Uğur Gülen: 2023’te ‘kusursuz fırtına’ yönettik, 2024’ten umutluyuz

Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Uğur Gülen, sektördeki gelişmelere yönelik değerlendirmelerde bulundu. Sigorta sektörünün adeta ‘kusursuz fırtına’nın yaşandığı bir dönemi başarıyla yönettiğini belirten Gülen, 2024’ten umutlu olduklarını söyledi.

Türkiye Sigorta Birliği (TSB) İstanbul Palladium Tower’daki ofisinde basınla bir araya geldi. Buluşmada basına hitap eden TSB Başkanı Uğur Gülen, 2023’ün kur belirsizlikleri, ekonomik dalgalanmalar, depremin yol açtığı hasarlar, artan reasürans maliyetleriyle çok zor bir yıl olduğunu belirtti. TSB Başkanı, sektörün düşük mali gelir ve sigorta gelirleri nedeniyle toplam gelirinin yüzde 50’sinden fazlasından mahrum kaldığını hatırlattı. Sigorta sektörünün adeta ‘kusursuz fırtına’nın yaşandığı bir dönemi başarıyla yönettiğini belirten Gülen, 2024’ten daha da umutlu olduklarını ifade etti.

“Tüm bu zorluklar “Sigorta kıymet bilmektir” anlayışına sıkı sıkı sarılmamız gerektiğini bir kez daha gösterdi” diyen TSB Başkanı şöyle devam etti: “Mali kayıpları telafi etmede ‘sigortalı olmak’ kritik değerde. Gelişmiş ekonomilerdeki sigortacılıkta, bireysel ve kurumsal risk yönetimi geniş yer tutuyor ve yaşanan kayıpların önemli bir kısmı sigorta sistemi tarafından karşılanıyor. Biz de ‘sigortalanma bilincinin’ tabana yayılmasının ne denli kıymetli olduğu biliyor, çalışmalarımızı bu hususta yoğunlaştırıyoruz.”

Sigortacılığın tüm ülkeye çok çeşitli faydalar sağladığını vurgulayan Gülen bu katkıları şöyle açıkladı:

“Türk sigorta ve emeklilik sektörünün, sağladığı doğrudan ve dolaylı istihdam yaklaşık 200 bin kişi ve bu rakam, sağlık sektörü ve taşıt onarım sektörü gibi yan sektörlerle katlanarak artıyor. Kurumlar vergisi ve dolaylı vergiler göz önüne alındığında devletimize yılda 48 milyar lira fayda sağlıyoruz. Yine sektör olarak sağladığımız teminat, Gayrisafi Millî Hasıla’nın 30 katını buluyor. Öte yandan sigorta ve emeklik fonları, spekülatif hareketlerden uzak nitelikte olduklarından ekonomide stabilizatör etkisi yapıyorlar. Vatandaşların varlıklarının ve geleceklerinin korunması kadar yatırım, üretim, ihracat, ticaret ve istihdamın millî ekonomiye sunduğu katma değerin sürdürülebilirliğinde de kritik önem arz eden bir sektörüz.”

Sigortacılığın, finansal sisteme bankacılıktan sonra en fazla katkıyı sağlayan ikinci sektör olduğunu belirten TSB Başkanı, dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasındaki Türkiye’nin sigorta sektörünün bu doğrultuda gelişerek, bulunduğu 38’inci sıradan daha iyi yerlere gelmesi gerektiğini belirtti. 

Depremden iki ay sonra sigorta unutuldu

Sektörün sağladığı ve sağlayabileceği katkıların daha iyi anlaşılması için Kahramanmaraş depremlerinin doğru analiz edilmesi gerektiğini belirten TSB Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü: “Kahramanmaraş depremleri için devletin bütçesinden ayrılan pay 105 milyar dolar. Sektörümüz bunun 5 milyar dolarlık kısmını üstlenmiş durumda. Sigortalanma bilincimiz ve sigortalı varlıklarımızı daha yüksek olsaydı, sektör olarak devletimizin üzerinden bu yükü alabilirdik. Bu da vatandaşlarımıza daha fazla yatırım, istihdam ve olanak olarak geri dönerdi. Burada bizi en çok üzen hususlardan biri sigortalanma davranışının ‘risk gerçekleştikten’ sonra ortaya çıkması, ardından ise sürdürülememesi. 6 Şubat depremleri ile sigortalanma talebinde çok hızlı bir artış olsa da bu durum 2 ay sonra sönümlenerek geçen yılın aynı döneminin bile altında kaldı. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu, ayrıca iklim krizi nedeniyle dünyanın pek çok ülkesi gibi yeni afet riskleriyle karşı karşıya olduğunu hiç unutmamalıyız.”

