Levent Korkut: SAİK acenteleri dijital geleceğe hazırlıyor

Sigorta Dünyası’nın Ağustos konuğu olan TOBB SAİK Başkanı Levent Korkut, TSB ile birlikte TSEV’in de katkısıyla, acentelere köklü bir eğitim vermeyi planladıklarını söyledi. “Biz SAİK olarak acenteyi geleceğe nasıl hazırlayacağımızın peşindeyiz. Dijital eğitimin de bulunduğu, günümüzün beklentilerine cevap verecek kapsamlı bir programı uygulayacağız” diyen Korkut, pandeminin doğru ve yanlışı herkese bir kez daha gösterdiğini, bu yüzden bilgisayar altyapısını dijital dünyaya hazırlama konusunda acentelerin daha çok çaba sarf etmesi gerektiğini vurguladı. SAİK’in acenteleri dijital geleceğe hazırlamak için elinden geleni yaptığını belirten Korkut, “Dijitalleşme artık tüm dünyada hayatın bir parçası. Bu gelişmeye kafa tutamayız. Dijital teknolojinin gücünü acentenin geleneksel piyasa ve saha tecrübesiyle birleştirip daha etkin bir satış modeli bulmalıyız. Acenteye alternatif yaratmak yerine, acentenin sahada daha fazla iş yapıp sektörü büyütmesi için ne yapılması gerektiğini sektörün tüm paydaşlarının ortaklaşa kararlaştırması gerekir” şeklinde konuştu. 

******* 

Tüm dünyada olduğu gibi sigortacılıkta da pandeminin damga vurduğu son bir buçuk yıllık dönemi 44 yıllık bir sigortacı ve SAİK başkanı perspektifinden değerlendirebilir misiniz Levent Bey? 

Dünyada sigorta sektöründe özellikle reasürans piyasasında daralma söz konusu. Bu daralma, pandemiyle ilgili risklerin teminat altında olup olmadığı netlik kazanmadığı için ve teminat varsa hasarın boyutunda dolayı oluşuyor. Ama Türkiye’de genel olarak pandemiyi iyi geçirdik diyebilirim. Her türlü teminat sağlandı, hasarlar hızlandı, poliçeler yenilendi. Bu arada dosya adetlerinde ve hasarlarda azalma yaşandı ve kârlı bir süreç geçti. Adetsel olarak yangın, hayat ve sağlık branşlarında ciddi büyüme var. Pandemi riskinin teminat altına alınması ve 1.3 milyar liralık ödeme yapılması hem sigortalıları rahatlattı hem de yenileme iştahıyla birlikte sektörün itibarı da arttı.  

Dağıtım kanallarında da büyüme var ve 2020’de yangın sigortalarındaki büyümenin yüzde 6’sı deprem tarifelerinin yükselmesiyle ilgili. Metrekare maliyetlerindeki artışın yanı sıra kurlardaki yükseliş trendi sigorta değerlerini de yükseltti. Aynı şekilde araç bedellerinde de ivmelenme olunca prim üretimi arttı. Önümüzdeki dönemde bu ivmenin araç sigortalarına adetsel olarak da yansımasını umuyoruz. Ancak döviz kurlarına bağlı hasar dosya maliyetleri de maalesef artacaktır.  

Sahada bulunan bir sektör temsilcisi olarak müşterilerin son dönemde sigortaya yaklaşımını nasıl buluyorsunuz?  

Sigortalının bakışı olumlu çünkü sahada sektör hızlı hareket etti ve sigortalılar varlıklarına korumak için poliçelerine sahip çıktı. Poliçe iptal sürelerinin arttırılması, ödeme opsiyonlarının esnekleşmesi de tüketicilerin satın almada kaçınma değil, mevcudu elinde tutmaya itti ve daralma olmadı. Hem şirketler ve hem acentelerde artış olsa da diğer bir taraftan, bireysel iş yapan meslektaşlarımızda otodan dolayı eksilme oldu.  

