Zayıflayan uluslararası işbirliği küresel riskleri arttırıyor

Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayınlanan, Marsh & McLennan Şirketler Grubu, Zurich Insurance Group ile Oxford Martin School (Oxford Üniversitesi), Singapur Ulusal Üniversitesi, Wharton Risk Yönetimi ve Karar Süreçleri Merkezi (Pennsylvania Üniversitesi) akademik danışmanlarının de katkılarıyla hazırlanan “2019 Global Riskler Raporu”nun sonuçları açıklandı. 2019 Küresel Riskler Raporu’na (The Global Risks Report 2019) göre, artan jeopolitik ve jeo-ekonomik gerilimler, 2019 yılının en acil riski olarak öne çıkıyor. Uzmanların yüzde 90’ı, bu yıl büyük güçler arasında daha fazla ekonomik çatışma gerçekleşeceğini söylüyor.  Çevresel bozulma, uzun vadeli bir risk olarak ortaya çıkarken, iklim ile ilgili konular ise 2019 yılında en etkili beş küresel riskten dördünü oluşturuyor.

Bu kapsamda yaklaşık 1.000 uzman ve karar vericinin yıllık “Küresel Risk Algısı Anketi” sonuçlarını içeren “Global Riskler Raporu”, “ekonomik ve jeopolitik koşullarda bozulmayı” işaret ediyor. Dünyanın acil büyük krizler karşısında kolektif aksiyon alma yeteneği kriz seviyelerine ulaşırken, kötüleşmekte olan uluslararası ilişkiler giderek büyüyen ciddi zorluklara karşı aksiyon alma olasılığını engelliyor. Kısmen jeopolitik gerginliklerin yol açtığı karanlık bir ekonomik görünüm, ortaya çıkarken 2019 yılında uluslararası işbirliği potansiyelinin daha da azaltma yolunda olduğu anlaşılıyor.

“Koordineli ve uyumlu aksiyon alınmalı”

Rapora göre ekonomik rüzgarlar uluslararası işbirliğine yönelik bir tehdit oluşturuyor. Rapor sonuçları kapsamında 2019 yılında büyük güçler arasındaki jeopolitik gerilimlerin artmasıyla bu yöndeki çabaların daha da çıkmaza gireceği belirtildi. Bu yılki ankete katılanların yüzde 85’i, 2019 yılında “büyük güçler arasındaki siyasi çatışma” risklerinin artmasını beklediklerini aktardı. Dünya Ekonomik Forumu Başkanı Børge Brende konu ile ilgili açıklamasında, “2019’da küresel ticaretin ve ekonomik büyümenin risk altında olduğu göz önüne alınırsa, uluslararası işbirliği mimarisinin yenilenmesine her zamankinden daha acil ihtiyaç olduğu ortadadır. Mevcut dinamiklerin bizi yöneltebileceği yavaşlamayla başa çıkmak için gerekli ateşleme gücüne sahip değiliz. Şu an ihtiyacımız olan, büyümeyi sürdürmek ve bugün dünyamızın karşı karşıya kaldığı ciddi tehditlerle mücadele etmek için koordineli ve uyumlu bir aksiyon almaktır” ifadelerini kullandı.

Siber riskler öne çıkmaya devam ediyor!

 Anketin 10 yılı kapsayan perspektifine göre, siber riskler, 2018’de olduğu gibi bu yılda öne çıkma oranını artırmaya devam etti. Çevresel riskler katılımcıların kaygılarını kısa vadenin ötesinde etkilemeye devam ederken, raporun izlediği çevresel risklerin beşi de yine yüksek etki ve yüksek olasılık kategorilerinde yer aldı. Bunlar, biyolojik çeşitlilik kaybı, şiddetli hava olayları, iklim değişikliğinin iyileştirilmesi ve uyum çabaları konusunda başarısızlık, insan eliyle yaratılan çevre felaketleri ve büyük doğal afetler olarak sıralandı.

