Evet sonbahara sigorta ile dolu dolu girdik. Bu bende büyük bir heyecan yarattı “sigortalanmış Türkiye” hayalimin coşkusunu içimde hissetmemi sağladı.
***
Eylül ayının sonunda Türkiye Sigorta Birliği’nin bu yıl 12’ncisini düzenlediği Sigorta Haftası ve bu hafta içinde yer alan 2. Uluslararası Sigorta Zirvesi bence çok verimli geçti. Tüm sektör temsilcileri bir aradaydı. 25-26 Eylül tarihlerinde gerçekleşen zirvede tamam yine sigortacılar olarak biz bizeydik ama Japonya, Yeni Zelanda, Yunanistan gibi yakın dönemde deprem tecrübesi yaşamış ülkelerin sigorta temsilcileri de yanımızdaydı. Ayrıca katılımcılar arasında sigorta üzerine çalışmalar yapan, üniversitelerin sigorta bölümünü temsil eden akademisyenler vardı. Bence bu çok önemliydi. Çünkü, sektörün içinde olmak, sektörün temsilcileriyle aynı pencereden sektöre bakmak üniversitelerin sigortacılık bölümlerinde eğitim gören öğrencilere de bu bakış açısının iletileceği anlamına geliyor bence.
Sigorta Haftasının teması herkesin gündeminde olan konulardı. Deprem, küresel ölçekteki katastrofik riskler. Zirvenin ikinci günü Prof. Dr. Naci Görür’ün olası Marmara depreminin gerçekleşmesi halinde yaşanabilecek kaotik durumu ve bu duruma düşmemek için yapılması gerekenleri anlatış şekli çok etkileyici idi. Net, cesurca yapılan açıklamalar. Üslup, birikim ve tecrübe herkesin konuşmayı pür dikkat dinlemesini sağladı. Süre tamamlandı ama Prof. Görür konuşmaya, misafirler de bıkmadan dinlemeye devam ediyordu.
Keşke ben de olabilseydim dediğim aktivite Sigorta Haftası’nın üçüncü günü gerçekleşti. Adana’da depremden etkilenen sanayici iş adamları, eksperler, acenteler ve sigortalılarla bir araya geldi sektörümüzün temsilcileri. Bu toplantıda Kahramanmaraş depreminde zorunlu deprem sigortası alanında eksperlerin üstlendiği hasar dosya verilerine ilişkin bilgiler, olası İstanbul depreminde hasar tespit çalışmalarının etkin ve hızlı bir şekilde tamamlanması için alınması gereken önlemler yani tüketiciyi de ilgilendiren detaylar gündeme alınırken katılımcılar da soru ve taleplerini yetkililere iletebildiler. İşte en önemli husus! Hedef kitle ile iletişim ve etkileşimin yaşandığı anlar.
Sigorta Haftasının son günü yani Cuma günü yine çok renkliydi. O gün sigorta sektöründeki kadın temsilcilerle bir araya gelindi. Tuluhan Tekelioğlu’nun imzasını taşıyan KASİDER’in “100 Sigortacı Kadın Yüz / Yüksek Topuklar” isimli belgesel ilgiyle izlendi. Katılımcılar arasında akademik dünyadan yine sigorta bölüm başkanları ve öğrenciler vardı. Bence önemli. Çünkü geleceğin sigortacıları şimdiden bizlerle oluyorsa fark etmeden sigortacı bakış açısı bilinç altlarına kazınıyor demektir.
Bu faaliyetin ardından 10-11 Ekim’de 2. Türkiye Rendezvous 2023’te sektördeki farkı bir grup bir aradaydı. Sigorta Tatbikatçılar Derneği ve IUC basta olmak üzere bu organizasyonun gerçekleşmesine katkı sağlayanların da yer aldığı bu toplantılar dizisinde, sektöre, Türkiye’ye daha büyük çerçeveden baktık. Genç nüfus avantajı, sigorta potansiyelinin geniş olması, pandemiyle beraber özellikle sağlık sigortalarına yönelik farkındalığın arttığı belirtilirken, Türkiye’nin yatırım yapılacak istikrarda bir ülke olduğunun da altı çizildi. Penetrasyonun yüzde 2,2’lerden yüzde 5’lere çıkartılabileceği belirtildi. Bina tamamlama sigortası, trafik kasko ürünlerinin birleştirilmesi, uzun süreli bakım sigortasının hayata geçirilmesi, hayat sigorta ürünlerinde çeşitliğin sağlanması gibi sektörün gelişimi için yapılacaklar bu ortamda bir kez daha yerli ve yabancı katılımcılarla paylaşıldı, tartışıldı. Teknoloji ihtiyacından, enerji sektöründeki sigorta potansiyeline kadar birçok konu ele alındı. 2023 yılında depremden öğrendiklerimiz yine gündemdeydi.
Sigortacı olarak gerçekten zevkle izledim sigortayla dolu dolu geçen bu toplantıları. Sonra durdum ve düşündüm bana göre sigortayla dolu dolu geçen günlerdi ama bundan toplumun diğer kesimleri ne kadar haberdar idi. Sanki yine sigortacılar olarak biz bizeydik.
Yani bir diğer ifadeyle, halen topluma kapalı özel toplantılarda sigorta konuşuyoruz. Hepimiz de bunun farkındayız. Herkes “kendimiz söylüyoruz kendimiz dinliyoruz” diyor.
Ama karamsarlığa kapılmaya lüzum yok. Çünkü farkındalık var ise değişim ve gelişim sürecek demektir. Çünkü, sigortanın daha geniş kitlelerle ele alındığı, değerlendirildiği yarınlar yakın demektir.
Ben ümitliyim.