Tolga Gürkan: Geleceğin Allianz’ını görmek istiyorsanız Türkiye’ye bakın

Allianz Türkiye CEO’su Tolga Gürkan, Grup CEO’su Oliver Bäte’nin Türkiye’yi örnek olarak gösterdiğini söyledi.

Sigorta Dünyası’nın bu ayki konuğu Allianz Türkiye CEO’su Tolga Gürkan oldu. Çeviklik konusunda Allianz Grubu’nda öncü olduklarını söyleyen Gürkan, Allianz CEO’su Oliver Bäte’nin grubun hissedarlarıyla yaptığı bir toplantıda, “Geleceğin Allianz’ını görmek istiyorsanız Türkiye’ye bakın” dediğini aktardı. Gürkan, “Biz yaptığımız transformasyonla daha da ötesine ulaşmaya çalışıyoruz. Bir taraftan büyüme ve kârlılık anlamında hedeflerimizi tutturmaya çalışırken, diğer taraftan önemli bir mesaiyi de geleceğin şirketini yaratmak için harcıyoruz” dedi.

******

Tolga Bey, 2019 yılının sektörün beklediğinden iyi geçtiğini görüyoruz. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Evet, 2019’un zor geçeceği düşünülüyordu. Sektör açısından potansiyel zorlukları vardı ama yüksek yatırım gelirleri gibi kolaylaştırıcı unsurlar da vardı. Başlarda sektörde herkes biraz endişeliydi ve temkinli konuşuyorduk ama tüm zorluklara rağmen, geldiğimiz noktada yılın iyi geçtiğini düşünüyoruz. 2020’nin de ekonomideki istikrarla beraber sektör için olumlu geçeceğini umuyoruz. Faizlerin düşmesi önemli bir etken olacak burada. Herkesin teknik kârlılığı daha fazla odağına alacağı bir rekabet ortamı olmasını bekliyoruz. Tüm şirketler teknik kârlılığa odaklanırsa, sektörel açıdan daha sağlıklı bir seyir izleneceğini düşünüyoruz. Öyle olursa, 2020’de çok daha sürdürülebilir bir sektörel dinamik oluşmasını bekleyebiliriz. Ancak tabii bir de trafikte dönülmesini istediğimiz serbestiyet konusu var. Bu tartışılmaz bir gerçek. İlerleyen dönemlerde tekrar gündeme gelip tartışılmasının faydalı olacağını düşünüyoruz.

Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme Denetleme Kurumu (SDDK) ve tamamlayıcı emeklilikle ilgili ne söylemek istersiniz?

SDDK’yı memnuniyetle karşıladığımızı baştan beri söylemiştik. Uzun zamandır beklediğimiz bir gelişme ve çok faydalı olacağını düşünüyoruz. Hızlı karar alınıp problemlerin hızlı çözülebileceği bir yapı olacak. Biz de elimizden gelen desteği vermeye hazırız.

Tamamlayıcı emeklilikse kalkınma planına girdi. Ülkemizin ekonomik sorunlarını hepimiz biliyoruz. Tasarrufu arttırıp uzun vadeli fon yaratmamız gerekiyor. BES bunu başarılı bir şekilde bir yere kadar getirdi. Otomatik katılımda en baştan beri kalıcılık ve fon katkısı açısından farklı uygulamaların olması gerektiğini söylemiştik. Toplumsal bir mutabakatla her türlü hacmi ve yükü kaldırabilecek bir emeklilik sektörüyüz, bunu kanıtladık. Burada da üzerimize düşeni yaparız. Allianz olarak önemli bir oyuncu olmayı burada da hedefliyoruz.

Peki Allianz açısından yıl nasıl geçti, özetleyebilir misiniz?

Toplam üretim ve kârda önemli ölçüde liderliğimizi sürdürüyoruz. Kârlılık önem verdiğimiz bir konu, çünkü ancak kârlı olduğunuzda insana ve iletişim teknolojilerine yatırım yapabiliyorsunuz. Ayrıca, Allianz Teknik gibi topluma faydalı yatırımları eğer kârlıysanız yapabiliyorsunuz.