Rapora göre, yine çevresel riskler aynı zamanda kentsel altyapının oluşturulması ve geliştirilmesi için de sorun oluşturuyor. Deniz seviyelerinin yükselmesiyle birlikte birçok kentin, temiz yeraltı suyu çıkarılmasından süper fırtına engellerine kadar uzanan sorunlara oldukça pahalı çözümler geliştirmekle karşı karşıya kalacağı belirtildi. Ulaşım gibi kritik altyapısal konulara yönelik yatırım eksikliklerinin de, sistem genelinde bozulmaların yanı sıra bununla ilişkili sosyal, çevresel ve sağlık risklerini daha da artırabileceği ifade edildi.

2040’a kadar 97 trilyon dolarlık altyapı yatırımı yapılmalı

Zurich Sigorta Grubu Riskten Sorumlu Başkan Alison Martin de açıklamasında “2018’i tarihsel bir orman yangını” olarak nitelendirdi. Alison Martin, şu ifadeleri kullandı: “Yoğun sel baskınları ve sera gazı emisyonları artmaya devam etti. 2019’da çevresel risklerin başlıca problemler listesinde bir kez daha başı çekmesi şaşırtıcı olmayacak. Öyleyse çevre politikalarının başarısız olma olasılığının artması veya politikaların zamanında uygulanmaması da buna eklenebilir. İklim değişikliğine etkin bir şekilde cevap vermek, bu yeni çevreye uyum sağlamak ve düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş yapmak için altyapıda önemli bir artışa gerek duyuluyor. 2040 yılına gelindiğinde, küresel altyapıdaki yatırım açığının öngörülen 97 trilyon dolarlık talebe karşı 18 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu çerçevede, işletmelerin iklim esnekliği adaptasyon stratejisi geliştirmelerini ve şimdi hareket etmelerini şiddetle tavsiye ediyoruz.” 2019 Global Riskler Raporu’na göre, bireysel düzeyde psikolojik ve duygusal sağlığın bozulması da önemli riskler arasında gösterildi.

Yetersiz fonlama, saldırıya açık hale getiriyor

Marsh, Global Risk ve Dijital Başkanı John Drzik ise dünya çapında kritik altyapının sürekli olarak yetersiz fonlanmasının ekonomik ilerlemeyi engellediğini, bu durumun da işletmeleri ve toplulukları hem siber saldırılara hem de doğal felaketlere karşı daha savunmasız bıraktığını belirtti. Drzik, “Kaynakların kısmen kamu-özel sektör ortaklıkları için yeni teşvikler yoluyla altyapı yatırımlarına tahsis edilmesi toplumların büyümesini ve gelişmesini sağlayacak fiziksel temelleri ve dijital ağları oluşturmak ve güçlendirmek açısından yaşamsal önem taşımaktadır” dedi.

Olasılığa Göre İlk 5 Risk:

  1. Şiddetli hava olayları,
  2. İklim değişikliğinin iyileştirilmesi ve uyum çabaları konusunda başarısızlık,
  3. 3.Büyük doğal afetler,
  4. Kapsamlı veri sahtekarlığı / hırsızlığı olayları,
  5. Büyük ölçekli siber saldırılar.

 

Etkiye Göre ile İlk 5 Risk

  1. Kitle imha silahları,
  2. İklim değişikliğinin iyileştirilmesi ve uyum çabaları konusunda başarısızlık,
  3. Şiddetli hava olayları (örneğin sel, fırtına, vs.),
  4. Su krizleri,
  5. 5.Büyük doğal afetler.

Top 5 Risk Bağlantısı

  1. Şiddetli hava olayları + iklim değişikliğinin iyileştirilmesi ve uyum çabaları konusunda başarısızlık,
  2. Büyük ölçekli siber saldırılar + kritik bilgi altyapısı ve ağlarının bozulması,
  3. Yüksek yapısal işsizlik veya eksik işgücü + teknolojik gelişmelerin olumsuz sonuçları,
  4. Yüksek yapısal işsizlik veya eksik işgücü + derin sosyal istikrarsızlık,
  5. Veri sahtekarlığı / hırsızlığı + büyük ölçekli siber saldırılar,
  6. Bölgesel veya küresel yönetimin başarısızlığı + bölgesel sonuçlarla devletlerarası çatışma.

 

Top 5 Trend

  1. İklim değişikliği,
  2. Yükselen siber bağımlılık,
  3. Toplumsal kutuplaşmada artış,
  4. Artan gelir ve refah eşitsizliği,
  5. Ulusal duyarlılığın artması.