KPMG’nin Türkiye ve dünya ekonomisinde makro gelişmeleri değerlendirdiği Bakış’a göre; 2021, aşılama sürecindeki hızlı ilerleme ile beklentilerin hızla toparlandığı bir yıl oluyor. Küresel ekonomideki iyileşme ve pandemi önlemlerinin gevşetilmesi Türkiye için de olumlu bir görünüm yaratıyor.
KPMG Türkiye’nin hazırladığı Bakış, 2021’de küresel ekonomi ve Türkiye ekonomisinden yansıyan görünümü değerlendiriyor. Bakış’a göre, 2021’e dair beklentiler aşılama sürecindeki iyileşme paralelinde güçleniyor. Bu noktada yeni varyantların gelişi süreci olumsuz etkileme kapasitesine sahip olsa da topyekûn bir kapanma süreci beklenmiyor. Öncü göstergelerde güçlü toparlanma süreci, beklentileri desteklemeye devam ediyor. Küresel ekonominin yüzde 6 civarında büyümesi beklenirken PMI endekslerinde kırılan rekorlar ve küresel imalat ve ticaret hacimlerindeki artışlar bu beklentilerin gerçekleşme olasılığını artırıyor. Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybı enflasyonist baskıyı daha da artırırken 2020’nin ana gündem maddelerinden olan döviz rezervlerinde görece olumlu bir seyir izleniyor.
Bakış’ta öne çıkan başlıklar şöyle:
- Uluslararası örgütler, pandemi döneminde yaptıkları sık ve büyük oranlı güncellemelerden küçük düzeltmeler dönemine geçti. OECD, mayıs ayı sonunda yaptığı güncellemeyle 2021 yılı küresel büyüme beklentisini yüzde 5,6’dan yüzde 5,8’e yükseltti. Aynı raporda 2022 büyüme beklentisi yüzde 4,4’e yükseltilirken G20 ülkelerinin büyüme beklentisi yüzde 6,3’e çekildi.
- Makroekonomik görünüm, en kötünün tamamen geride kaldığına işaret etse de bölgesel ayrışmalar devam ediyor. Ekonomilerin çoğu 2021 sonu itibarıyla pandemi öncesi büyüklüklere erişecek olsa da Arjantin ve Güney Afrika gibi gelişen ekonomilerde hasarın onarılmasının 2025’i bulabileceği ifade ediliyor.
- Pandemi döneminde devreye alınan genişletici mali politikalar ve atılan para politikası adımları kısa vadede enflasyonist baskı yaratmaya devam ediyor. Piyasalar ile merkez para otoritelerinin net bir şekilde ayrıştığı günümüzde enflasyonun geçici mi kalıcı mı olacağı ana soru işareti olmaya devam ediyor.
- Pandemi şokunun geride kalması, talebin yeniden normalleşmesi ve şirketlerin adaptasyon sürecindeki başarıları imalat sektöründe de öncü verilerin hızla toparlanmasını sağladı. Hem hizmetler hem de imalat PMI endeksleri 12 aydır büyüme bölgesinde seyretmeye devam ediyor.
- Pandemi döneminde yıllık bazda yüzde 15’in üzerinde daralan küresel ticaret, son verilere göre yıllık yüzde 25 seviyesinde büyüdü. Küresel ticaret hacmi, Mayıs 2020’den Mayıs 2021’e kadar aylık bazda her ay büyümeyi başardı.
- Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), 2021 yılında yakalanacak küresel ticaret hacminin pandemi dönemindeki dip seviyenin yüzde 16 üzerinde olmasını bekliyor.
- Büyük merkez bankalarının pandemi döneminde benimsedikleri aşırı genişletici para politikaları sürdürülüyor. Ekonomilerde yaşanan güçlü toparlanma, likidite bolluğu sebebiyle enflasyon beklentilerini artırsa da merkez bankası yönetimleri bu durumun geçici olduğu kanısında. Özellikle gelişen ekonomileri sarsabilecek ani bir parasal sıkılaşma süreci ise gündemde yok.
