Dündar Kortan: Yöneticiler Zorlanıyor    

“Hızla değişen günümüz dünyasında, geçmişin benimsediği iş modelleri farklı tarzlarda çözüm üretebilme kapasitelerini kaybetmektedir. Başarı oluşturacak stratejiler iyi fikir ve yenilikçi düşünce araştırmalarının sonucunda gerçekleşmektedir; kalıplaşmış formüllerin uygulamalarıyla değil. İyi fikirler dünyayı değişik perspektiflerden görmek, değerlendirmek ve mevcut uygulamalara sorgulamalar getirme uğraşılarıyla ortaya çıkmaktadır.”

Ünlü “Forbes” dergisinin kurucusu, B.C. Forbes, 1917 yılında kaleme aldığı “Başarının Anahtarları “ adlı yapıtında, “Başarılı olmanız size bağlıdır “ diyor ve şöyle devam ediyor; “Aklınız size aittir, onu sadece siz kullanacaksınız. Kendi düşüncelerinizi siz oluşturacak, kendi kararlarınızı siz alacaksınız. Sizi geleceğe yönlendirecek dümen sizin elinizdedir. Kendi kaderinizin kaptanlığını siz yapacaksınız. Kendi problemlerinizi ancak siz çözebilirsiniz. Ve sonuçta ya kendinizin heykelini dikeceksiniz yahut da kendi çukurunuzu kazacaksınız.”

İşinizdeki başarı, hayatınızdaki başarının ancak bir safhasıdır, önemli olan yaşamımızda itibar, güven kazanımı, sağlıklı ve huzur içinde olma, her günün zevkini çıkarmaktır. İnsanın kendilerini eğitmesi yeteneklerini geliştirmesi yeni bilgiler öğrenmesi sonu olmayan bir süreçtir. Bugün 89 yaşında olan Warren Buffet, hâlâ okuma hızını daha hızlı olmayışından yakınmaktadır.

Başarılı olmak istediğiniz konu yahut alanda size bunu sağlayacak dört aşama vardır; Analiz, ileriye bakmak, karar vermek ve yürürlüğe koymak. Ve olanı değiştirebilme yeteneğiniz olduğuna inanmalısınız. Her şeyi olduğu gibi kabul etmek zorunluluğunuz olmadığını bilmelisiniz. Ve hiçbir şeyden bir şeyler yaratabileceğinize güvenmelisiniz.

Her yeni fikir ve uygulama, önümüze yeni fırsat potansiyellerini rekabetçi değerlendirme yolunda imkânlar sunmaktadır. Bu imkânları başarılı işlemlere dönüştürebilmek için, bilgi, deneyim ve doğru saptama düzeyinizin, işleri kavramada, işin içine girmede ve müşteri memnuniyeti odaklı çözüm üretmede, etkin kılavuzluk yapacak becerilerle donanmış olması gerekir. Zira günümüzün özür tanımayan rekabetçi dünyasında, yapılacak bir hata, örgütsel boyutta, işletmenizde yaşamsal düzeyde olumsuz sonuçlar doğurabilir. Performansınız istediğiniz kadar başarılı olsun, sonuçta verilecek hatalı bir karar, kusurlu bir davranış yahut zamanız bir atılım, eyleme geçmede tökezleme yapabilecektir.

Hele, Endüstri 4. 0 ve dijital dönüşüm devriminin içerdiği teknolojik sosyal ve sektörel bazda gelişen değişimin, yerel ve evrensel boyutlardaki etkileşmeyi anlayabilmek, değerlendirmek ve olumsuz yönlerine karşı yeni dijital modeller geliştirecek yöneticilerin yeni bilgiler edinmeleri kaçınılmaz oluyor. Bu konuda akademisyenlerle bir işbirliği platformu oluşturmaları, çeşitli alanlardaki beyin güçlerinden faydalanmaları, süreklilik içeren bir iletişim bağı kurmaları üzerinde durulmaktadır. Bu gayretler, yönetimdeki zihniyetini ve enerjinin geçmişin ömrünü uzatmak yerine, geleceği yaratmaya yöneltme çabasının bir göstergesi olmaktadır. Bu göstergeyi ileriye taşıyacak unsur, şirkette farklı olabilme kapasitesini oluşturabilmektir.

