“Kefalet sigortası, şirketlerin daha kurumsal ve şeffaf hale gelmesini sağlayacak”

Kefalet sigortası son yıllarda sektörde çok konuşulan konulardan biri. Konunun uzmanları ürünün sigortacılar için büyük bir potansiyele sahip olduğunu dile getiriyor ancak yaygınlaşması için epey bir çabaya ve zamana ihtiyaç var. Konunun ayrıntılarına ilişkin Sigorta Dünyası’nın sorularını yanıtlayan, dünyanın önde gelen kefalet sigortası şirketlerinden Rosenberg & Parker’ın Türkiye Yönetici Ortağı Meltem Bebekoğlu, kefalet sigortasının 2018 Eylül ayı itibarıyla Türkiye’deki bankaların 889 milyar TL’lik gayri nakdi kredi pozisyonuna alternatif olduğunu vurguluyor.

Rosenberg & Parker ve Türkiye piyasasındaki faaliyetlerinden bahseder misiniz?

Rosenberg & Parker ABD’de yerleşik, 75 senedir sadece kefalet sigortası yapan bir firma. Normal bir sigorta acentesi olarak kurulmuş, kefalet sigortası alanında uzmanlaşmışlar. Şu anda alacak sigortası alanında dünyadaki ilk üç şirketten biri durumunda. Fortune 100’de yer alan büyük şirketlerle çalışıyor. Aslında yaptığı iş “surety bond” bunun Türkçe karşılığı tam olarak kefalet sigortası değil ama dilimize öyle girdi. Aslında kefalet sigortası; bildiğimiz banka teminatı mektubunun muadili bir banka ürünü… Burada faaliyete geçtiğimizde bizim ilk iş planımız müteahhitlerin süper ligi diye bilinen listede yer alan Türk müteahhitlerin yurtdışındaki kefalet sigortası ihtiyaçlarına yanıt vermekti. “Dünyadaki En İyi 225 Müteahhit” diye bir liste var. Türkiye’den her yıl 45 müteahhit o listeye giriyor. Bunlar yurt dışında yılda 20 milyar dolarlık iş yapıyorlar. Bu işi yaparken de kefalet sigortası ihtiyacıyla karşılaşıyorlar. 2010 yılından itibaren Türkiye’de müteahhitlerimizin uluslararası kefalet sigortası ihtiyaçlarını karşılamaya başladık. Sözünü ettiğim müteahhitlerin bir kısmı iç piyasada da iş yapıyor. Bu müteahhitler senelerdir “kefalet sigortasını niye Türk sigorta şirketleri yapmıyor” diye soruyormuş. Türkiye’den onlara kefil olacak bir sigorta şirketi bulamayınca bunu yurtdışından edinmek zorunda kalıyorlar, yurtdışında da Türkiye riskini anlatmak gerekiyor. Biz onların bu taleplerine eğildik.

O dönemde Türkiye’de kefalet sigortasının mevzuat altyapısı yeterli miydi?

Bu konu üzerinde çalışmaya başlayınca fark ettik ki aslında 2012 yılında kefalet sigortası genel şartları yayımlanmış ama yetersiz kalmış. Çünkü bankacılar yapmaya çalışmışlar bu nedenle aslında banka ürününden kefalet sigortasını ayrıştıran ince tasarımlar gözden kaçmış. Daha sonra 2012’de yeni tüketici kanunu çıkmış, onun içinde de bina tamamlama sigortası bahsi geçmişti. Bu da bir çeşit kefalet sigortası. Bina tamamlama sigortasıyla ilgili ne yapabiliriz diye bakarken birden kendimizi Türkiye’de bir şeyler yaparken bulduk. Sonuçta 2014’te Türkiye’de şirketimizi kurduk. 2014 yılında Hazine Müsteşarlığı bizi görevlendirdi, biz de bu ürünün genel şartlarını yeniden yazdık. Hazine Müsteşarlığı ve bakanlıklarla yaptığımız çalışmalarda sigorta brokeri değil danışmanlık şirketi olarak hizmet verdik. Daha sonra sigorta şirketi tarafına geçip sigorta şirketlerine danışmanlık yaptık. Kefalet sigortasının yapılabilirliği üzerine çalıştık. Bu uzun soluklu bir proje, altyapısının düzgün olması lazım. Çünkü bu ürün için reasürörlere güveniyoruz, bu poliçenin yüzde 80’i reasüröre devrediliyor. Dolayısıyla çok dikkatli gidelim, ürün yavaş yavaş otursun diye uzun süre danışmanlık hizmetiyle yetindik. 2017 sonunda ilk bina tamamlama poliçemizi yaptık.

