofislerinde enerji, kâğıt ve su tüketimini azaltmak için çalışmalar yapılıyor. Hem dünyada hem de Türkiye’de karbon ayak izini takip eden şirket, sürdürülebilirlik endeksi hesabıyla attıkları adımların çevreye etkilerini görebiliyor. Atık yönetimi konusunda uluslararası standartları izliyor.

“DÜNYA DOSTU ACENTE”

2013 yılından bu yana “Yeşil Ofis” olan AXA Genel Müdürlük binasında WWF ile birlikte sürdürdüğü çalışmalarına bölgelerini de dahil ederken; iklim değişikliği mücadelesinde acentelerinin de desteklerini almak için yeni bir program hayata geçirdi. Sektörde bir ilk olan Dünya Dostu Acente programı ile AXA Sigorta, acentelerini iklim değişikliği konusunda bilgilendiriyor ve dünya dostu ekolojik çalışma alanları oluşturmak için onlara destek oluyor. Program kapsamında öncelikle acentelerden konuyla ilgili gerekli taahhütleri yerine getireceklerine dair söz alıyor. Ardından acentelerinden su, plastik, kâğıt ve enerji tüketimlerini ve karbon ayak izlerini azaltabilmeleri için Dünya Dostu Acente manifestosuna göre iş yerlerinde belirlenen değişiklikleri uygulamaları isteniyor. Acentelerden ayrıca Dünya Dostu uygulamalarının ilham verici video ve fotoğraflarını da örnek olması açısından paylaşmaları isteniyor.

Bu konuda toplumsal bilince katkı yapacak çalışmalar da gerçekleştiren AXA Sigorta, riskleri doğru anlatabilmek ve iklim değişikliğinin çevreye ve sigorta sektörüne etkilerini gözler önüne sermek için 13 bölümlük bir TV programı hazırladı. Ekim ayından itibaren yeni 12 bölüm ile daha buradaki farkındalık çalışmalarına devam edecek olan şirket denizden tarıma, yenilenebilir enerjiden turizme her alandaki etkileri ve önlemleri konuşarak tüm bireyleri hareket geçmeye çağırıyor.

25 BİN FİDAN

Ormanlık alanların artırılması için TEMA Vakfı’na 25 bin fidanlık bağışta bulunan AXA Sigorta, Edirne’de hayat bulacak bir orman için destek sağladı. AXA Sigorta bu desteği, 15 yaşındaki Sera Çamaş’ın sosyal medyada başlattığı “Sanal Orman” projesi sonrasında duyurarak bu çalışmaya da dikkat çekti. Sanal Orman projesi, çocukların çizdikleri ağaç resimlerinin sosyal medyada paylaşılarak ormanların gelecek nesillere bırakılan miras olduğuna vurgu yapıyor.

Temmuz ayında tüm AXA ülkelerinde aynı anda gerçekleşen Kurumsal Sorumluluk Haftasında AXA Sigorta üst yönetimi ve çalışanları Kınalıada’da kıyı temizliği yaptı, sahilden kilolarca plastik, cam ve kağıt atık toplandı.

………….

BNP Paribas Cardif’ten enerji tasarrufuna 3,5 milyar avro yatırım

2020 yılı sonuna kadar enerji tasarrufu alanına küresel çapta 3,5 milyar avro yatırım yapacak olan BNP Paribas Cardif, tüm ofislerindeki enerji tüketimini de yüzde 30 oranında azaltmayı hedefliyor.

****

Enerji tüketimini ve karbon ayak izini azaltmak amacıyla 2020 yılı için taahhütte bulunan BNP Paribas Cardif, yeşil alanlara yönelik yatırımlarını 1,1 milyar avro daha artıracak ve 2020 yılı sonuna kadar enerji tasarrufu alanına 3,5 milyar avro yatırım yapacak. Çevreyi korumak için çalışmalarına ofislerinden başlayan BNP Paribas Cardif, 2020 yılı sonuna kadar tüm ofislerindeki enerji tüketimini yüzde 30 azaltacak.

KÖMÜR VE TÜTÜN ÜRÜNLERİNDE KISITLAMA

BNP Paribas Cardif hizmet verdiği tüm yerel merkezlerinde, yatırım portföylerindeki kömür alanında faaliyet gösteren firmaların oranını düşürdü. Toplam güç üretiminin yüzde 30’dan fazlasını kömür enerjisiyle karşılayan hiçbir portföyü desteklememesinin yanı sıra madencilik alanında cirosunun yüzde 10’undan fazlasını kömüre dayalı elde eden firmalara da yatırım portföyünde yer vermiyor. Ayrıca 2017 yılından bu yana tütün ürünleri alanında üretim, toptan satış ya da dağıtım yapan firmalara fon ayırmayan BNP Paribas Cardif, aynı zamanda hissedarlarını yeni belirlenen çevre, sosyal ve yönetimsel kriterleriyle ilgili taahhüt vermeleri konusunda destekliyor.

