SEDDK İkinci Başkanı Ali Ersoy: Sigorta sektörünün ekonomide dijital dönüşüm ve yeşil dönüşümün yönetilmesinde önemli rolü olacak

11. Sigorta Haftası kapsamında organize edilen Türkiye Uluslararası Sigorta Zirvesi’nde konuşan SEDDK İkinci Başkanı Ali Ersoy, sigortacılık/özel emeklilik sektörünün, ekonomilerin yarınını şekillendirecek dijital dönüşüm ve yeşil dönüşümün yönetilmesinde önemli rolü olacağını söyledi.

Ersoy, “Sigortacılığın Geleceğini Yeniden Tanımlamak: Yeni Fırsatlar” başlıklı konuşmasında SEDDK’nin gerçekleştirdiği çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Ersoy, şunları aktardı:

Ülkemiz ekonomisinde teminat sunma ve tasarruf sağlama işlevlerini yerine getiren sigortacılık ve özel emeklilik sektörü, finansal piyasalarımız içinde önemli bir yer tutmakta ve her geçen yıl istikrarlı bir şekilde büyümektedir.

Sigortacılık haftasının ilk defa düzenlendiği 2011 yılında bu yana sektör büyüklüklerine aktığımızda; toplam brüt prim üretimi 2011 yılında 17,2 milyar TL iken, 2021 yılında 105,4 milyar TL’ye yükselmiştir.

Bankacılık sektörünün en büyük pay sahibi olduğu finans sektöründe sigorta ve özel emeklilik sektörü ikinci sırada yer almaktadır. Sigortacılık haftasının ilk yapıldığı 2011 yılsonunda 42,5 milyar TL olan sektör aktif büyüklüğü 2021 yılsonunda 429,3 milyar TL’ye ulaşmıştır.

Özel emeklilik alanında ise 2011 yılı verilerine göre, gönüllü BES’te yaklaşık 14,3 milyar TL fon birikimi mevcut iken, 2013 yılında uygulamaya başlanan devlet katkısı ve 2017 yılında hayata giren otomatik katılım sistemi neticesinde bugün itibarıyla yaklaşık devlet katkısı dâhil yaklaşık 285 milyar TL büyüklüğe ulaşılmıştır.

Sigortacılık ve özel emeklilik sektörleri, büyümeye devam ederken finansal sağlamlığını da korumakta olup, yükümlülüklerini karşılayabilecek yeterli özkaynağa sahip durumdadır. 2021 yılı sonu itibarıyla şirketlerin sermaye yeterlilik rasyoları %162 olarak gerçekleşmiştir.

SEDDK’nın kurulması ile birlikte sektörün büyümesi ve gelişmesi ivme kazanmıştır. Kurum olarak misyonumuz; sigortalıların/katılımcıların hak ve menfaatlerini korurken, sektördeki tüm paydaşların faaliyetlerini güvenli ve etkin şekilde yürütmelerini sağlayacak bir piyasa düzenini tesis etmek, yurtiçi ve yurtdışı paydaşlarımızla işbirliği halinde finansal piyasalarımızın gelişmesine katkıda bulunmak; vizyonumuz ise sektörünün; istikrarlı, güvenilir, uluslararası piyasalara entegre şekilde gelişmesini sağlayan düzenleme ve denetim politikaları ile referans alınan bir otorite olmaktır.

Bu bağlamda, Kurum olarak ulusal ve uluslararası dinamikleri ve gelişmeleri yakından takip ederek sektörümüzü daha ileriye taşıyacak fırsatlara imkân vererek, yeniliklere açık bir şekilde azimle çalışmaya devam etmekteyiz. Bunu yaparken de tüm paydaşlarımızla ortak akıl zemininde fikir alışverişinde bulunmaya özen gösterme, sektörümüzün gelişime hep beraber destek olma niyet ve arzusuyla hareket ediyoruz.

SEDDK’nın kurulması sonrasında çok önemli değişiklikler için adımlar attık:

  • İç Sistemlere Dair Yönetmeliği yayımlamış bulunmaktayız.
  • Katılım sigortacılığında Türkiye modelini geliştirdik.
  • Finansal sigortalarda önemli yenilikler yaptık.
  • Özel Riskler Yönetim Merkezini (ÖRYM) kurduk.
  • COVID-19 pandemi sürecinde sektörümüzün yanında, destekçisi olduk.
  • Şirketlerimizi kuruluş sermayelerini günümüz şartlarına uyumlu halde getirdik.

