TSB Başkanı Gülen: İstanbul depremine hazırlanmak için ‘Hemen Şimdi’ dememiz çok önemli 

Sigorta Haftası, 2. Uluslararası Sigorta Zirvesi’yle başladı. “Afet Riskleri ve Sigorta: Afetlerin Etkilerini Azaltmada Sigortacıların Rolü” konusuyla düzenlenen Zirvede açış konuşmaları yapılıyor. Konuşmacılardan Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Uğur Gülen, olası İstanbul depremine vakit kaybedilmeden hazırlanmanın önemine dikkat çekerek, “Burada en önemli risk olası bir İstanbul depremi olarak karşımızda duruyor. Bu konuda da ‘hemen şimdi’ dememiz çok önemli. Sektör olarak devletimizin yönlendirmeleriyle her türlü çalışmanın içinde yer alacağımızın bilinmesini istiyorum” dedi.

TSB Başkanı Uğur Gülen konuşmasını şöyle sürdürdü:

12. Sigorta Haftası kapsamında düzenlediğimiz 2. Uluslararası Sigorta Zirvesi’ne hoş geldiniz, şeref verdiniz. Bu yıl da Sigorta Haftası’nda, tüm sektörün, paydaşlarımızın ve devletimizin gücünü yanımızda hissettiğimiz ve sizleri ağırladığımız için çok mutluyuz.

Sektörümüzün bugününü ve geleceğini konuştuğumuz, ülkelerimizin ekonomilerine katma değer sağlamak, sigorta sektörünü büyütme ve sigorta ve sigortalıların varlıklarını güvenceye almak için düzenlediğimiz bu Zirve’mizde değerli paydaşlarımızın ve devletimizin gücünü yanımızda hissettiğimiz için büyük memnuniyet duyuyoruz.

Konuşmama, tüm dünyayı derinden etkileyen Pandemi olmak üzere, ülkemiz özelinde de bizlere büyük acılar yaşatan 6 Şubat depremlerinde sektörümüzün tüm şirketleri ve paydaşlarımızın gösterdikleri çaba ve vatandaşlarımızın her daim yanında olmaları nedeniyle sonsuz şükranlarımı sunarak başlamak istiyorum.  İyi ki varsınız…

Ülkemiz sigortacılığının rehber kuruluşu Türkiye Sigorta Birliği olarak, 73 üye şirketimizle birlikte; sigorta sektörünü büyütmek ve sigortalılarımız lehine ürünler geliştirerek sigortacılığı yaygınlaştırmak için faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Çünkü biliyoruz ki, bu yolda attığımız her adım ülkemiz ekonomisine katma değer olarak geri dönüyor ve bunun sonucunda da vatandaşlarımızın, şirketlerimizin, ticari işletmelerin geleceğe güvenle bakmalarına katkıda bulunmuş oluyoruz.

Şunu da belirtmekte fayda görüyorum; Sigortacılık sektörümüz, devasa bir ekosistemin merkezinde bulunmaktadır. Sektörümüzün bu konumu TSB olarak üzerimize düşen sorumluğu daha da artırmaktadır. Bu sebeple TSB olarak sadece sigorta şirketlerini değil tüm bu ekosistemi düşünerek çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Sektörümüz, hem sigortacılık hem de emeklilik alanında büyümeye devam ediyor. 2023 yılının yarı yılında 6 Şubat depremleri gibi ülkemizin tarihinin en büyük felaketlerinden birini yaşamış olmamıza rağmen aktif büyüklüğümüz 1,1 Trilyon liraya, prim üretimimiz ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 131 oranında artarak 210 milyar liraya yükselmiştir. Hedefimiz yıl sonunda 500 milyar TL’ye ulaşmak. Aldığımız primler karşılığında sektör olarak ülke ekonomimize sağladığımız teminat ise GSYİH’nin 24 katı, üstlendiğimiz tazminatlar ise 170 milyar TL’dir. Bu rakamları görünce sektörümüzün ülke ekonomisindeki hayatiyetini daha bir iyi anlamış oluyoruz.

Öte yandan ülkemiz finans sisteminin belki de en önemli başarı hikayelerinden biri olan BES’te 20 yılımızı kutlamaya hazırlanırken, 16 milyona yakın katılımcıyla, 650 milyar lirayı aşan bir fon büyüklüğüne ulaşmanın haklı gururunu yaşıyoruz.

