Tayfun Topkoç: “İçgüdülere değil analitiğe güvenin”

Şirketler ve yöneticilerin içgüdülerine dayandıklarında en iyi kararları vermekte zorlanıp zaman kaybı yaşayabildiklerini söyleyen iş analitiğinin dünyadaki lider markası SAS’ın Güneydoğu Avrupa Genel Müdürü Tayfun Topkoç, “Bunun sebebi hem insan beyninin hesap yapabilme sınırları hem de istemsiz olarak alınan kararlarda yanlı davranabilme durumudur” dedi.

 

Topkoç, Sigorta Dünyası’nın konuğu olarak, analitikteki gelişmeleri ve analitiğin sigorta sektörüne katkılarını anlattı: “Mümkün olan her yerde karar vericilerin, işletmeleri için en iyi seçimleri yapabilmelerini sağlamak adına tahminsel analitik veya anomali tespiti gibi en yenilikçi teknolojileri ve gerçek zamanlı karar sistemlerini her an kullanmaları gerekir. Bu düzeyde veri analiziyle verilerinin tüm inceliklerini daha iyi anlayacak ve müşterilerin ihtiyaç duyduğu ürün ve hizmetleri daha iyi sunabilecekleri aşikardır.”

Tayfun Bey, SAS Global Forum’u geçtiğimiz yıl dijital platformda düzenlendi ve farklı ülkelerden çok sayıda global katılımcıyı ağırladığınız ilham verici bir etkinlik oldu. 2021 yılında yapılacak forumun konusu hakkında bilgi verebilir misiniz?

Pandemi nedeniyle geçtiğimiz yıl dijital platformlar ve online etkinlikler hakkında çok şey öğrendik. SAS Global Forum’u fiziksel olarak gerçekleştirmeye hazırlanırken salgın nedeniyle ilk kez online olarak düzenlemek durumunda kaldık. Ayrıca tüm katılımcılar için de ücretsiz bir etkinlik oldu. Global etkinliklerin eşit fırsatlar yaratarak bölgelere uygun olarak düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu noktada global bir etkinlik yaparken saat dilimlerini göz önünde bulundurmak da büyük önem taşıyor. Bu nedenle SAS Global Forum’u EMEA bölgesine uygun saat ve içeriklerle düzenleyeceğiz.

Geçtiğimiz yıl hepimiz COVID-19’dan sonra geleceğin neler getireceğini anlamaya çalışıyorduk. Görünüşe göre COVID-19 hâlâ küresel olarak gündemimizde 1 numaralı konu olmaya devam ediyor. SAS Global Forum 2021’de gelecekte salgının etkileri hakkında ne duyacağız?

Ne yazık ki, salgınla herkesin hayal edebileceğinden daha uzun süredir savaşıyoruz. Kanaat önderlerinin ve önde gelen şirketlerin buluştuğu bir etkinlik olan SAS Global Forum’da katılımcılar bankacılık, sigorta, telekomünikasyon, perakende olmak üzere farklı sektörlerden konuşmacıların deneyimlerini dinleme fırsatı yakalayacaklar. Türkiye’den önemli şirketlerin katılımının olması da bizleri gururlandırıyor. Geçtiğimiz yıl da müşterilerimizle harika işler yapmayı başardık ve COVID-19’un hem hızla değişen iş ortamı hem de giderek talepkar hale gelen müşteriler açısından getirdiği zorlukların üstesinden gelmek için analitik çözümlerini benimsemelerine yardımcı olduk. Dünyanın her yerindeki iş dünyasını dinlemek ve onlarla deneyim alışverişinde bulunmak bizim için her zaman büyük bir ilham kaynağı oldu. Bu yıl yapacağımız SAS Global Forum etkinliği için de aynı heyecanı taşıdığımı söyleyebilirim.

Gazeteci perspektifinden bakıldığında iş analitiği, iş dünyasının bugününün ve geleceğinin en gerekli ihtiyaçlarından biri olarak görülüyor. Müşteriyi, geleceği, ihtiyaçları, davranışları ve beklentileri analitik yöntemle anlamlandırmaya çalışıyoruz. Siz ne dersiniz bu konuda; analitik, iş dünyasına genel olarak neler vaat ediyor?

