Barilla Gıda ve Beslenme Vakfı’nın (BCFN), Dünya Sağlık Günü için yayımladığı verilere göre küresel nüfusun yüzde 13’ü obezite ile mücadele ediyor. Dünyanın dört bir yanında 18 yaş üstü 650 milyondan fazla insanın obezite ile mücadele ettiği günümüzde uzmanlar, uygulanan diyetlerin uzun ve sağlıklı bir yaşamı garantilemediğini belirtti.
Dünyada gıda ve beslenmeye ilişkin sorunları analiz etmek ve somut çözüm önerileri geliştirmek amacıyla kurulan Barilla Gıda ve Beslenme Vakfı (BCFN), Dünya Sağlık Günü verilerini yayımladı. Rapora göre uygulanan diyetler, uzun ve sağlıklı bir yaşamı garantilemiyor; sürdürülebilir diyet modeli ise hem insan ömrünü hem çevreyi önemli ölçüde etkiliyor.
Sağlıksız beslenmenin insanlar ve küresel ekonomideki büyük etkisini ortaya koyan rapora göre dünyanın dört bir yanında 18 yaşın üzerinde 650 milyondan fazla insan, başka bir değişle dünya nüfusunun yüzde 13’ü obezite ile mücadele ediyor. Dünya üzerinde obezite hastalığıyla mücadele eden veya aşırı kilolu olan her iki kişiye karşılık, bir kişi ise açlıkla mücadele ediyor ve yetersiz besleniyor.
Akdeniz diyeti ile insan ömrü 4,5 yıl uzatılabilir
Son yıllarda insanların Akdeniz Diyeti ve benzeri sürdürülebilir beslenme modelleri yerine farklı gıda tercihleri yaptığını belirten beslenme uzmanı ve araştırmacı Katarzyna Dembska; “Günümüzde insanlar, hayvansal proteinler bakımından zengin; yüksek oranda şeker, tuz, yağ içeren; lif oranı düşük, işlenmiş gıdaları tercih ediyor. Bu beslenme tercihleri bizi uzun vadede tedavisi çok maliyetli hastalıklarla ve sağlık sorunlarıyla karşı karşıya getirecek. Sürdürülebilir diyet modelleri hem insan ömrünü hem çevreyi olumlu yönde etkiliyor. Uzmanlar, Akdeniz Diyetinin insan ömrünü 4,5 yıl uzatabileceğini belirtiyor. Bu yüzden sağlığımızı önemsemeye tabağımızdan başlamalıyız” açıklamasını yaptı.
Rapora göre iklim değişikliği, insan hayatını riske atan sorunların başında geliyor. İklim değişikliğine neden olan faktörler incelendiğinde ise gıda üretimi yüzde 31 oranla ilk sırada yer alıyor. Binalarda kullanılan ısıtma sistemleri yüzde 23,6 ile ikinci sırayı alırken, ulaşım yüzde 18,5 ile üçüncü sırada yer alıyor. Uzmanlar, yayımlanan veriler doğrultusunda sürdürülebilir beslenme modellerini benimsemenin çevreye olan etkinin de azaltılmasında önemli bir rol oynadığını belirtiyor.
Abur cubur, sağlık sistemini de küresel ekonomiyi de etkiliyor
Obezite; kardiyovasküler hastalıklar, solunum problemleri ve diyabet gibi bulaşıcı olmayan bazı hastalıkların başlangıcını tetikleyen risk faktörlerinden biri. Araştırmaya göre abur cubur olarak tanımlanan yiyecekler, düşük maliyetli olmasına rağmen uzun vadede beklenmeyen harcamaları ortaya çıkarıyor. Bu durum sağlık sistemi ile küresel ekonomiyi etkiliyor. Araştırmaya göre obezitenin dünya ekonomisine 2 trilyon dolara mal olduğu tahmin ediliyor. Bu rakam, küresel gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 2,8’ine denk geliyor.
Rapora göre sağlığı riske atan beslenme alışkanlıkları, küresel ısınmaya neden olan faktörleri de tetikliyor. Abur cubur olarak isimlendirilen gıdaların üretimi, insanların sağlığı kadar, gezegene de zarar veriyor. Bu bağlamda sera gazı emisyonunun neredeyse üçte birine tarım sektörü neden oluyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), insanların önümüzdeki yıllarda sıcaklık artışı ve atmosfer kirliliği gibi sorunlarla mücadele etmek zorunda kalacağını; bu gibi sorunların tarım ve insan sağlığı üzerinde büyük etkileri olacağını söylüyor.