Sektörümüzün ürettikleri ve ülkemizin gelişmesindeki verdiği destekler yanında gündemi de yoğun. Bunların başında 6 Şubat depremleri ile ülkemiz sigortacılığında ilk sıralara gelen ve bugün tüm dünyada artan iklim değişikliği kaynaklı doğal afetler nedeniyle ciddi şekilde tartışılmaya başlanan reasürans kapasitesi konusu geliyor. Sigortacılığın sürdürülebilirliğinde reasürans desteği olmazsa olmaz. Bu konuda ülkemizde yerleşik reasürans şirketlerimiz ve global reasürans şirketleriyle sigorta şirketlerimizin ülkemiz sigortacılığına olan kapasitelerinin artarak devam etmesi için yoğun şekilde çalışıyoruz. Ama şunun da altını çizmeliyiz ki, işimiz çok zor, hem reasürans kapasitesi bulmada zorlanıyoruz hem de reasürans maliyetleri artıyor.

Tabi ki burada en önemli risk olası bir İstanbul depremi olarak karşımızda duruyor. Bu konuda da “hemen şimdi” dememiz çok önemli. Sektör olarak devletimizin yönlendirmeleriyle her türlü çalışmanın içinde yer alacağımızın bilinmesini istiyorum. Öte yandan kurulduğu günden bugüne birçok depremde rüştünü kanıtlamış son 6 Şubat depremlerinde görevini eksiksiz yerine getirmiş DASK’a sonsuz teşekkürlerimi iletmek isterim.  İyi ki varlar.

“Hemen şimdi” diyerek sektörümüzü; doğal afeti, depremi, afet sigortasını ve yeniden inşa süreçlerini kapsayan bir programla, yurt içinden ve yurt dışından uzmanlarla ele alacağımız iki gün süresince, yapılacak paneller ve oturumlarla küresel ve bütüncül bir yaklaşımla masaya yatıracağız. Ayrıca yaklaşan İstanbul Depremi’ne hazırlıklı olmak için, Uluslararası Sigorta Zirvesi’ni “Afet Riskleri ve Sigorta: Afetlerin Etkilerini Azaltmada Sigortacıların Rolü” temasıyla düzenledik.  Katılımcılarımızın sunacağı farklı bakış açılarını birlikte değerlendirme ve afetlere karşı tedbir ve afet sonrası kalkınma, yeniden inşa konularına yönelik fırsatları birlikte değerlendirme imkânımız olacak. Bu vesileyle teveccüh gösterip programımıza katılan tüm konuklarımıza teşekkürü bir borç bilirim.

Sektör olarak ister istemez sürekli anıldığımız fakat sadece ülkemiz sigortacılığının değil tüm dünya sigortacılığının kanayan yarası Trafik Sigortası da gündemimizin ilk sıralarında olmaya devam ediyor. Bugün 23 milyon insanımıza dokunduğu ve zorunlu bir sigorta olduğu için yapılan ve yapılacak her düzenleme kamuoyunda büyük ses getiriyor.  Sektörümüz bu branşta çok ciddi sıkıntılar yaşıyor olsa da sorumluluklarını eksiksiz bir şekilde yerine getirmeye devam ediyor. Düzenleyici kurumumuzun bu alanın daha sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için yaptığı düzenlemeleri destekliyor ve hedeflenen serbest tarifeye geçişi sabırsızlıkla beklediğimizin altını çizmek isterim.

Sigorta sektörümüz konuşmanın başında da bahsettiğim gibi yaşanan tüm olumsuzluklardan alnının akıyla çıkma başarısı gösterdikçe devletimizden de son dönemlerde büyük teveccüh görür duruma geldi. Son yıllardaki tüm OVP’lerde kendine önemli yer edinen sigorta ve bireysel emeklilik sektörümüzün son OVP’de de yer alması bizleri mutlu etti. Tabi ki biz bunları bir ödev olarak görerek çalışıyor ve ülkemizin kalkınmasına daha fazla katkıda bulunmak için var gücümüzle çalışıyoruz.

