Orhun Emre Çelik’in makalesi: IFRS 17 Neler Getirecek?

IFRS 17 hayatımıza hızlı bir giriş yaptı ve sektörde köklü bir dönüşüm başladı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyebiliriz. IFRS 17 (17 numaralı Finansal Raporlama Standardı) adından da anlaşılacağı gibi bir muhasebe standardı ancak içeriği nedeniyle aktüerya ve bilgi işlem başta şirketlerin birçok birim ve sürecinde değişiklikler gerektiriyor.

❶ IFRS17 Sigorta Sözleşmeleri
  IFRS uygulanan bölgelerdeki tüm sigorta sözleşmeleri için tek muhasebe modeli  
❷ Kim etkileniyor?
  IFRS standardını kullanan 450 halka açık şirket   Bu şirketlerin 13 trilyon $ değerindeki varlıkları  
❸ Ne zaman?
  Yeni standardın zorunlu yürürlük tarihi 2021   Şirketlerin yeni standardı uygulamak için 3,5 yıllık süresi  
❹ Ne değişiyor?
  Daha kullanışlı ve şeffaf bilgi   Kârlılıkla ilgili daha iyi bilgi  
 

Kaynak: IFRS Fact Sheet

Mevcut uygulamada poliçeler yazıldığı zaman birçok gelir tablosu kalemi (yazılan prim, devredilen prim, komisyonlar, kazanılmamış primler karşılığı vb) ya doğrudan mevcut bir değer üzerinden (örneğin prim için poliçede yazılı tutar) ya da basit matematiksel hesaplarla (örneğin kazanılmamış primler karşılığı için poliçe gün sayısına bölüp kalan gün sayısı ile çarparak) belirleniyor. Sonrasında yükümlülüklere yönelik olarak ayrıca aktüeryal hesaplar yapılıyor (gerçekleşmiş ancak rapor edilmemiş hasar karşılıkları vb) ve bunlar da finansal tablolara kaydedilerek dönem kâr zararı ve bilanço durumu belirleniyor.

Değişiklik gereksiniminin sebebi yeni standart ile gelir tablosu kalemlerinin tamamının aktüeryal yöntemlerle belirlenmiş modellerle oluşturulması gereksinimi. Artık poliçe priminin “yazılan prim” olarak gelir yazılması söz konusu değil. Hesaplama ve raporlamanın branş bazında olması da söz konusu değil. Yeni standart ile sözleşme grupları bazında bir modelleme ile sözleşmeden kaynaklı tüm nakit akışları (prim tahsilatları, ödenmesi beklenen hasarlar, ödenecek komisyonlar, bu tutarlara ilişkin risk marjları vb) dikkate alınıyor ve iskonto uygulaması ile bugünkü değer belirlenerek sözleşmenin kârlılığı ölçülüyor. Buraya kadar da çok büyük bir değişiklik yok aslında çünkü mevcut uygulamada da risk marjı, iskonto gibi uygulamalar ile bu aşamada elde edilmiş değerlere ulaşmak mümkün. Daha büyük fark bundan sonra ortaya çıkıyor: Eğer sözleşmenin zarar etmesi bekleniyorsa zarar tutarı doğrudan finansal tablolara yansırken, kâr eden sözleşmelerin tahmin edilen kâr tutarları hemen değil sözleşme süresindeki realizasyonlara göre kayıt altına alınıyor.

Dolayısı ile birkaç açıdan IFRS17 mevcut uygulamadan çok farklılaşıyor:

  • Yeni finansal tablolar: Risk marjı ve iskonto uygulamasının tüm kalemler için yapılıyor olması mevcut finansal tabloların önemli ölçüde farklılaşması sonucunu doğuruyor. Sözleşmenin prim ve hasar bilgisi gibi bilgilerinden ziyade ne kadar kârlı ya da zararlı olduğu ön plana çıkıyor ve daha da önemlisi finansal tabloların bu kâr/zarar değerlerini gösterecek şekilde değiştirilmesi gerekiyor. Dolayısı ile yazılan prim artık bir dipnot bilgisi olmak dışında hemen hemen hiçbir şey ifade etmeyecek. Diğer taraftan dipnotlar eskisinden çok daha önemli, çok daha detaylı ve çok daha açıklayıcı olmak zorunda.
  • Zarar eden sözleşmeler: Kârın zamana yayılı olarak kaydedilmesi buna karşılık zararın hemen kayıt altına alınması finansal tabloların görüntüsünde değişikliğe sebep olmanın ötesinde artık hem ürün geliştirme sürecinde hem de fiyat rekabeti konusunda yeni bir döneme girilmesi sonucunu doğuruyor. Özellikle belirli branşlarda karşımıza çıkabilen zararına satış ile pazar payı elde etme ya da nakit akışı yaratma yolu önemli ölçüde kapanıyor. Çok daha hızlı bir zarar kaydı söz konusu olduğu için ivedi bir sermaye ihtiyacının ortaya çıkması ve böyle bir büyümenin sürdürülememesi söz konusu.
  • Aktüeryal çalışma gereksinimi: İlk modelleme aşamasında, dönemsel hesaplamalarda realizasyonlar ile beklentilerin kıyaslanması ve gelir tablolarına hangi değerlerin gideceğinin hesaplanmasında, ürün geliştirmede ve en önemlisi dipnotların hazırlanmasında yoğun aktüeryal çalışma ve bu çalışmanın yapılabilmesi için güçlü bilgi işlem altyapısı ihtiyacı var.
  • Mevzuat: Sigortacılık düzenlemelerinin yanında tüm bu modelleme ve raporlamanın nasıl denetleneceği ve vergi uygulamaları açısından da üzerinde durulması gereken çok konu var.

Dünya bu yönde ilerliyor ve ülkemizdeki şirketlerin çoğu, sermayedarların gereksinimleri nedeniyle bu standarda uygun raporlama yapmak zorunda. Böyle bir ortamda bu standardı uygulamıyoruz demek gerçekçi bir yaklaşım gibi görünmüyor. Ancak yukarıda son iki maddede belirttiğim hususlar dikkate alınmadan standardın hemen uygulanmaya çalışılması çok daha büyük sorunları da birlikte getirebilir. Bu nedenle yapılacak düzenlemelerin sektör gerçekleri ile uyumlu ve şirketlerin özellikleri dikkate alınarak hayata geçirilmesi büyük önem arz ediyor.