Deprem sigortasında köklü reform yolda

Sigortalılık oranın düşüklüğüne dikkat çekerek bunun artık bir beka meselesi haline geldiğini söyleyen Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı (SEDDK) Başkanı Mehmet Akif Eroğlu, Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) ve ihtiyari konut sigortasını da içine alacak şekilde, vatandaşın mağduriyetini giderecek, deprem teminat ekosistemiyle ilgili bir reform hazırlığında olduklarını söyledi.

Hatay’da bulunan DASK TIR’ında Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Teknik İşleticisi Türk Reasürans Genel Müdürü Selva Eren ve DASK Koordinatörü Erdal Turgut ile birlikte EKONOMİ gazetesinden Selçuk Altun’a konuşan Eroğlu, 6 Şubat’ta gerçekleşen ve sonrasında devam eden deprem fırtınasının sigorta sektörüne yansımalarını ve bu afete yönelik önümüzdeki döneme dair atacakları adımlar hakkında açıklamalarda bulundu.

DASK’ın konutun tekrar inşa edilmesi için temel inşaat maliyetini karşılayan bir yapı olduğunu ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın belirlediği inşaat maliyetlerini baz alarak bir limit belirlediğini aktaran Eroğlu, “Son belirlenen maliyetler düşük kaldı. DASK’ın ödediğinin üzerine vatandaş mutlaka bir ihtiyari konut poliçesi yaptırmalı. Konut poliçelerinde de deprem teminatının olup olmadığı mutlaka kontrol edilsin. Bazen vatandaş konut kredisi alıyor, alırken bu poliçeler yaptırılıyor ama deprem teminatı konmuyor, konsa da düşük tutuluyor” dedi.

DASK ve ihtiyarı konutu da içine alan bir çalışma başlattıklarını açıklayan Eroğlu, “Devrim niteliğinde bir çalışma hazırlığı içerisindeyiz. Bugün itibariyle yaşanan tüm sorunları ortadan kaldıracağız. Artık bu işi şirketlerin inisiyatifine bırakamayız. Burada vatandaşın mağduriyetini giderecek, DASK ve ihtiyari konut sigortasını da içine alacak şekilde deprem teminat ekosistemiyle ilgili bir yapı kurmamız lazım. Bu deprem bize şunu gösterdi: Deprem konusu ne sigorta şirketlerine ne de DASK’a bırakılmayacak kadar ciddi bir iş. Biz bunun kuralını koyacağız ve reform yapacağız. Ne kadar can acıtırsa acıtsın” ifadelerini kullandı.

Sigortalılık oranımız yüksek olsaydı ekonomik kaybı dünya ile paylaşırdık

Her doğal afetten sonra olduğu gibi bu depremlerden sonra da sigortada bir talep artışı gözlendiğinin altını çizen Eroğlu, şöyle devam etti: ” Özellikle DASK’ta bunu net olarak görüyoruz. İhtiyari tarafta da vatandaşlar teminatlara bakıyorlar. Şu andaki sigortalılık oranlarına bakacak olursak özellikle depremde en çok hasar alan Hatay ilimizde DASK kapsamındaki sigortalı oranının %40’ın altında, ihtiyari konut sigortası oranının ise %18’in altında kaldığı görülüyor.

Gelir seviyesi daha iyi olan Gaziantep ve Adana illerimizde bile ihtiyari sigortalılık oranı sırasıyla %25 ve %21 seviyesinde. Bu deprem sonrasında hazır böyle bir bilinç oluşmuşken, herkeste sigorta farkındalığı artmışken, kamu otoritesi, siyasetçi, vatandaş, sigorta şirketi, acente, ne kadar sektör paydaşı var ise hep beraber buradan bir ders çıkarmamız ve sigortalılık oranlarını artırmamız lazım. Bu artık bir beka meselesi. Şu anda da görüyoruz. Bu kadar düşük sigortalılık oranına rağmen sektörümüzün verdiği teminat tutarı 1.6 trilyon lira. Sigortalılık oranımız yüksek olsaydı, bu kaybı biz dünya ile paylaşsaydık tablo bambaşka olurdu. Ticaret şehirlerinde, üretim merkezlerinden bahsediyoruz. Çoğunda poliçe, sigorta yok. Hele hele KOBİ’lerde hiç yok. Bizim burada devrim niteliğinde bazı sonuçlar çıkarmamız ve tedbirler getirmemiz lazım. Bu bilinçle, vatandaşın unutmasını beklemeden milli seferberlik gibi sigorta olayını çözmemiz gerekiyor.”

Fiilen tespit edilen sigortalı hasar 37 milyar TL

Depremin etkilediği illerdeki sigorta verileriyle ilgili bilgi paylaşan Eroğlu, sektörün toplam 5.4 milyon poliçe sattığını ve 1.6 trilyon lira teminat verdiğini aktardı. Eroğlu, “Buradan sektöre düşen konservasyon (şirketlerin üzerinde tuttuğu risk) yaklaşık 76,5 milyar. Bunun da çeşitli kadastrofik korumaları var, onlar da çıktıktan sonra şirketlerin özkaynaklarından çıkacak olan rakam 3 milyar TL. Bu 3 milyarı da ‘deprem dengeleme karşılığı’ dediğimiz tutar var, onun büyüklüğü de şu anda 3 milyar.