İşletmeler analitik uygulamaları hayata geçirmek için tabiri caizse yarışıyor. Sürekli değişen dünyada dönüşen sektörler söz konusu. Algoritmalar, adapte olmak ve hızlı hareket etmek mecburiyetinde olan kuruluşlar için maliyetlerin minimizasyonu, verimlilik artışı, kayıp/kaçak ve sahtekarlık tespitinin otomatikleşmesi gibi bir dizi avantaj sağlıyor. Sektörden bağımsız olarak düşündüğümüzde ise analitiğin sunduğu avantajları aşağıdaki gibi özetlemek mümkün:

  • İdeal müşterilerini bilen, müşteri talebini çok daha doğru tahmin edebilen işletmeler, doğru miktarda üretim yaparak, güvenlik stokunu minimize edebilir ve tedarik zincirini en iyi hale getirerek maliyetleri düşürebilir.
  • Şirketler, mevsimsel ve geçmiş verileri analiz ederek ve en etkili faktörleri göz önünde bulundurarak iş verimliliğini artırabilir.
  • Suistimal vakalarının, kara para aklama olaylarının ve siber güvenlik tehditlerinin giderek arttığı bir çağda, işletmeler, bu tehditlere gecikmeden tepki vermeli ve zarar oluşmadan önce kendilerini korumalı. Analitik, müşteri verilerini ve şirket sermayesini güvende tutarken marka bütünlüğünü de korur ve önemli miktarda para tasarrufu sağlayabilir.

Başka önemli bir nokta ise şu: Şirketler ve yöneticiler içgüdülerine dayandıklarında en iyi kararları vermekte zorlanabilir veya zaman kaybı yaşayabilirler. Bunun sebebi hem insan beyninin hesap yapabilme sınırlarıdır hem de istemsiz olarak alınan kararlarda yanlı davranabilme durumudur. Mümkün olan her yerde karar vericilerin, işletmeleri için en iyi seçimleri yapabilmelerini sağlamak adına tahminsel analitik veya anomali tespiti gibi en yenilikçi teknolojileri ve gerçek zamanlı karar sistemlerini her an kullanmaları gerekir. Bu düzeyde veri analiziyle verilerinin tüm inceliklerini daha iyi anlayacak ve müşterilerin ihtiyaç duyduğu ürün ve hizmetleri daha iyi sunabilecekleri aşikardır.

Gartner*, algoritmik şirketleri, “Karmaşık matematiksel algoritmaların endüstrileşmiş kullanımı, gelişmiş iş kararları veya rekabetçi farklılaşma için süreç otomasyonunu entegre eden şirketler” olarak tanımlıyor. Bazı sigortacıların bu yolculuğa hasar fonksiyonlarında başladığını gördük. Gartner, 2023 yılına kadar büyük kuruluşların %33’ünden fazlasının karar modelleri ve yapay zekâ uygulamalarını içselleştireceğini öngörüyor. Bu eğilimin Türkiye’de de kısa zamanda yaygın hale geleceğini ön görüyoruz.

Bizim alanımız olan sigortaya gelecek olursak, müşteri merkezli fakat hasar, finans, reasürans gibi birçok farklı başlığı yöneten bu finansal sektör için de analitik olmazsa olmaz bir araç. SAS’ın dünya çapında ve Türkiye’de sigorta sektörüne ne tür çözümler sunduğundan ve gelecek için neler önerdiğinden bahseder misiniz?

SAS, sigorta endüstrisinde 40 yılın üzerinde bir geçmişe ve güçlü referanslara sahip. SAS olarak; pazarlama analitiği ve müşteri ilişkileri, aktüeryal analizler ve fiyatlama modelleri, suistimal tespiti ve uyumluluk konuları ve finansal yönetim başta olmak üzere çeşitli alanlarda hizmetler sunuyoruz.

Geleceğe baktığımızda sigortacıların temel hedefinin “dijital dönüşüm” olduğunu uzun zamandır duyuyoruz. Ancak başarılı sigorta şirketlerinin bu dönüşümü 2025 yılına kadar tamamlaması bekleniyor. Yani dijital dönüşüm veya dijitalleşme artık farklılaştırıcı bir konu değil, her şirketin gündeminde olacak bir gereklilik haline gelecek. O zaman rekabet avantajı sağlamanın yeni bir yolu gerekecek. İşte tam bu noktada iş kararlarını yönlendirmek için uçtan uca algoritmaların kullanımına odaklanılmasını bekliyoruz.