1- Dijital Dönüşüm:

Bildiğiniz üzere, günümüzde dijital bir devrim yaşanıyor. Özellikle, halen yaşamaya devam ettiğimiz ancak olumsuz etkilerini yavaş yavaş geride bıraktığımız pandemi sürecinde dijitalleşme hem hız kazandı ve hem de pek çok alanda gerekliliğini hissettirmeye başladı. Gelişen teknolojiyle paralel endüstrimizin dijitalleşmesi, bir taraftan yeni ürün ve hizmetlerin ortaya çıkmasına neden olurken, bunların tasarlanmasında ihtiyaç duyulan bilgilerin saklanması ve işlenmesine yönelik yeni ihtiyaçları da ortaya çıkardı.

Bu itibarla, dijitalleşme, takip ettiğimiz önemli konulardan biri olup gelişen teknolojiler karşısında, hem sigortalıların/katılımcıların korunması hem de sektörün uyum düzeyinin artırılması amacıyla çalışmalarımız devam etmekte.

Bu çalışmalarımızdan, “Bilgilendirmenin Dijital Yapılması ve E-Poliçe Projesi” takip ettiğimiz projelerden ilkidir:

Poliçelerin ve sigorta sözleşmesine dair bilgilendirme formlarının basılı olarak verilmesi neticesinde yıllardır milyonlarca kâğıt çöpe gitmekte. Örneğin, 2021 yılının üçüncü dönemi itibarıyla yaklaşık 58 milyon poliçe düzenlenmiş, bu poliçeler için bilgilendirme formu düzenlenmiş; gerek poliçelerin gerekse bilgilendirme formunun basılı olarak verilmesi milyonlarca kağıdın israfına neden olmuştur. Projenin hayata geçmesiyle birlikte bu israfa son verilerek ağaçlarımızın kesilmesinin önüne geçiliyor olacak.

Bunun yanında, 2021 yılında, sektördeki tüm paydaşların görüşü alınarak hazırlanan ve dijitalleşme noktasında da önemli bir adım olan “Sigortacılık Kapsamında Değerlendirilecek Faaliyetler ve Mesafeli Akdedilen Sigorta Sözleşmeleri Hakkında Yönetmelik”te değişiklik yaparak vatandaşlarımızın sigortaya erişiminin yolunu kolaylaştırdık. Değişiklikle, ayrıca mesafeli satışlarda güvenli ödeme sistemlerinin kullanılması için yetkili kuruluşların gerekli güvenlik tedbirlerini almaları sağlanmış oldu.

Yine 2021 yılında “Bireysel Emeklilik Sistemi Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile BES’teki operasyonel süreçler dijitalleşme alanındaki son gelişmelerle uyumlu hale getirildi. Bu kapsamda, elektronik iletişim araçlarının etkili şekilde kullanılmasıyla bireysel emeklilik sözleşmelerinin kurulmasında ve sonraki süreçlerde, katılımcıların haklarının korunması, işlemlerin güvenilir şekilde gerçekleşmesini hedeflemekteyiz.

Dijital dönüşümün getirdiği fırsatların yanında risklerin de farkındayız. Bu doğrultuda yayımlamış olduğumuz İç Sistemler Yönetmeliği ile sektörümüzde daha güçlü bir kontrol mekanizması oluşturmayı planlarken, aynı zamanda ilgili Yönetmelikte bilgi sistemlerine ilişkin hususlar detaylandırılmış, sigortacılığa özgü iş yapış şekillerine uygun olarak bilgi sistemlerine ilişkin mevcut maddeler revize edilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi tarafından hazırlanan Bilgi ve İletişim Güvenliği Rehberine veya COBİT standartlarına uyum sağlanması gerekliliği düzenlenmiştir. Uyum sürecinin yönetimi açısından çalışmalar devam etmektedir. Ayrıca bilgi sistemlerinin denetimine ilişkin yönetmelik çalışmaları da başlatılmıştır.

