Özgür Yılmaz’dan kınama: Sigortacılık vatandaşı korur, devleti güçlendirir

İstanbul Ticaret Odası Sigortacılık Meslek Komitesi Başkanı Özgür Yılmaz, yayınlanan bir videoyla sigorta sektörünü eleştiren avukatla ilgili bir kınama yayınladı. Aynı zamanda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Sigorta Acenteleri İcra Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi de olan Yılmaz, avukatın  ismini anmadan, “Avukat beyefendinin açıklamalarını üzülerek izledim” diyerek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Avukat beyefendi, adaletin hızlı ve etkin olmamasından dolayı sigorta şirketlerinin ortaya çıktığından, sigortalıların sigorta şirketlerinden hasar alma sürecinde büyük bir bürokratik mücadele verdiğinden, ayrıca sigorta şirketlerinin hiçbir zaman topladığı parayı hatta yarısını bile dağıtmadıklarını, sigorta şirketlerinin lüzumsuz haksız kazanç elde ettiklerinden, devletin etkin olduğu yerlerde sigorta şirketlerine ihtiyaç olmayacağından ve zaten vatandaşın vergi verdiği ve devletin tüm haksızlıklara karşı vatandaşın en büyük sigortası olduğundan bahsedip sigortacılık sektörüne bakış açısını sergileyerek, sigortacılık sektöründe infial uyandırmaya çalışmıştır.
Bu durumda video haberde açıklamasını izlediğimiz avukat beyefendi, vatandaşın vergi verdiği ve devletin tüm haksızlıklara karşı vatandaşın en büyük avukatı olması gerektiğini mi düşünmektedir? Aynı şekilde avukatların lüzumsuz ve haksız kazanç elde ettiğini düşünerek, emekleri karşılığında müvekkillerinden aldıkları ücretleri kamuya dağıtması gerektiğini mi düşünmektedir? Devletin etkin olduğu yerde avukatlara ihtiyaç olmamalı diye düşünmekte midir?

Yetkili kurumlara çağrı

Bir meslek örgütü başkanı sıfatıyla bu talihsiz açıklamayı şiddetle kınadığını açıklayan Özgür Yılmaz sözlerine şöyle devam etti: “Başta sigorta şirketlerimizin en tepe çatı örgütü olan Türkiye Sigorta Birliği (TSB) olmak üzere, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK), T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği’ni konuya ilişkin göreve davet ediyorum. Türkiye’de finansal piyasalarda bankacılıktan sonra, Türkiye ekonomisine en büyük katkıyı sigortacılık sektörü sağlamakta olup, daha güçlü sigortacılık sektörü, daha güçlü milli ekonomiyi getirmektedir. Özel sektör, ekonominin özel kuruluş ya da kişilerin denetimi ya da himayesinde olan bölümüne verilen ad olarak bilinir. Özel sektör aynı kamu sektöründe olduğu gibi ekonominin bir parçası olarak bilinir.”

Sigortacılığın tarihteki anlam ve önemi

Özgür Yılmaz açıklamasını sigortacılığın tarihinden örnekler vererek sürdürdü: “Sigortacılığa yaklaşık 4000 yıl önce Babiller zamanında rastlanmaktadır. Zamanın ticaret merkezi olan Babil’de, kervan tüccarlarına borç veren sermayedarlar, kervanların soyulması veya fidye ödeme durumuyla karşılaşmaları halinde tüccarların borçlarını silmekte, buna karşılık borcu tüccarlardan geri aldıkları zaman, taşıdıkları riskin karşılığı olarak ana borç miktarı üzerinden bir miktar para almaktaydı. Bu olay daha sonra Kral Hammurabi tarafından yasallaştırıldı. Hammurabi Kanunlarının en büyük özelliği haydutların saldırısına uğrayan kervanların zararlarının bütün diğer kervanlar arasında paylaşılmasını öngörmesiydi. Bu, tehlike paylaşımının kara taşımacılığındaki ilk örneğidir.

M.Ö. 600 yıllarında Hindular sigorta özelliği taşıyan kredi anlaşmaları yapmaya başlamış, bu anlaşmalar, toplumlardaki sigorta düşüncesini geliştirerek sigortacılıkta ilk adımları ortaya koyması bakımından önem taşımaktadır. Bu tür kredi anlaşmaları orta çağda da gelişerek deniz ödüncü ve nakliyat sigortalarının temelini oluşturmuştur.

