Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği tarafından bu yıl beşincisi 16 -17 Kasım’da İstanbul’da hibrit olarak gerçekleştirilen 5. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nin ana konuşmacılarından Prof. Dr. Jeffrey D. Sachs, sürdürülebilirlik ve iklim krizi konusunda önemli tespitlerde bulundu. Sachs Türkiye’nin dekarbonizasyon çalışmaları ile bölgesinde bir lider olabileceğini ifade etti.
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği tarafından ‘Yeniden Birlikteyiz’ temasıyla gerçekleştirilen 5. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi, Türkiye’nin dört bir yanından ve yurtdışından yoğun ilgi gördü. İki gün süren Kongre’ye, dünyadan ve ülkemizden alanında önde gelen 200’e yakın akademisyen, uzman, lider ve iş insanı konuşmacı olarak katıldı.
Kongre’nin ana konuşmacılarından biri olan ve Prof. Dr. Jeffrey D. Sachs, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası’nın sponsorluğunda, sürdürülebilir kalkınma ve iklim krizine ilişkin bir konuşma yaptı. Sachs, iki kez Time Dergisi’nin en etkili 100 dünya liderinden birisi olarak seçilmiş ve The Economist tarafından da yaşayan en etkili üç ekonomist arasında gösterilmiştir. ‘Sürdürülebilir Kalkınma Çağı’ kitabının da yazarı olan Sachs, 5. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nde ‘Sürdürülebilirlik’ konusunda görüşlerini paylaştı.
Prof. Dr. Jeffrey D. Sachs, konuşmasında, geçtiğimiz haftalarda İskoçya’nın Glasgow kentinde yapılan 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP 26) gündeme alınan konulara değindi. Konferansın tüm ülkelerce büyük bir ilgiyle izlendiğini ifade eden Sachs, “Birleşmiş Milletlerin iklim değişikliği konusunda düzenlediği bu etkinlikte sürdürülebilir kalkınma ve iklim krizi konusunda yeni fikirler konuşuldu. Birleşmiş Milletlerin 92 üye ülkesinin katıldığı COP26 İklim Zirvesinde insan eliyle yaratılmış iklim değişikliğinin yarattığı sorunları ele aldık. İklim değişikliğinin dünya için ne kadar tehlikeli olabileceği konusunda bir mutabakata varıldı ve 1.5 santigratlık (°C) ısınmada sabit kalabilmek için atılması gereken adımlar konusunda anlaşmaya varıldı” dedi.
“İklim olaylarıyla 100’lerce milyar dolar yok oluyor”
Küresel ısınma ile dünya sıcaklığının 1.5 °C sınıra yaklaştığına dikkat çeken Prof. Dr. Sachs, “Bu ısınmanın olumsuz sonuçlarını Türkiye’de de çok yakinen görüyoruz. Suriye’de yaşanan kuraklık ve hidroelektrik santrallerinde su birikiminin azalması, dünya çapında her yerde yaşanan orman yangınları, sıcak hava dalgaları, denizlerin yükselmesi, ekstrem fırtınalar, sel felaketleri ve şiddeti artan hortumlar işte bu ısınmanın sonuçları… Ve bu sorunların neden olduğu iklim faaliyetleri nedeniyle 100’lerce milyar dolar yok oluyor” diye konuştu.
“COP26 İklim Zirvesinde 1.5 °C’lik sıcaklık artışının altında kalınması konusunda mutabık kalındı” diyen Sachs, soruna çözüm konusunda ise bir uzlaşma olmadığını belirtti. Sachs, Türkiye ile ilgili de şunları söyledi: “COP26 İklim Zirvesinin öncesinde Türkiye hükümeti 2053 yılına kadar dekarbonizasyon (sıfır karbon) konusunda bir taahhütte bulunmuştu. Bu, Türkiye için büyük bir zorluk demek. Çünkü Türkiye’nin ana enerji kaynağının yüzde 85’i doğalgaz, petrol ve kömür gibi fosil yakıtlardan geliyor. 2019’da bile Türkiye hükümeti kömür ve linyitle çalışan termik santralin üretimini artırmıştı. Türkiye Paris Sözleşmesi’yle uzlaşı halinde dekarbonizasyon konusunda bir taahhütte bulundu, fakat önemli olan bu konudaki aksiyon planlarının neler olduğudur.”