Diğer önem verdiğimiz bir başka proje ise “Siber Risklerin Teminat Altına Alınması”dır:

Teknolojide yaşanan gelişmeler kişilerin geleneksel güvenlik anlayışında da büyük bir değişime neden olmuştur. Siber saldırıların artmasıyla birlikte bireysel ve kurumsal bazda alınan tedbirlerin yeterli olmadığı anlaşılmış, piyasada bu tür risklere yönelik teminat talebi her geçen gün daha elzem bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bu çerçevede, Kurumumuzca siber riskleri teminat altına almak amacıyla genel şart çalışmalarına başlanmıştır.

2- Yeşil Finansman, Sürdürülebilirlik ve İklim Riskleri:

 Dünya gündemini ilgilendiren son derece önemli konulardan birisi de iklim değişikliğidir. 2015 yılında Birleşmiş Milletler’deki ülkelerin büyük bir çoğunluğu tarafından onaylanan Paris Anlaşması ile iklim değişikliği, beraberinde getireceği olumsuzlukların ortadan kaldırılması ve bunların finansmanı kavramları da hayatımıza girmiştir. Anlaşma, iklim değişikliği tehlikesine karşı küresel sosyo/ekonomik dayanıklılığın güçlendirilmesini hedeflemektedir. Ülkemizce de söz konusu anlaşma 2016 yılında imzalanmış olup, Paris Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun’un 7.10.2021 tarihli ve 31621 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmasıyla Anlaşma yürürlüğe girmiştir.

Üretim, tüketim, yaşama ve çalışma biçimlerinde kaynak verimliliğini artırma ve sera gazı emisyonlarını azaltma, sıfır atık odağında Ülkemizde de “Yeşil Dönüşüm” hayatın her alanında başlamıştır. Orta Vadeli Programda (2022-2024) da Türkiye ekonomisinin büyümesinde yeşil dönüşüm ilkesinin benimsenmesi öncelikler arasında sayılmış, makroekonomik hedefler ve politikalar bölümünde de “Yeşil Dönüşüm” başlığına yer verilmiştir. Söz konusu bölümde politika ve tedbirler başlığı altında; “Finansal sektörün düzenleyici çerçevesi, sanayinin yeşil dönüşümünü kolaylaştıracak şekilde geliştirilecektir.” hedefi yer almaktadır.

Yeşil Finansman: Bu bağlamda, finans kuruluşlarının uygun fırsatlar sunarak yeşil dönüşüme yönelik ürün ve projeleri finanse etmesine ki buna yeşil finansman diyoruz, düzenleyici ve denetleyici otoriteler olarak yapacağımız düzenlemeler ile imkan sağlamamız gerektiğini düşünüyoruz.

 Sigortacılık sektörü fon toplayan ve tasarrufun artırılmasında önemli fonksiyonu olan bir sektördür. Diğer finans sektörlerindeki paydaşların fonlarına göre sigortacılık ve bireysel emeklilik fonlarının vadesi daha uzundur. Yenilenebilir enerji yatırımları ile yeşil ekonomiye dönüşüm kapsamındaki işletmelerin finansmanı için kurulacak fonlara (sürdürülebilir girişim sermayesi yatırım fonları olabilir), BES veya sigortacılık fonlarının, sigortacılık tekniğinin gerektirdiği risk değerlendirmeleri yapılmak ve aktif pasif yönetimi ilkeleri çerçevesinde, yatırım yapması sağlanabilir.

Malumunuz olduğu üzere, bireysel emeklilik sisteminde toplanan katkılar emeklilik yatırım fonları aracılığıyla yatırıma yönlendirilmektedir. Bu noktada, herhangi bir yatırım fonu tercihinde bulunmayan katılımcılarımızın katkı paylarını “standart emeklilik yatırım fonları”na yönlendiriyoruz. Gerek bireysel emeklilik sisteminde gerekse de otomatik katılım sisteminde bahse konu emeklilik fonlarının portföy dağılım sınırlarını ise Sermaye Piyasası Kurulu’nun koordinatörlüğünde belirlemiş durumdayız. Standart emeklilik yatırım fonlarının, yatırıma yönlendireceği varlıkların bir kısmını ise BİST Sürdürülebilirlik Endeksinde yer alan şirketlerin de bulunduğu bir grup oluşturmaktadır. Bu bağlamda, BES’in sürdürülebilirlik endeksinde yer alan şirketlerin finansmanına katkısının yadırganamaz olduğunu ve bu alandaki arzın artmasına paralel olarak BES’in yeşil finansmana desteğinin de yükseleceğini değerlendiriyoruz.

