Türk Sigorta Sektöründe Yabancı Sermaye: 200 Yıllık Tartışma

Türk sigorta sektöründe yabancı sermayenin 200 yıllık seyrine baktığımızda, kurumsal yönetişimden doğrudan yabancı yatırımlara, beşeri sermayeden piyasa derinliğine kadar sektöre pek çok başlıkta katkı sağladığını görüyoruz. Türk sigorta sektörü, yabancı sermaye kaldıracını kullanarak kurumsal gelişimini hızlandırabilir ve küresel bir piyasa oyuncusu haline gelebilir.

-Dr. Hasan Meral

Türk sigorta sektörünün 200 yıla yaklaşan kurumsal tarihinde yabancı payı daima tartışma konusu olmuştur. Batılı bir müessese olan sigortacılık, bu topraklara 19. yüzyılın ilk yarısında Avrupalılar tarafından getirildi. Sigorta pazarı, İngiliz, Alman ve Fransız sigortacıların öncülüğünde hızla büyüdü. Öte yandan bu şirketlerin merkezlerinin yurtdışında bulunması, poliçelerin yabancı dilde düzenlenmesi ve sigorta uyuşmazlıklarının ulusal mahkemelerde değil, konsolosluklarda çözülmeye çalışılması ekonomi için büyük bir problem teşkil ediyordu.

Bu süreçte Osmanlı çok defa sigorta sektörünü regüle etme girişimlerinde bulundu. Ancak dönemin siyasi ve iktisadi bağımlılıkları nedeniyle bu girişimler sonuçsuz kaldı. Yurt içinde yerleşik bir sigorta şirketinin kurulması ise 50 yılı buldu. Kaldı ki bu sigorta şirketi de %100 yabancı sermayeli idi ve yönetim kademesi yabancılardan oluşuyordu. Özetle Osmanlı’da sigortacılık, son derece dinamik ancak büyük oranda yabancıların hakimiyetinde ve düzenlenmemiş bir pazar görünümündeydi.

Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte milli iktisat politikalarının ağırlık kazanması, Türk sigorta sektörünün gelişimi üzerinde belirleyici oldu. Takip eden dönemde sigorta sektörünün regüle edilmesi amacıyla önemli yasal düzenlemeler hayata geçirildi. Bu dönemde sigorta sektörüne milli bir hüviyet kazandırmak birincil politikaydı. Zira kurulan yerli sigorta şirketlerine rağmen yabancı ağırlığı hala %70 düzeyindeydi. 1929 Büyük Buhranı ve sonrasındaki savaş yılları Türkiye’deki korumacı eğilimleri güçlendirdi. Her anlamda kendine yetebilen bir ülke olma stratejisinin sigorta sektöründe de yansıma bulduğunu görüyoruz. 1942’ye gelindiğinde sektördeki yabancı payı %20’ye kadar gerilemişti.

Türkiye 1960 sonrasında uyguladığı planlı ekonomi politikaları döneminde yabancı sermayeye karşı mesafeli tutumunu sürdürdü. Özellikle İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1968-1972) yer alan “yabancı şirketlerin çalışma izni almaları teşvik edilmeyecektir” ifadesi dönemin ruhunu son derece güzel özetliyor. Cumhuriyet’in ilk 50 yıllık döneminde izlenen bu politikalar, sigorta sektörüne ulusal bir kimlik kazandırmış olsa da sektörün gelişimini bir ölçüde sınırladı. Dr. Hüseyin Akbulut’un hesaplamalarına göre Osmanlı’da 19. yüzyılın sonunda sigorta penetrasyonu %0,2 düzeyindeydi. Türkiye’nin bu sigortalılık seviyesini yeniden yakalaması neredeyse bir asır sonra, 1980’de mümkün olacaktı.

Türkiye’de 1980 sonrası atılan finansal liberalizasyon adımları sigorta sektörünün gelişiminde itici bir güç oldu. Bu dönemde yeni şirketlerin kurulmasına izin verildi ve serbest tarife sistemine geçildi. Altıncı Kalkınma Planı’nda (1990-1994) ilk defa “sigorta sektörünün uluslararası pazarlara açılması” adı altında yabancı sermaye teşvik edildi. 2000’li yıllarda sektörde pek çok başlıkta kurumsal ilerleme kaydedildi ve yabancı yatırımlar hız kazandı. 2015 yılında sektördeki yabancı payı yakın dönemdeki tarihi zirvesi olan %65’e ulaştı. Sonrasında hepinizin malumu olan bir dizi ekonomik çalkantı ve siyasi gerilim nedeniyle bu oran %52’ye kadar geriledi.

Türk sigorta sektöründe yabancı sermayenin 200 yıllık seyrine baktığımızda, sektöre kurumsal yönetişimden doğrudan yabancı yatırımlara, beşeri sermayeden piyasa derinliğine kadar pek çok başlıkta katkı sağladığını görüyoruz. Öte yandan tarihten öğrendiğimiz kadarıyla yabancı sermaye etkili şekilde kontrol edilmediğinde ulusal mali bağımsızlığı tehdit edecek boyutta sorunlara yol açabiliyor. Türk sigorta sektörü, yabancı sermaye kaldıracını kullanarak kurumsal gelişimini hızlandırabilir ve küresel bir piyasa oyuncusu haline gelebilir.  Peki, önümüzdeki dönemde Türk sigorta sektörüne yabancı sermaye gelecek mi? O da gelecek sayının konusu olsun.