Atilla Benli: Vatandaşımızın sigorta algısını ‘trafik sigortası’nın ötesine taşıyacak eşiği atladık

Bu yıl ilk olarak gerçekleştirilen Türkiye Sigorta Fuarı Antalya’da başladı. Sigorta şirketleri, acenteler ve sektör paydaşlarının katılımı ve Antalya Sigorta Acenteleri Derneği (ANSAD) öncülüğünde düzenlendi. 5 Mart’a kadar sürecek fuarda Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Atilla Benli de bir konuşma yaptı. Son iki yılda pandemi, sel felaketleri ve orman yangınları nedeniyle büyük acılar yaşandığını söyleyen Benli, sözlerine şöyle devam etti:

“Sektör olarak bu süreçlerde hızla aksiyon aldık, devletimizle, vatandaşlarımızla, sigortalılarımızla tek yürek olduk. Her zaman olduğu gibi bize düşen görevleri eksiksiz yerine getirmek için var gücümüzle çalıştık, çözüm yolları ürettik. Bunun gibi olağanüstü dönemlerde en önemli husus, ihtiyaçlara geç kalmadan, hemen cevap verebilmektir. Şimdi görüyoruz ki; hızla hayata geçirdiğimiz adımlar, vatandaşımızın güvenini tazelemiş ve takdirini kazanmış. Bu çabalarımız aynı zamanda sigorta farkındalığındaki gelişime de önemli katkılar sunuyor. Bununla birlikte, ülkemiz ekonomisinin kredi-tüketim anlayışından tasarruf-yatırım anlayışına geçişine olanak sağlayacak yeni ekonomi modelinde sigorta sektörümüz kritik rol oynuyor. Sigorta sektörü hasar durumunda tazminat fonksiyonuyla ekonomik hayatın devamlılığını sağlarken, emeklilik sektörü vatandaşlarımızın tasarruflarının finansal sistem aracılığıyla yatırıma dönüştürülerek ekonomik faaliyetlere aktif olarak dâhil edilmesine vesile oluyor.”

Atilla Benli, doğal afetler ve pandemi nedeniyle zorlu geçen 2021 yılıyla ilgili özet olarak şu bilgileri verdi:

  • Sektörümüzün prim üretimi bir önceki yıla göre yüzde 27,5 artışla 105 milyar lirayı aştı.
  • 2021 yılı üçüncü çeyreği itibariyle ise toplam üstlenilen tazminat 2020 yılının aynı dönemine göre %36 yükselişle 43 milyar TL’ye yaklaştı. Sadece sel ve orman yangınlarında 510 milyon TL’yi aşan hasar ödemesi gerçekleştirdik.
  • Emeklilik sistemi rekora koştu: 2021 yılı sonu itibarıyla gönüllü BES ve OKS dâhil olmak üzere sistemdeki toplam katılımcı sayısı 13,3 milyon kişi, bu katılımcılara ait devlet katkısı dâhil toplam fon büyüklüğü ise %44 artışla 245 milyar TL oldu.

 

Benli sözlerine şöyle devam etti: “Vatandaşımızın sigorta algısını ‘trafik sigortası’nın ötesine taşıyacak eşiği, son dönemde hep birlikte atladık. Sigortayı toplumumuzun her kesimi ile buluşturmak için tüm koşullar sağlanıyor. Bu noktadan itibaren sigorta sektörüne sunulan fırsatlara en iyi şekilde hazırlanan ve güçlü adımlar atan tüm paydaşlarımız, gücümüzün ana kaynağını oluşturacak. Sektörümüzün potansiyeli çok yüksek. Uluslararası çalışmalarda da sektörümüzün potansiyeli vurgulanıyor. Mapfre tarafından 2021 yılında hazırlanan bir raporda ülkemiz incelemeye alınan 96 ülke arasında hem hayat hem de hayat dışı branşta küresel sigorta açığının azaltılmasına en fazla katkı sunabilecek 10. Ülke olmuştur. Raporda ayrıca değerlendirmeye alınan ülkelerin sigorta açığını kapatmak için gereken süre de hesaplanmıştır. Bu kapsamda, Türkiye’nin hayat branşında sigorta açığını kapatması için gereken süre 35 yıl; hayat dışı branşta 19 yıldır. Bu çalışmalar bize daha gidecek çok yolumuz olduğunu gösteriyor. Biz de sektörümüzün tüm paydaşlarıyla ülkemizin sigorta açığını öngörülerden çok daha hızlı bir şekilde kapatmak için çalışmaya devam edeceğiz.