TOPLUMA FAYDA KULÜBÜ

BNP Paribas Cardif Türkiye ofisinde ise çalışanların enerji tüketimi konusundaki farkındalığını artırmayı amaçlayan BNP Paribas Cardif, 2015 yılından beri WWF Türkiye’nin “Yeşil Ofis” programında yer alıyor. İnovatif teknolojileri ürünlerine olduğu kadar çalışma ortamlarına da adapte eden şirket, ofislerinin sera gazı üretimini en aza indirmeyi ve daha iyi bir çevre yaratmayı hedefliyor. Genel Müdürlük binasında minimum kâğıt ve kaynak tüketimiyle çalışan BNP Paribas Cardifliler, doğaya değer katacak fikirler geliştirmeyi ve bu alanda farkındalık projelerine destek vermeyi önemsiyor. Cardif’te Yaşam – Topluma Fayda Kulübü özellikle ‘Yeşil Ofis’ programı ile ilgili planlamalarda aktif bir rol oynuyor.

WWF Türkiye Derneği tarafından uygulanan “Yeşil Ofis” programı, insanlığın doğal kaynaklar üzerindeki baskısını ve ekolojik ayak izini azaltmak amacıyla ofis çalışanlarında farkındalık yaratmayı hedefliyor. “Yeşil Ofis” programına dahil olan BNP Paribas Cardif Türkiye, genel müdürlük binasında bu uygulama ile enerji tasarrufu, doğal kaynakların bilinçli kullanımı üzerine çalışanlarında yaşamsal değişiklikler yapmayı amaçlıyor.

…………..

Yenilenebilir enerji alanında 4,6 milyar dolarlık yatırımda Allianz imzası

Yenilenebilir enerji alanında 4,6 milyar dolarlık bir yatırım hacmine sahip olan Allianz Grubu, bu alandaki yatırımlarını orta vadede ikiye katlamayı hedefliyor.

****

Allianz Grubu, düşük karbon ekonomisi hedefindeki kararlılığı doğrultusunda Paris İklim Anlaşması’nın “2 derece” hedefini ve düşük karbon ekonomisine geçişi etkin şekilde destekliyor; yatırımlarında yenilenebilir enerji ve altyapılara öncelik veriyor. Allianz Grubu, fosil yakıt kullanımının küresel ısınma ve buna bağlı olarak iklim değişikliğinin artışında çok önemli bir rol oynadığına inanıyor. Karbon-nötr iş modeline ulaşmayı amaçlayan Allianz, hayat dışında kömürle ilişkili risklere teminat sağlamamaya başlarken, 2040 yılı itibarıyla da tamamen sonlandırmayı hedefliyor.

Yenilenebilir enerji alanında 4,6 milyar dolarlık bir yatırım hacmine sahip olan Allianz Grubu, bu alandaki yatırımlarını orta vadede ikiye katlamayı hedefliyor. Düşük karbon altyapısına yatırım yapmak isteyen kurumsal yatırımcılara birçok kaynak, müşterilerine de 150’den fazla sürdürülebilir çözüm sunuyor. 2020 hedefleri arasında, çalışan başına CO2 emisyonunu ve enerji tüketimini büyük oranda azaltmak da yer alıyor. Allianz Grubu aynı zamana Birleşmiş Milletler Çevre Programı Finans Girişimi ve Sürdürülebilir Sigorta Prensipleri’nin de imzacısı.

Türkiye’de de sigorta sektörünün ilk sürdürülebilirlik stratejisini uygulamaya alan Allianz, iyi çevre, iyi bireyler, iyi kurumlar ve iyi bir toplum için iş süreçlerini sürdürülebilirlik üzerine inşa ediyor.

Yenilebilir enerji ve altyapılara yatırımlarını genişletmeye başlayan Allianz, İklim Çözümleri Merkezi ile birlikte yayın, araştırma ve raporları Türkiye’de de yayımlıyor. İklim değişikliği konulu farkındalık çalışmalarına destek veren Allianz, TÜSİAD’ın liderliğinde hazırlanan ve Türkiye’de bu alandaki ilk kaynaklardan biri olan Ekonomi Perspektifinden İklim Değişikliği raporunun da ana destekçileri arasında yer alıyor.

ELEKTRİKLİ OTOMOBİLE UYGUN KASKO

Allianz’ın Türkiye’de hayata geçirdiği beş sürdürülebilir çözümden üçü, iyi çevre prensibine hizmet ediyor. İlki, iklim değişikliğinin en önemli nedenlerinden birinin fosil yakıt kullanımı olmasından yola çıkarak devreye alınan elektrikli otomobillere kasko avantajı çözümü. Elektrikli otomobillerin kullanımını teşvik etmek amacıyla, özel araç kategorisinde değerlendirilen yüzde 100 elektrikli otomobillerin kasko net primlerinde yüzde 20’ye varan oranda indirim sağlanıyor. Bir diğeri de hidro, rüzgâr ve güneş enerjisi kullanan yenilenebilir enerji tesislerine yönelik sunulan geniş kapsamlı yenilenebilir enerji sigortası ürünü.

SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM FONU

2018 yılında hayata geçirilen Sürdürülebilir Yaşam Fonu ile bireysel emeklilik müşterileri Borsa İstanbul bünyesindeki Sürdürülebilirlik Endeksi’ne ve yurtdışındaki yabancı sürdürülebilirlik ürünlerine yatırım yapabiliyor. Şu anda 800 katılımcının sözleşmesinde yer alan fon, 2019’da katılımcılarımızın yüzde 80’nini kapsayacak hale gelecek.

Ayrıca grubumuzun kömür yatırımlarını sonlandırma hedefinden hareketle Allianz Türkiye’nin de geçtiğimiz yıl, sigortalamadığı kömür işleri poliçelerinin tutarı yaklaşık 17,5 milyon liraya ulaştı.