Dr. Behlül Ersoy: Bugünün ve Yarının Gerçek Sahipleri

Şirketlerin münferit projelerle çocuklara risk ve sigorta kavramlarını anlatmaya çalıştıklarını görüyoruz. Fakat bu girişimler kısıtlı ve sürdürülebilir olmaktan uzak. Özellikle çocukların okul öncesi dönemini hedefleyen faaliyetlerin edebiyat, tiyatro, müzik gibi sanatın her şubesini içine alacak genişlikte olması gerekiyor. Bununla birlikte bu faaliyetlerin tasarımında sigorta profesyonellerinin yanında akademik bir zemini sağlayacak üniversitelerin de aktif katılımına ihtiyaç var.

-Dr. Behlül Ersoy

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Atatürk’ün başta çocuklar olmak üzere hepimize bir armağanı… Hepimiz diyelim, çünkü hangimiz çocuk olmadan kocaman devlere dönüştük ki? İyi ya da kötü pek az an çocuklukta yaşanan anılar kadar berrak oluyor. Ben de 90’lı yılların bir çocuğuydum. Hani şu karakteri olan yıllar, sokakta oynayıp da acıkınca en yakın komşudan reçelli ekmeği kaptığımız yıllar… Her anlamda birbirimize daha yakın olduğumuz o yıllar… Kulağımızın pasını silen 90’lar poplar işte… O günün çocukları olan bizler, bugünün sahibi olduğumuzu sanıyoruz. Ama bugünün de geleceğin de sahibi yine çocuklar. Şimdi daha iyi anlıyoruz, bu kutlu bayramı çocuklara armağan eden ince fikirli o adamı.

Madem bugünün de geleceğin de asıl sahipleri çocuklar, sigorta sektörünün bakması gereken yer tam da burası olmalı. Sektörün çocuklara odaklanma şeklini iki başlık altında toplayabiliriz. Birincisi çocuklarımızın bugününü güvence altına almalıyız. Bunu için öncelikle çocuklarımızın, çocukluk dönemini ve geleceğini risklerden koruyacak kapsamlı ürünlerin arz edilmesi gerekiyor. Bu başlığın gerekliliklerini sağlık, eğitim sigortaları gibi ürünlerle yerine getirdiğimizi söyleyebiliriz. Fakat bu ürünler, orta, bilhassa alt gelir grubuna ait ailelerinin çocuklarına ne derece ulaşıyor, o konu tartışmalı. Bu noktada çocuklara yönelik ürünlerin sosyal yönü ön plana çıkarılıp, kamunun desteği de alınarak daha geniş kitlelerin teminat altına alınması sağlanabilir. Unutulmamalıyız ki güvenli bir atmosferde büyüyen bu çocuklar bugünümüzün de geleceğimizin de güvencesi olacak.

Türk sigorta sektörünün çocuklara yönelik yaklaşımının ikinci başlığında ise risk ve sigorta gibi kavramların çocuklara tanıtılması yer alıyor. Ne de olsa ağaç yaşken eğiliyor. Çocuğun bilişsel gelişimi üzerine yapılan birçok akademik çalışma, özellikle okul öncesi dönemi işaret ediyor. Bu araştırmalarda çocuğun gelişiminde kritik rol oynayan bazı edebi veya sanatsal etkinliklerin (şiir, şarkı, hikâye vb.) önemi vurgulanıyor.1 Bu konuda Türk sigorta sektörünün düşük de olsa farkındalığının olduğunu söyleyebiliriz. Şirketlerin münferit projelerle çocuklara risk ve sigorta kavramlarını anlatmaya çalıştıklarını görüyoruz. Fakat bu girişimler kısıtlı ve sürdürülebilir olmaktan uzak. Özellikle çocukların okul öncesi dönemini hedefleyen faaliyetlerin edebiyat, tiyatro, müzik gibi sanatın her şubesini içine alacak genişlikte olması gerekiyor. Bununla birlikte bu faaliyetlerin tasarımında sigorta profesyonellerinin yanında akademik bir zemini sağlayacak üniversitelerin de aktif katılımına ihtiyaç var. Tabi bunlar teori olunca yazdıkça yazası geliyor insanın. Pratik için ise istikrar gerekiyor. Çünkü bu çalışmalar uzun vadede çıktı sağlayacak faaliyetler. Bugünden ziyade geleceğimizin temellerinin atılmaya çalışıldığı hamleler olacak. Kısaca, en üst yönetimlerin ajandasında, stratejik bir başlık olarak yer almalı. Ve muhtemelen üç harfli yöneticiler bu projelerin çıktılarını görecek kadar uzun süre o koltuklarda kalamayacak. O yüzden bu görev kamu ve sektörünün uzun vadeli işbirliği ve sahipliğinde başarılabilir.

Son olarak bugünün ve yarının gerçek sahiplerinin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlarım. Hep çocuk kalmanız dileğiyle…

Kaynaklar

  1. Kol, S. (2011). Erken çocuklukta bilişsel gelişim ve dil gelişimi. Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi21(21), 1-21.