Olası Marmara depremi için öngörülen hasarın 325 milyar dolar olduğunu belirten Gülen, bunun yalnızca yaklaşık yüzde 10’unun sigortalı olduğunu hatırlattı. Gülen, sektörün ödediği ve üstlendiği tazminatlarla yalnızca 2023 yılında ‘günde 260 bin kişinin’ hayatına dokunduğunu ve günlük 1,2 milyar TL gibi bir tutarı ekonomiye döndürdüğünü ifade etti.

“Primlerin artmaması için alternatif yollar arıyoruz”

TSB Başkanı Uğur Gülen trafik sigortalarındaki prim artışları konusuna da açıklık getirdi.  Prim hesaplamalarının; ilgili branştaki hasarın gerçekleşme sıklığı ve hasarın maliyeti dikkate alınarak ve önümüzdeki dönemde meydana gelebilecek maliyet artışlarına dair tahminlere dayanılarak yapıldığının altını çizen Gülen, araç ve yedek parça maliyetlerinden ve asgari ücrete kadar ilgili her kalemde yaşanan artışın primleri önemli ölçüde etkilediğini belirtti.

TSB Başkanı şöyle devam etti: “Sigorta sektörü olarak primleri belli düzeyde tutmayı dert ediniyoruz. Sağlık sigortalarıyla ilgili alternatif sağlık hizmet kuruluşlarının (üniversite hastaneleri) anlaşmalara dâhil edilmesi, motor branşında ise yerli yedek parça kullanımının artırılması, hasar ödemelerinin hızlandırılması gibi birçok alanda çözüm arayışlarımızı sürdürüyoruz. Trafik sigortaları için serbest tarife olmazsa olmaz. Fiyat kontrolü, sonrasında oluşan prim farkları ile kapatılmak zorunda kalıyor. Bu kaçınılmaz son hoşnutsuzluk yaratabiliyor” diye konuştu.

Uğur Gülen’den sonra söz alan TSB Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Ölken ise trafik sigortasındaki sorunların çözümünün serbest tarifede olduğunu vurguladı. Son iki yılda rezerv ihtiyacının 10 milyar liranın üzerinde arttığını söyleyen Ölken, “Asgari ücret yılda bir kez artarken, iki yıl üst üste yılda iki kez arttı. Değer kaybı oranı beşte birden üçte bir oranına yükseldi. Bunlar fiyatlanmamıştı ama bizim maliyetlerimizi etkiledi. Önce yarı esnek tarifeye geçilerek iyi sürücüler korunmalı. Kötü sürücüler de doğru fiyatlanmalı. Aldığımız her 100 lirada 30 lira zarar ettiğimiz bu branştan kâr beklemesek de sürdürülebilir fiyatlamanın peşindeyiz” dedi.

Maraş depreminin sektöre etkilerine de değinen Ölken, bu depremin modellemeleri değiştirdiğini söyledi. Katastrofik koruma maliyetlerinin üç kat arttığını bildiren Ölken, “Konservasyonları arttırıp reasürans sarmalından kurtulmamız gerekiyor. Aksi takdirde reasüransa daha yüksek bedel ödüyoruz. Maraş depreminde sigorta sektörü hasarın yüzde 5’ini karşıladı. Dünyada ise bu oran yüzde 30. Yani 25 milyarlık daha davet edebilirdik ülkemize” dedi.

TSB Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar ise Türkiye çıkarılırsa dünyadaki depremlerde sigorta endüstrisinin hasar karşılama oranının yüzde 40’a yükseldiği bilgisini ekledi. Çatı kanunun gerekliliğine dikkat çeken Yaşar, birçok kanunda sigortacılığın geçtiğini ama bu kararların birbiriyle çelişebildiğini öne sürdü.

Yaşar’dan sonra konuşan TSB Başkan Yardımcısı Taylan Türkölmez bireysel emeklilik ve sağlık sigortasındaki gelişmelerle ilgili bilgi verdi. Türkölmez, emeklilik açığının ülkedeki en önemli sorunlardan biri olduğunu vurgulayarak bu yıl sonunda yürürlüğe girmesi beklenen Tamamlayıcı Emeklilik Sisteminin bu yüzden hayata geçirileceğini söyledi.

TSB Yönetim Kurulu Üyesi Cemal Kişmir finansal dayanıklılık için finansal okur yazarlığın önemine dikkat çekti. Daha sonra sürdürülebilirlik konusuna değinen Kişmir, bu konuda Avrupa’nın ABD’den ileri konumda olduğunu söyledi. Kişmir, iklim açısından büyük risklerle karı karşıya olunduğunu belirterek şöyle devam etti: “Olası iklim hasarlarının sonuçlarını henüz hiçbirimiz bilmiyoruz. Biz endüstri olarak bu riske maruz kalmış durumdayız. Regülasyon tarafında düzeltmeler bekliyoruz. Özellikle gençler sürdürülebilir yeşil fonlara ihtiyaç duyuyor ve sürdürülebilirliğe yatırım yapan fonları tercih ediyorlar. Finansal okur yazarlık arttıkça sürdürülebilirlik bilincinin de olumlu etkileneceğini düşünüyoruz.”