Sigortaya daha yakın uygulamalar, özellikle deniz ticaretinin geliştiği yerlerde görülmektedir. İlk denizci uluslardan Kartacalılar, Romalılar ve Yunanlılar arasında geminin taşıdığı yük üzerine borç verip geminin limana varamaması riskini üstlenen ve gemi salimen limana döndüğünde hem verdiği borç miktarı hem de taşıdığı riziko karşılığı faiz niteliğinde önemli pay alanlar bulunmaktaydı. Alınan bu faizler, yüksek olması nedeniyle bir süre sonra yasaklandı. Büyük olasılıkla bu yasak, olabilecek tehlikelere karşı önceden prim alma biçimine, dolayısıyla da sigorta fikrinin doğmasına yol açtı.

Prim esaslı sigorta yaklaşık M.S. 1250 yıllarında Venedik, Floransa ve Cenova şehirlerinde görüldü. Yine de bugünkü sigortacılık anlayışının başlangıcı sayılan sigorta işlemlerine 14’üncü yüzyılda rastlanmaktadır. Ekonomik koşulların değişmesiyle ticaret, 14’üncü yüzyıldan başlayarak çok önemli gelişmeler gösterdi. O devirde deniz ticaretinde en ileride bulunan İtalya’da sigortaya gereksinim duyuldu ve deniz sigortası kavramı da ilk defa burada ortaya çıktı. İlk sigorta poliçesi olarak kabul edilen mukavele 23 Ekim 1347 tarihini taşımaktaydı ve İtalya’nın Cenova Limanı’ndan Mallorca’ya “Santa Clara” adlı geminin yükünü temin etmek amacıyla düzenlendi. İlk sigorta şirketi de 1424 yılında, yine Cenova şehrinde kurulmuştur. Sigorta konusunda ilk mevzuat ise 1435 yılında yayınlanan Barselona Fermanıdır.

On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında meydana gelen yangınlar ve bunların sonucunda uğranılan büyük hasarlar, sigorta hakkındaki olumsuz düşünceler üzerinde az da olsa etkili oldu ve Türkiye’de sigortacılığın miladı oldu. 1870 yılında Beyoğlu’nda meydana gelen büyük bir yangın sigortacılığa ilgiyi artırdı.

Beyoğlu, kentin Avrupa finans kapitali ile ilişkide bulunduğu bir finans merkezi idi. Sakinlerinin önemli bir bölümünü gayrimüslimler, Levantenler ve Osmanlı Devleti’nde ikamet eden yabancılar oluşturuyordu. Yaşam biçimi ve tüketim alışkanlıkları ile değişimin simgesi ve merkezi sayılıyordu. Bu nedenle İstanbul’da sermaye birikiminin kalbi olan Beyoğlu’nun yanması, doğal olarak sigortalanma düşüncesini beraberinde getirdi.”

Vatandaşı korur, devleti güçlendirir
Özgür Yılmaz, dünden bugüne sigortacılık sektörünün taşıdığı önemi anlattıktan sonra sözlerini şöyle tamamladı: “Ciddi bir risk üstelenen ve sosyal devletlerin ihtiyacı olan sigortacılık sektörü genel olarak, sadece riskleri güvence altına alan ve bir risk gerçekleştiği zaman ortaya çıkan hasarın karşılanmasını sağlayan bir sistem olarak algılanır. Oysa sahip olduğu birtakım özellikler nedeniyle sigortacılık sistemi, ekonomide önemli birtakım görevler de yerine getirir. Vatandaşı korur, devleti güçlendirir. Her şeyden önemlisi ciddi bir tasarruf kaynağıdır. Ekonomik kalkınmada tasarrufların önemi büyüktür.

Sonuç olarak, ciddi bir deprem felaketine iyi bir sınav vererek giren sigortacılık sektörü adına, üzülerek ve esefle izlediğim bu haber sonrası, kamuoyunda sigorta şirketleri ve dolayısıyla sigortacılık sektörün adına haberde de yaratılmak istenilen infialin ortadan kaldırılması için tüm sektör paydaşlarını göreve davet ediyorum.”