“Hipertansiyonu Şaşkınlar Tedavi Eder”den “Tedavi Etmeyen Şaşkındır”a Dönüşen Yolculuk

Hipertansiyon 1931 yılında yayınlanan bilimsel yayınlarda vücudun bir denge mekanizması olarak tarif edilmiştir. Hatta daha da ileri gidilerek kan basıncı yüksek olan bir insan için en büyük tehlikenin kimi “şaşkınlarca” tedavi edilmeye çalışılması olacağı belirtilmiştir. Günümüzde artık bilinmektedir ki hipertansiyon başta kalp, damar, böbrek, beyin ve gözlerde kalıcı geri dönüşümsüz hasara yol açabilmektedir.

-Prof. Dr. Gökçen Orhan (Dr. Siyami Ersek Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği)

Kalbimizden damarlarımız içine pompalanan kanın, atardamar duvarında yaptığı basınç tansiyon olarak adlandırılır. Ölçümde büyük ve küçük tansiyon değerleri belirlenebilir. Kalbin atımında oluşan basınç büyük tansiyon. Kalbin istirahat altında iken oluşan basınç ise küçük tansiyon olarak adlandırılır. Kan basıncının 140/90 mmHg ve üzerinde olması hipertansiyon olarak kabul edilir. Hipertansiyon, erişkin nüfusun üçte birini etkileyen önemli bir sağlık sorunudur. Yaşla birlikte sıklığı artar. 65 yaşın üzerinde 3 kişiden 2’sinde yüksek tansiyon gözlenir.

Hipertansiyon için risk faktörleri, sigara içmek, aşırı kilo, hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme, fazla tuz tüketimi, stresli yaşam, alkol tüketimi, şeker hastalığı, aile öyküsü, uyku apnesi ve kronik uykusuzluktur.

Hipertansiyon 1931 yılında yayınlanan bilimsel yayınlarda dokunulmaması gereken vücudun bir denge mekanizması olarak tarif edilmiştir. Hatta daha da ileri giden bir ifadeyle kan basıncı yüksek olan bir insan için en büyük tehlikenin, bu durumun tespit edilerek kimi “şaşkınlarca” tedavi edilmeye çalışılması olacağı belirtilmiştir. Ancak 1972 yılında hipertansiyon yüksekliğinin hastaların ölüm oranlarını artırdığı kanıtlanmıştır. Günümüzde ise hipertansiyon tedavisi kan basıncı yüksekliğine bağlı gelişen organ hasarının önlenmesi ya da yavaşlatılması amacına evirilmiştir. Artık bilinmektedir ki hipertansiyon başta kalp, damar, böbrek, beyin ve gözlerde kalıcı geri dönüşümsüz hasara yol açabilmektedir.

Uzun süre belirti vermez

Hipertansiyon uzun süre belirti vermez. Zaman içinde organlarımızda hasara yol açar. Başlıca belirtileri, baş ağrısı, baş dönmesi, sersemlik hissi, sık idrara çıkma, nefes darlığı, çabuk yorulma, göğüs ağrısı, çarpıntı, burun kanaması ve kulak uğultusu ya da çınlamasıdır. Beyin kanaması ve felç ilk bulgu olarak gelişebilir.

Hipertansiyon tedavisinin amacı, kan basıncını 140/90 mmHg altına düşürerek organlarda oluşacak hasarların engellemesidir.

Yaşam tarzı ve beslenme değişikliği şart

Yüksek tansiyon yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisi ile tedavi edilir. Yaşam tarzı değişiklikleri yapılmadan ilaç tedavisi ile yeterli sonuç alınamaz. Kilo verme, tuzu kısıtlama, düzenli egzersiz yapma, hipertansiyon diyeti, alkolü kısıtlama ve sigara bırakma yapılması tavsiye edilen yaşam tarzı değişiklikleridir. Hipertansiyonda DASH (Dietary Approach to Stop Hypertension – Hipertansiyonu Düşürcü Diyet Yaklaşımı) diyeti uygulanması gereklidir. Bu diyet bol meyve-sebze tüketimi, az yağlı süt ürünleri, bitkisel proteinler, kolesterolden fakir bol lifli beslenme ve haftada 2 kez balık tüketimini içerir. Doymuş-katı yağlar kısıtlanmalıdır.

İlaç tedavisi hastaya göre değişir, yani ilaçlar her hastaya özeldir. Başkalarının kendilerine iyi geldiğini belirterek size önerdiği ilaçlar ciddi yan etkilere yol açabilir. İlaçlar doktor kesmediği sürece hayat boyu sürekli kullanılmalı ve asla kendi başına kesilmemelidir.  Bu ilaçlar bağımlılığa neden olmaz.

Hipertansiyon yıllarca hiçbir belirti vermeden sinsice ilerleyen, kalıcı organ hasarlarıyla yaşamı tehdit eden sessiz bir katildir. Mutlaka tedavi edilmelidir.