Diğer taraftan, sigorta ve emeklilik şirketleri finansal piyasalarda doğrudan finansal araç ihraççısı olmayıp, ihraç edilen araçlara yatırım yaparak destekleyici pozisyondadır. Bu konuda esas aktörler bankacılık ve sermaye piyasası sektörlerinde faaliyet gösteren kuruluşlardır. Bu açıdan asıl düzenleyici kurumlar BDDK ve SPK olup biz yukarıdaki çerçevede bu kurumların çalışmalarını desteklemekteyiz.

Nitekim, bu destek kapsamında Teknik Karşılıklar Yönetmeliğinde; teknik karşılık olarak ayrılan rezervlerin değerlendirileceği varlıklara ilişkin kısıtlama getiren “Teknik karşılıkları karşılayan varlıklara ilişkin sınırlamalar” başlıklı 13. maddeye, 2021 yılının Kasım ayında yapılan ekleme ile şirketlerin teknik karşılıklarını karşılayan, bilançolarında bulundurdukları finansal varlıklara ilişkin limitleri yeşil finansal ürünler lehine en fazla %10 olmak kaydıyla iki katına çıkarmış bulunmaktayız. Ayrıca, Şirketlerin Mali Bünyelerine İlişkin Yönetmelikte yapılması planlanan değişiklik ile şirketlerin teminat olarak kabul edilecek finansal varlıklara ilişkin limitler de yeşil finansal ürünler lehine %10 artırılacaktır. Bunun neticesinde, şirketlerin portföyünde bulunan yeşil finansal ürünler daha fazla oranda teminat olarak kabul edilecektir. Yapılan değişiklik ile şirketlerin bu ürünlere daha çok yatırım yapması teşvik edilecektir. Tüm bu çalışmalarımızla, sigortacılığın varlık sebeplerinden biri olan sürdürülebilir gelecek sorumluluğu kapsamında ülkemizin daha yeşil ve yaşanabilir ülkeler sınıfında güçlenmesinde katkı sağlamış olacağız.

Sürdürülebilirlik: Az önce de belirttiğim gibi, gayemiz yeşil finansmana ve beraberinde sürdürülebilir bir geleceğin tesisinde sigortacılığın azami katkı sağlamasına imkan vermektir. Bu kapsamda, mevcut kaynaklarımızı çevreye zarar vermeden fayda/maliyet maksimizasyonunda en iyi şekilde kullanmak olan sürdürülebilirlik kavramının Ülkemiz kaynakları açısından da geçerli olabilmesi için sigortacılık sektörü özelinde yaptığımız çalışmalar ve buna ilişkin doğacak fırsatlara baktığımızda;

  • Sigorta Ürünlerinin Teşvik Mekanizması olarak kullanılması ve Çevreye Duyarlı Sistemlere Yatırım

Sigortacılık piyasasında fiyatlar ve teminatlar serbestçe belirlenmekte; ancak zorunlu sigortalarda fiyatlar ve teminatların kapsamı kamu tarafından belirlenebilmektedir. Ayrıca, ihtiyari sigortalarda teminatların kapsamına dair genel şartlar yayımlanabilmektedir. Teminat kapsamı ile fiyat mekanizmalarında, iklim riskleri veya çevreye etki sonuçlarının parametre olarak alınması sağlanarak, çevreye daha duyarlı ürünlerin kullanımının teşvik edilmesi sağlanabilir. Bu konuda öncelikle mevcut ürün yapısının elden geçirilmesi gerekmektedir. Halihazırda sunulan çevre kirliliği sorumluluk sigortası teminatının ilgili sigortalarda ana teminat haline getirilmesi ve belirli şartların sağlanması halinde bu teminatın aranmamasına olanak sağlanması değerlendirilebilir. Örneğin konut sigortalarında, yangın sigortasına çevre kirliliği sorumluluk sigortası ana teminat haline getirilebilir ve enerji verimliliği kimlik kartı bulunan binalar için bu teminat aranmayabilir. Yine aynı şekilde, sanayi tesislerinin çevreye etki değerlendirmesi (ÇED) raporlarında yer alan sonuçlara göre çevre kirliliği sorumluluk teminatlarının poliçe kapsamına alınıp alınmaması değerlendirilebilir. Bu konuda teminat çeşitliliği üzerinde ayrıca çalışılması gerekir.

