Serpil Akyol Erden: Oto Hasarlarında Maliyetler Düşürülebilir mi?

“Hasar sonrası tamir sürecinde hasarlı parçaların değişimi yerine onarımın yapılması maliyet düşürücü etkiye sahiptir. Yeni parça temini zaman alıcı olabildiği gibi gün be gün değişebilecek maliyet anlamına da gelmektedir. Bu sebeple sürecin iyi analiz edilmesi gerekir. Her şeyden önce, karar süreçlerinin hızlanması kasko poliçesindeki ikame araç kullanım süresini azaltacaktır.”

—–

Geçen gün üniversitede sigorta işletmeciliği dersinin sınavında gençlere, “sigorta işletmelerini diğer işletmelerden ayıran özelliklerden en önemlisi sizce nedir?” diye sordum. “Öngörülere göre fiyatlama yapılması, maliyetlerin ise sonradan oluşması” diyenlere hemen artılarını verdim. Sektörümüzde nasıl bir maliyet oluşacağını bilmeden geçmiş dönem figürlerine bakarak ve günün koşullarının belirsizliğine karşı hata payını ekleyerek peşinen fiyatlama yapıyoruz. Yönetemediğimiz ve öngöremediğimiz dış faktörlerin etkisiyle maliyetlerde artış olduğunda maalesef zarar etmeye başlıyoruz.

Son dönemde bu tecrübeyi yaşamadık mı? Araç bedellerindeki artış kasko primlerinde artışı getirirken fiyat rekabeti, hasar maliyetlerindeki artış hasar prim oranlarının alabora olmasına neden olmadı mı? Olmuyor mu? Hayır demek maalesef mümkün değil. İşte bu noktada maliyet yönetiminde başarılı olmak önemli hale geliyor.

Hangi maliyetleri içeriyor?

Öncelikle sunulan hizmetin ne tür maliyetleri içerdiğini incelemek gerekir. Çünkü maliyet kalemleri netleşir ise durumu yönetmek veya oluşan maliyetlerin tutarını düşürecek aksiyonlar almak daha kolaylaşır. Bu analizin periyodik olarak yapılması ve değişen pazar koşullarına göre alınan önlemlerin değiştirilmesi de ihmal edilmemelidir. Figürler durumu ölçülebilir hale getirir. Ölçülebilirlik paydaşlarla süreci etkin şekilde yönetmeyi, koruyucu doğru çözümlerin uygulanmasını sağlayacaktır.

Araç bedellerinin artışından, özellikle bayram ve benzeri tatil dönemlerde hasarların artışına, tatil dönemlerinde yapılan hasar ihbarlarının cevaplanmasında sürenin uzamasına kadar her bir değişkene bakılmalıdır. Hasarın ne kadar sürede giderileceğine bakılmalıdır. Bu süreci uzatabilecek faktörlerin ne olduğuna bakılmalıdır.

Kişisel bir tecrübe

Bizzat yaşadığım bir tecrübeyi aktarmak isterim. Aralık ayında yaşadığım kazada arabamın tamponu kırıldı. Tamponun değiştirilip aracın bana teslim edilmesi 30 günü buldu. Oysa ihbar hemen yapıldı; tamirci hemen müdahale etti ama süreç bir türlü tamamlanamadı. Neyi beklediğimize, sürecin niçin sonuçlanmadığına bakıldığında sorunun parça teminindeki gecikme olduğu anlaşıldı. Peki tampon neden temin edilemiyordu? Çünkü üretici firma yıl sonu ürün sayımı sürecindeydi, bu yüzden de firma tamponu sigorta şirketine göndermeyi geciktirmişti. Sonuçta kasko poliçesindeki ikame araç hakkı sonuna kadar kullanıldı. Yeni parça beklemek yerine tampon tamir edilseydi ciddi bir tasarruf sağlanacaktı. Ayrıca ben de bir sigortalı olarak bu durumdan şikâyetçi olmayacaktım. Sigorta şirketini sürekli aramayacaktım. Çağrı merkezindeki temsilciden ilgili departmanın müdürüne kadar bu dosyaya tekrar tekrar zaman harcanmayacaktı. Dolayısıyla hem müşteri hem sigorta şirketinin çıkarları ve memnuniyeti, hizmetin hızlı şekilde verilmesi konusunda örtüşmektedir.

Değişim yerine onarım

Hasar sonrası tamir sürecinde hasarlı parçaların değişimi yerine onarımın yapılması maliyet düşürücü etkiye sahiptir. Yeni parça temini zaman alıcı olabildiği gibi gün be gün değişebilecek maliyet anlamına da gelmektedir. Bu sebeple sürecin iyi analiz edilmesi gerekir. Her şeyden önce, karar süreçlerinin hızlanması kasko poliçesindeki ikame araç kullanım süresini azaltacaktır. Hasar eksper tarafından görülecekse olabildiğince çabuk görülmesi bekleme süresini azaltacaktır. Örneğin eksperle çalışma koşullarının bu kapsamda değerlendirilmesi ve belirlenmesi faydalı olabilir.

Parça temini ciddi zaman alabilmektedir. İllaki değişim yapılacaksa sanal ortamda veya peşinen yapılacak anlaşmalarla gerek tedarikçi firmadan gerek üretici firmadan destek düzenli olarak alınabilir. Fiyatlar genelde dövize endeksli olduğu için maliyet herhangi bir müdahaleye gerek kalmaksızın artmaktadır. O zaman aracın tamirinde tedarikçi firmanın çalışma hızı ve parça değişimi yerine onarıma öncelik verilmesi önemlidir.

‘Kullan-at’ çözüm değil

Çocukluk dönemim aklıma geldi. Büyüklerimiz kıyafetler eskiyip bir yerleri yırtılıp söküldüğünde yama yapardı. Ya da kıyafette yıpranan kısmın ördürülmesi için terziye verirlerdi. Şimdi tüm kıyafetler kullan-at mantığıyla üretilip kullanılıyor. Aynı şeyi arabalarımız için de yapıyoruz. Bu, milli servetin sokağa atılması anlamına geliyor. Gelin büyüklerimizin yaptığını yapalım, sigortalılarımıza bunu önerelim. Paramız cebimizde kalsın. Hasar prim oranı bozulmasın, kasko poliçe fiyatımız artmasın.

İsrafa dur demek iyidir…