OVP içinde yer alan Katılım sigortacılığı mevzuat altyapısı ve ekosistemi geliştirilecek, katılım finans esaslarına uyumlu sigortacılık tekniklerinin daha etkin ve şeffaf şekilde uygulanmasına yönelik düzenlemeler hayata geçirilmesini,

Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fon türleri katılımcıların birikimleri için daha fazla katma değer üretecek şekilde yeniden tasarlanacak, devlet katkısı getirilerinin artırılmasını, kesintilerin sadeleştirilmesini sağlayacak düzenlemeler yapılacak ve bu kapsamda, BES’in cazibesi artırılarak sistemdeki fon tutarı ve katılımcı sayısında artış sağlanması,

Otomatik Katılım Sisteminin (OKS) işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği tamamlayıcı emeklilik sisteminin kurulması,

Tüm afet tehlikelerini kapsayacak afet sigortası geliştirilerek yaygınlaştırılması ve zorunlu deprem sigortasının beyanı ve ödemesinin etkin takibinin sağlanması,

Ve son olarak bina tamamlama sigortasının yaygınlaştırılmasına ilişkin çalışmaları, ödev olarak alıyor ve yoğun şekilde çalışıyoruz.

Çünkü biliyoruz tüm bunlar ülkemizin geleceğe güvenle ulaşmasında önemli adımlar ve bu adımlar güçlü sigortacılık güçlü Türkiye yolunda, sigortacılığın tabana yayılması için büyük önem arz ediyor.

Tüm bunların yanında olmazsa olmazımız belki de TSB’nin en önemli varlık sebebi olan ülkemizdeki sigortalılık oranını artırma konusunda çalışmalarımıza da yoğun şekilde devam ediyoruz. Bu konuda kamuoyunu bilgilendirici iletişim çalışmalarımız, şirketlerimizin çalışmaları, ihtiyaçlara yönelik yeni ürün ve hizmet geliştirme yönlü projeler, başta düzenleyici otoritemizin yönlendirmeleri ve paydaşlarımız aracılığıyla sahadan alınan dönüşlerle hız kesmeden devam ediyor.  Çünkü biliyoruz ki sigortalılık oranlarımız ne kadar artarsa ve 85 milyon insanımızın her birine dokunabilirsek geleceğe daha güvenle bakabiliriz.

Sigorta ve bireysel emeklilik sektörümüz bugün yabancı sermayenin en önemli yatırım alanlarından biri konumunda. Öte yandan regülatör kurumumuz SEDDK’nın kurulması ile birlikte sektöre olan güvenin artmaya başlaması, sektörümüzde kurulan yeni şirket sayılarının ve sektöre girmek isteyen sermayedarların artmasında kendini gösteriyor. Sektörümüze olan bu ilgi bizleri mutlu ediyor. Aynı şekilde yabancı sermayenin ilgisinin de sürüyor olduğu görmek ve bu konuda başta devletimiz olmak üzere önemli yabancı şirketlerden gelen cesaretlendirici açıklamaları görmek bizleri gelecek adına umutlandırıyor.

Konuşmamın sonunda Türkiye Sigorta Birliği’nin “Sigorta Kıymet Bilmektir” şiarını ve sloganını hatırlatmak istiyorum.

Bir süredir yalnızca ülkemizi değil dünyanın pek çok ülkesini sarsan, derinden etkileyen afetler, deprem felaketi, gıda krizi, ekonomik dalgalanmalar ve savaşlar nedeniyle elimizdeki kıymetleri korumanın ve güvence altına almanın önemini hep birlikte yeniden gözlemledik. Depremden sonraki süreçte değil, depremin öncesinde önlemlerimizi almaya başlamamızın gerekliliği de bizlere sorumluluk yüklüyor. Afetlerin felaketlere dönüşmemesi için; aldığımız tedbirlere ek olarak varlıklarımızı sigortayla güvence altına almalıyız. Özetle sevdiklerimizin, varlıklarımızın, alın terimizin ve çocuklarımızın geleceğinin kıymetini bilmemiz gerektiğine inanıyorum.

Düzenlediğimiz Zirve de afet odağında bir araya geldiğimiz bu büyük bulaşmamızı, ülkelerimiz ve vatandaşlarımız adına bu sebeple değerli kılıyor.

Sözlerime son verirken bu Uluslararası Zirvesi’nin düzenlenmesi için çok büyük katkılar sağlayan sponsorlarımız; Sigorta Tahkim Komisyonu, Dogma Alares, TSPB-Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği, Allianz Teknik, Axa Sigorta, EY (Ernst & Young), HDI Sigorta, PWC, Remed Assistance, SEGEM, Sigorta Bilgi Ve Gözetim Merkezi, Wiyo ve Agito’ya Birliğimiz adına şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca bu güzel organizasyonun gerçekleşmesinde yoğun emek sarf eden Birliğimizdeki değerli çalışma arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum.

Hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyor, katılımlarınız ve değerli katkılarınız için teşekkür ediyorum.