Serpil Akyol Erden: Sıcaklar, İklim Krizi ve Sigorta Sektörü    

Bodrum’a sadece 8 mil uzaklıktaki Kos adasının altın rengi ince kumlu plajında kristal gibi berrak denizi izlerken “çok sıcak, dayanılmıyor” diye geçirdim içimden. Turizm firmalarının afişlerindeki görüntüleri andıran ortam içinde, elimde buz gibi soğuk meyve kokteyli ile güneşlenirken içimden geçenlerin aslında büyük bir felaketin masum bir yorumu olduğunu düşündüm. Çünkü şiddetli sıcak hava dalgaları iklim değişikliğinin en önemli belirtilerinden biri ve dünyanın giderek artan bir hızla ısındığının göstergesi. Küresel iklim krizi son yıllarda her yerde etkisini hissettirmeye başladı. Sıcak nedeniyle yoğun kullanılan klimaların şebekelere bindirdiği yükün sonucu olarak meydana gelen elektrik arızaları artık günlük yaşantımızı sekteye uğratmaya başladı.

O güzel tatil ortamında bir an gözlerimde, distopik Amerikan filmlerindeki çölleşmiş dünya görüntüleri canlandı.

Atmosferde biriken sera gazları küresel ısınmanın en önemli sebebi. Karbondioksit emisyonlarını azaltmanın yolu fosil yakıt tüketimin durdurulması ve temiz yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasından geçiyor. Maliyeti düşük olan bu yöntem, IPCC İklim değişikliği analizi raporları incelendiğinde de görüleceği üzere gezegenimiz ve insanlığın geleceğini güvence altına alacak çözüm olmakla beraber hayata geçirilmesi maalesef epey zaman alacak. Dolayısıyla, iklim krizinin yarattığı maddi kayıplar için sigorta tek önlem olarak ön plana çıkıyor.  

İklim krizinin etkilerini petrol, kömür ve doğal gazın öncelikle enerji elde etmek için yakılmasıyla aşırı sıcaklar, ani ve yoğun yağışlar ile kuraklık şeklinde hissediyoruz. Bunlar sağlık, gıda, su kaynakları, insan güvenliği gibi birçok alanda negatif etki yaratıyor. Sigorta sektörü bu gelişmelerin ışığında iklim krizinin yarattığı maddi kayıpları giderecek ürün ve teminatlar geliştiriyor. Çünkü sigortalılar örneğin kaskosunu yaptırırken artık “dolu teminatı var?” mı diye soruyor. Ekilebilir tarım arazilerinin doğal afetlerden olumsuz etkilenmesi, çiftçilerin hasat almasına ve meralardaki hayvanların beslenmesine engel olduğu için tarım ve besicilikle uğraşanlar tarım sigortası, hayvan hayat sigortası yaptırmaya yöneliyor. Sigorta pazarımızda “iklim sigortası ilk ateş poliçesi” bu konuya güzel bir örnek bence. Bu ürünle yangın teminatına, dolu, fırtına, sel-su baskını, hortum gibi felaketler ve bu felaketlerin dolaylı etkileri olan kar ağırlığı, toprak kayması, dolu sebebiyle cam kırılması ve araca gelen zararlar, fırtına kaynaklı ağaç devrilmesi ve ferdi kaza kapsamındaki riskler, sigortalı, sigortalıya ait konut, işyeri, motorlu kara taşıt, tekne, bina ve eşyalar için ilk ateş esasına göre küçük bir prim karşılığında eklenebiliyor.

Ürün geliştirmenin yanı sıra sektörümüzde iklim değişikliğinin sigortalılar ve sigorta şirketi faaliyetleri üzerindeki olası etkileri saptanır ve bu etkiler şirket politikalarına dâhil edilirse sigorta şirketleri taşınabilecek risklerle orantılı sermaye ve reasürans gerekliliğini de gündemlerine alacaktır. Gelişmiş ülkelerde sigorta sektörü ürün geliştirme, sermaye, reasüransın yanı sıra özel sektör, gönüllü kuruluşlar hatta üniversitelerle beraber doğal afet hasarlarının önlenmesi ve toplumun bilinçlendirilmesi noktasında da çalışmalar yapıyor. Biz neden aynısını yapmayalım? Bunu yaparsak, sigorta talebi sadece doğal afetler sonrasında ve afet bölgesiyle sınırlı kalmayacak, kalıcı bir hale gelebilecektir.

Biz kumsalda sıcaktan bunalırken bir yandan da ormanlar yanmaya devam ediyor. Dolayısıyla iklim değişikliği ve artan sıcaklarla beraber afetlerde yaşanan zararları hızlı şekilde karşılayarak sigortalılarımızı rahatlatsak da en önemli görevimizin sigortalıları bilgilendirmek olduğunu düşünüyorum. Doğal afet risklerini içeren sigorta paketlerine dikkat çekerek farkındalığı arttırma konusunda sigortacıların önemli bir işlevi olabileceğine eminim.

İklim krizi ve Küresel Yeşil Yeni Düzen isimli kitapta Noam Chomsky ve Robert Pollin’in dediği gibi, dünyamız gün geçtikçe şiddetli hava olaylarının, kuraklığın, yükselen deniz seviyelerinin ve mahsul kıtlığının altında yaşama elverişsiz hale geliyor. Sigorta ile güvence altına aldığımız sigortalılar ve onların çevrelerinde yaratacağı farkındalığın bu gidişatı durdurmakta önemli bir katkısı olacağına inanıyorum.

Gerçekten istersek hem işimizi yapıp işimizden para kazanır hem de toplumdaki bilinç düzeyini arttırarak dünyanın kurtulmasına destek olabiliriz.