Aslında bu sene beklentilerimizin ötesinde bir yıl oldu ve başarılı bir sene geçiriyoruz. Aynı zamanda 2019 yeni bir ekibin kurulduğu bir yıl oldu bizim için. Biz bu yılı hem başarıyı devam ettirmek hem de geleceğin adımlarını atmak üzere kurguladık. Birçok dönüşüm projesini ele aldık ve hepsini tek tek ilerletiyoruz.

Yönetim ekibimiz yeni ama hepsi şirketin içinden geliyor. Aslında bu çok değerli, çünkü liderleri kendi içimizden çıkardığımızın bir göstergesi. Bu sayede organizasyonun içine de çok değerli bir mesaj verdiğimizi düşünüyoruz. Sigortanın içinden gelen ve işi çok iyi bilen bu ekiple beraber bir dönüşüm programını hayata geçirmeye kara verdik ve uygulamaya başladık. Dönüşüm programımızın altı bileşeni var:

Çeviklik

Bunların biri çevik olmak ve buna çok değer veriyoruz. Moda bir terim olarak kullanmıyorum, çünkü bunun arkasında çok ciddi bir çalışma var. Yüzlerce sayfalık dizayn hazırlandı ama dogmatik olmadığımızı söylemeliyim. Temel prensip, çok hızlı değişen koşullara fonksiyonel olarak hızlı cevap veremeyeceğimiz bir yapıdan, multifonksiyonel bir ekip yapısına dönmek. Bu multifonksiyonel yapının içinde aktüerler, pazarlamacılar, teknik, satış, IT ve operasyondan arkadaşlar var. O arkadaşlar kendi kendilerine karar verip IT ile birlikte uygulamayı çok hızlı şekilde hayata geçirebiliyorlar. Daha önce, iş dünyasında birtakım kararlar alınır, bunlar IT’ye verilir, IT bunu anladığı şekilde hayata geçirirdi. Bunların hepsi zaman alan şeylerdi. Biz şimdi çok daha hızlı tepki verebildiğimizi görüyoruz. Bu, devamlı üzerine koymayı gerektiren, öğrenerek ideale ulaşmayı beraberinde getiren bir çalışma şekli ve bunu kurum kültürü haline getiriyoruz. Çevik çalışma, genç arkadaşlar için de önemli bir fırsat. Çünkü yaptıkları dizayn çalışmaları ciddi bir disiplin getiriyor ve neyle uğraşıyorlarsa o konuda her sabah birbirlerine bilgi veriyorlar. Büyük ekipler küçük parçalara ayrılmış durumda ama aralarında koordinasyon var ve bu sayede herkes aynı hedefe doğru koşuyor. Allianz Grubu’nda Türkiye olarak bunun öncüsüyüz. İki hafta önce Allianz Grup yönetim kurullunda da anlattık. Grupta merak edilen bir çalışma şekli ve yaptıklarımız takdir görüyor. Yurtdışından ziyaret ediyorlar ve çeviklik konusundaki çalışmalarımızı yerinde görmek istiyorlar.

Yalınlık

Bunun yanı sıra gündemimizde yalınlık var. Hem ürünlerde hem sigorta süreçlerinde hem de tüm altyapımızda yıllardır birikmiş iş kararlarını alt alta yazıp, az yük yaratarak, en ideal biçimde işletmek için uğraşıyoruz. Bunun hem maliyete pozitif etkisi oluyor hem de müşteriyle iletişim zorlukları hafifliyor. Ayrıca acente, broker, banka ve dijital şirketlerle çalışırken en iyi hizmeti verecek altyapıyı da kurmaya çalışıyoruz. Bu bizi çok hafifletecek ama göründüğü kadar kolay olmadığını söylemeliyim. Ana amacımız müşteri ve aracıya en hızlı ve en yalın şekliyle ulaşmak ve poliçe sunmak. Mümkün olduğunca az soruyla teklifi oluşturabilmek.