“Sürdürülebilirlik konusunda ilerlemeyen ülkeler rekabet güçlerini yitirecek”
“Bütün dünyada ülkeler, devletler taahhütte bulunuyor. Fakat bu hedeflere ulaşılması konusunda tutarlı ve sürdürülebilir bir aksiyon ve eylem planı yok” diye konuşan Prof. Sachs, “Bu bağlamda Türkiye’nin hem özel, hem kamu hem de akademi dünyasına çağrı yapmak istiyorum. Bu yıl içerisinde bu kadar iddialı bir hedefe nasıl ulaşılacağı konusunda planlamalar yapılmalı. Sadece iklimi korumak için değil ekonomik rekabetçilik açısından da bu eylem planı büyük öneme sahip. Çünkü biliyorsunuz ki Avrupa Birliği karbon regülasyonuna sınır düzenlemeleri getirmek istiyor. Burada kastedilen; Avrupa Birliği’ne ithal edilecek ürünlerin karbon ayak izlerine bakılacak. Dolayısıyla Türkiye; demir, çelik gibi ya da fosil yakıtların tüketimine dayanan ürünler ihraç etmek istediğinde gümrükte engellerle karşılaşacaktır. Buradan anladığımız sürdürülebilirlik yönüyle ilerlemeyen ülkeler rekabet güçlerini kaybedecek” dedi.
“Türkiye’de sektörler enerji verimliliğini önceliklendirmeli!”
Türkiye ekonomisindeçok önemli payı olan inşaat sektörünün de bu anlamda sürdürülebilir yüksek teknolojiye geçmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Jeffrey D. Sachs, “Her sektör kendi içinde dekarbonizasyonlarla uyumlu olmalı. Örneğin enerji verimliliği için ya da güneş modüllerinin binanın yapısına yerleştirilmesi için, yeşil pencere, yeşil teras, yeşil çatı gibi uygulamalar ve bunların yanı sıra fotovoltaik enerji üretimi gibi yüksek teknolojilerin inşaat sanayinde kullanımı büyük önem kazanıyor ve inşaat şirketlerinin de bu alanda yatırım yapması gerekiyor. Öte yandan çelik üreticileri üretim için ciddi bir teknolojik meydan okuma ile karşı karşıya. Dekarbonizasyon için yapmaları gereken birçok değişiklik var. Bunlardan biri de demir cevherinin işlenmesi ve çelik üretiminde hidrojenin kullanımının devreye sokulmasıdır” diye konuştu.
“Hedeflere ulaşmak için bölgesel uzlaşma ve işbirliği şart”
Türkiye’nin taahhüt ettiği hedeflerine ulaşması için 23 yıl gibi kısa bir dönem olduğunu hatırlatan Sachs, şunları söyledi: “Buradaki ihtiyaç duyulan temel stratejiyi biliyoruz. Türkiye bu güne dek petrol, doğalgaz ve kömürün yanı sıra hidroelektrik santrallerinden elde ettiği enerjiye dayalı üretim yapıyordu. Fakat artık dekarbonizasyon için rüzgâr ve güneşten yararlanmalı. Bu alanların kullanılması ve enerjinin üretilmesi için bir strateji oluşturulması gerekiyor. Bunlar için de yeşil teknolojiler mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde devreye alınmalı. Dönüşümün de sürdürülebilir olması ve Türkiye toplumunun tüm bireylerinin bu değişimlerden faydalanabilmesi lazım. İstihdam yaratma açısından, bölgesel kalkınma açısından, Türkiye’deki herkesin ekonomik ihtiyaç ve beklentilerine erişimi açısından bu dönüşüm herkesi kapsamalı. Bu nedenle de enerji dönüşümü ve sürdürülebilir kalkınma daha kapsamlı bir ölçekte ele alınmalı ve sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle paralel olmalı. Tüm bunların yapılabilmesi için net bir stratejiye, net bir ortaklığa ihtiyaç var. Ayrıca bölgesel işbirliği de şart.”
“Türkiye bölgenin dinamik bir lideri olabilir”
Enerji dönüşüm hedeflerinin hayata geçirilebilmesi, ekonomik ilerleme sağlanabilmesi için bölgesel çatışmalardan kaçınmamız ve ortak sürdürülebilir kalkınma hedefini paylaşmamız gerekiyor” diye konuşan Sachs, “Bölgede karışıklık varsa bu hedeflere ulaşılamaz. Türkiye’nin bu anlamda çok önemli bir rolünün olduğunu biliyorum. Ülkenize bu anlamda güvenim sonsuz. Türkiye bölgenin dinamik bir lideri olabilir ve bu anlamda Türkiye’yi liderlik rolünde görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum’ dedi.