Dolayısıyla o tutar da bunu karşılıyor. Yani bugün itibariyle sektörün öz kaynağını bu anlamda olumsuz etkileyecek bir durum söz konusu değil. Sektör ağırlıklı olarak riski reasüransla devrettiği için böyle bir durum ortaya çıktı. Ancak, buradan gelen maliyetlerle hasar primlerimizin 4 puan artacağını ve sermaye yeterliliğinin de 4 puan azalacağını düşünüyoruz. Özetle, sektörümüz bu depremde yaşanan kayıpları karşılayabilecek güçte. Şu anda tüm odağımız eksper faaliyetleriyle hızlı bir şekilde vatandaşa paraları ödemek.

Kamu olarak odağımız, hızlı bir şekilde hasar tespit çalışmalarını yaptırmak, bu tazminatları özellikle kaskoda, ihtiyari konutta karşılamak. 76,5 milyar TL hasar bekliyoruz dedik ama, şu anda fiilen tespit ettiğimiz hasar tutarı 37 milyar. Bunun 36 milyarı karşılık olarak duruyor, 1 milyarını şu anda sektör fiili ödemiş durumda. 36 milyar da gelen bildirimlerden ayırmış vaziyette. Ama biz tahmini hasarın bunun 2 katı olacağını düşünüyoruz. Bu ödediğimiz ve karşılık ayırdığımız 37 milyarın 30 milyarı yangın branşında. Bunun 5 milyarı ihtiyari konut, diğeri ticari sınai yangın, 1.6 milyarı kasko diğerleri de diğer branşlar. Bu sektörün üstlendiği 76 milyarın 73 milyarını dünyaya devrediyoruz. Burada katastrofik bir koruma var. Keşke sigortalılık oranımız daha yüksek olsaydı da tümünü dünya ile paylaşsaydık” ifadelerini kullandı.

REASÜRANS KAPASİTESİNDE TRAVMATİK BİR DÜŞÜŞ OLMAZ

Dünya reasürans piyasasında geçen yıllarda gerçekleşen büyük doğal afetlerden sonra yüklü tazminatlar ödendiğini ve bunun sonucunda da reasürans piyasalarında hem kapasitelerin daraldığını hem de maliyetler arttığına işaret eden DASK Teknik İşleticisi Türk Reasürans Genel Müdürü Selva Eren, “Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen depremlerden sonra reasürans piyasasında çok travmatik bir yansıma beklemiyorum. Katastrofik korumalar zaten bunun için alınıyor. Ama, mutlaka hem fiyat ve kapasite anlamında bir takım farklılıklar yaşanacaktır. Fakat ben dünden de çok farklı olacağını düşünmüyorum” dedi.
Türk Reasürans’ın sektöre vereceği kapasiteleri artırmak için çalışmalara hız verdiklerini belirten Eren, şunları söyledi: “DASK’ı aldığımız zaman toplam reasürans koruması 14 milyardı. 10 milyar da parası vardı. Toplamda 25 milyar ödeme gücü vardı. Bugün 117 milyar ödeme gücü bulunuyor. 23 milyar fonumuz var, geri kalanı tamamen reasürans koruması diyebiliriz.”

Hafif hasarlıların ödemelerini 72 saatte yapacağız

Bugüne kadar 347 bin hasar başvurusu yapıldığı bilgisini paylaşan Eren, hasar başvurularını pert, orta, hafif, ağır hasarlar olarak sınıfl andırdıklarını aktardı. 283 bin başvurunun hafif hasarlı bildirimlerden oluştuğunu bildiren Eren, şöyle devam etti:

“Bunları elleçlemek çok el oyalayıcı. Zaten ülke genelinde toplam 280 eksperimiz var. Hepsini göndersek bitirmek mümkün değil. Bunun için biz şu anda pertlerde 15 bin hasarın 9 bin 300’ünü ödedik. Orta hasarlılarda da ödemeye devam ediyoruz. Ağır hasarlarda ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile vatandaş arasında uzlaşmayı gerektiren 1 aylık bir itiraz süresi var. Bu sürecin netleşmesini beklemek durumundayız. Onun dışında yasal bir bekleme gerektirmeyen durumlarda ödemeleri hızla yapıyoruz.

Bugün itibariyle yüzde 80 ödeme oranıyla gidiyoruz pertte. Orta hasarlılarda da oldukça iyi ama asıl hafif hasarlarda çok el oyalayıcı. Orada da yeni düzenleme ile birlikte 72 saatte ödemeyi gerçekleştireceğiz. Vatandaş, tapu, nüfus kağıdı ve Çevre Şehircilik Bakanlığı’ndan aldığı tespit raporunu bizim uygulamamıza yükleyecek, biz 72 saat içerisinde bu ödemeyi yapacağız.”

DASK’ın çok başarılı bir sistem olduğunu belirten DASK Koordinatörü Erdal Turgut ise, “20 yılda geldiği nokta olarak baktığımızda büyük işler yaptı. Bugün itibariyle şu yaşanan deprem sonrasında bütün sektör, 1 milyar ödeme gerçekleştirirken, biz DASK olarak 2,5 milyar TL ödeme yaptık. Bu muazzam bir şey” ifadelerini kullandı.