Belirttiğim şekilde teminat kapsamında yapılacak değişikliklerin yanı sıra, tarifesi bulunan sigortalarda, yeşil dönüşümü teşvik edici hususlar fiyatlamanın parametresi haline getirilebilir. Örneğin, doğal afet sigortalarının fiyatlamasında risk parametresi olarak sınai rizikolar açısından ÇED raporları; sivil rizikolar için de enerji verimliliği kimlik kartları dikkate alınabilir. Böylece çevreye olumsuz etkileri bertaraf eden kişi ve kuruluşlar (ör: bacasına filtre takan fabrikalar) daha az prim öderken diğer kuruluşlar daha fazla prim ödemek zorunda kalacağı için bir teşvik mekanizması kurulmuş olur.

Kurum olarak bu alanda bazı çalışmalar yapmaktayız. Bu kapsamda Kurumumuz tarafından yürütülen bazı çalışmalarımızı şu şekilde özetleyebilirim:

  • Çevreye Duyarlı Araçlara Prim Teşviki

31 Aralık 2021 tarihinde yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelikte yapılan değişikliğe göre, araçların yakıt tipine ve emisyon değerlerine göre zorunlu trafik sigortası primlerinde prim indirimi ve artırımı uygulanabilecektir. Türkiye İstatistik Kurumu tarafında yayımlanan istatistiğe göre, Ülkemizde 2021 yılsonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 13.706.065 adet otomobil bulunmakta iken, elektrikli ve hibrit otomobillerin sayısı 92.949 (%0,7) adettir. Yapılan düzenleme ile amacımız, emisyon değerleri sıfır veya benzinli ve dizel araçlara göre daha düşük olan elektrikli ve hibrit araçların kullanımını prim indirimleri yoluyla teşvik ederek, konuya sigortacılık perspektifinden bir açılım getirmektir.

  • Yeşil Sigorta Ürünleri

 Sigorta ürünlerini düzenleyen genel şartların güncellenmesi projesi kapsamında çevre kirliliği zararlarının kapsama alınmasının yanı sıra yeşil sigortaya ilişkin ürün çeşitliliğinin artırılması ve bu ürünlerin özendirilmesi hususlarında çalışmalar başlatılmış olup, bu çalışmalara katkı sağlaması amacıyla; sigorta şirketleri tarafından halihazırda sunulan ve sunulması planlanan ürünler ile uluslararası alanda yer alan iyi uygulama örneklerini de içerecek şekilde bir çalışma raporu hazırlanmaktadır. Çalışmaya ait iç taslağımızı Mayıs ayı sonunda tamamlanmış olacaktır. Daha sonra sektörümüzle iştira ederek Taslak üzerinde yapılacak çalışmalar akabinde birlikte Sigortacılıkta Yeşil Dönüşüm Strateji Planını oluşturacağız.

  • Bilgilendirmenin dijital yapılması ve E-poliçe projesi

Dijitalleşmede değinmiş olduğum üzere, bilgilendirmenin dijital yapılması ve e-poliçe projesi yine yeşil dönüşüm kapsamında yapılan çalışmalarımızdandır.

İklim Riskleri: İklim değişikliği ile birlikte dünyayı etkisi altına alan ve gelecek yıllarda maalesef artan bir ivmeyle devam etmesi beklenen doğal afetlerin sebep olduğu ve olacağı ekonomik kayıpların en aza indirilmesinde sigortanın önemi büyüktür.