Fuarın ana konu başlıklarının iklim değişikliği ve katastrofik riskler, finansal sigortalar ve dijital sigortacılık olarak belirlendiğini hatırlatan Benli, konuşmasını şöyle sürdürdü:”

“Doğal afet tehdidi giderek büyüyor”

“Sektörün çatı örgütü olarak bu 3 önemli konuya değinerek çalışmalarımızdan size kısaca bahsetmek istiyorum. Bildiğiniz üzere doğal afetlerin dünya için giderek daha büyük bir tehdit haline geldiği tüm ülkeler tarafından kabul edilmekte. Doğal afetleri önleyici tedbirler alınması için iklim değişikliğiyle mücadele hem ülkemizin hem de uluslararası kamuoyunun ana gündemlerinden biri haline geldi. Bu bilinçle sürdürülebilirliğin sağlanmasında güçlü bir kaldıraç görevi gören sigorta sektörü olarak iklim değişikliği ile mücadelede tüm paydaşlarımızla birlikte ortak ve kararlı adımlar atmamız gerektiğine inanıyoruz. Munich-Re tarafından yapılan çalışmaya göre 2021 yılında hem ülkemizde hem de dünyada etkili olan fırtına, sel, orman yangınları ve depremler nedeniyle yaklaşık 280 milyar Dolar tutarında zarar meydana gelirken dünya genelinde 10 bine yakın insan hayatını kaybetti. Öte yandan, söz konusu 280 milyar Dolar tutarındaki zararın sadece 120 milyar Dolarlık kısmı sigortalanmıştı. Bu durum sigorta açığının yüzde 57 olarak gerçekleşmiş olduğu anlamına geliyor. Ülkemizdeki duruma bakacak olursak, son yıllarda doğal felaketlerde ülkemiz büyük yaralar aldı, canımız çok yandı. Karadeniz bölgemizdeki seller, Akdeniz ve Ege bölgemizde yaşanan orman yangınlarında 510 milyon TL gibi sektörümüz açısından düşük bir sigortalı hasar ödemesi yaptık.”

İklim değişikliği ve doğal afetlerle mücadelenin de kritik öneme sahip olduğunu kaydeden Benli, “Tarsim, 2021 yılında don, dolu ve fırtına sebepli zarar gören üretici ve yetiştiricilerimize 1,5 milyar TL’ye yakın hasar ödemesi yaptı. Kamu ve özel sektör iş birliğiyle oluşturulan ve tüm dünyaya örnek olan Tarsim ve DASK gibi sigorta havuzlarımızın ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Sigortacılık sektörü her geçen gün hayatımızı daha fazla tehdit eden iklim değişikliğiyle mücadelede en önemli aktörlerden biri. Sektörümüzün iklim değişikliği kaynaklı risklerin azaltılması ve en iyi şekilde yönetilmesinin yanı sıra çevre dostu yatırımlara uzun vadeli finansman sağlama kapasitesi bulunuyor. Aynı zamanda ürün ve hizmet çeşitliliği ile doğal afet risklerini teminat altına alacak ürünleri sunuyor. Sigortacılık sektörü ülkelerin net sıfır emisyona geçiş sürecinde hem kamu hem de özel sektörün karşı karşıya kalabileceği risklerin yönetilmesinde en önemli aktör olarak ön plana çıkıyor” dedi.

Paris İklim Anlaşması

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Paris İklim Anlaşmasını onayladığını da hatırlatan Atilla Benli şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanımızın ülkemizin 2053 vizyonu ve Yeşil Kalkınma hamlesini açıklamasının ardından iklim değişikliğiyle mücadele konusunda ülkemizin en önemli aktörlerinden biri olan sigortacılık sektörü olarak çalışmalarımızı hızlandırdık. Sigortanın hayatın kaldığı yerden devamında önemli bir güven unsuru olduğu bilinciyle hareket ederek TSB olarak gündemimizin ilk sırasına iklim değişikliği ile mücadeleyi alıyoruz. Bu doğrultuda sektörel eylem planlarımızı hazırlamaya hızlıca başladık.  İlerleyen günlerde devletimizin yeşil finansman konusundaki çalışmalarında sektör olarak yapacaklarımızı ve önümüzdeki 10 yıllık dönemde iklim değişikliği ile mücadelede sektörümüzün yol haritasını gösterecek çalışmalarımızı da kamuoyu ile paylaşmayı planlıyoruz.”

Dijitalleşme

Atilla Benli, bir diğer konu başlığı olan dijitalleşmeyle ilgili olarak da şunları söyledi:

