Limon Piyasası: Sigortacıların Bitmeyen Kâbusu

Limon piyasası koşullarının hâkim olduğu pazarlarda, taraflar arasında bilgi düzeyi asimetrik olduğundan ticari işlemler başarısızdır. Limon piyasası koşullarının sigortacılık alanında ne gibi sonuçları olabileceğini üç farklı branş örneğiyle açıklamaya çalışalım.

****

Limon piyasası, bir pazarda alıcı ve satıcının bilgi düzeylerinin eşit olmaması durumunda ortaya çıkabilecek sorunları ifade etmek için kullanılmaktadır. Günümüzde sigortacılık dahil birçok piyasa için geçerli olan bu problem ilk olarak George Akerlof tarafından “Limon Piyasası” adlı makalesinde dile getirilmiştir. Akerlof teorisini aşağıdaki gibi açıklamaktadır;

“İkinci el piyasasında alıcılar otomobillerle ilgili fazla bilgiye sahip olmadıklarından satın almak istedikleri otomobiller için ortalama bir fiyat teklif ederler. Araçlarına gözü gibi bakmış, bakımlarını özenle yaptırmış araç sahipleri otomobillerini bu fiyattan satmaya razı olmayacaklardır. Problemli ve bakımsız araçlara sahip olanlar ise bu fiyattan satış yapmaya oldukça istekli olacaklardır. Bu durumda kaliteli otomobiller satılmazken kalitesiz otomobiller satılacaktır. Bir nevi kötü mallar iyi malları piyasadan kovacaktır.”

 Limon piyasası koşullarının hâkim olduğu pazarlarda, taraflar arasında bilgi düzeyi asimetrik olduğundan ticari işlemler başarısızdır. Limon piyasası koşullarının sigortacılık alanında ne gibi sonuçları olabileceğini 3 farklı branş örneğiyle açıklamaya çalışalım.

Kasko

Kasko primleri belirlenirken araç marka/modeli, ikamet ili, hasar durumu sigortalı cinsiyeti, araç rengi gibi onlarca değişken kullanılır. Tüm bunlara rağmen kasko poliçeleri için en doğru fiyatlama yapıldığı söylenebilir mi? Hayır. Sigorta şirketleri ne kadar veri toplarsa toplasın, kullandıkları veri miktarı sigortalının bilgi seviyesi ile kıyaslanamayacak kadar sınırlıdır. Konuyu daha açık ifade edebilmek için aşağıdaki karşılaştırmaya bakalım.

Sürücü A Sürücü B
Trafik kurallarına saygılıdır. Trafik kurallarını sürekli olarak ihlal eder.
Aracını sadece hafta sonları kullanır. Aracıyla ayda 5 bin km yol yapar.
Daha önce hiç trafik kazası yapmamış. Geçen yıl 2 trafik kazası yapmış ancak sigorta şirketine bildirmemiş.

Diğer tüm koşulların aynı iken Sürücü A ve Sürücü B’nin kasko primleri eşit midir?

Sorunun cevabı maalesef evet. Kasko primleri hesaplanırken yukarıdaki kriterler değerlendirmeye alınamıyor, riskli sürücüyle az riskli sürücüyü ayırt edecek en temel bilgilere bile sahip değiliz.

Sağlık Sigortası

 Sağlık sigortalarında ise bilgi asimetrisi kasko ürününe göre çok daha fazla. Bu tür sigortalarda genellikle yaşa ve cinsiyete bağlı olarak fiyatlama yapılır, müşterinin geçmiş sağlık problemleri için sürprim uygulanır veya müşteri sigortalanmaz. Peki sigortalıların geçmiş sağlık problemlerini kapsam dışında bırakmak ya da ek prim almak riski doğru fiyatlamayı sağlar mı? Hayır. Halihazırda sağlıksız olan kişileri kapsam dışında bıraktığımızı varsayalım, grubumuzda hala farklı risk grubundaki insanlar yer alacak.

 Ortalama prim tutarı az sağlıklı olan kişilere ucuz gelecekken daha sağlıklı olan kişilere pahalı gelecektir. Bu durumda daha sağlıklı olan kişiler sigorta satın almaktan vazgeçecek ve genellikle az sağlıklı kişiler sigorta havuzuna dahil olacaktır. Sonuç olarak havuzun riski gittikçe artacak, prim tutarı her yıl artmasına rağmen ödenen hasar tutarları da kademeli olarak artacağından sigorta şirketleri zarar edecektir.

Hayat Sigortası

Ülkemizde kredi bağlantılı sigortalar çoğu zaman ortalama yaşa göre fiyatlandırılır, yani primler sigortalının yaşına göre değil de içinde bulundukları grubun ortalama yaşına göre belirlenir. Sigorta şirketleri aslında sahip oldukları yaş bilgisini kullanmayarak bilgi asimetrisini bir ileri aşamaya taşımaktadır.

Ortalama yaştan fiyatlama yapılırsa, prim tutarı yaşlı olanlara için ucuz gelecekken, genç olanlara pahalı gelecektir. Günün sonunda, sigorta şirketlerinin portföyleri her geçen yıl daha da yaşlanacaktır.

Tüm bu problemler, sigorta sektöründe riski doğru fiyatlamak için çok boyutlu büyük veri kullanımına olan ihtiyacı net bir şekilde ortaya koyuyor. Sigortacılıkta bilgi asimetrisinin nasıl azaltılabileceğine ilişkin önerilerimizi ise konuyla ilgili sonraki yazımızda paylaşacağız.