İşlerin iyi gittiği refah dönemini kapsayan sanayi döneminde, hemen tekmil şirketler, uygulanması kolay başarı formül ve modelleri kullandılar. Bu araçlar iş stratejisi, finans yönetimi, kalite ve üretim konumlarında yöneticilere yardımcı oldular ve olumlu sonuçların alınmasını sağladılar. Ne var ki; herkesin kullandığı bu formül ve modeller, hep olanı düzeltme ve iyileştirme üzerine yapılmış olduğundan, şirketlerin değişim ihtiyaçları organizasyonel gelişim ve kurumsal yöneticinin projelerini destekleme etkileşimleri ve ekipleri mobilize edecek dinamizmin güncelleme koşulları öngörülmemiştir. Şirketlerin de yeni alanları yaratma, yeni stratejileri oluşturma konusunda ne istekleri vardı ve ne de bunu başarabilecek bir işletme disiplinine sahiptiler. İstekleri yoktu çünkü kısa vadede sonuçları kârlıydı. Aynı uygulamalarla şirketler birbirine benziyordu.

Ancak hızla değişen günümüz dünyasında, geçmişin benimsediği iş modelleri farklı tarzlarda çözüm üretebilme kapasitelerini kaybetmektedir. Başarı oluşturacak stratejiler iyi fikir ve yenilikçi düşünce araştırmalarının sonucunda gerçekleşmektedir; kalıplaşmış formüllerin uygulamalarıyla değil. İyi fikirler dünyayı değişik perspektiflerden görmek, değerlendirmek ve mevcut uygulamalara sorgulamalar getirme uğraşılarıyla ortaya çıkmaktadır. Bugünün yöneticisi, kolay, basit ve mükemmel sonuç potansiyeli taşıyan senaryolar üzerine kurulu formüller peşinde değildir. Onun yerine, farklı disiplinleri, alışagelmiş sektörlere uygulanacak yenilik yaratmanın kolay olmayacağını takdir etmelerine rağmen kendi yargı hüküm ve kararlarına güveniyorlar, kendi işletme modellerini yapmayı ve uygulamaya geçirmeyi hedefliyorlar.

Meselâ, Buffet, Welch gibi liderler bir zamanlar iş dünyasının ilgi gösterdiği başarı formül ve modellere itibar etmeyi, kendi “mental modellerini” geliştirmeyi benimsemişlerdir.

Geçmişinden bu güç, destek ve başarı yansıması olmadığı halde, tekmil iş süreçlerini bilgi, deneyim ve yetenek formasyonuyla her koşulda başarılı bir yönetim örneği vermiş multi-milyarder Warren Buffet ve yardımcısı Charles Munger (o da multi-milyarder) kendi iş yapma biçimlerini oluşturma sürecini şöyle anlatıyorlar; “İlk aşamada önce, kendi kabiliyet, güç ve yetkinliklerinizi doğru tanımlayarak kendimize olan güveni yeniledik. Sonra, bu dünyada işlerin nasıl döndüğü, hangi mekanizmaların işe yaradığı hangilerinin yaramadığını anlamak gayesiyle uzun süre bilgi topladık. İş yapısının temel konseptlerini öğrenerek hiçbir mekanizmanın birbirinden bağımsız olmadığını anladık ve iş yapımcılarının her daim kendilerini daha donanımlı hale gelmeleri gerektiğine inanç bağladıkları cevaplar aramak yerine hep yeni sorular oluşturduk. Ve insanlar ne istediklerini değişik dönemlerde nasıl tepki verdiklerini anlamları nelerin onlar motive ettiğim, bilmeden, dikkatlerini cezbetmeden (pazar araştırması) değerler yaratmanın mümkün olmayacağını anladık. Bu süreç içinde insanların birbiriyle nasıl etkileşim kurduklarının ve bu etkileşimden organizasyonun hizmet kalitesini arttırarak nasıl bir enerji doğduğunu gözlemledik (sosyal mimari).

Sonuç safhasında da, alıcı adaylarının, satış sunumunu yapan kişinin vaatlerini (değer yaratma) yerine getirebileceğine inanç ve güven oluşturmalarının önemini değerlendirdik. Alıcı ve müşterileri hayal kırıklığına uğratmama ilkesinin itibarı yaratma ve ilişkileri sürdürebilir bir düzeyde tutabilme yolundaki etkisini gördük. Bu ilke, çalışma hayatımızın tekmil süreçlerinde üzerinde hususiyetle durduğumuz bu ilke olmuştur.”

