Orhun Emre Çelik: Her Şey Çok Güzel Olacak

Sigortacılar, daha doğrusu trafik sigortası yazan şirketler 2021 yılına Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği iptal kararının şoku ile girdi. AYM kararının bağlayıcı olmadığı ve etkisiz kalacağı yönündeki iyimser beklentilerin varlığına rağmen 2021 yılı boyunca birçok dosyanın AYM kararından etkilenerek beklenenin (umulanın) üzerinde bir tazminat tutarı ile kapandığı görüldü. AYM kararının etkilediği tazminat taleplerine ilişkin görüşlerde de yeknesaklık olmamakla birlikte 2016 yılında kanun yayınlandıktan sonra düzenlenen poliçelerden kaynaklananları kapsadığı konusunda herkes hem fikir. Bu da kabaca AYM kararının sonucunun 2016 ve sonrasında gerçekleşmiş tazminat dosyalarına ilişkin hesaplamaların TRH-2010 ölüm düzeyi tablosu ve %1,8 teknik faiz kabulü ile yapılmak yerine PMF-1931 ve %0 teknik faiz kabulü ile yapılması anlamına geliyordu. Bu değişimin etkisi konusunda değişik seviyeler öngörülmekle birlikte %20-30 aralığında olacağı yönünde genel bir beklenti söz konusu.

Henüz AYM şoku sindirilememişken bu sefer Danıştay “genel şartlar yürürlüktedir” söylemini boşa çıkaracak şekilde bazı maddeler için yürürlüğün durdurulması kararını verdi. Bu karar da AYM kararı konusundaki iyimser bakış açısının ortadan kalkmasını sağlamadı. Oysa AYM kararı olmasa bile belirsizliğin artmasına sebep olacak ciddi bir durum ortaya çıkmıştı.

Henüz sular durulmamışken son sürpriz de Yargıtay’dan geldi. Yargıtay “güncel veriler kullanılmalıdır” dediği kararını 2020’de vermişti aslında ama konunun taraflar arasında duyulması 2021’in ilk çeyreğini buldu. Bu karar ile PMF-1931 tablosu yerine TRH-2010 hatta daha da güncel TÜİK tablolarının kullanımı söz konusu hale geldi. Teknik faiz konusunda da bir değişiklik olmaması nedeniyle pratikte (bu sefer AYM kararından farklı olarak geçmiş tüm hasar yıllarını etkileyecek şekilde) bundan sonra sonuçlanacak dosyaların ortalama tazminatında önemli bir artış etkisi ortaya çıkabilecek.

Bunlar yaşanırken bir taraftan da TBMM’de AYM tarafından iptal edilen kanunun yerine yeni bir kanun çalışmaları ve arada tökezlense de Haziran ayında sonuçlanacak yasalaşma süreci başlamıştı.

Kanun Resmî Gazete’de yayınlandı ancak bir öncekine benzer bir AYM süreci daha yaşanma riski var. Bu sürecin en az 3-4 yıl alacağı varsayılırsa bu süre boyunca nasıl hareket edilmesi gerektiği daha çok önem kazanıyor. Bu arada yayınlanan taslak genel şartlarda da her şey aynı bile kalsa ve teknik faiz %1,8 seviyesinde tutulsa bile tazminat tutarını arttırıcı bazı hesap değişiklikleri var.

Durumu birkaç madde halinde özetleyelim

  • Yukarıda açıkladığımız gibi tüm üst mahkemeler sigorta şirketlerinin aleyhine sonuç doğuracak kararlar aldılar.
  • Yeni Kanun yayınlandı ancak geleceğe etki edecek.
  • Kanun yayınlandı ancak henüz tazminat hesaplamasına ilişkin düzenleme yayınlanmadı.
  • Taslak düzenleme bile ortalama tazminat tutarını arttırabilecek nitelikte.

Tüm bunları alt alta yazdığımızda durum oldukça net görünüyor. Geçmişe yönelik ortaya çıkmış yükümlülük halı altına süpürülemeyecek kadar yüksek bir seviyede olabilir. Geleceğe iyimser bakmayı tercih eden birisi olarak tedbiri elden bırakmamak gerektiğini de düşünüyorum. Nasıl ki aldığımız tedbirler ile covid olmayacağımızı ümit etmemize rağmen daha büyük sorunları engellemeyi garantilemek için aşı oluyorsak, geriye dönük yükümlülüğün artma riskinin realize olmayacağı umulsa da rezervleri en azından bir süre makul seviyede yükseltmek durumu daha gerçekçi ele alan bir yaklaşım olacaktır. Her şeyin çok güzel olacağını hayal etmek tedbir almaya engel değil. Umarım trafik sigortaları konusunda sektörün aşıları tamdır.