Avrupa’da toparlanma sürüyor
- Pandemi döneminde her üyesi daralan Avrupa toparlanmaya devam ediyor. Birlik genelinde enflasyona dair yükseliş beklentileri küresel görünümle paralel. AB, genelinde 2021 yılı ilk çeyrek büyümesi yüzde -0,1 olarak açıklanırken grup içindeki en hızlı büyümelerden biri pandemi etkilerini üzerinden geç atabilen Yunanistan’dan geldi. Bu dönemde Almanya yüzde 1,8, İspanya yüzde 0,4 ve Fransa yüzde 0,1 daraldı.
- Gelişen ülke (EM) ekonomilerinde toparlanma dalgalı bir seyir izliyor. Ekonomik anlamda 2020 yılının ikinci yarısındaki derin daralmalar yerini daha dengeli bir seyre bırakırken para piyasalarında oluşan riskler görünümü bozuyor.
- Gelişen ülkeler içinde 2020 yılını sadece Çin ve Türkiye büyümeyle kapatmıştı. 2021’in ilk çeyreğinde Hindistan ve Brezilya’da pozitif büyüme izlense de Güney Afrika ve Rusya gibi ülkelerde büyüme halen negatifte. OECD’nin analizlerine göre Arjantin ve Güney Afrika’nın pandemi öncesi döneme dönüşü diğer ülkelerden oldukça geç olacak.
- 2021 yılının ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 7 büyüyen Türkiye ekonomisinde çeyrekten çeyreğe büyüme ise yüzde 1,7 olarak gerçekleşti. 2021 yılının ikinci çeyreğinde baz etkisi kaynaklı olarak yüzde 25 civarında büyümesi beklenen ekonomide yıllık büyümenin yüzde 6 civarında gerçekleşmesi bekleniyor.
- 2021’in ilk çeyreğindeki büyüme kompozisyonuna bakıldığında bilgi ve iletişim faaliyetlerinin yüzde 18,1, sanayinin yüzde 11,7, tarımın ise yüzde 7,5 büyüdüğü görülüyor. Hizmetler sektörünün yüzde 5,9 oranında büyüdüğü bu dönemde kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetlerinin yüzde 3,7, finans ve sigorta faaliyetlerinin yüzde 2,9, inşaatın yüzde 2,8, gayrimenkul faaliyetlerinin ise yüzde 2,4 büyüdüğü görüldü.
Enflasyonla mücadele devam ediyor
- TCMB tarafından beklenen enflasyon hem piyasa beklentileri hem de mevcut görünümden ayrışmaya devam ediyor. Haziran sonu itibarıyla yüzde 17,5 olan TÜFE’de yıl sonu piyasa beklentileri yüzde 14-15 bandında seyrediyor. Merkez Bankası’nın mevcut enflasyon beklentisi ise yüzde 12,1 seviyesinde.
- TCMB yönetiminde 5 yılda yaşanan 4 değişim, piyasaların ikna edilmesini güçleştiriyor.
- 2020 yılında üst üste değer kaybı rekorlarını yaşayan TL’nin performansı 2021’de de olumsuz seyrediyor. Temmuz 2021 itibarıyla sepet bazında yüzde 12’nin üzerinde değer kaybeden TL’nin performansı hem satın alma gücü hem de enflasyon üzerindeki olumsuz etkilerin ana kaynağı.
İstihdamda toparlanma için zaman var
- Pandemi koşullarının tetiklediği yatırım iştahındaki azalma, yerel makroekonomik görünüm sebebiyle de güçleniyor. Yılın ilk beş ayında sadece 1,6 milyar USD olarak ölçülen doğrudan yabancı yatırım hacmi, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla 1,1 milyar USD daha düşük.
- İstihdam piyasasındaki uzun soluklu olumsuz görünüm devam ediyor. 32 milyonun üzerindeki toplam işgücünün 4,2 milyonluk kısmı işsiz. 2018 sonundan bu yana yüzde 24-26 bandında seyreden genç nüfusta işsizlik oranı ise uzun süreli sabit seyrini sürdürüyor. Bunun yanında istihdam ve işgücüne katılım oranları da 5 yıllık ortalamaların altında seyretmeye devam ediyor.