Zaman Dayanışma Zamanı

Kötü sallandık. İçimiz acıdı… Çoğumuz uzakta da olsak asrın felaketini yaşadığımız depremde kimilerimizin yakını, canı kimilerimizin arkadaşı, meslektaşı, kimlerimizin malı mülkü yok olup gitti.

Sigorta şirketlerimiz deprem bölgesine hemen gitti. 1999 depreminde de gitmiştik. Canını kurtarmış olanların yüzlerindeki kederi görmemek, yaşamamak mümkün değildi. Aynen son depremde yaşanan gözlerimizi yaşartan olaylar gibi. Tırnaklarıyla kazıyarak göçük altından binanın çatısına kadar çıkıp zamanında yardım gelmediği için hayatını kaybedenden babasının göçük altında olduğunu bile bile kepçelerle o alanın düzeltilişine şahit olanlara kadar ne kadar büyük acılar yaşandı. Kendi aile bireylerinin cesetlerini alıp arkadaşının ailesine ait cesetleri almak için desteğe gidenden babasının cesedine sarılı şekilde kırk sekiz saat göçük altında kalan küçük çocuğa kadar ne korkunç hikayeler yaşandı ülkemizin on farklı şehrinde. Onlar yaşadı bizim gözlerimiz yaşlarla doldu. Sonra hayatta kalanlar için yaşam savaşı başladı. Açlık, susuzluk, soğuk, tuvalet sorunu, yalnızlık, çaresizlik…

Malatya’dan bir genç okuldaşım beni aradı. “Serpil Abla beni aramadın gönül koydum” dedi. Oysa aramış ama ulaşamamıştım ona. “Her şeyimizi kaybettik ama hayattayız şükür” dedi. Neye ihtiyaçları olduğunu sordum. Söylemedi. “Sokaklarda kalanları düşününce biz iyiyiz. Uzaktan bir akrabamızın evine sığındık, köydeyiz” dedi. Gururlu çocuktur. Söylemez biliyorum. Eşya adına hiçbir şeyleri kalmadığını, ortada kaldıklarını hissettim. Ona rağmen kimseden yardım isteyemeyeceklerini söyledi. Ancak ısrarım karşısında dayanamayarak desteğimizi güç bela kabul etti. Geçenlerde beni arayıp, “Ailem de ben de teşekkür ediyoruz. Kendinize iyi bakın diyen çok oldu ama nasıl bakacağımız konusunda tasalanan ve beni zorlayan tek sen oldun. Halden anlıyorsun abla iyi ki varsın” dedi. Bu kısmı fazla uzatmadık. Sevmem övülmeyi. Dayanışma budur benim gözümde. Elden geldiğince sessizce yapılmalı.

Ama bireysel, gönüllülük esasıyla yapılan desteklerin yerini profesyonel hizmetlerimizle karşılamalıyız aslında. Bir teminat ekleyelim poliçelere. Teminatın adına da “deprem gündelik tazminatı” diyelim. Konut, ferdi kaza poliçelerine eklensin mesela. Depremde zarar görenlerin acil ve temel ihtiyaçlarını gidermek üzere kullanacakları bir gündelik tazminat ödemesi olsun bu hizmet. Sağlık sigortalarına deprem sonrası psikolojik danışma hizmeti ekleyebiliriz. Hatta konut ve işyeri poliçelerinde acil yardım eğitimi de ek hizmet olabilir. Belki de sektörde doğal afetlere karşı bir danışma ekibi oluşturmalıyız. AKUT gibi bir organizasyon düşünün. Acil Destek Sigortacılar Ekibi- ADSE olsun ismi. Deprem sonrası süreçte yer alsın bu ekip. Bu ekip yıl içinde 2-3 kez olağanüstü durumlara yönelik simülasyon yapsın.

Bir de sigortası yapılacak binaların sağlamlığına yönelik girişimde bulunmalıyız. İnşaatı riskli olanlara muafiyet uygulanmalı mesela. Bu uygulama kişilerin ev satın alırken sağlamlığına dikkat etmesine de vesile olsun. İnşaat sigortaları yapılırken kolon demirlerinin bağlanıp bağlanmadığı aşama aşama kontrol edilmeli ya da rapor istenmeli belki de.

Şebnem Duman hocamızın sigortayı “sosyoekonomik kayıpları önleyen bir dayanışma işlemleri organizasyonu” şeklinde tarif edişi geldi aklıma. Evet, bir organizasyon. O yüzden riske karşı alınacak önlemleri de organize eden tarafız. Bir dayanışma işlemi. Risk gerçekleştiğinde çözüm için çalışan ekiplerin içinde bir yere sahibiz aslında. Evet, sigorta sosyoekonomik kayıpları önler. Gözümün başımın sadakası olsun diye değil, profesyonelce yaşam standardının korunmasını sağlayan en etkin ve ekonomik çözümdür. O yüzden riskin gerçekleşme olasılığının azaltılmasından, risk gerçekleştiğinde tazminatın/ hasarın karşılanmasına kadar her aşamada insanımızın hayatına anlam katar. Çünkü riski profesyonelce değerlendiren ve yapılması gerekenleri planlı şekilde hayata geçiren taraftayız.

Madem fay hattı üzerinde ve tehlike altındayız. Teknolojinin nimetlerinden yararlanarak hizmetleri daha çok çeşitlendirmeliyiz. Şirket sistemlerinin uzaktan takibi, göçük altındaki canlılara ulaşmada robotların/sinyal sisteminin kullanımı, acil yardım butonu ile hane halkı / iş sahiplerinin yardım isteyebilmeleri için olağanüstü durumda imkân sağlanması gibi uygulamalarla sigorta ürünleri çok daha cazip hale gelmez mi?

Bugün ülke genelinde dayanışma içinde olma zamanı. Bizim için ise yeni ihtiyaçlara göre farklı geliştirmeler yapma dönemi. Zaman yaraları sarabilir, sigortacı olarak bizler de geliştirmelerimizle tüm dünyayı sarıp sarmalayabiliriz.