Hasan Meral: Sigortacılar her durumda kazanır (mı?)

Sigortacılar her durumda kazanır (mı?) Sigortacılığa adım attığım 2007 yılından beri Türk sigorta sektör irili ufaklı ekonomik krizlerle karşılaştı. 2008 küresel krizi, 2018 kur krizi ve 2020 Covid-19 pandemisi ilk akla gelenler…

 

Sektör, çoğu zaman adı konmamış bir denge sayesinde bu krizleri büyük yaralar almadan atlattı. Bu dönemlerde teknik gelirler düştüğünde, finansal gelirler bu kaybı kompanse etti. Finansal gelir düşük kaldığında ise teknik sonuçlar genellikle daha iyiydi.

Sigorta sektörünün bugün karşı karşıya olduğu problem ise ne yazık ki öncekilere benzemiyor.

Covid-19 sonrası dönemde sigorta ürünlerinin hasar frekansları yükselmeye başladı. Bu duruma TL’deki değer kaydı da eklenince, özellikle hayat dışı branşlardaki teknik giderler önemli ölçüde arttı. Türkiye’de hayat dışı branşlar 2021 yılında reel olarak %4,4 oranında küçülürken, aynı dönemde hasar ödemeleri %9,3 oranında arttı.

Bugünkü problemi öncekilerden ayrıştıransa, Türk sigorta sektörünün teknik zararla birlikte finansal zarara da maruz kalması. OECD Global Insurance Market Trends raporuna göre Türk sigorta sektörü 2021 yılındaki yatırımlarından reel olarak %9,9 zarar etmiş. Sektör bu performans ile OECD ülkeleri arasında en alt sıralarda yer alıyor.

Türkiye’nin yaşadığı problem bir miktar tüm dünyanın problemi ama büyük oranda kendine özgü. Reel olarak baktığımızda 2021 yılında; bazı ülkelerde yatırım zararlarının olduğunu, prim üretiminin düştüğünü veya hasar ödemelerinin arttığını görüyoruz. Ancak tüm bunların bir arada ve görece yüksek şiddette yaşandığı ülkelerin başında Türkiye geliyor.

Raporda dikkat çekici bir diğer istatistik de Türk sigorta sektörünün yatırım çeşitliliğinin ne kadar düşük olduğu. Sektör yatırımlarının %92’sini mevduat, bono ve tahvillerde değerlendiriyor. Bu anlamda Türkiye’nin üzerinde yer alan ülkelerden birkaçı Ekvator, Küba, Panama.. Gelişmiş kabul edebileceğimiz tüm sigorta pazarlarında ise bu oran %70’in altında.

Bugünkü ekonomik göstergeler Türkiye’nin önemli bir süre daha yüksek enflasyonla yaşamak zorunda kalabileceğini gösteriyor. Yüksek enflasyon dönemlerinde ise yatırımların değerini korumak hiç kolay değil. Sigortacılık gibi kur geçişkenliğinin yüksek olduğu alanlarda paranın değer kaybı hem finansal gelirin hem de teknik gelirin düşmesi anlamına geliyor.

Türk sigorta sektörü yeni dönemde finansal risklerin yönetimini en az aktüeryal risklerin yönetimi kadar ciddiye almak zorunda. Aksi halde, yüksek (düşük) finansal gelir, düşük (yüksek) teknik gelir dengesinin sonuna gelmiş olabiliriz.

OECD Global Insurance Market Trends raporuna ulaşmak için:

https://lnkd.in/dWmYF4E8