  • Zorunlu Afet Sigortasına Geçiş

 Geride bıraktığımız yıl, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de doğal afetlerin yoğun olarak yaşandığı bir dönem olarak kayıtlara geçti, ülkemizde meydana gelen sellerin de sonuçlarını dikkate alarak, Zorunlu Deprem Sigortasının kapsamının genişletilmesi suretiyle diğer doğal afetleri de içerecek şekilde bütüncül bir afet sigortasına geçişe ilişkin hususları değerlendirmeye aldık. Deprem dışında kalan diğer doğal afetlerden hangilerine DASK tarafından teminat sağlanabileceğini değerlendiriyoruz. Bu kapsamda, DASK tarafından akademisyenler, aktüerler, eksperler gibi çeşitli konularda alanında uzmanlardan oluşan çalışma grupları oluşturuldu ve sel haritalarının çıkarılması gibi teknik konular da dahil olmak üzere teminat altına alınacak doğal afetler konusunda çalışmalar başlatıldı.

Bu çalışmaların tamamlanmasını müteakip ilgili mevzuat düzenlemelerini ele almayı ve 2023 yılında tüm mevzuat alt yapısı ve hazırlık çalışmalarını tamamlayarak uygulamaya geçilmesini hedefliyoruz.

  • Gelir Koruma Sigortası

 Tarım üreticilerimizi verim düşüşlerinin yanı sıra fiyat dalgalanmalarından doğan zararlara karşı da koruyan Devlet Destekli Gelir Koruma Sigortası pilot uygulamasını, 2021 yılında, Konya ili Cihanbeyli, Kadınhanı ve Karatay ilçelerinde kuru ve sulu tarım alanlarında yetiştirilen buğday ürünü için hayata geçirdik. İlerleyen yıllarda ülke genelinde uygulanmasını planladığımız bu ürün, Devlet tarafından sağlanan yüzde elli prim desteği ile birlikte, üreticilerimize iklim değişikliği ve benzeri nedenlerle oluşan risklere karşı kapsamlı bir koruma sağlayacaktır.

3- Uluslararası Standartlara Uyum:

 Kurum vizyonumuzun sektörümüzü uluslararası piyasalara entegre bir sektör haline getirmek olduğunu daha önce belirtmiştim. Sektörün uluslararası piyasalara entegre olmasında, sigortacılık ve özel emeklilik uygulamalarının genel kabul görmüş uluslararası standartlara uyum sağlaması önem arz etmektedir.

 Bunun bilinciyle; sigortacılık ve özel emeklilik sektöründe faaliyet gösteren kuruluşların kurumsal yapılarının güçlendirilmesini, sektörümüzdeki uygulamaların uluslararası sisteme entegrasyonunu ve sigortalılara sunulan hizmet kalitesinin artırılmasını sağlayacak nitelikte düzenlemeler içeren İç Sistemlere Dair Yönetmeliği yayımlamış bulunmaktayız. Uluslararası standartların fonksiyon odaklı yaklaşımları benimsenerek iç kontrol, risk yönetimi, aktüerya ve iç denetim fonksiyonları detaylı bir şekilde tanımlanmıştır. Şirketlerin ve özellikli kuruluşların faaliyetlerinin sağlam ve basiretli şekilde yönetilmesini sağlayacak etkin bir yönetişim sistemine sahip olmaları gerekliliği düşüncesiyle yönetmeliğin kapsamı genişletilerek özellikli kuruluşlar ve aracılar da yönetmelik kapsamına alınmıştır. Sektörün gözetiminde ve denetiminde etkinliğin sağlanması ve şeffaf yönetim anlayışının gelişmesini sağlamak üzere raporlama gereklilikleri tanımlanmıştır.

Yine gelecek dönemlerde sektörümüzün uyum sağlaması gereken önemli bir standart olan sigorta sözleşmelerine ilişkin uluslararası muhasebe standardı (IFRS 17) güncellenerek yayımlanmış olup, tüm dünya ile birlikte ülkemizde 1/1/2023 tarihinde yürürlüğe girecektir. Sigorta sözleşmelerine ilişkin Türkiye Finansal Raporlama Standardı olan TFRS 17’nin yürürlüğe girmesiyle birlikte, sigortacılık sektöründe muhasebe ve raporlama sistemlerinde köklü değişiklikler meydana gelecektir. Bu standardın getirdiği yeniliklere ve değişikliklere uyum çalışmaları devam etmektedir. Standarda uyum kapsamında Kurumumuz, sektör temsilcileri, Birlik ve danışmanlık firmalarının üyelerinden Komiteler oluşturulmuştur. Bu komitelerde görüşülen hususlar doğrultusunda paydaşların görüşleri dikkate alınarak sektör duyuruları ile Standardın uygulanmasına ilişkin Kurumumuz görüşleri paylaşılmıştır.