Trafikteki komisyon düşüklüğü de bizlere olumsuz yansıdı. Rekabetten dolayı kasko ve trafikteki komisyonlar da dolaylı olarak düştü. Bu bir handikap yarattı. Bakan yardımcısı Şakir Gül’e komisyonların artışıyla ilgili ciddi talepte bulunduk. SEDDK’ya (Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu) konuyu aktarmaları neticesinde havuz komisyonları yüzde 8’den 10’a çıktı. Ancak bu oran beklentimize cevap vermiyor. Trafik genelinde daha önce yüzde 17 olan komisyon şu anda yüzde 10. Yüzde 15’in altında olmamalı ki kayıplarımız telafi edilebilsin.  

Son yıllarda özellikle teknolojide hızlı değişimler yaşanırken pandemi koşulları da iş yapış şekillerini değiştiriyor. Bu koşullar altında acentelere ne söylemek istersiniz? 

Acenteler iş yapış modellerini gözden geçirmek zorunda artık. Trafik ve kaskonun dışında BES, tamamlayıcı sağlık, kefalet, alacak, sağlık ve konut sigortaları alanına da girmeli meslektaşlarımız. Biz SAİK olarak TARSİM’le farkındalık eğitimleri yaptık. Güz aylarında tekrar başlayıp 81 ilde tarım ve hayvan hayat branşında farkındalık eğitimini tamamlamış olacağız. Üretimi arttırmak için büyük bir çaba içinde olan TARSİM Genel Müdürü Serpil Günal ve ekibi de bize ciddi destek veriyor. Acentelerin şu anda o branşlardaki artışı yüzde 37; bu önemli bir oran. Önümüzdeki dönemde DASK eğitimleri de vereceğiz acente meslektaşlarımıza. Ayrıca DASK’ın da kabulüyle acentelere yüzde 10 artı komisyon kararı da çıktı. Bu adım acenteleri bir nebze daha o tarafa itti. Ama amaç sadece DASK değil, o müşteriye konut poliçesi de satmak olmalı. Ofislerimizde durmak yerine satışta çoğalarak üretimi arttırmalıyız.  

Acente eğitimleri başlayacak 

SAİK olarak TSB (Türkiye Sigorta Birliği) ile birlikte TSEV’in de (Türk Sigorta Enstitüsü Vakfı) katkısıyla, acentelere köklü bir eğitim vermeyi planlıyoruz. Biz SAİK olarak acenteyi geleceğe nasıl hazırlayacağımızın peşindeyiz. Dijital eğitimin de bulunduğu, günümüzün beklentilerine cevap verecek bir program olacak. Pandemi hepimize doğru ve yanlışı bir kez daha gösterdi. Bilgisayar altyapımızı dijital dünyaya hazırlama konusunda acenteler olarak çaba sarf etmeliyiz. SAİK acentelerimizi dijital geleceğe hazırlamak için elinden geleni yapıyor. Dünya dijitalleşiyor, bu artık hayatın bir parçası. Buna kafa tutamayız. Dijital teknolojinin gücünü acentenin geleneksel piyasa ve saha tecrübesiyle birleştirip daha etkin bir satış modeli bulmalıyız. Acenteye alternatif yaratmak yerine, acentenin sahada daha fazla iş yapıp sektörü büyütmesi için ne yapılması gerektiğini sektörün tüm paydaşlarının ortaklaşa kararlaştırması gerekir. Acenteye arkasını dönenler yarın sorun yaşar, çünkü tekrar kazanmanın maliyeti yüksek olur. Çünkü en önemli dağıtım kanalı acentedir ve mutlaka herkesin acenteyle birlikte hareket etmesi gerekir. 44 yıllık sektör tecrübemde bu filmi çok kez gördük ve yaşadık. Tarih tekerrürden ibarettir der eskiler. Acente sürekli iş ve müşteri memnuniyeti yaratır. Deprem gibi, dolu gibi kriz anlarında hep acenteler müşterilerin yanında oldu. Depremde hizmet için çadır kuran meslektaşlarımız varken, farklı dağıtım kanallarına baktığımızda müşterileri DASK’a yönlendirdiğini gördük. Biz gerekirse kendi altımızdaki arabaları hasardan dolayı araçsız kalan müşteriye veririz, çünkü bize o arabalara binmemizi sağlayan o müşteriler. Dolu hasarlarında acenteler olmasa sektör sınıfta kalırdı. Servisler aylarca bekletti çünkü müşteriyi.  