Verimlilik

Maliyet kalemlerine bakarak israftan kaçınmaya ve daha verimli olmaya çalışıyoruz. Bunun her kurumun yapması gereken bir uygulama olduğunu düşünüyoruz. Şirket çalışanlarımız da bu yaklaşımı benimsedi. Onların sahiplenmeleri çok değerli bizim için.

Müşteri odaklılık

Tüm dünyada müşteri memnuniyetiyle ilgili gündemi belirleyen yeni nesil şirketler var. Biz de Allianz olarak orada yaşatılan deneyim neyse, sektör dinamiklerini de dikkate alarak müşterilerimize benzer bir deneyim yaşatmamız gerektiğini düşünüyoruz. Müşterinin çok daha yanında olan ve iyi hissettirecek, duygusal bağ kurduğumuz uygulamalarımızı daha da geliştirmeye odaklanıyoruz. Bu da uzun vadeli bir proje.

Tolga Gürkan: Kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarımızın ana eksenine, toplumun yaşam kalitesini artıran sosyal bir marka olma vizyonumuzu koyuyoruz.

Çalışan

Bir diğer konu da tabii ki en değer verdiğimiz çalışanlarımız. Çevik dönüşümün de en çok çalışanlarımıza katkısı var, çünkü gerçek anlamda bir dinamizm getiriyor. Çevik dönüşümün olduğu alanlarda çalışan memnuniyetinin daha fazla olduğunu görüyoruz. Hem teknik hem kişisel gelişim alanlarında ciddi eğitimler veriliyor. Çalışma koşullarını daha modern hale getirmeye çalışıyoruz; uzaktan çalışma, serbest kıyafet, doğum günü izni ve eşi doğum yapan erkek çalışanlara iki hafta izin gibi uygulamalarımız var.

Kültür

İş yapma kültürümüzü de ele alıyoruz. Bizim temel prensibimiz gerçek anlamda dijital bir şirket olmak. Bu, direkt satış anlamına gelmiyor, bunu hep vurguluyoruz. Yeni nesil şirket olma hedefiyle yola çıktık ve dönüşüm yolculuğumuzda attığımız tüm adımlar buna hizmet ediyor. İş kültürümüzü daha da geliştirecek bir ekip kurduk ve yaklaşık 50 çalışanımız, altı ay boyunca kültürümüzün nasıl gelişmesi gerektiğine kafa yoruyor. Onlar da çevik metotla çalışıyorlar. Çıkacak sonuçları hep beraber dinleyip değerlendireceğiz. Çok büyük bir kültür değişimine ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum ama elbette gelişme alanları olacaktır. Onlardan gelen geribildirimleri dikkate alarak kültürümüzün nasıl geliştirileceğini hep beraber yorumlamaya çalışıyoruz. Aslında biz geleceğin Allianz’ını yaratmaya çalışıyoruz. Çok ilginç bir anekdot sunayım: Allianz’ın grup CEO’su Oliver Bäte hem verdiği bir röportajda hem de hissedarlarla yaptığı bir toplantıda, “Geleceğin Allianz’ını görmek istiyorsanız Türkiye’ye bakın” demişti. Biz yaptığımız transformasyonla daha da ötesine ulaşmaya çalışıyoruz. Bir taraftan büyüme ve kârlılık anlamında hedeflerimizi tutturmaya çalışırken, diğer taraftan önemli bir mesaiyi de geleceğin şirketini yaratmak için harcıyoruz.

Allianz Teknik’i de sormak istiyorum. Geçtiğimiz aylarda bizi de davet etmiştiniz ve Türk Alman Üniversitesi’nde etkileyici bir merkezle karşılaşmıştık. Ne söylemek istersiniz Allianz Teknik’le ilgili?