Yatırım kararlarını, işlerin nasıl döndüğü insanların nasıl iş yaptıkları ve sistemlerin nasıl çalıştığı üzerinde geliştirdikleri çok kapsamlı bilgilere dayandıran ve formel iş eğitimi görmemiş bu iki insan bugün, 200 milyar değerinde bir şirket sahibidir.

Bugün, şirket ve kurumların başarı ve itibar düzeyi ölçümlerindeki önemli bir gösterge de toplumlarının ekonomik refah seviyelerini arttırma, eğitim ve temiz çevreye olan olumlu katkı paylarıdır. Toplumu daha fazla işin içine dahil edecek iş projelerine önayak olma gayesiyle cesur, dürüst ve ortak çıkarlara uygun girişimlerde bulunmaktadır. Bill Gates, elli yaşında işini bıraktı ve dünyadaki sağlık problemlerinin çözümüne katkıda bulunmak maksadıyla bir vakıf kurdu. Warren Buffet de bu vakıfa büyük miktarda para desteğinde bulundu. Bu liderler insanların yaşam koşullarını iyileştirme yolundaki çabalar için sadece paranın yeterli olmadığını (hükümetlerde para çok!) ve girişimci karakterli ve mücadele güç ve azmine sahip beyinlerin insan faktörlerini öne çıkaran aktif katılımlarının (özel sektör yaklaşımlarının benimsediği atılımlar) artması gerektiğine vurgu yapmaktadır. Toplumun böyle bir algıyı kucaklaması için, insanların kendileri için yaptıklarıyla başkaları için yapabildikleri arasında sağlam bir denge oluşturmaları gerekiyor. Aynı zamanda, organizasyonu yapısının güçlü bir etik ilkeler ve normal değerler temelinde inşa edilmiş olması gerekiyor.

Bütün bu insan odaklı girişimler sosyal yapının yeni etkileşim ve uygulamalara uyum sağlayabilmesi için gerekli görülüyor. Çünkü pazar yeri, yeni oluşan sosyal düzensizlikleri düzeltebilme gücüne sahip değildir.

Çağımızda insanlar, üretim ve tüketimin sadece birer birimleri olmaktan çıkıyorlar. Daha iyi eğitim görüyorlar, daha yeni bilgi birikimleri oluyor ve dolayısıyla beklentileri de çeşitleniyor ve değişiyor. İnsancıl koşul ve ortamlarda çalışmak istiyorlar. Bu hal, yönetimlerde duygusal etkileşimlerin rolünü arttırıyor ve sosyal misyon bilincini güçlendiriyor. Yöneticiler, kendi sorumluluk alanlarının, sahip oldukları otorite kapsam ve boyutlarını sürekli aştığına şahit oluyor ve gelecekten pay almakta çabuk hareket edemiyorlar. Sosyal yapının uyum sağlama mücadelesi sürüp gidiyor. Ve bu, toplumu huzursuz kılıyor.

Yazımı, spor aktivitelerini muazzam bir şirket konusuna dönüştüren, Mark H. McCormack’ın sözleriyle bitiriyorum:

“İşimizdeki başarı yaşamımızdaki başarının sadece bir yönüdür. Ve yaşamımızdaki başarıyı oluşturan unsurlar – sıhhatli saygın bir kişilik, insan ilişkilerinde kendine güven ve sevginin tadını çıkarabilmek – sonuçta önemli olan değerlerdir.”

İşindeki olağanüstü başarısının HBS’de (Harvard Business School) konusu yapıldığı Mark H. McCormack, eşinin genç yaşta kanserden vefatı ile yıkıldı ve bir süre sonra kendisi de bu dünyadan göç etti. İşindeki başarı, yaşamına mutluluk getirmemişti: Ne gençlik ve ne de işindeki benimsediği etik ve  moral değerler, kader çizgisinin kötü yazgısını iyi bir karara dönüştürmeye yardımcı olacak bir etkileşim gösteremedi. Kader bildiğini okudu! Brükselde, çok sevdiğim bir dostumu kaybettiğim gün, Flaman doktor bana şöyle demişti: “Bu işin nedeni, nasılı, niçini yok, (This is Life ), o kadar.”