TSB Başkanı Atilla Benli: “Sigorta sektörü ekonominin en önemli itici güçlerinden biri”

11. Sigorta Haftası çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Hafta kapsamında düzenlenen Uluslararası Sigorta Zirvesi’nin açış konuşmasını yapan TSB Başkanı Atilla Benli, sigorta sektörünün ekonominin en önemli itici güçlerinden biri olduğunu ve TSB olarak yürüttükleri akademik çalışmalarda da sektörün taşıdığı yüksek potansiyeli gördüklerini vurguladı.

“Sigortacılık sektörü, finans sektörünün önemli bir parçası olarak sadece direkt etkileri ile değil farklı sektörlere olan endirekt etkileri ile birlikte ülkemizin sürdürülebilir ekonomik büyümesine belki de en fazla katkıyı sağlama potansiyeline sahip sektörlerin başında geliyor” diyen Benli, konuşmasında şu konulara değindi:

“Memnuniyetle ifade etmeliyim ki hem sigortacılık hem de emeklilik alanında sektörümüz büyümeye devam ediyor. 2021 yıl sonu itibarıyla aktif büyüklüğümüz 427 milyar lirayı; prim üretimimiz 105 milyar lirayı; BES’te fon büyüklüğümüz ise 244 milyar lirayı aştı. Sektör olarak 2021 yılında ülke ekonomisine sağladığımız teminat 230 trilyon liraya ulaşırken ödediğimiz toplam tazminat tutarı da 64 milyar liraya yaklaştı.

Öte yandan, 2022 yılının ilk üç ayında prim üretimi geçen yılın aynı dönemine göre %70 artışla 43 milyar liraya ulaştı. Benzer şekilde bireysel emeklilik sisteminde devlet katkısı dahil toplam fon büyüklüğü de mayıs ayı itibarıyla geçen yıla göre %56 artışla 285 milyar lirayı aştı.

Sigortacılık sektörümüzün birçok ülkeye örnek teşkil edecek çok başarılı uygulamalara da ev sahipliği yaptığının altını özellikle çizmek isterim.

Bunlardan ilki, belki de ülkemiz finans sisteminin en önemli başarı hikayelerinden biri olan ve 18 yıldır başarılı bir şekilde her geçen gün güçlenen Bireysel Emeklilik Sistemimiz. 2022 yılı başında devlet desteğinin %30’a çıkarılmasıyla devletimizden bir kez daha büyük destek gören sistemde 300 milyar TL fon büyüklüğüne ve 14 milyon katılımcıya hızla yaklaşıyoruz. Bireysel emeklilik sisteminde hedefimiz 500 milyar TL fon büyüklüğüne ve 17 milyon katılımcıya ulaşmak. Yakın zamanda hayata geçirilen reformlarla bu hedeflere artık daha yakın olduğumuzu biliyoruz.

Bir başka gurur kaynağımız DASK Havuzumuz. Ülkemize büyük acılar yaşatan 1999 Marmara Depremi sonrasında hayatımıza giren DASK, bugün 10,7 milyon adet poliçe ve yüzde 54 oranındaki sigortalı konut sayısı ile yoluna devam ediyor. DASK’ın, kapsamının genişletilmesi yönündeki çalışmalarla daha da büyüyeceğine, daha da geniş bir koruma şemsiyesi hâline geleceğine inanıyoruz.

Aynı şekilde, doğal afetlerin önemli bir gündem haline geldiği ve Rusya-Ukrayna savaşıyla hızlanan küresel gıda krizinin konuşulduğu bugünlerde TARSİM’e de özellikle yer açmak istiyorum. TARSİM bugün çiftçilerimiz için her geçen gün önemi daha da artan bir sigorta havuzu oldu. Aynı zamanda TARSİM, kardeş ülkemiz Azerbaycan’da da benzer bir havuzun kurulmasına destek oluyor.

Öte yandan, sektörümüzün veri deposu Sigorta Bilgi Merkezi’miz de yine birçok ülke tarafından yakından takip ediliyor. Merkez’in tecrübesini başta Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkeler olmak üzere diğer ülkelerle paylaşma gayretindeyiz.