İşimiz riski yönetmek ve riski henüz oluşmadan elimizden geldiğince önlemeye çalışmak. Allianz Teknik, bu amaçla kurgulanmış, deprem ve yangınla ilgili uygulamalı eğitimlerin verildiği bir test merkezi. Bizden önce otomobil kazalarının test edildiği ve bir de mühendislikle ilgili bir merkez kurulmuş Almanya’da. Grup içinde, Almanya’nın dışında bu anlamdaki ilk yapıyı Türkiye’de kurduk. Diğer kurumlara da test yapma şansı verdiğimiz bu merkeze ciddi bir ilgi var. İlk yangın eğitimi, Amerika merkezli Ulusal Yangın Koruma Kuruluşu (NFPA) tarafından organize edildi. Bu kurum, yılda iki kez Türkiye’de eğitim veriyordu ama daha önce bu eğitimler otellerde sadece teorik olarak gerçekleştiriliyormuş. İlk eğitim 50 kişilik bir gruba verildi. Yangınla ilgili çalışanlar, sigorta şirketleri, iş sağlığı güvenliği firmalarında çalışanlar başvuruyor ve eğitime katılıyor. NFPA Türkiye’de ilk kez bizim kuruluşumuzda uygulamalı pratik eğitim verebiliyor. Grup içinde de bu tip konferansları burada yapabileceğiz. Türk Alman Üniversitesi kampüsü içinde kurduğumuz bu merkeze yaptığımız yatırım 30 milyon lira. Burayı daha verimli kullanıp etkinliğini arttırmak için planlarımızı yapıyoruz. Akademik çalışmalara destek sunmayı, üniversite öğrencileri için bilimsel programlar ile gençler ve çocuklar için bilgilendirmeler ve eğitim programları hayata geçirmeyi planlıyoruz.

Bir de sürdürülebilirlik şemsiyesi altında Allianz Motto hareketi var değil mi?

Evet, kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarımızın ana eksenine, toplumun yaşam kalitesini artıran sosyal bir marka olma vizyonumuzu koyuyoruz. Sürdürülebilirlik komitemiz, çevre ve farklılıkları gözetme çalışma gruplarımız sektörde ilk olan pek çok iyiliği hayata geçirmeye devam ediyor. Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni ve Birleşmiş Milletler Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ni imzalayan, sürdürülebilirlik modeli çizen ve GRI tabanlı sürdürülebilirlik raporu yayımlayan tek global sigorta ve emeklilik şirketiyiz. Bin Yaprak, Turkish Win ve Yeniden Biz’in destekçileri arasındayız. Yaptığımız tüm sosyal sorumluluk çalışmalarının, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden belirlediğimiz 5 ana hedefe hizmet etmesini önemsiyor ve bu vizyonla birçok proje yürütüyoruz. 7-12 yaş grubu çocukların hareket ve spor yoluyla sağlıklı büyümelerine ve gelişim göstermelerine katkı sağlayan entegre kurumsal sosyal sorumluluk programımız Allianz Motto Hareket’e 2018 yılında start verdik. Ege Çağdaş Eğitim Vakfı, Koruncuk Vakfı ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’yla iş birliği içerisinde başladığımız programa önümüzdeki dönemde yatılı bölge okullarını da dahil ederek 2020 senesi itibarıyla 8 yılda 68 bin çocuğa ulaşmayı hedefliyoruz.

Her yıl bir sürdürülebilir çözüm çıkarma hedefimizi 2018’de “Sürdürülebilir Yaşam Fonu” ile gerçekleştirdik. Bu fon ile bireysel emeklilik müşterilerimizin Borsa İstanbul bünyesindeki Sürdürülebilirlik Endeksi’ne ve yurtdışındaki yabancı sürdürülebilirlik ürünlerine yatırım yapabilmelerine imkan tanıdık. 2018 yılında sürdürülebilir çözümlerden elde ettiğimiz gelir 71 milyon TL’yi buldu. 2019 yılının ürünü de çatı tipi güneş enerjisi paneli sigortası oldu.