4- Katılım Sigortacılığı Alanında

 Ülkemiz sigortacılığında en önemli gelişim alanlarından biri ise katılım sigortacılığıdır. Bu yönde önemli bir milat yaşandığını belirtmek isteriz. Her şeyden önce İslami sigortacılık perspektifinde yeni katılım esaslı sigortacılık modeli olan, kolay uygulanabilir, anlaşılır, açıklanabilir ve en önemlisi fıkhi ilkeleriyle uygulaması tutarlı bir model olan Teysir modelini (Türkiye İslami sigortacılık modelini) vatandaşlarımızın istifadesine sunduk.

Katılım sigortacılığı alanında ülkemize yatırımı teşvik etmek ve ülkemizin öncülüğünü yaptığı Teysir modelini tanıtmak amacıyla Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Katar ve Bahreyn’deki düzenleyici otoriteler, sektör liderleri ve İslami sigortacılık alanında faaliyet gösteren yaklaşık 25 şirket ile gerçekleştirilen görüşmeler son derece verimli geçmiş olup, ülkemizin İslam âlemi ve bölge içerisindeki varlığının değeri muhataplarımızca vurgulanmıştır.

Halihazırda dünyada yaygın biçimde uygulanmakta olan katılım sigortacılığı modellerinin dayandığı ilkeler ile sahada tatbikinin uyumsuz olduğu ve beraberinde getirdiği birçok sorunun mevcut bulunduğu hususunda, şirket yöneticileri, heyetimizle aynı düşünce ve değerlendirmede olduklarını belirtmiştir. Bu bağlamda, ülkemiz özgü “Teysir” modelinin son derece sade tasarımlandığı, anlatılması ve anlaşılmasının ve sahada tatbikinin daha kolay olduğu hususu ilgili yöneticiler tarafından dile getirilmiştir.

Ayrıca, sigortacılıkta yeni uluslararası muhasebe standardı olarak 2023 yılından itibaren uygulanmaya başlanacak “IFRS-17”ye geçiş sürecinde, Teysir modelinin adeta bir can simidi olarak öne çıkabileceği söz konusu uluslararası yetkililerce ifade edilmiştir..

Bu kapsamda, Yönetmelik ve diğer alt mevzuat düzenlemelerimiz ile bu alandaki uygulama belirsizliğini ortadan kaldırdık. Geldiğimiz noktada, yerli ve yabancı birçok sermayedarın katılım sigortacılığı alanında faaliyet göstermek üzere hazırlık yaptığını görmekteyiz. Halihazırda, BES’te katılım bazlı fon varlıklarının toplam tutarı sistemdeki toplam fonların %25’ine yaklaşmış durumda. 5 yıl içerisinde katılım sigortacılığı sektörü içinde benzer pazar payına (%25) ulaşacağımıza inanıyor ve bu yönde çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Kısa bir süre zarfında, en az 12 tanesi BES tarafında, en az bir o kadarı dasigortacılık tarafında olmak üzere 30’a yakın katılım hizmeti sunan şirketimiz olacağını tahmin ediyoruz. DASK, TARSİM gibi sigorta havuzlarını da eklediğimizde katılım finans eko sisteminin gelişimine sigortacılığın katkısının çok büyük olacağını değerlendiriyoruz. Hedefimiz, katılım sigortacılığı alanında daha uzun vadede ülkemizin uluslararası bir katılım sigortacılığı üssüne dönüşmesi.

5- Özel Emeklilik Alanında

 2003 yılında başlayan BES uygulaması toplumumuza tasarruf alışkanlığı kazandırmanın yanı sıra, katılımcılara emekliliklerinde ek bir kaynak sağlama düsturu ile gerek küresel uygulamalar takip edilerek gerek sektörün ihtiyaçları dikkate alınarak sürekli geliştirilmektedir.