Acentelerin yaşadığı sorunlar ve çözüm önerilerinizden de bahseder misiniz? 

Bir broker diyor ki acenteden şube almayın bizden alın, bizde lise mezunu olmak yeterli. Bu konuyla ilgili olarak gerekli mercilere baş vurduk. Acenteler olarak yedi yıllık genel müdür, beş yıllık genel müdür yardımcısı, şubede de üniversite mezunu müdür çalıştırıyoruz. Ama bir broker çıkmış, lise mezunu şube açabilir diyor. Brokerlerin biz acentelerle bireysel iş paylaşımı da yasal olarak mümkün değil. Ancak ekran dağıtılıyor ve halen paylaşım yapılıyor. Bir iki broker bunlar, hem kamuoyu tarafından biliniyor hem de sosyal medyada resmen sigortalının kredi kartına yüzde beş komisyon iade edeceklerinin açık seçik reklamını yapıyorlar. Birkaç broker sosyal medyada resmen tali acente zinciri, yani şube kurmak için ilanlar veriyor ve acentenin şubesi olmak yerine brokerin şubesi olmanın artı yönlerini belirtiyor. Oysa ki brokerin şube açması ve bireysel iş yapmasının ne kadar etik olduğu hususunda taktir kamuoyunun.  

Bankalar ve finans kurumları da kredi sopasını haksız rekabet unsuru olarak kullanmakta ve sigortalıların seçme hakkını elinden alarak haksız rekabet uygulamaktalar. Bazı şirketlerse maalesef acentelerine alternatif satış kanalı ve dijital poliçe satışıyla pozisyon almakta ve bunun için biz acentelerin müşteri bilgilerine ulaşmaya çalışmakta. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu sigorta aracısı olabilme kriterlerini belirlemesine rağmen, adeta herkes sigorta poliçesi satmayla ilgili bir şeyleri değiştirme peşinde koşmaktadır. 

2007 öncesi denetim boşluğu nedeniyle tüm sektör paydaşlarının mağdur oldu ve dolayısıyla sektöre olan tüketici güvenini sarsıcı pek çok olay yaşandı. Hafızalarımızda o şirketlerin isimleri ve yaşananlar halen dün gibi, bunları unutmak mümkün değil. Denetim hızlı yapılmalı ve suç tespit edildiğinde cezalar caydırıcı olmalı ki sonuç beklentilere cevap versin. Denetlenen ve düzen sağlanan sektörde penetrasyon sürekli ve kalıcı olur. Beklentilere cevap verir. 

‘Denetleme ağır kalırsa bazı yapılar cesaretleniyor’ 

TOBB SAİK olarak bize sahadan gelen bu şikayetleri ilgili kurumlara ve özelikle de SEDDK’ya iletiyoruz. SEDDK şu an hem düzenleme hem de denetleme yetkisine sahip olmasına karşın işler biraz ağır yürüyünce illegal iş yapmaya çalışanlar cesaretleniyor. Burada SEDDK’nın da görevini yapması ve herkese eşit mesafede olması lazım. Bizim de çok sorun ve talebimiz var ve bunlar çözüm bulmuyor. Mesafeli satışla ilgili sorunlarımızı bakan yardımcısına anlatarak bir nebze de olsa anlaşıldık. Ama hâlâ beklentimize cevap verecek bir yönetmelik ortaya çıkmadı.  