İzmir’deki Allianz Kampüsün kurulması, sektördeki radikal hamlelerden biriydi. Size nasıl katkısı olduğunu anlatabilir misiniz?

İzmir’deki kampüsümüzün sektör içi ve dışında takdir gördüğünü duyuyorum. Buradaki temel prensibimiz, bu büyüklükteki bir şirketin risklerini dağıtmasıdır. Deprem bölgesinde yaşıyoruz ve farklı yerlerden hizmet verebilir konumda olmamız gerekir. Geçiş sürecinde dönüşüm için çok ciddi bir eğitimden geçtik. Sadece bir çağrı merkezi götürmedik, underwriting ve hasar süreçleri gibi temel sigorta fonksiyonlarımızı da götürdük. Hizmeti sekteye uğratmayacak şekilde bir dönüşüm planladık. Bazen 1 sene süren paralel çalışma süreçleri organize ettik. Dönüşümde sıkıntı yaşamamak için İzmir’de yeni işe aldığımız arkadaşların iyi yetiştirilmesine çok önem verdik. 750 çalışanımız var şu anda İzmir’de ve aldığımız sonuçlar çok başarılı. Müşteri memnuniyeti ve acente memnuniyeti skorlarımız eskiye nazaran çok daha iyiye gitmiş durumda. Şevkle çalışan, genç ve güzel bir kadromuz var. Allianz Kampüs’teki  çalışma arkadaşlarımızın Allianz’a ciddi katkıda bulunduğunu söyleyebilirim.

Tolga Gürkan:  Beklentilerimizin ötesinde bir yıl oldu ve başarılı bir sene geçiriyoruz

 

Allianz Türkiye: Global yönetici yetiştiren kurum

Solmaz Altın, Allianz Asya’nın başına geçti. Aylin Somersan Coqui, Allianz Almanya’nın insan kaynaklarından sorumlu icra kurulu üyesi oldu. Önceki CIO’muz Kaan Günay, Allianz Global Analitik Başkanlığına getirildi. Bununla beraber, şirketimizden sadece yönetici değil, özellikle IT tarafında ciddi anlamda teknik kadroyu da yurtdışına gönderdik. Biz Allianz Türkiye olarak o arkadaşlarımızla gurur duyuyoruz. Tecrübe kazanıp geri dönenlerse dünya vatandaşı olarak geliyor. Gruptan bize ne zaman global bir proje teklifi gelse yer almaya çalışıyoruz ve arkadaşlarımızı teşvik ediyoruz. Onları belki iki-üç ay kaybediyoruz ama geri döndüklerinde vizyonları farklılaşmış oluyor. Bu da global şirkette çalışmanın önemli bir avantajı.

Hayat ve emeklilik tarafında 20 milyon avroluk IT yatırımı

2017-2019 arasında Allianz Hayat ve Emeklilik ile Allianz Yaşam ve Emeklilik şirketlerimize 20 milyon avroluk IT altyapı yatırımı yaptık. IT modernizasyonu külfet gibi görünebilir ancak gitgide dijitalleşen ve hızlanan dünyada altyapınızın bu hıza uyum sağlaması gerekir, çünkü müşteriler de aracılar da bunu talep ediyor. Ben bunu geleceğe doğru biriken teknik borç olarak tanımlıyorum. Bunun aynısını elementer şirketimiz için doğru zamanda yapmayı hedefliyoruz. Bu yatırımlar sayesinde basit sorunları artık akıllı telefon uygulamalarıyla çözebilmemiz lazım. Örneğin, sağlıkta yeni devreye aldığımız bir uygulama var. Biliyorsunuz, eğer poliçenin ödemesini geciktirdiysek, sağlık sigortasıyla hastaneye gittiğimizde provizyondan ret gelebiliyor. Böyle bir durumda, saat kaç olursa olsun bu uygulamadan ödemenizi yapıp provizyon alabiliyorsunuz. Bunun gibi, müşterinin hayatında fark yaratacak uygulamaları geliştirmeye devam edeceğiz.