Sektörümüzde 15 emeklilik şirketinin faaliyet gösterdiği bu alanda, Mayıs ayı ortası itibarıyla toplamda yaklaşık 13,9 milyon katılımcı ile ve yaklaşık 285 milyar TL fon büyüklüğüne ulaşılmış ve birçok kişinin geleceğini finansal bağlamda şekillendirmesine aracı olunmuştur.

Diğer taraftan, geçtiğimiz yıl hayata geçirdiğimiz uygulama ile 18 yaş altındaki çocuklarımızın da bireysel emeklilik sistemine girebilmelerine imkân tanınmış ve bir yıldan kısa bir sürede 350 bin civarında çocuğumuz sisteme dâhil olarak yaklaşık 750 milyon TL üzerinde tasarrufta bulunmuştur.

Bu denli büyük bir ekosistemin aktörlerinin, gelişen ve değişen şartlardan etkilenmemesi kaçınılmazdır. Bu bağlamda, paydaşlarımızla sürekli istişare içinde sistemin geliştirilmesine ve güncele uyumuna yönelik çalışmalar yapıyoruz. Tabi ki burada Devletimizin sisteme olan teveccühünün büyük bir önem teşkil ettiğini unutmamamız gerekiyor.

Bu bağlamda, İçinde bulunduğumuz yılın başında Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunumuzda değişiklik yaparak Devlet katkısının %25’ten %30’a çıkartılması sağlanmıştır. Bunun yanında, BES’e yıllık limitin üzerinde ödenen katkılar için müteakip yıllarda Devlet katkısı alabilme imkanı; acil nakit ihtiyacı oluşan katılımcılarımız için BES birikimlerini teminat olarak göstererek bu ihtiyaçlarını uygun koşullu kredi imkanı ile gidermeleri; konut alımı, evlilik, eğitim vb. koşullarda oluşan nakit ihtiyaçlarında katılımcıların birikimlerinin bir kısmını çekerek sistemden ayrılmadan nakit ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ve 45 yaş üzerindeki kişilerin de istedikleri takdirde otomatik katılım sistemine girebilmelerine imkân sağlayacak düzenlemeler yapılmış olup, ilgili alt düzenleme çalışmalarına devam edilmektedir.

Diğer taraftan, BES’in yaygınlaşmasının ve bilinirliğinin artmasının bir sonucu olarak kişilerin hediye olarak yakınlarının özel günlerinde yakınlarına altın gibi geleneksel hediyeler vermek yerine bireysel emeklilik hesaplarına ek katkı payı hediye etmek istediklerini biliyoruz. Bu talebin karşılanmasına yönelik olarak “BES Hediye Kartı” veya “Hediye Sertifikası” adıyla kişilerin yakınlarına özel günlerinde ek katkı payı hediye etmelerine olanak tanıyacak çalışmalara başladığımızı da bildirmek isterim. Ayrıca, katılımcı ve çalışanlarımızın şikayetlerini en aza indirebilmek için bireysel emeklilik sisteminde hizmet kalitesinin artırılmasına yönelik birtakım tedbirler alacağımızı ve önümüzdeki günlerde bu amaca hizmet edecek çalışmalarımızı duyuracağımızı da vurgulamak isterim.

Tüm bu düzenlemelerin hayata geçmesi ile önümüzdeki yıllarda BES’teki toplam katılımcı sayısı ve toplam fon büyüklüğünün hızla artacağını öngörüyoruz.

Sonuç olarak, birçok sektörle etkileşim halinde bulunan sigortacılık/özel emeklilik sektörünün, ekonomilerin yarınını şekillendirecek dijital dönüşüm ve yeşil dönüşümün yönetilmesinde önemli rolü olacağı değerlendiriyoruz. Bunlarla birlikte, katılım sigortacılığının ve yurt içi tasarruf birikimine önemli katkısı olan özel emekliliğin her geçen yıl daha da gelişmesi ve sektörümüzün uluslararası piyasalara uyum düzeyinin artması ile ülkemiz için sigortacılık alanında gelişim alanlarının ve yeni fırsatların doğacağına inanıyoruz. Kurum olarak tüm bu süreçlerin yönetiminde üzerine düşen görevleri layıkıyla yapma konusunda azim ve istekle çalışmaya devam edeceğiz.”