Bu çok yeni bir konsept değil aslında. Gartner, algoritmik şirketleri, “Karmaşık matematiksel algoritmaların endüstrileşmiş kullanımı, gelişmiş iş kararları veya rekabetçi farklılaşma için süreç otomasyonunu entegre eden şirketler” olarak tanımlıyor.

Bazı sigortacıların bu yolculuğa hasar fonksiyonlarında başladığını gördük. Gartner, 2023 yılına kadar büyük kuruluşların %33’ünden fazlasının karar modelleri ve yapay zekâ uygulamalarını içselleştireceğini öngörüyor. Bu eğilimin Türkiye’de de kısa zamanda yaygın hale geleceğini öngörüyoruz.

Tayfun Bey, son olarak, Türkiye’de ve dünyada sigorta şirketleri en çok hangi departmanlar için hangi analitik araçlardan faydalandığından da bahseder misiniz?

Sigortacılığın ana işi aktüerya. Aktüer, risk ve belirsizliği ölçüp yönetebilmek için bilime ve analitiğe başvurmak durumunda. Riskler bilançonun her iki tarafını da etkileyebilir. Varlık yönetimi, borç yönetimi ve değerleme becerileri gerekir. Bu sebeplerle en çok analitik araçlardan faydalanan birim diyebiliriz. Akabinde suistimal geliyor ve eğer karmaşık olay örgüleri ve ilişki ağlarını çözemezseniz organize şebekeler sigortacılık sisteminden faydalanmaya başlıyorlar. Pazarlama konusunda da büyük bir ihtiyaç var fakat bankacılık ve telekomünikasyon sektörlerinde olduğu kadar yoğun bir müşteri iletişimi olmadığı için analitik temelli tekniklerin kullanımı yaygın değil.

“Dolandırıcılar da ileri teknoloji kullanıyor”

Önümüzdeki dönemde suistimal tespiti konusunun daha da önem kazanacağını ön görüyoruz. Yakın tarihli analizler, dünyada dolandırıcılık iddialarının 2019’da %5 arttığını gösteriyor. Mevcut ekonomik ortamın bu artışı daha da ileriye götürebileceğine dair endişeler var. 2008 mali krizinin ardından sigorta dolandırıcılığında %17 artış gördüğümüzü düşünecek olursak, potansiyel olarak dolandırıcılık iddialarını akıllıca tespit etmek, önlemek ve araştırmak için etkili bir savunma mekanizmasının devreye sokulması 2025 yılına kadar temel bir gereklilik olacaktır. Üstelik sigorta şirketleri makine öğrenimi ve yapay zekaya adım atarken dolandırıcılar da boş durmuyor. Bu teknolojileri kullanmaya başlıyorlar ve gitgide sistemleri henüz güncel teknolojileri içermeyen sigortacıları hedef alıyorlar. Dolandırıcılık tespitini ciddiye alan şirketler, daha kazançlı sonuçlar elde edebiliyor ve her bir poliçe priminin %20’ye yakın bir kısmının dolandırıcılık maliyetini karşılamaya gittiğinin farkındalar.

Tayfun Topkoç kimdir?

Tayfun Topkoç, HP’de; HP Yazılım ve Çözümleri Orta Doğu Bölge Direktörü, HP Yazılım ve Çözümleri Türkiye Ülke Müdürü ve Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’da Telekom, Enerji ve Üretimden Sorumlu Endüstri Direktörü olarak çalıştı. SAP’de BAE ve Umman Genel Müdürü olarak görev yaptığı dönemde, bu pazarlarda arka arkaya üç yıl boyunca çift haneli bir büyüme stratejisi yöneten Topkoç, 2015 ve 2017’de görev yaptığı ülkelerin Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’da en çok büyüme kaydeden bölgeler seçilmesini sağladı. Tayfun Topkoç SAS’tan önce Birleşik Arap Emirlikleri’nde Bee’ah Grup Dijital Direktörü olarak, grup genelinde dijital teknolojilerin çeşitlenmesinden ve kullanımının artmasından sorumluydu.

*Küresel araştırma ve danışmanlık şirketi