Sürekli acenteye alternatif aranıyor. Ben acente olarak başka iş yapamıyorsam başka iş yapanlar da sigorta aracılığı yapamamalı. Küçük ev eşyası ve beyaz eşya satanlar bu işi yapmasın dedik. Küçük eşya çıktı, beyaz eşya duruyor. Ben buzdolabı satıyor muyum? Piyasayı biz biliyoruz, nabzı biz tutuyoruz. SEDDK’dan daha hızlı çözüm bekliyordum ama öyle olmuyor. 16.400 acente 40-50 bin çalışan ve yaklaşık 200 bin nüfus var burada. Bizim taleplerimiz dikkate alınmalı.  

Tabandaki rahatsızlık 

Devir zeyli son on seneye kadar vardı. Araç satıldığı zaman trafik sigortası iptal olur mu? Bunun sakıncaları var. Arabayı aldı, trafik sigortasını yaptırmadı ama kaza yaptı! Bunun maddi manevi sonuçlarının hesabını kim verecek? Devir zeyli olsa poliçe yeni malik adına devam edecek. Mevcut durumda gereksiz bir operasyon var; İptal, iade ücret, yeni poliçe… Satışta çoğalalım diyoruz ama olmuyor. Tabanda rahatsızlık var bu konuda. Ortak aklı bulmak lazım. Bu da tarafları dinleyerek, sorun ve beklentileri ortak paydada buluşturmakla olur. Binlerce kişinin takip ettiği çevrimiçi paneller yapılıyor, orada herkes bizimle aynı düşünüyor ama panelden sonra hiçbir adım atılmıyor. SBM (Sigorta Bilgi Merkezi) yönetmeliği düzenleniyor, son dakikaya kadar kimse bizim görüşümüzü sormuyor. Önce görüş alınır ve sonra taslak hazırlanır. Trafik sigortasında da genel şart hazırlandıktan sonra bize geliyor. Biz bu işin neresindeyiz peki? Sektörün en önemli iki unsurundan biriyiz. SBM en fazla bize lazım, en çok biz kullanıyoruz ve bizim hayatımızı kolaylaştırması lazım. Danışma kurulunda acente meslektaşımın derdini nasıl anlatacağız? Biz orada oluşacak yönetimde eşit temsil hakkına sahip olmalıyız.  

SAİK olarak göreve geldiğimizde her isteyen trafik poliçesinde istimal tarzını istediği gibi giriyordu. Biz olmaz böyle dedik ve 13 ay sistemi düzelttik. Ama biz son aşamaya kadar yoktuk SBM’nin yönetimde. Nasıl derdimizi anlatacaktık peki?  

Sektörün tüm paydaşları olarak, SEDDK denetimi ve idaresinde bir masa etrafında egolarımızı bırakıp bir araya gelerek bir an önce ortak aklı oluşturmalı, sektörün aksayan yönleri, sorunları ve çözümü konusunda gerekenleri yapmalıyız. Sözde değil özde, birlikte iş yapma refleksimizi geliştirmeliyiz. 

TOBB SAİK Başkanı Levent Korkut

Anlaşmalı hasar onarım merkezi acente olamaz 

Ayrıca son günlerde üzerinde çalışmakta olduğumuz önemli bir hususu da açıklamak isterim: 2015 yılında yayınlanan Sigortacılık Destek Hizmetleri Hakkında Yönetmelik kapsamında “Bu Yönetmelik kapsamında destek hizmeti sunanlar aynı zamanda destek hizmeti sundukları şirketle ilgili sigorta aracılık faaliyetinde bulunamazlar” maddesi bulunmaktadır. Bir sigorta şirketinin hem anlaşmalı servisi hem acentesi olmak bu yönetmelik kapsamında yasak olmasına rağmen, yüzlerce kurum yasalara aykırı bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedir. Bu yönetmelikte de açık açık yazıldığı üzere, bir otomotiv bayii hem sigorta şirketinin anlaşmalı hasar onarım merkezi hem de yetkili sigorta acentesi olamaz. Esasları çok net olan bu yönetmeliğin uygulamada da hayata geçirilmesi, gerekli denetimlerin yapılması için SAİK olarak konunun yakinen takipçisiyiz.