Prof. Dr. Gökçen Orhan- Genç Kalabilmenin Anahtarı: Sağlıklı Endotel

“Bugüne kadar bilinenin aksine damarlarımızda oluşan hasarları geri döndürmeyi sağlayabiliriz. Bunun için kaç yaşında olursanız olun asla geç kalınmış değildir. Nitekim son yıllarda endotel kök hücrelerini aktive ederek yapılan tedaviler ile birçok kronik hastalığın şimdiye kadar bilinenin aksine ilerlemesinin yavaşlatılabildiği hatta geri döndürülebildiği gösterilmiştir.”

-Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Gökçen Orhan

Endotel kalp ve kan damarlarımızın iç yüzeyini döşeyen, kan ile dokular arasında bariyer oluşturan hücrelerin oluşturduğu bir organdır. İşlevinin öneminden dolayı artık organ olarak kabul edilmektedir. Toplam ağırlığı yaklaşık bir kilogram olmasına rağmen yedi metrekarelik bir alanı kaplar. Kalpten kılcal damarlara kadar kanın akıcılığını endotel hücreleri sağlar.

Endotelin vücudumuzda fonksiyonları:
  1. Dokular ile kan damarları arasında bariyer görevi görür. Kılcal damarlarımızda oksijen ve besin maddelerinin dokuya geçişini, zararlı maddelerin ise organlarımızdan uzaklaştırılmasını sağlar. Dokuda bir hasar ya da enfeksiyon durumunda savunma hücrelerinin kandan dokuya geçişini düzenler.
  2. Damar içinde pıhtı oluşumunu önleyici yüzey görevi görür. Normalde pıhtı oluşumunu önleyen maddeleri salgılarken olası damar cidarı hasarında pıhtı oluşumunu sağlayan madde ve hücreleri harekete geçirerek organizmamızı kan kaybına karşı korur.
  3. Damarların elastikiyetini düzenler. Damarların daralması ve genişlemesini sağlayan hormon benzeri maddeleri salgılayarak kan basıncı üzerine direkt etkilidir. Endotel işlevlerinin bozulması hipertansiyon oluşumunda ana etkendir.
  4. Yaralanma durumunda yeni damar oluşumunu tetikleyen maddelerin salınmasıyla doku iyileşmesini sağlar.
  5. Kanser hücreleriyle savaşmada etkin role sahiptir.

Günümüzde koroner kalp hastalığı, kalp yetersizliği, şeker, insülin direnci, hipertansiyon, inme, anevrizma oluşumu, damar hastalıkları, varis, kanser, kronik böbrek hastalığı, erkeklerde cinsel fonksiyon bozukluğu gibi kronik hastalıklarda endotel hücrelerindeki hasarın temel sorun olduğu yapılan bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Özellikle koroner damarlarının tıkanması ile endotel hücrelerinin bütünlüğünün bozulmasının direkt etkili olduğu kesin olarak kanıtlanmıştır. Artık kalp ve damar hastalıklarının tedavisinde endotel hücrelerinin sağlıklı işlevlerine geri döndürülebilmesi birincil amaç olmuştur. Bu kronik hastalıkların en erken bulgusu endotel fonksiyonlarında bozulmadır. Özellikle şeker hastalarından alınan kan örneklerinde endotel hücrelerinden salgılanan damar daraltıcı ve pıhtılaşmayı artırıcı hormon benzeri maddelerin kan seviyelerinin arttığı gösterilmiştir. Yüksek kan şeker seviyeleri endotel fonksiyonlarını daha da bozarak damar hasarı oluşumunu şiddetlendirir. Diyabetik hastaların korkulu rüyası körlük, böbrek yetersizliği, inme, kalp krizi gibi komplikasyonlarının oluşumunu hızlandırır.

Endotel fonksiyon testlerinde bozukluk tespit edilen hastalar, erken tedavi ve yaşam tarzı değişikliği ile bu kronik hastalıkların gelişmesinden korunabilirler.

İçinde olduğumuz pandemi döneminde korona enfeksiyonunda damar içi pıhtı oluşumunda endotel hasarının öneminin gösterilmesi tüm korona tedavisi algoritmalarının yeniden düzenlenmesine neden olmuştur. Endoteli koruyucu tedaviler damar içi pıhtılaşmayı önleyerek korona enfeksiyonunun ölümcül komplikasyonlarının tedavisinde öne çıkmıştır.

Yaşlılık aslında endotel fonksiyonlarında bozulmadır. Bunun sonucu kılcal damarlarımız ile dokularımızın arsında yeterli besin ve oksijen taşınım ve zararlı maddelerin uzaklaştırılamaması ile organlarımızda hasar gelişir. Yaşlanma kaçınılmaz bir süreçtir. Ancak sigara, çevre kirleticileri, geçirdiğimiz ateşli hastalıklar, radyasyon, karsinojen maddeler, doymuş yağ ağırlıklı beslenme, kilo almak, aşırı alkol, hareketsiz yaşam yaşlılıkla gelen bu bozulmayı hızlandırır. Değiştiremeyeceğimiz genetik faktörlerimiz dışında alacağımız basit yaşam tarzımızı değiştirecek tedbirler ile yaşlanmak yerine yaş alarak daha sağlıklı damar yapısıyla genç kalmayı sağlayabiliriz. Bugüne kadar bilinenin aksine damarlarımızda oluşan hasarları geri döndürmeyi sağlayabiliriz. Bunun için kaç yaşında olursanız olun asla geç kalınmış değildir. Nitekim son yıllarda endotel kök hücrelerini aktive ederek yapılan tedaviler ile birçok kronik hastalığın şimdiye kadar bilinenin aksine ilerlemesinin yavaşlatılabildiği hatta geri döndürülebildiği gösterilmiştir.

Yaşam tarzımızda yapacağımız değişiklikler, beslenmenizi düzenlemek, aktif bir yaşama yönelmek, en azından düzenli yürüyüş yapmak, doğaya yönelmek, kaygı ve stres ile baş etmeyi öğrenerek endotel fonksiyonlarımızı koruyarak başta damar sertliği (ateroskleroz) olmak üzere birçok kronik hastalıktan korunabiliriz. Endotel yapı ve fonksiyonlarının devamı için beslenme özelliklerinin etkinliği kanıtlanmıştır. Diyetteki karbonhidrat, yağ ve proteinler gibi makro besin öğelerinin miktarlarının düzenlenmesi, doymamış yağ asitleri içeren meyve sebze ağırlıklı diyet sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum ve antioksidan özellikli vitaminler gibi mikro besin öğelerinin miktarları ve dengeli tüketilmeleri gereklidir. A, B9, E ve C vitaminlerinden zengin beslenme antioksidan etkileri ile endotel hücrelerimize zarar veren maddeleri nötralize ederek yardımcı olacaktır. Ayrıca bu besin öğelerinin hazırlanma süreçleri, pişirilme özellikleri ve taze besin tüketimi de çok önemlidir.