“Sigortacılıkta Masanın 3 Tarafı”

Ankara merkezli KA Sigorta şirketinin İzmir Şube Yöneticiliği yapan Gökhan Koruyucu, Sigorta Strateji için sigortacı olmak isteyenler için dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Koruyucu yazısında mesleğinde masa etrafında üç taraf olduğunu belirterek bu üç tarafında kazandırdıkları, kaybettirdiklerinin çok olduğunu fakat masanın o ilk bulundu tarafın, daha henüz tecrübesiz bir sigortacıyken dayanma gücünü ve direncini zorlayan taraf olduğunun altını çiziyor.

Gökhan Koruyucu’nun yazısı şöyle:

 

2000 yılının başında, henüz 23 yaşında, özgüveni zirvede ama aslında çoğu şeyden bi haber yeni mezun bir gençken, masanın en kaygan tarafından dahil oldum bu sektöre. Adına “Sıcak Satış” dedikleri, sizi sürekli bir hedef peşinde koşturan ve birçok insanın yolun başında vazgeçtiği o en yıpratıcı tarafta. Öyle ki, bir ekibin parçası olduğunu söyledikleri ama kendinizi sürekli baskı altında ve yalnız hissettiğiniz bir süreç. Direkt müşteriyle karşı karşıya kaldığınız ve tabiri caizse sahada sopa yiye yiye sigortacılığı öğrendiğiniz bu tarafta 7 yıl ayakta kalmayı başarınca, masanın hemen yanındaki tarafına geçtim büyük bir umut ve mutlulukla.

Bu tarafın adına da “Acenteler Satış” diyorlardı. Burada da satış vardı ama artık müşteriyle direkt muhatap olmuyor, olanların yanında duruyordum. Çok daha kolay bir sürecin beni beklediğine inanarak geçtiğim masanın bu tarafının, çok daha zor ve yıpratıcı olduğunu anlamam uzun sürmedi. Yanında olduğunuzu sandığınız bu “sigorta aracıları” ile temsil ettiğiniz sigorta şirketi arasında, tam olarak hangi tarafta olduğunuzu anlayamadığınız bambaşka bir süreç. Masanın ilk oturduğum tarafına göre daha havalı dursa da yine hedeflerin bitmediği, sürekli gülümsemek zorunda kalan bir sahne sanatçısı gibi sizi içten içe yıpratan bu tarafta da yaklaşık 6 yılı geçirdikten sonra, artık kendi hedeflerimin peşinden koşacağım, edindiğim tüm bu bilgi birikimini paraya çevireceğime inandığım, masanın diğer bir tarafına geçerek kendi işimi kurdum ve “Acente” oldum.

Masanın bu üçüncü tarafında ise hem sıcak satışta hem de acenteler yanında geçirdiğim o yılların ve edindiğim deneyimlerin beni rahat ettireceğine olan inancım, çok kısa sürede ne kadar çok şeyi bildiğimi sandığım gerçeği ile bir kez daha beni karşı karşıya bıraktı. Çünkü masanın bu tarafı kuralları belli olan bir ringden çok farklı, tam olarak bir arenaydı. Ayakta kalmak değildi mücadelenin adı, hayatta kalmaktı.


Masanın bu üç tarafının da kazandırdıkları, kaybettirdiklerinden çoktur ama. Masanın o ilk bulunduğum tarafı, daha henüz tecrübesiz bir sigortacıyken dayanma gücünü ve direncini zorlayan taraftır. Ekip olmanın, ekip olamamanın, umutların, kıskançlıkların, başarı ve başarısızlıkların anlık yaşandığı, iniş ve çıkışların en yoğun olduğu taraf. Teknik, hasar, tahsilat yok. Sadece satış var. Hedef tutturmak ve yıldız olmak. Masanın bu tarafında başlarsın oyuna. Buradayken karar verirsin bu masada kalmaya ya da kalkıp gitmeye. O yüzden en kaygan taraftır. Vazgeçeni en çok olan taraf.

Acentelerin yanında durduğun o masanın diğer tarafı ise, akademik kariyerdir tek kelimeyle. Her an bir sınavla karşı karşıya kalırsın. Artık tek derdin satış değildir. Bu işin teknik tarafı vardır. Satışın nasıl yapılacağı değildir artık tek sorun, neden yapılmaması gerektiğini de öğrenirsin yeri gelir. Anlamak yetmez, anlatmak zorundasındır. Öyle zordur ki hak verdiğini ve yanında olduğuna inandığın birisine olmayacağını söylemek. Başarıyı paylaşmak kolay değildir, başarısızlık varsa da zaten senin yüzündendir.

Ama kendini masanın en yalnız hissettiğin tarafı, kesinlikle acentelik yaptığım o üçüncü tarafıdır. Kazanma duygusunu doyasıya yaşamak istediğin ve zaten bu yüzden masanın bu tarafını tercih ettiğin ama kaybetme korkusunun daha önce hiç olmadığı kadar sana yakın olduğu taraf. Satış ve teknik tecrübe ve birikiminin yeterli olduğunu sandığın ama tahsilat ve hasarın en az onlar kadar önemli olduğunu çok daha iyi öğrendiğin taraf. Ücretini ödediğin bir çalışanı yönetmenin, ekip yönetmekten ne kadar daha zor olduğunu anladığın taraf.


Masanın hangi tarafında oturursanız oturun, diğer tarafların sizi anlamadığına bu kadar hayıflandığınız bir başka sektör var mıdır bilmiyorum. Üstelik bu üç tarafta da önceliğin hep satış olmasına rağmen. Ben bu üç taraftayken de hep en haksızlığa uğrayanın kendi tarafım olduğuna inandım. Masanın hangi tarafında olursam olayım, masanın diğer tarafındakilerin işi sanki hep daha kolaydı!

Nihayetinde sigortacılık, masanın hangi tarafında olursanız olun, masanın diğer taraflarının size belki de en uzak göründüğü bir sektör. Ben kendim, bu üç tarafı da yaşadığım için çok şanslı hissediyorum. Bu sayede masanın diğer tarafını hiç bilmeden tek tarafta oturup dertlenen ya da söylenen meslektaşlarımı gördükçe gülümsüyorum. Her bir taraftan rüzgârın nasıl estiğini, güneşin hangi açıdan masaya vurduğunu bilmek büyük konfor gerçekten.

Tabi masanın bir de dördüncü tarafı var ama onu burada uzun uzun yazmak anlamsız olur. “Müşteri” olarak zaten hepimiz masanın o tarafını çok iyi biliyoruz. Ayrıca bahsetmeye gerek var mı?

Yüksek öğrenimini Turizm ve İşletme alanında tamamlamıştır. 2000 yılından bugüne Sigorta Sektörünün Bireysel Emeklilik ve Elementer branşlarında hem çalışan hem de girişimci olarak yer almıştır. Halen Ankara merkezli KA Sigorta şirketinin İzmir Şube Yöneticiliğini yapmaktadır.