Modeller ve Gerçekler: Koronavirüsten öğrendiklerimiz

Koronavirüs günlük yaşantımızı kökten değiştirmesinin yanında veriye ve modellere bakışı da etkilemiş gibi görünüyor. Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan veriler tüm haber kanallarında “son dakika” olarak duyurulmaya, diğer ülkeler ile farklı farklı kıyaslamalar yapıldı, yapılıyor. Kendi adıma ilk kez bir Bakan’ın “Bilim Kurulu” toplantısı sonrası açıklama yapması beklendiğine tanık oldum. Ve ilk kez bilimin önerilerinin bu kadar merak edildiğine tanıklık ettim.

 

Veriler olgunlaşmaya başladıkça aslında kıyaslamaların nasıl yapılması gerektiği ile ilgili tartışmalar ortaya çıktı. 100. vakadan sonraki ya da 10. ölümden sonraki gelişimlere ilişkin grafikler yaygınlaştı. Ölüm sayılarının nominal değerler üzerinden kıyaslanmasının yanıltıcı olabileceği, milyon kişiye düşen ölü sayısı ya da vaka ölüm oranı gibi kıyaslamaların daha doğru olduğu anlaşıldı. Bu sefer de vaka tanımındaki farklılıklar ön plana çıkmaya başladı. PCR testi negatif sonuç verip klinik belirtilen nedeniyle covid-19 tedavisi görenlerin raporlarda neden yer almadığı tartışıldı. Benzer yorumlar test sayıları için de yapıldı. Test sayılarında mükerrer testlerin nasıl gösterildiği meselesi de ortaya çıktı.

Veri ve bu veriden hesaplanan oranlar neyi gösteriyor tartışmaları sürerken bir taraftan da modeller ve bu modellere dayanarak yapılan tahminler ortaya saçılmaya başlandı. Konu ile daha yakın ilgilenenler SIR, SEIR gibi kısaltmaların ne anlama geldiğini ekranlarda 2,5 mu 4,5 mu olduğu tartışılan R0 değerinin modelleme açısından aslında ne ifade ettiğini çok kısa süre içinde öğrendi.

Yukarıda bahsi geçenler aktüerler olarak günlük hayatta sürekli karşılaştığımız durumlar. Çalışmada kullanılacak verinin tanımı nedir, veri kalitesi nasıldır, verinin ne kadarlık kısmının nasıl dikkate alınmalıdır gibi birçok soru gerek rezerv gerekse fiyatlandırma çalışmalarının temelini oluşturuyor.

Benzer şekilde yetersiz verinin tahminlerde ne kadar yüksek sapmalara neden olduğuna da tanıklık ettik. Vaka sayısının bir gün beklenenin üstünde olması ya da test sayısındaki bir günlük düşüşün tahminleri radikal şekilde değiştirdiği görüldü. Bunlar da aktüeryal çalışmalarda karşılığı olan durumlar.

Örneğini 2011 yılında trafik sigortalarındaki tedavi masraflarının SGK’ya devri ile, sürücü kusurlu dosyalara ilişkin yargı kararlarındaki değişiklik sonrası ya da değer kaybı konusunda, manevi tazminat taleplerinde, işveren sorumluluk dosyalarındaki tazminat sebep kodu ile tazminat talep eden tarafların kayıtlarındaki belirsizlikler gibi birçok yerde gördüğümüz veri yetersizliği (hatta yokluğu), olsa bile kalitesizliği yıllardır özel efor gerektiren arşiv süreçleri ya da hasar dosyası yorumlarındaki metinlerden yararlanarak veri manipülasyonu çalışmaları yapmak gibi uygulamalar yolu ile çözülmeye çalışan problemler.

Bu sürecin sektörün verinin kıymetini daha da iyi anlaması için vesile olmasını ümit ediyor ve bu süreci atlatmamızda tartışmasız en önemli konumda olan tüm sağlık çalışanlarına müteşekkir olduğumu bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Not: Grafikler bilimfili.com sitesinden alınmıştır.