“Dünyamız hızla dijitalleşiyor. Teknoloji ve dijitalleşme rekabetçiliği, verimliliği ve büyüme hızını artırmak gibi fırsatlar sunuyor. Sektör olarak biz de dijital dönüşüme ve teknolojiye ayak uyduruyoruz. Dijitalleşmeyle geleneksel iş yapış şekillerinden sıyrılarak müşteri deneyimini önceleyen, tüm müşterilerimize ve dağıtım kanallarımıza daha hızlı ve kaliteli hizmet sunabilen yeni iş modelleri inşa ediyoruz. Bu iş modellerini inşa ederken geleneksel yapılarımızda çözemediğimiz sorunlarımızı daha niş konulara odaklanan insuretech’lerle çözmeye başladık.. Insurtech kavramı son 5 yılda önceliklerimiz arasına hızla girdi ve bundan sonra sigortacılığın merkezinde yer alacak. Bu nedenle, sigorta sektöründe dijitalleşmenin devamlılığının sağlanması için insurtech ekosisteminin geliştirilmesini çok önemli buluyoruz. Üniversitelerimizle iş birliği yaparak bu ekosistemin bir parçası olmak isteyen girişimleri keşfediyoruz. Son yıllarda gerek sektörümüzdeki şirketlerin gerek üniversitelerin bu alana cazibeyi artıracak programlar düzenlediklerini görmek de bizim için oldukça sevindirici. Biliyoruz ki teknolojinin ve satın alma alışkanlıklarının değişimine paralel olarak sigorta sektöründeki tüm paydaşların da bu değişime hızla uyum sağlaması gerekiyor. 5 yıllık stratejik planımızda da bulunan, rekabetçiliği ve verimliliği yükselten, çevresel ve sosyal konularda olumlu sonuçlara vesile olan bu alanlardaki faaliyetlerimiz hızla devam ediyor. Öte yandan gelişme alanlarını tespit ederek uygulamaları hayata geçirme konusunda şirketlerimizin dijitalleşme alanlarından sorumlu yöneticilerinden oluşan Dijitalleşme ve Veri Analitiği Komitesi ile tüm paydaşlarımızla birlikte geleceğe hazır bir sektör olmak adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

Finans sisteminin en önemli bacaklarından biri olan sigortacılığın, yarattığı fon gücüyle bugün ekonomilerin gelişmişlik yolculuğundaki önemine de değinen Atilla Benli, “Sigortacılık, fon yaratma gücü yanında tabii ki ticari hayatın devamında da önemli bir güven unsuru. Günümüzde, şirketlerin bilançolarının yaklaşık yüzde 40’ının alacaklarından oluştuğunu düşündüğümüzde, alacak yönetimi gittikçe daha önemli bir hâle geliyor. Bu yönde de ülkemizde Devlet Destekli Alacak Sigortası ile işletmelerimize önemli bir güvence sağlanır duruma geldi. Bu üründen bugün yıllık net satış hasılatı 125 milyon TL’ye kadar olan KOBİ’lerimiz yararlanabiliyor. Tabii ki bu alanı sadece alacak sigortası ile sınırlayamayız. Aynı şekilde, bankacılık ürünlerine alternatif bir finansal enstrüman niteliğindeki kefalet sigortası da yaygınlaşmaya devam ediyor. Başvuru ve inceleme sürecinin hızlı olduğu kefalet sigortasının avantajları pandemi döneminde öne çıktı.

Kefalet sigortası

TSB Başkanı, kefalet sigortasıyla ilgili olarak ise şöyle konuştu: “Bu pazar mevcut durumda küçük bir ölçeğe sahip olsa da asıl potansiyeli anlamak için gayri nakdi kredileri analiz etmek gerekiyor. Bankacılık sistemindeki 1,7 trilyon TL’lik gayri nakdi kredi hacminin %70’ini yani yaklaşık 1,2 trilyonluk kısmını teminat mektupları oluşturmakta. Bu veriler pazarın büyüklüğü göz önünde alındığında kefalet için büyük bir potansiyel oluşturuyor. Banka aktiflerindeki gayri nakdi kredi hacminin yılda ortalama 6 aydan 2 defa döndürüldüğü varsayımı ile teminat mektupları pazarının yaklaşık 2,3 trilyon TL olduğu öngörülüyor. Kefalet sigortasıyla şirketlerimiz işletmelerin bankalardaki teminat limitlerini rahatlatırken hem bankalara ilave teminat kapasitesi sunmakta hem de reasürans limitleri dahilinde yurtdışından ülkemize ilave teminat sağlamaktadır. Bu çerçevede, banka, sigorta şirketi ve reasürörlerin ortaklaşa kurgulayacağı, yenilikçi çözümler düşünülebilir. Kefalet sigortası, sektörümüzün finansal sistem içerisindeki önemini ve potansiyelini gösteren önemli bir ürün. Bilinirliği arttıkça ürüne olan talebin de artış gösterdiği kefalet sigortasıyla ekonomiye önemli boyutta destek sağlayacağız.”

Atilla Benli sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Bina tamamlama sigortasıyla da vatandaşlarımızın bin bir emekle çalışarak hayalini kurdukları evlerine sahip olma yolculuklarında, olası bir olumsuz durum karşısında sigorta güvencesi sağlanması önemli. Bu alanın da hızlıca gelişeceğini ve bilinirliğinin artacağını düşünüyoruz. Nitekim finansal sigortalara artan ilgiyi prim üretimi rakamlarında görüyoruz. 2021 yılında alacak sigortası, kefalet ve bina tamamlama sigortaları prim üretimi bir önceki yıla göre %68 civarında artış kaydederek sektörün çok üzerinde büyüme kaydetti. TSB olarak kamunun üzerindeki yükü hafifleten ve reel sektörün ihtiyaçlarına hizmet eden finansal sigortaların yaygınlaşmasıyla ekonomimizin daha da güçlendiğine inanıyor ve bu yönde paydaşlarımızla yoğun şekilde çalışıyoruz.”