Türkiye’de Sigortacılık Eğitimi ve Sigortacılık Mesleğinin Geleceği

Sigorta şirketleri sigortacılık mezunlarına yeterince iltifat göstermiyor. Başarı sıralamasında üst dilimlerde olan gençler de sigortacılık bölümlerini tercih etmiyor. Ancak bir çözüm yok değil. İlk 100 binde olup sigortacılık bölümlerini tercih eden gençlere ilgi çekici miktarda burs verilse, bu gençler için staj ve iş imkanları yaratılsa, sigortacılık bölümlerinin sıralamaları hızla değişebilir.

– Dr. Hasan Meral

Bundan tam 15 yıl önce, 2007 yılının ağustos ayında ÖSS sonucum açıklandığında, nasıl bir tercih yapacağım konusunda net bir fikrim yoktu. Tercihle ilgili danıştığım bir hocam “aktüerya diye bir bölüm varmış, ABD’de geleceğin mesleği seçilmiş, muhakkak araştır!” dedi. Ben de o heyecanla araştırmaya başladım. Eş, dost, akrabaya sorduk, hiç kimse aktüerlerin ne iş yaptığını tam olarak anlamasa da -bir ara aktüelden yola çıkıp medya ilgili olduğunu iddia eden bile oldu- kariyer fırsatlarının yüksek olduğu kanaat getirdik. Nihayetinde Marmara Üniversitesi Aktüerya Bilimleri bölümünü tercih ettim.



Tercih yapmadan önce sağdan soldan duyduğum bilgiler büyük oranda gerçek çıktı. Dört yıl boyunca hem teorik hem de pratik eğitim aldım. Akademisyenlerin yanında, önemli tecrübeleri olan sektör profesyonellerinden ders aldım. İyi bir sigorta şirketinde, ilgimi çeken bir bölümde staj yapabildim. Mezun olmadan önce yarı zamanlı olarak çalışmaya başlamıştım bile.

Benim hoş bir anı olarak hatırladığım “sigortacı olma” serüveni, genç meslektaşlarım için bu kadar keyifli olmayabilir. Genç işsizliği ülkemizde büyük bir sosyal problem. TÜİK’e göre sigortacılığın da içinde olduğu iş ve yönetim alanındaki lisans programından mezun olan gençlerin ortalama iş bulma süresi 18,7 ay. Banka ve sigorta gibi sektörlerde ise personel sayısı belirli bir doygunluğa ulaştığından, bu sürelerin daha da uzayabileceğini tahmin etmek işten bile değil.

İşin bir diğer boyutu da sigortacılık bölüm sayısı ve kontenjanlarıyla, sektörün istihdam kapasitesinin uyumsuzluğu. Türkiye’de 20’nin üzerinde üniversitede lisans düzeyinde sigortacılık eğitimi veriliyor. Bu bölümlerin yıllık kontenjanı 1000’in üzerinde, en önemli üç üniversiteyi alsak bile her yıl 200’e yakın mezun veriyoruz. Sigorta şirketlerinin 2021 yılında sigortacılık mezunları arasından yarattığı yeni istihdam ise sadece 67.

Sigorta şirketlerinde çalışanların yalnızca %8’i sigortacılık alanında üniversite eğitimi almış. Daha üzücü olan, mezun olduğum 2011 yılından bu yana binlerce genç sigortacılık bölümlerinden mezun olmasına rağmen bu oranın yalnızca iki puan artmış olması. Bir noktada sigorta şirketlerini de anlayabiliyorum. Türkiye’de rekabetçi bir işgücü piyasası var. Sigortacılık alanında önde gelen üniversitelerimiz bile 300 bin başarı sıralamasıyla öğrenci alıyor. Bu gençler mezun olduklarında sınırlı sayıda yeni istihdam için mühendislik, ekonomi, işletme gibi bölümlerden güçlü rakipleriyle yarışıyorlar.

Belli ki bir kısır döngünün içindeyiz. Sigorta şirketleri sigortacılık mezunlarına yeterince iltifat göstermiyorlar. Başarı sıralamasında üst dilimlerde olan gençler de sigortacılık bölümlerini tercih etmiyorlar. Ancak bir çözüm yok değil. Sektör birliklerimiz ilk 100 binde olup sigortacılık bölümlerini tercih eden gençlere ilgi çekici miktarda burs verse, bu gençler için staj ve iş imkanları yaratılsa, sigortacılık bölümlerinin sıralamaları hızla değişebilir.

Türk sigorta sektöründe insan sermayesini güçlendirmenin yolu başarılı gençlerimizi sigortacılık mesleğine kazandırmaktan geçiyor. Ancak gençlerimizin teknoloji, tıp gibi alanlarda eğitim alıp yurt dışında kariyer yapma eğiliminde oldukları da bir sır değil. Bu, üniversitelerin tek başıma değiştirebileceği bir eğilim değil. Sigortacılık eğitiminin teşvik edilmesi ve beşeri sermayenin güçlendirilmesi için üniversite – özel sektör işbirliğinde bir strateji geliştirmemiz gerekiyor.  Aksi halde her yıl yüzlerce sigortacılık öğrencisi mezun edecek fakat sigortacı yetiştirmekte zorlanacağız.