Şu ana kadar gerçekleştirdiğiniz bina tamamlama sigortası projelerinden bahseder misiniz?

Şu ana kadar dört tane geliştiricimizin projelerinin bina tamamlama sigortasını yaptık. Bunların bir kısmını duyurduk, bir kısmını duyurmadık.  Bunlar büyük müteahhitlerdi, markalı konut dediğimiz projelerin üreticileri. İki tanesini daha yapmak üzereyiz. İlk poliçemizi 2017 de yapmıştık, daha hızlı yayılacağını öngörmüştük. Fakat 2018 de kur hareketleri yüzünden inşaat sektörü çok yavaşladı. Bir yandan da geç olsun güç olmasın, kontrollü olsun diyoruz. İşi yapamayacaksak yapmaya kalkışmayalım istiyorum. Türkiye piyasasına girdiğimizde biz kefalet sigortası üzerine çalışan tek şirkettik, bugün 3 yerel sigorta şirketimiz bu tür poliçeleri yazabilir hale geldi. Biraz gelişiyor ama kontrollü büyümesi daha iyi.

Bina tamamlama sigortası deyince, işin profesyoneli olmayan kişilerin aklına daha ziyade, mahalle aralarında eski binaların yıkılıp yeniden yapılması şeklinde, küçük ve orta büyüklükte müteahhitlik projelerinin yarım kalma riskine karşı sigortalanması geliyor; bina tamamlama sigortasından bunu mu anlamalıyız?

Kefalet sigortalarında sigortacı olarak iki farklı taraf arasındaki yükümlülükleri garantiliyorsunuz. Örneğin A inşaat firması olarak devlete köprü yapıyorum, sigortacı bu firma adına kefil olup köprü inşaatının tamamlanmasını taahhüt ediyor. Yani olur da söz konusu firma işi beceremezse parasını ben veririm diyor. Bina tamamlama sigortasında da sigortacı hak sahipleri için müteahhide kefil oluyor. Primi müteahhit ödüyor ama sigortacı o projeden konut satın alan müşterinin hakkını koruyor. Yani müteahhidin sözüne kefil oluyorsunuz. Tüketiciye, “sizin A firmasının X projesinde satın aldığınız dairenin inşaatına kefilim; olur da firma projeyi tamamlayamazsa gel beni bul” diyor. Bu o firmaya verilmiş bir çeşit kredidir.

Bu Türkiye’de çok ciddi bir ihtiyaç, niçin yaygınlaşmadı?

Evet, belirttiğiniz gibi bina tamamlama sigortası çok ihtiyaç duyulan bir ürün. Madem bu kadar güzel bir ürün niye yayılmadı? Bunun pek çok sebebi var; en başta sigortacının bir firmaya kefil olabilmesi için o şirketi kredi verircesine incelemesi lazım. Bilançosuna bakmalı, daha önce yaptığı işlere bakmalı. Bunları bankalar bilir ama sigorta şirketinin öğrenmesi vakit alıyor. İkincisi, sigorta şirketlerinin bir banka gibi kredi verecek derecede sermayesi yok. Tabii milyar liralık projelerden bahsediyoruz. Böyle bir kapasite için de yurtdışından reasürans bulmak lazım. Dolayısıyla bu vakit alan bir şey. Bizim ilk reasürans tretesini yapmamız iki yılımızı aldı. Bir de tüketicilerin bizden yeni yeni haberi olmaya başladı. İş yaptıkça herkes duyacak, duyuldukça talep artacak, talep arttıkça müteahhitler bu sigortayı yapmak durumda kalacaklar. Aslında inşaat firmalarının bu sigortayı talep etmesi, birileri bana kefil olsun demesi lazım. Bulamayanlar da bu işi yapmasınlar istiyoruz. Bunu da tüketicinin talep etmesi, “nerede bu projenin bina tamamlama sigortası” diye sorması lazım. Burada tüketici şunu fark etmeli: firma banka teminat mektubu edinemiyor, sigorta şirketinden kefalet bulamıyorsa demek ki işinde iyi değil, bu tür müteahhitle çalışmaması lazım. Bu üründe asıl amaç, hasar oluştuktan sonra hasar ödemek değil, işin ehlini ehil olmayandan ayırmak.

Tüketici, markalı konut üreten büyük firmalara bu sigorta olmasa da güvenip konut satın alıyor. Bence asıl, fazla bilinmeyen, tanınmayan orta ve küçük ölçekteki müteahhitlerin bu sigortayla ihtiyacı var.  Önümüzdeki dönemde bu ölçekte yaygınlaşacak mı?

