İklim aktivistleri Greta Thunberg ve Vanessa Nakate’den medyaya açık mektup

 

Ugandalı iklim adaleti aktivisti ve Rise Up Hareketi’nin kurucusu Nakate ve İsveçli iklim aktivisti ve Fridays for Future hareketinin kurucularından Greta Thunberg, dünya üzerindeki medya mensuplarına seslendi.

BM İklim Zirvesi COP26 Glasgow‘da tüm hızıyla devam ederken,  acikradyo.com.tr’de yer alan habere göre, dünya liderlerine hitaben dev bir sesleniş başlatıldı. Dünyanın önde gelen iklim aktivistlerinden dört genç kız Greta, Vanessa, Dominica ve Mitzi öncülüğünde dünyanın aktivist gençliği ve Avaaz , dünya siyasi liderlerinin gördüğü en büyük çağrılarından birini dile getiriyor. Geleceğimizi kurtarma yolunda acilen yapılması gerekenleri az ve öz ama son derece kararlı ifade eden bu metinle ilk etapta 1 milyon imzaya ulaşılması bekleniyor. İmzalamak için tıklayın.

Bu sırada Ugandalı iklim adaleti aktivisti ve Rise Up Hareketi’nin kurucusu Vanessa Nakate ile İsveçli iklim aktivisti ve Fridays for Future hareketinin kurucularından Greta Thunberg dünya çapındaki medya mensuplarına hitaben bir yazı kaleme aldı. Genç iklim aktivistlerinin bu çağrısını aşağıda pylaşıyoruz:

(Yazı 29 Ekim 2021 tarihinde Times’ta yayınlanmıştır.)

Dünyanın dört bir yanındaki sevgili medya editörleri,

Eriyen buzullar, orman yangınları, kuraklıklar, ölümcül sıcak dalgaları, seller, kasırgalar, biyolojik çeşitlilik kaybı. Bunların hepsi etrafımızda sürekli olup giden olaylar: Dengesi ve istikrarı bozulup çökmekte olan bir gezegenin belirtileri.

Bunlar sizin haber yaptığınız türden şeyler. Ara sıra. Ancak, iklim krizi bundan çok daha fazlası. İklim krizini gerçekten ele almak istiyorsanız; o zaman, bütüncül düşünme ve adalet temel meseleleri hakkında da haber yapmalısınız.

Peki bu ne demek? Gelin bu konulara tek tek bakalım.

Birincisi, zaman kavramı. Eğer anlattığınız haber ve hikâyeler, tik tak tik tak diye işleyen bir saat kavramını içermiyorsa, o zaman iklim krizi diğer konuların arasında yer alan politik bir konudan ibarettir: satın alabileceğimiz, inşa edebileceğimiz veya yatırım yapabileceğimiz bir şeydir yani. Olayın zaman yönünü bir kenara bırakırsak, yola hemen hemen bugünkü gibi devam edebilir, ve sorunları “daha sonra çözebiliriz”. 2030’da, 2050’de veya 2060’ta. Eldeki en iyi bilim verileri gösteriyor ki, bugünkü emisyon oranımızla 1.5 °C’nin altında kalabilmemiz için elimizde kalmış olan karbon bütçesi önümüzdeki on yılın sonundan önce tükenecek.

İkincisi, bütünsel (holistik) düşünme. Kalan karbon bütçemizi düşünürken, bütün rakamları hesaba katmamız ve tüm emisyonlarımızı dahil etmemiz gerekiyor. Oysa siz, şu an itibariyle, yüksek gelirli ülkelerin ve büyük kirleticilerin yakayı kurtarmalarına, son 30 yıldır yaratmak için binbir gayret gösterdikleri eksik istatistiklerin, boşlukların ve boş sözlerin arkasına saklanmalarına izin veriyorsunuz.

Üçüncüsü ve en önemlisi, adalet. İklim krizi sadece aşırı hava koşullarıyla ilgili bir şey değil. İnsanlarla ilgili bir şey. Gerçek insanlarla. Ve iklim krizini yaratmada en az katkısı olan ama onun en çok acısını çeken insanlarla. Küresel Güney ülkeleri iklim krizinin ön saflarında yer alırken, dünya gazetelerinin birinci sayfalarında neredeyse hiç yer almıyor. Batı medyası Kaliforniya veya Avustralya’daki orman yangınlarına veya Avrupa’daki sellere odaklanıyor, ama iklimle bağlantılı felaketler Küresel Güney’deki toplulukları kasıp kavururken nadiren haber oluyor.

Adalet unsurunu işin içine dahil etmek için, Küresel Kuzey’in emisyonlarını azaltmada çok daha hızlı hareket etme konusundaki ahlaki sorumluluğunu görmezden gelemezsiniz. Bu yılın sonunda, dünya, bize 1.5 °C’nin altında kalma şansını %66’ya çıkaran karbon bütçesinin %89’unu topluca yakmış olacak.

İşte bu sebeplerledir ki, tarihi emisyonlar sadece önemli olmakla kalmaz, aynı zamanda iklim adaleti konusundaki tartışmanın tam kalbinde yer alırlar. Ne var ki, tarihsel emisyonlar, medya ve iktidardaki insanlar tarafından neredeyse tamamen göz ardı ediliyor.

2015 Paris anlaşmasında belirlenen hedeflerin altında kalmak ve böylece insan kontrolünün ötesinde, geri dönüşü olmayan zincirleme reaksiyonları başlatma risklerini en aza indirmek istiyorsak, dünyanın şimdiye kadar gördüğü hiçbir şeye benzemeyen acil, ciddi, yıllık emisyon azaltımlarına ihtiyacımız var. Ve öngörülebilir gelecekte tek başlarına buna yakın bir şey gerçekleştirebilecek nitelikte teknolojik çözümlere sahip olmadığımız için, bu, toplumumuzda temel değişiklikler yapmak zorunda olduğumuz anlamına geliyor. Bu, liderlerimizin krizi çözememesinin rahatsız edici sonucudur.

Bu başarısızlığın düzeltilmesine yardımcı olma sorumluluğunuzu abartmak bile mümkün değil. Biz sosyal hayvanlarız ve eğer liderlerimiz ve medyamız bir krizdeymişiz gibi davranmazlarsa, o zaman tabii ki krizde olduğumuzu anlamayacağız. İşleyen bir demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biri, toplumumuzun karşı karşıya olduğu büyük zorluklar hakkında vatandaşları nesnel olarak bilgilendiren özgür bir basındır. Ve medya, iktidardaki insanları eylemlerinden veya eylemsizliklerinden dolayı sorumlu tutmalıdır.

Sizler son umutlarımız arasındasınız. Başka hiç kimsenin sahip olduğumuz son derece kısa zaman diliminde, bu kadar çok kişiye ulaşma imkânı ve fırsatı yok. Bunu siz olmadan yapamayız. İklim krizi sadece daha da acil hale gelecek. Hâlâ en kötü sonuçlardan kaçınabiliriz, hâlâ bunu tersine çevirebiliriz. Ama bugünkü gibi devam edersek olmaz bu. Hikâyeyi bir gece içinde değiştirebilecek kaynaklara da, olanaklara da sahipsiniz.

Bu zorluğun üstesinden gelmeyi seçip seçmemek size kalmış. Her iki durumda da tarih sizi yargılayacaktır.

Greta ve Vanessa

 

(İngilizce’den Türkçe’ye çeviren Nil Sarrafoğlu ve çeviri editörü Ömer Madra‘ya teşekkür deriz.)