Prof. Dr. Gökçen Orhan: Domuzdan insana kalp nakli

Maryland Üniversitesi’nde dünyada ilk kez domuzdan alınan kalbin bir insana başarıyla nakledilmesi, kalp nakli bekleyen hastalar için umut oldu. Şimdi bilimin önündeki en önemli sorun uzun dönemde bu başarının sürüp süremeyeceği*. Bu gelişme ülkemizde her yıl kalp bekleyen yaklaşık 5 bin hasta için de çok önemli. Kalp yetersizliği büyük bir hızla artarken, yalnızca beyin ölümü gerçekleşen donörlerden alınarak yapılan kalp nakilleri ihtiyacı karşılamamaktadır. İlerisi için en uygun çözüm seçenekleri insan genine en yakın domuz kaynaklı organlardan ya da biyolojik üç boyutlu yazıcılar kullanarak yapılacak organlarla mümkün olabilecektir.

-Prof. Dr. Gökçen Orhan
(Dr. Siyami Ersek Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği)

Türkiye’de kalp krizi, kalp damar hastalıkları, şeker, yüksek tansiyon, şişmanlık, erişkin yaşa ulaşmış doğuştan kalp hastaları hızla artmaktadır. Bunların sonucu gelişen kalp yetersizliği oranları da günümüzde toplum sağlığını tehdit etmektedir. Yapılan çalışmalar, ülkemizde 2 milyon insanın kalp yetersizliğiyle yaşadığını göstermektedir. Kalp yetersizliği, yüksek ölüm oranları ile seyreden, kişinin yaşam kalitesini bozan bir hastalıktır. Kalp yetersizliğiyle yaşayan ve bu nedenle ölen hastaların sayısının giderek artmasına karşın gerek kamuoyu, politikacılar ve hatta bazı sağlık çalışanları arasında kalp yetersizliğine ilişkin farkındalık düşüktür.

Kalp yetersizliği aslında kendi başına bir hastalık değil, çok farklı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilen bir sonuçtur. Hastada görülen birtakım belirtiler ve fiziksel bulguların bileşkesidir. Kalp yetersizliği, bütün kalp ve damar hastalarının ölümden önceki son durağıdır.

Kalbimiz vücudumuzun oksijen ve besin ihtiyacını karşılayabilecek kadar yeterli kanı pompalayamazsa, hastada yetersiz kalp performansına bağlanabilecek belirtiler ve fiziksel bulgular varsa kalp yetersizliği söz konusudur. Kalplerinin görevini tam yapamamasından dolayı çabuk yorulma, nefes darlığı veya ayak bileklerinin şişme hastalarda en sık görülen şikâyetlerdir. Kalp yetersizliği kişinin normal hayatını idame ettiremediği bir özürlülük hali olup, kişilerin yakın çevresine ve topluma ek maddi ve sosyal yük getirmektedir.

Sadece %10’un nakil şansı var

Alınacak tedbirlerle kalp yetersizliği önlenme aşamasını geçmiş ya da tüm ilaç tedavilerine rağmen kalp yetersizliğinden düzeltilemeyen son dönem hastalarında “altın standart tedavi” kalp naklidir. Ancak organ bağışıyla sağlanabilen kaynak oldukça sınırlıdır. Kalp nakli için bekleyen hastaların ancak % 10’dan azı organ nakli şansını bulabilmektedir. Hastalar arasında yapay kalp olarak adlandırılan pompalar ise nakle kadar geçici bir çözümdür. Organ bağışının artırılması konusunda yapılan tüm gayretlere rağmen yeterli sayıda organ temini mümkün olamamaktadır.

Kalp bekleyen hastalar için geçtiğimiz ay Amerika Birleşik Devletleri’nden mutluluk ve umut verici bir gelişme haberi geldi. Maryland Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde dünyada ilk kez genetik bilimiyle insan dokusuna uyum şansı artırılmış bir domuzdan alınan kalp bir insana başarıyla nakledildi. İnsanda domuz kalbinin reddedilmesine yol açabilecek birtakım genler baskılanarak naklin başarı şansı artırılmaya çalışıldı. İlk bulgular bunda başarılı olunduğunu göstermekte. Hasta nakil sonrası önemli bir aşama olan solunum cihazından da ayrılmayı başararak hayata tutundu. Ancak şimdi bilimin önündeki en önemli sorun uzun dönemde bu başarının sürüp süremeyeceği.

Bu deneysel ameliyat hastanın onayı ve Amerikan gıda ve ilaç dairesinin (FDA) onayı ile gerçekleştirildi. Daha önce yapılmış hayvan deneylerinin sonuçları titizlikle incelendikten sonra bu riskli girişim onay aldı. Daha öncede domuzdan insana benzer şekilde böbrek nakli gerçekleştirilmişti. Şu anda kullanılan yapay kalp kapaklarının bir kısmı da yine domuz kaynaklı kapaklar.

Bu gelişme ülkemizde her yıl organ bekleme listesinde kalp bekleyen yaklaşık 5 bin hasta için yeni bir umut olabilir. Domuz kaynaklı dokuların kullanımının bilimsel sorunlar yanında dinî açıdan yaratabileceği sorunları da göz ardı etmemek gerekli. Bu konuda dinî otoriteler değişik görüşler bildirmekte. Bir kısmı bunun bir zaruriyet olduğu ve kullanımının uygun olduğu hakkında görüş bildirirken, bir kısmı ise dinen xeno – transplantasyonun uygun olmadığını savunmaktadırlar.

Üç boyutlu yazıcı henüz yeterli değil

Organ bağışının artırılamadığı, kalp yetersizliğinin ise büyük bir hızla arttığı günümüz dünyasında yalnızca beyin ölümü gerçekleşen donörlerden alınarak yapılan kalp nakilleri ihtiyacı karşılamamaktadır. İlerisi için en uygun çözüm seçenekleri, insan genine en yakın domuz kaynaklı organlardan ya da biyolojik üç boyutlu yazıcılar kullanarak yapılacak organlarla mümkün olabilecektir. Organların üç boyutlu yazıcılarla hazırlanması mümkün olsa da henüz yeterli işlev kazandırılamaması, domuz kaynaklı organları daha ön plana çıkarmaktadır.

*Domuz kalbi nakledilen 57 yaşındaki David Bennett 2 ay sonra hayatını kaybetti. Yazı kaleme alındığında hasta hayattaydı.