Türk Bireysel Emeklilik Sisteminin Önündeki 3 Engel

Bir emeklilik sisteminin katılımcılarına emeklilik döneminde refah sağlayabilecek bir maaş sunabilmesi için gerekli üç temel koşul var. Bu koşullar özetle, katılımcıların aktif olarak birikim yaptıkları sürenin emeklilik dönemlerinden uzun olması, tasarruf oranlarının emeklilik dönemindeki gelir beklentilerine uygun olması ve emeklilik yatırımlarının enflasyonun üzerinde getiri sağlaması olarak sıralanabilir.

-Dr. Hasan Meral

Türkiye’de Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) 300 milyar TL’yi aşan fon büyüklüğü ile toplumda geniş kabul görmüş bir tasarruf aracı. Son olarak 18 yaş altı çocukların dahil edilmesiyle sistemin kapsama alanı genişledi ve katılımcı sayısı 14 milyona yaklaştı. Bununla birlikte BES’i tamamlayıcı emeklilik sistemi olarak konumlandırma konusunda henüz beklenen seviyede değiliz.

2022 yılında sistemden emekli olanlar ortalamada 242 Bin TL ile ayrıldılar. BES’te emeklilik yaşının 56, Türkiye’deki ortalama yaşam beklentisinin ise 80 yıl olduğu düşünülürse, kişi başına düşen fon tutarı emeklilik dönemi boyunca tamamlayıcı bir gelir yaratacak kadar yüksek değil. Bu birikim seviyesi ile emekli olan katılımcılara 24 yıl boyunca düzenli ödeme yapıldığında aylık maaş tutarı 842 TL’ye denk geliyor ki bu tutar asgari ücretin beşte biri bile değil.

Bir emeklilik sisteminin katılımcılarına emeklilik döneminde refah sağlayabilecek bir maaş sunabilmesi için gerekli üç temel koşul var. Katılımcıların;

  • Aktif olarak birikim yaptıkları sürenin emeklilik dönemlerinden uzun olması,
  • Tasarruf oranlarının emeklilik dönemindeki gelir beklentilerine uygun olması,
  • Ve emeklilik yatırımlarının enflasyonun üzerinde getiri sağlaması gerekiyor.

Türkiye’deki resmi daha iyi anlayabilmek için BES’in bu üç başlıkta nasıl bir performans gösterdiğine daha yakından bakalım.

1- Sistemde Geçirilen Süre

Türkiye’de BES’ten emekli olanlar sistemde ortalama 11,2 yıl geçiriyorlar. Mevduatın ortalama vadesinin 66 gün olduğu bir ülkede bir tasarruf aracından toplumun tüm alışkanlıklarını tek başına değiştirmesini bekleyemeyiz ancak 11 yıllık tasarruf süresinin bir emeklilik sistemi için oldukça düşük olduğu da bir gerçek.

Bu süreyi artırmak için ya sisteme giriş yaşını düşürmeli ya da çıkış yaşını artırmalısınız. Bunun yolu gençleri sisteme dahil etmekten geçiyor. 18 yaş altı BES bunu sağlamaya yönelik önemli bir adım ancak daha kritik olan iş gücüne yeni katılan gençleri sisteme kazandırmak. Ne yazık ki Türkiye’de BES’in işgücüne yeni katılan gençler arasındaki kapsama oranı oldukça düşük, sistemin esas gelişim alanı da burada yatıyor.

2- Tasarruf Düzeyi

Türkiye gibi kronik enflasyon probleminin yaşandığı ekonomilerde, BES katılımcıları için doğru tasarruf miktarını belirlemek tek başına yeterli olmuyor, tasarruf miktarını her yıl reel olarak korumak da en az onun kadar önemli. Sistemdeki katılımcıların katkı paylarının her yıl enflasyon oranında artırılması gerekiyor ancak enflasyon beraberinde alım gücünde düşüşü getirdiğinden bunu uygulamak her zaman mümkün olmuyor. Örneğin Türkiye’deki BES sözleşmelerinde geçen yıldan bu yana ortalama katkı payları %80 oranında artırılabildi mi? Bu yüzden enflasyonunun düşük seyrettiği dönemlerde katkı paylarında yapılacak düzenli artışlar, asgari tasarruf düzeyinin korunması açısından oldukça önemli.

3- Yatırım Getirisi

Türkiye’de BES’in ortalama getiri oranlarına baktığımızda uzun vadede enflasyon karşısında koruma sağladığını görüyoruz, bu güzel bir haber. Tabi ki doğru fonları seçecek finansal okuryazarlık seviyesinde olanlar veya gerekli finansal danışmanlık hizmetini alabilenler için. Geçen yıl kurdaki hareketin etkisiyle çok sayıda emeklilik fonu rekor getiriler elde etti. Öte yandan katılımcıların önemli bir kısmının yatırım yaptığı standart, para piyasası, katkı vb. fonlarda durum tam tersi.

Bireysel Emeklilik Sistemi Türk halkına uzun vadeli birikim alışkanlığı kazandırma konusunda önemli bir misyon üstleniyor. Hem ülke ekonomisinin hem de sigorta sektörünün gelişimi için oldukça değerli katkıları var. Tüm bu kazanımları büyük bir takdirle karşılamakla birlikte, BES’i gerçek anlamda tamamlayıcı bir emeklilik sistemi haline getirebilmek için önümüzde uzun ve meşakkatli bir yol olduğu düşünüyorum.