Gördüğünüz gibi sigortacılık sektörü olarak ekonominin en önemli itici güçlerinden biriyiz ve yürüttüğümüz akademik çalışmalarda da taşıdığımız yüksek potansiyeli görmekteyiz. TSB olarak Boğaziçi Üniversitesinden kıymetli akademisyenlerle birlikte hazırladığımız Türkiye Sigortacılık Sektörü Ekonomik Etki Analizine göre Türkiye sigortacılık sektörü penetrasyon oranının mevcut %2,2 oranından muadil ülkelerde gözlemlenen %4,5 seviyesine çıkması durumunda sektörümüzün ülkemizin milli gelirine ilave katkısı endirekt katkılar ile birlikte 421 milyar TL’ye kadar çıkmaktadır. Bu ilave katkı milli gelirimizde %7,5 oranında bir büyümeye tekabül etmektedir. Bu çalışma sektörümüzün arzu edilen noktalara gelmesi halinde ülke ekonomimize nasıl katkı sağlayacağını açık bir şekilde göstermektedir.

“Sigortacılar olarak çok önemli sınavlarda geçiyoruz”

Sadece ülkemiz değil, tüm dünya her anlamda farklı ve zorlu bir dönemden geçiyor. Pandemi, iklim değişikliği, doğal afetler ve savaşlar gibi beraberinde önemli makroekonomik sorunlar ve riskleri barındıran birçok gelişmeyi aynı anda yaşadığımız bu dönemde, sigortacılar olarak çok önemli sınavlardan geçiyoruz.

Pandeminin etkileri hafifledi, 2022 yılı ekonomik anlamda yaraları sarma yılı olacak derken patlak veren Rusya-Ukrayna savaşı tıpkı bir depremin merkez üssünden yayılan sismik dalgalar gibi küresel ekonomiler üzerinden emtia piyasalarına, ticarete ve finansal piyasalara yayılarak son derece olumsuz sonuçlar meydana getirdi ve getirmeye devam ediyor.

Diğer yandan, iklim değişikliği ve bunun sonucunda doğal afetlerin frekansında ve etkisinde yaşanan artışlar gerek ülkemizi gerekse dünyayı etkilemektedir. Munich-Re tarafından yapılan bir çalışmaya göre 2021 yılında hem ülkemizde hem de dünyada etkili olan fırtına, sel, orman yangınları ve depremler nedeniyle yaklaşık 280 milyar Dolar tutarında zarar meydana geldi. Söz konusu zararın sadece 120 milyar Dolarlık kısmı sigortalanmıştı. Bu durum sigorta açığının yüzde 57 olarak gerçekleştiği anlamına geliyor.

İklim değişikliği ve doğal afetlerden en çok etkilenen sektörlerin başında hiç şüphesiz sigorta sektörü geliyor. Sürdürülebilirlik odağında yeni iş modellerinin geliştirilmesi sigorta sektörü açısından bir sorumluluk olmasının yanında, müşteri sadakatinin artırılması, sermayeye daha kolay erişim ve uzun dönemde şirket değerinin yükseltilmesi gibi faydaları nedeniyle stratejik bir gereklilik haline gelmiş durumda.

“Dijitalleşmede yaşanan gelişmeler sigorta sektörünü bir paradigma değişiminin eşiğine getirdi”

Sektörümüzün bir diğer önemli gündem maddesi ise pandemi ile birlikte ivme kazanan dijitalleşme ve dijitalleşmenin geleneksel iş yapış modellerimize etkisi.

Dijitalleşmede yaşanan gelişmeler sigorta sektörünü bir paradigma değişiminin eşiğine getirdi dersek abartmış olmayız. Geleneksel sınırların ortadan kalktığını ve ekosistem ile bütünleşik olarak değer zincirinin yeniden oluşmaya başladığını görüyoruz. Bu değişim ve dönüşümde sigorta sektörünün en önemli paydaşları ise sigorta dikeyine odaklanmış teknoloji girişimleri yani “insurtechler”. Insurtechler sigortacılık sektöründe inovasyonun ana sürükleyicisi konumunda. Her geçen gün sigorta sektörünün bu çevik yapılarla ortak iş geliştirme konusunda daha cesaretli adımlar attığını görüyoruz.

