1970’te bir acentenin Paris seyahati

Dönemin önemli acentelerinden ve BİPAR (Avrupa Sigorta Aracıları Federasyonu) üyesi Ziya Özçam, federasyondan aldığı davet neticesinden genel meclis toplantısına katılmak üzere 1970 başında Paris’e gidiyor. Fransa’da bir meslektaşını da ziyaret eden Özçam’ın seyahati, o dönemde Fransız acentesi ve çalışanlarının koşullarını anlatması bakımından ilginç özellikler taşıyor.

Arşivden sayfamız için 1970 yılına doğru seyahat ettiğimizde, sektör açısından dönemin önemli isimlerinden, Güven Sigorta Sirkeci Acentesi Ziya Özçam’ın yazısına rastlıyoruz. “Bir Paris Seyahatinin Ardından” başlıklı yazı, anlaşılabileceği üzere Paris ziyaretini konu ediyor. Ancak bu ziyaret tatil amaçlı değil, sigortacılıkla ilgili bir iş seyahati olduğu için dikkatimizi çekiyor. Zira, Özçam, BİPAR’ın (Avrupa Sigorta Aracıları Federasyonu) davetlisi olarak Paris’teki genel meclis toplantısına gidiyor. Genel kurul toplantısının ardından, daha önce L’argus dergisinde çıkan bir yazı dolayısıyla tanıştıkları ama daha önce hiç karşılaşmadığı meslektaşı Andre Martin ile buluşmak üzere trenle Meaux kentine gidiyor. “Tayin ettiğimiz saatte muvasalat mahalline gelmiştim. İstasyon oldukça kalabalıktı. Ne benim yüzümde ne de arkadaşımınkinde sigortacı olduğumuza dair bir yazı bulunmamasına rağmen yekdiğerimizi tanımakta zorluk çekmedik.” Bu ifadelerden anladığımız kadarıyla, sigorta acenteleri hal, harekat ve kıyafet olarak o dönemde tüm dünyada benzeşiyor olmalı ki birbirini hiç görmemiş bu iki acente, kalabalık bir tren istasyonunda bile birbirlerini tanıyabiliyor.

Çalışan maaşları ve kadınların durumu

Ziya Özçam’ın Fransız meslektaşının ofisindeki çalışma koşulları ve çalışan haklarını aktardığı bölüm de dönemin Fransa iş hayatını anlama bakımından önemli: “Andre Martin’in ofisinde beş kişi çalışıyor. Üç hanım sekreter muhasebe, istihsal ve hasar işlerini aralarında taksim etmişler. Maaşları sırasıyla 1100, 1300 ve 1700 franktır. Burada her müşteri için bir fiş tutuluyor ve bir hataya sebep vermemek için bu fişler muhasebe fişleriyle kontrol ediliyor. Büroda gördüğüm her şey gayet etraflı bir intizamın ifadesiydi. Üç hanım sekretere ilaveten vazife gören iki adet imza yetkili prodüktörden beheri ayda 2200 frank maaş alıyor. Yaşları 35 civarıdır.”

Yukarıda yazılanlardan anlaşıldığı üzere, kadınlar o dönemde Fransa’da bile yapılan iş ve ücret bakımından erkeklerin gerisinde kalıyor. Kadınlar ofiste sekreter olarak görev alırken, erkekler imza yetkili prodüktör olarak daha yüksek maaşla çalışıyor.

O dönemde Türkiye’deki acentelik ofisinden de örnek veren Ziya Özçam, “Yarım milyon portföyü umumiyetle iki adet düşük maaşlı ve her türlü formasyondan uzak memurla idare eden acentelerimizin bu düzeni nasıl uygulayabilecekleri sorusu hemen hatıra gelebilecektir” diyor.

Acentelik çalışanlarının şartlarının devamında, “Eğer bir gün bu erkek elemanlar umumi ajan olarak çalışmaya karar verirse bu faaliyetlerini Meaux şehrinin en az 100 km uzağında bir yerde yürütebilirler. Bu düzen tahtında bu elemanların kolay kolay büroyu bırakmayacakları, büroya olan hizmetlerini hayli devam ettirecekleri muhakkaktır” dedikten sonra o dönem Türkiye’deki acentelik çalışanlarına da gönderme yapıyor: “Bu şekilde, bizim bürolarımıza aldığımız prodüktörlerin 15 gün içinde bizi bırakıp şirketlerle derhal acentelik anlaşması yapmalarını önleyen bir sistemin tesis edilebilmesinin pekala mümkün olabileceği kanaatini elde etmiştim.”

Bu arada o dönemlerde acente yerine yukarıda da yazıldığı üzere “ajan” kelimesi de kullanılıyor. Zaten yazının başlığında Ziya Özçam, “Sirkeci Ajanı” olarak tanımlanmış.

Özçam, 1970 yılında Fransa’daki sigorta acentelerinin tatillerinden de bahsediyor: “Bay Andre Martin her sene şubat ve ağustosta 15’er gün tatil yapıyor. Kendisi kış sporları meraklısı. Unutmamak lazım ki, memurlarına da aynı hakkı tanımış.” Bugünden baktığımızda, 1970 yılında Türkiye’de bir acente çalışanının yılda bir ay tatil yaptığını düşünmek bile zor geliyor. Hatta bugün bile kolay görünmüyor.