Ceyhun Eren: “Deprem tehlikesine karşı artık harekete geçmeliyiz!”

Allianz Teknik’te Çevre ve İklim Değişikliği Hizmetleri ile Risk Mühendisliği Bölümlerinin Direktörü Dr. Ceyhun Eren, 23 Nisan’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki Silivri/İstanbul Depremi’nin ülkemizin yüzyıllardır karşı karşıya olunan deprem riskini bir kez hatırlattığının altını çizerek, “Deprem tehlikesine karşı artık harekete geçmeliyiz!” dedi.

Dr. Ceyhun Eren linkedin hesabında önemli paylaşımda bulundu. Eren paylaşımında Allianz Teknik olarak deprem öncesi, sırasında ve sonrasında neler yapabileceklerini özetleyen bir makale kaleme aldı.

Dr. Ceyhun Eren’in paylaşımı şöyle:

Deprem tehlikesine karşı artık harekete geçmeliyiz!.. Özellikle sanayi kuruluşlarımıza deprem risk yönetimi konusunda Allianz Teknik olarak destek olabilmek adına deprem öncesi, sırasında ve sonrasında neler yapabileceklerini tek bir sayfada özetlemeye çalıştık…

23 Nisan’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki Silivri/İstanbul Depremi, yüzyıllardır karşı karşıya olduğumuz deprem riskini bizlere maalesef bir kez hatırlattı. Meydana gelen bu orta büyüklükteki depremi, binalarımızın tasarım kriterlerinin çok altında bir ivme değeri yaratması sayesinde sadece Marmara Bölgesi için değil; tüm ülkemiz için risk azaltma adına çok önemli bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz. Asıl önemli olan depremler olduktan sonra değil her zaman bu büyük riski akılda tutmak ve deprem riskiyle birlikte yaşayabilmek adına daha fazla zaman kaybetmeden önleyici tedbirleri sistematik bir şekilde hayata geçirmek!

Öncelikle riskli binalarda yaşayan vatandaşlarımızın barınabileceği deprem riski düşük bölgelerde yeni konutlar inşa edilmesini sağlamalıyız. Kentsel dönüşüm konusunda da en önemli yaklaşım tarzını, tekil binalar yerine bölgesel deprem riskini hesaba katıp tüm mahalleyi içine alacak çalışmalar yürütmesi olarak belirlemeliyiz.

Ülke ekonomimize önemli etkisi olabilecek sanayi yapılarımızı da unutmamalıyız;

* Aynı konut binaları gibi “Kontrollü Hasar” ya da “Can Güvenliği” Performans Hedefi ile inşa edilen endüstriyel binalara yönelik yapısal ve de yapısal olmayan performans analizleri gerçekleştirilmelidir. Çalışmalara, kritik OSB’lerdeki binalardan başlanabilir.

* Yeni yapılacak endüstriyel binaların tasarımı sırasında büyük maddi kayıpların önlenmesinin yanında operasyonel devamlılığın sağlanabilmesi adına “Kesintisiz Kullanım” performans hedefi seçilmelidir.

* Özellikle yapılarda kullanılacak elektrik tesisleri ve tesisatlarındaki sismik dayanım gerektiren donanımın/cihazların (jeneratör, trafo, sanayi tipi panolar, bilgi işlem kabinleri, vb.) asma tavanlar, dış cephe kaplamaları, cam giydirmeler, yüksek raf sistemleri ile birlikte sismik koruma için kullanılan tüm malzemelerin satın alınması aşamasında, ilgili standartlar doğrultusunda akredite kuruluşlarda gerçekleştirilen deprem test raporu talep edilmelidir.

* Depremlerden sonra meydana gelen hasarın hızlı tespiti ve en önemlisi binanın güvenliği ile ilgili bilgi alabilmek amacıyla yüksek katlı binalardan başlanmak üzere tüm kritik binalara Yapı Sağlığı İzleme Sistemi kurulmalıdır.

Son olarak unutmamız gerekir ki doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine doğal güzelliklerinin yanında ülkemiz bir Deprem Ülkesi!.. Bu nedenle deprem risk azaltma faaliyetlerimizi yürütürken geçmiş depremleri de düşündüğümüzde Bingöl’den Erzincan’a; Kütahya’dan Bursa, Gemlik’e kadar yüksek deprem tehlikesi altındaki tüm şehirlerimizi hesaba katmalıyız…