Dijitalleşme ana başlığı altında gerek ülkemizde gerekse dünya genelinde sigortacıların önemli gündem maddelerinden bir diğeri ise ana sigortacılık yazılımlarının modernize edilmesi. Çünkü, müşterilerin diğer teknoloji şirketleriyle alıştığı deneyimi sigortacılardan beklemesi ve dijital kanalların kullanımının artmasıyla birlikte müşterilere her kanalda kesintisiz ve tutarlı bir “çoklu erişim” deneyimi yaşatmak sektörümüzün önemli önceliklerinden biri haline geldi. Data ve analitik yetkinliklerinin gelişmesi özellikle maliyet optimizasyonu, yeni müşteri kazanımı ve müşteriyi tutundurma konularında çok önemli fırsatları barındırıyor.  Ancak, ön yüzde müşteri ve kanal deneyiminin geliştirilmesi, arka yüzde operasyonel verimliğinin artırılması ve analitik yetkinliklerin ölçeklendirilmesi gibi konularda etkin ve hızlı adımlar atabilmek için sigortacılık ana yazılımlarının bunu destekler esneklikte ve mimari yapıda dizayn edilmiş olması gerekiyor.

Bölgesel Sigorta Konseyi

Sektörümüzü, iklim değişikliğinin etkilerinden pandemiye, yapay zekânın gelişiminden insurtech’e kadar pek çok açıdan, küresel ve bütüncül bir yaklaşımla değerlendirebileceğimiz, Uluslararası Sigorta Zirvesi’ni “Sigortacılığın Geleceğini Yeniden Tanımlamak: Yeni Fırsatlar” temasıyla gerçekleştiriyoruz.

İki gün boyunca katılımcılarımızın sunacağı farklı bakış açılarını birlikte değerlendirme ve sektörümüzün geleceğine yönelik fırsatları birlikte keşfetme imkânımız olacak.

Sigorta Haftamız kapsamında uluslararası alandaki ilişkilerimizi güçlendiren bu zirve ve paylaşım ortamında önemli bir iş birliğine imza atacağımızı da sizinle paylaşmak isterim. Türkiye Sigorta Birliği olarak, Sigorta Haftası’nda ağırlama fırsatı bulduğumuz Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkeleri; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’ın sigorta birlikleri başkanlarının katılımı ile Bölgesel Sigorta Konseyi’ni kurmanın ilk adımını atıyoruz.

Tüm tarafların gayretiyle hızlı bir şekilde ilerleyen çalışmalarımızı, Uluslararası Sigorta Zirvesi’nin ikinci gününde bir mutabakat zaptı ile imza altına alacağız.

“Sigorta Kıymet Bilmektir”

Tüm bu saydıklarımın bilincinde olarak, hayata geçirmek için azimle çalıştığımız hedeflerimizi çok iyi anlatan bir sözle özetliyoruz: “Sigorta Kıymet Bilmektir”.

Çünkü, pandemi, savaşlar, gıda sorunları, ekonomik dalgalanmalarla ortaya çıkan zorluklar, bize bahşedilen ya da azimle çalışarak kazandığımız kıymetlerimizi korumanın önemini bir kez daha hatırlattı.

Kıymet bilmenin önemini gelecek kuşaklara da anlatmayı sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Daha bilinçli bir toplum, daha yaşanabilir bir dünya için bir kez daha tekrarlıyorum. “Sigorta Kıymet Bilmektir”.

Sözlerime son verirken bu toplantının gerçekleşmesi için çok büyük katkılar sağlayan sponsorlarımız; Sigorta Bilgi Merkezi, KPMG, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği, Agito, PWC, Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu, SEGEM ve Sigorta Tahkim Komisyonuna Birliğimiz adına şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca bu güzel organizasyonun gerçekleşmesinde yoğun emek sarf eden Birliğimizdeki değerli çalışma arkadaşlarıma da teşekkürü bir borç bilirim.