IFRS 17’ye geçiyor muyuz?

2024’e bir aydan kısa bir zaman kalmış olmasına karşılık standardın uygulanabilmesi için elzem olan kanuni değişiklikler henüz gerçekleşmiş değil. Yayınlanır mı bilmiyorum ama sektörel olarak uyum seviyesine ilişkin SEDDK tarafından yapılmış olan anket sonuçlarını merakla bekliyorum.

-Orhun Emre Çelik

IFRS, adından da anlaşılacağı üzere “uluslararası” raporlamalar için önem arz eden bir standartlar seti. Dolayısı ile yerel uygulamalarla uluslararası raporlar arasında farklar olabiliyor. Hatta ABD örneğinde olduğu gibi IFRS standardının tamamen göz ardı edilmesi ve kendi yerel standartlarının uygulanması mümkün.

IFRS 17 standardı (17 numaralı Uluslararası Finansal Raporlama Standardı) 2017 yılının Mayıs ayında IASB (Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu) tarafından yayınlandı. Aslında geçmişi çok eskiye dayanıyordu. Halen ülkemizde de kullanılmakta olan IFRS 4, IFRS 17 yayınlanana kadar geçici bir süre için yayınlanmış ancak bu geçici süre on yılları bulmuştu. Bu uzun geçicilik bile IFRS 17’nin mevcuda göre ne kadar meşakkatli bir standart olduğunun göstergesi olarak yorumlanabilir.

Standart ilk yayınlandığında geçiş tarihi 1 Ocak 2021 olarak belirlenmişti. Ancak daha önce başka örneklerde de gördüğümüz durum burada da yaşandı ve IFRS 17’nin uygulanması 2018’de 2022 yılına ertelendikten sonra 2020’de de 2023’e ertelendi. Bu tarihlerden görüleceği üzere IASB kabaca 3 yıllık bir geçiş süresi öngörü ile başlayıp standartta yayını sonrası standardın kendisinde de yapılacak değişim gereksinimlerini de gözeterek bunu 5 yıla çıkarmış oldu.

Türkiye’de de KGK (Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu) 2018’de standardı Türkçeye çevirerek TFRS 17 olarak yayınladıktan sonra IASB’deki gelişmeleri takip ederek standardın uygulanmasını 2023 yılına erteledi. Ancak sonrasında standart lokal uygulama açısından bir kez daha 2024 yılına ertelendi.

2024’e bir aydan kısa bir zaman kalmış olmasına karşılık standardın uygulanabilmesi için elzem olan kanuni değişiklikler (Sigortacılık Kanunun ve ilgili vergi kanunları açısından) henüz gerçekleşmiş değil. Yayınlanır mı bilmiyorum ama sektörel olarak uyum seviyesine ilişkin SEDDK tarafından yapılmış olan anket sonuçlarını merakla bekliyorum. Yurt dışına raporlayan ya da iştiraki oldukları kurumların gereksinimleri nedeniyle 2023 yılında standarda uygun rapor da üreten çok sayıda şirket var. Ancak grup standartlarında bir rapor üretmekle Türkiye özelinde rapor üretmek arasında çok büyük farklar var.

IFRS, adından da anlaşılacağı üzere “uluslararası” raporlamalar için önem arz eden bir standartlar seti. Dolayısı ile yerel uygulamalarla uluslararası raporlar arasında farklar olabiliyor. Hatta ABD örneğinde olduğu gibi IFRS standardının tamamen göz ardı edilmesi ve kendi yerel standartlarının uygulanması mümkün. Nitekim Avrupa ülkelerinde de standart 2023 yılından itibaren uygulanmaya başlansa da birçok ülkede bu sadece halka açık şirketlerle sınırlı. Bir başka ilginç bulduğum örnek Çin. Dünyadaki ikinci büyük sigorta piyasası olan Çin de IFRS 17’yi uygulayanlardan. Türkiye açısından da örnek alınabilecek şöyle bir yol izlemişler: Halka açık şirketler için geçiş tarihi 1 Ocak 2023 olarak belirlenirken diğer şirketlere üç yıl ek süre tanınmış ve 1 Ocak 2026’ya kadar ötelenmiş.

Muhasebe uygulamaları ve finansal raporların farklı amaçlarla kullanımı söz konusu. Yatırımcıların şirketin durumu hakkında doğru bilgi alması ve bu bilginin diğer şirketlerle (başka sektörlerdeki şirketler de dâhil) kıyaslanabilmesi önemli. Bu açıdan TFRS 17 gibi standartların halka açık şirketler açısından uygulanması ve raporların bu standartlara uygun şekilde yayınlanması çok önemli.

İkinci amaç sermaye gereksinimlerinin belirlenmesi. Bir şirketin sermaye gereksinimini ölçebilmek için hem ihtiyaç duyduğu sermayeyi hem de var olan sermayesini doğru şekilde ele almak gerekiyor. İhtiyaç duyulan sermaye açısından farklı uygulamalar yapmak mümkün. Sigortacılıkta Solvency II bankacılıkta Basel III bunun güzel örnekleri.

Üçüncü kullanım amacı ise vergilendirme. Vergilendirme hemen her zaman diğer raporlamalardan farklı işliyor. Ülkelerin vergi uygulamalarındaki farklı yaklaşımları yansıtabilecek değişik kural setleri ile hareket etmek mümkün. Nitekim Avrupa’da bildiğim kadarıyla çoğunlukla vergi uygulamaları için lokal muhasebe standartları dikkate alınarak hazırlanan finansal tabloların kullanıldığı görülüyor.

Ülkemizde sigorta şirketleri öncelikle SEDDK’nın talepleri doğrultusunda TFRS 4 ile uyumlu raporları hazırlıyor. Sonrasında ihtiyaca göre bir taraftan kanunen kabul edilmeyen giderleri belirleyerek vergilendirme amacı ile kullanılacak finansal tablolarını, diğer taraftan eğer grup raporlaması yapılacaksa IFRS 4 kapsamında ilgili grup standartlarını dikkate alarak konsolide edilecek finansal tabloları üretiyorlar.

2024’te TFRS 17 standardına uygun raporlar üretilmeye başlanacak. Ancak yukarıda farklı ülkelerde örneklerini gördüğümüz yaklaşımları uygulamak hâlâ mümkün:

  • Halka açık olmayan şirketler için geçişin zamana yayılması
  • TFRS 17’nin resmî defterler için kullanımı konusuna esneklik kazandırılması
  • Vergi uygulamaları için mevcut sistemin bir süre daha korunarak TFRS 17’nin sadece finansal raporların üretilmesi için kullanılması.

Sigorta sektörünün gerek yerel gerek küresel ekonomik çalkantılarla boğuştuğu, tarihimizde en büyük yıkımlardan birine sebep olan bir depremin yaralarının sarılmaya çalışıldığı, genel ve yerel seçimlerin yanında çok daha kritik gündemlerle sektörel düzenlemelerin yapılmasının zaman aldığı bir ortamda zorluğu diğer ülke örneklerinde de görülen ve büyük bir kaynak gereksinimi yaratan böyle bir standarda geçişin mevcut şartlar gözetilerek yönetilmesi ülkemizin faydasına olacaktır.