Biz de zaten bunun yaygınlaşması için çalışıyoruz. Mevzuat olarak tamam; zaten kanun yürürlüğe girdiğinden beri bu sigorta zorunlu. Dolayısıyla bizim sektörün yavaş yavaş bu işi sahiplenmesi lazım. Bir de niyet etse de sigorta şirketleri için bu çok yeni bir ürün. Ne kazanacak ne kaybedecek bilemiyor. Sigorta şirketi bu sigorta dalına girmeye kalksa, konu yeni olduğu için bu tür bir underwriting yapabilecek yeterli eleman yok sektörde. Kefalet sigortası için sigorta şirketi kefil olacağı şirkete bilançosunu soracak, denetim raporlarını soracak, geçmişte yaptığı işleri soracak. Şeffaf olmasını şart koşacak. Varlıklarını nasıl değerlendirdiğine, borçlarına, yükümlülüklerine bakacak. Şartları yerine getiremeyen şirkete kefil olmayacak. Dolayısıyla kefalet sigortası şirketlerin daha kurumsal, daha şeffaf hale gelmesine de katkı sağlıyor.

Peki sigorta şirketlerinin bu ürüne iştahı nasıl?  

Aslında küçüğünden büyüğüne hemen hepsi çok beğeniyorlar, çok seviyorlar fakat daha sonra biz bu işi nasıl yapacağız diyorlar. Buna ayıracak yeterli kaynakları yok; vakit, sermaye, eleman. Bu gerçekten tamamen yeni bir operasyon, yeni bir bakış açısı. Ne zaman tam olarak bilemiyorum ama bir gün ülkemizde ihtiyaç duyulan tüm kefalet sigortası türlerine rahatlıkla erişebiliyor olacağız.

Reasürans bulmak kolay oluyor mu?        

Ürünü anladıysak, özümlediysek, bu söylediğim operasyonel değişiklikleri yaptıysak, elemanlarımızı tahsis ettiysek, bu ürünü sahiplendiysek evet reasürans bulabiliyoruz. Kefalet sigortasında hasar oranı ortalaması dünyada yüzde 10-15 civarında. Yani diğer sigorta ürünlerine göre çok düşük. Kefalet sigortasında hasar olmaması esastır. Hasar olmaması için de risk analizini dikkatli yapmak lazım ki büyük hasarlar ile reasürans ilişkileri yorulmasın.

Peki sizce Türkiye’de bu alanda sigortacılıktaki büyük sayılar kanununa uygun yeterli potansiyel var mı?

Kefalet sigortası şemsiye bir tanım, yükümlülüğe göre türleri var.  Performans teminatı var, bina tamamlama sigortası var, lisanslı depoculuk ürünü var. Mesela bina tamamlama sigortasındaki potansiyeli ele alalım; kentsel dönüşüm kapsamında 8,8 milyon konut yenilenecek. Yani sadece kentsel dönüşüm kocaman montanlı bir potansiyel.

2017 yılında devletimiz 210,3 milyar TL ve 2018 yılının Haziran ayına kadar da 98,8 milyar TL’lik iş ihale etmiş. Kefalet sigortası tüm ihalelerde mevzuat olarak kullanılabilecek düzeyde.

BDDK’nın 2018 yılı Eylül ayı itibarıyla Türkiye’deki bütün bankaların gayri nakdi kredi pozisyonu 889 milyar TL. Kefalet sigortası tam buna alternatif. Bu sebeple reasürörler de çok ilgileniyorlar. Önemli olan sistemi düzgün oturtmak, doğru riske kefil olmak, doğru riski seçmek. Doğru riski seçtikçe yanlışlar yok olduğu gibi sektör de büyüyecek.

 

Rosenberg &Parker Türkiye Yönetici Ortağı Meltem Bebekoğlu

Meltem Bebekoğlu

Rosenberg & Parker Türkiye’nin Yönetici Ortağı Meltem Bebekoğlu, Rosenberg & Parker’ın Türkiye operasyonlarından ve EMEA bölgesindeki faaliyetlerinden sorumlu.

2014’te Rosenberg & Parker Türkiye’yi kurmadan 20 yıl önce başladığı finansal kariyerinin ilk 9 yılını Amerika’da emeklilik fonları üzerinde çalışarak geçirdi. Daha sonra, İsviçre’de varlık yönetimi alanında çalıştı.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İşletme bölümü mezunu olan Meltem Bebekoğlu, eğitimini Cambridge Üniversitesi, London School of Economics, New York Institute of Finance, The CFA Institute ve NASBP Surety School’da sürdürdü. Meltem Bebekoğlu TurkishWIN ve Kadın Girişimcileri Derneği’nin aktif üyesi.