Önyargıları Yıkan Ürün: Prim İadeli Hayat Sigortası

Prim İadeli Hayat Sigortası poliçeleri uzun süreli olarak düzenlendiğinden, toplam prim üretimi kar topu etkisiyle artıyor. Bu sayede Prim İadeli Hayat Sigortası, hayat branşının geneline oranla üç kat hızlı büyüyor. Ürün beş yıl öncesinde hayat branşı üretimi içerisinde sınırlı bir paya sahipken, bu oran 2021’de %15’e yükseldi.

-Dr. Hasan Meral

Sigortacılık gibi muhafazakâr sektörlerde önyargıları yıkmak zordur. “Türk insanı hayat sigortası satın almaz” da bunlardan bir tanesi. Oysa son beş yılda bu önyargıyı yerle bir eden bir ürün var: Prim İadeli Hayat Sigortası.

Prim İadeli Hayat Sigortası hem vefat hem de yaşam teminatlarını içeren bir tür karma sigorta. Sigortalı vefat ederse yakınlarına vefat tazminatı ödeniyor. Hayatta kalırsa ise ödemiş olduğu primleri yaşam tazminatı olarak geri alıyor. Bu ürünle sigortacılar, tüketicilerin hayat sigortalarındaki en büyük itirazı olan “başıma bir şey gelmezse param boşa gider” söylemine güçlü bir yanıt vermiş oluyorlar. Prim İadeli Hayat Sigortasını cazip kılan bir diğer unsur da primlerin dolara endeksli olarak önenip dolara endeksli şekilde geri alınabilmesi. Primlerin vergi matrahından düşülebiliyor olması da bir diğer avantaj. Ürün tüm bu yönleriyle son derece faydalı bir tasarruf ve koruma aracı.

Tüketiciler de benzer şekilde düşünüyor olacak ki son beş yılda 300 binin üzerinde kişi Prim İadeli Hayat Sigortası satın aldı. 2016 yılında 50 bin civarında olan poliçe sayısı, 2021 sonunda 350 bine ulaştı. Poliçe satışlarındaki bu artış sayesinde 2016-2021 yılları arasında ürünün yıllık poliçe büyüme hızı %50 olarak gerçekleşti. Ürünün satış performansı dikkat çekici olsa da ürünü stratejik olarak değerli kılan prim üretiminin üssel olarak büyüyor olması. Prim İadeli Hayat Sigortası poliçeleri uzun süreli olarak düzenlendiğinden, toplam prim üretimi kar topu etkisiyle artıyor. Bu sayede Prim İadeli Hayat Sigortası, hayat branşının geneline oranla üç kat hızlı büyüyor. Ürün beş yıl öncesinde hayat branşı üretimi içerisinde sınırlı bir paya sahipken, bu oran 2021’de %15’e yükseldi.

Önceki yazılarımdan birinde, Türkiye’de hayat sigortalarının müşteri değerinin düşük olduğunu iddia etmiş, sigortacıların penetrasyon eksikliğinin nedenlerini düşük hasar prim ve yüksek komisyon oranlarında aramaları gerektiğini savunmuştum. Prim İadeli Hayat Sigortasında ise hasar prim oranları yüksek, komisyon oranları nispeten düşük. Doğal olarak da ürünün müşteri değeri diğer hayat sigortalarına oranla çok daha yüksek. Bu durum tüketicilerin neden diğer hayat sigortalarına değil de Prim İadeli Hayat Sigortasına teveccüh gösterdiğini gayet iyi açıklıyor.

Ürünün performansı umut verici olsa da her şey toz pembe değil. Sigorta şirketleri bu üründe temelde finansal gelir üzerinden para kazanıyorlar. Sürdürülebilir bir finansal gelir için de sigorta priminin uzun yıllar boyunca düzenli olarak ödenmesi gerekiyor. Sigortalılar poliçelerini vadesinden önce iptal etmek istediklerinde %100’e varan kesintilerle karşılaşıyorlar. Tüm bu kesintiler bilgilendirme formlarında yazılıyor olsa da hepimiz biliyoruz ki form imzalatmakla bilgilendirmek aynı şey değil. Maalesef ürünle ilgili online platformlarda yüzlerce şikayet bulunuyor. Sektörün bu tarz kompleks ürünler için satış kalitesini denetleyecek kurumsal yapıları tesis etmesi gerekiyor. Aksi halde 90’ların sonu 2000’lerin başında Türk toplumunun hafızasında pek de iyi izler bırakmayan birikimli hayat sigortası tecrübesi tekrar yaşanabilir.

Prim İadeli Hayat Sigortası, belki de birikimli hayat sigortalarından bu yana tüketicilerin bu denli ilgi gösterdiği ilk hayat sigortası ürünü. Sektör birikimli hayat sigortasında yaptığı hataları tekrarlamaz ve kısa vadeli hedeflerden ziyade uzun vadeli kazanımlara odaklanırsa, Prim İadeli Hayat Sigortası hayat branşının gelecek on yıldaki lokomotifi olabilir.