Arşivden- Dergimizin Ekim 1973 sayısında Cumhuriyet’in 50’nci yılı

Cumhuriyet’in 100’üncü yılını kutlarken, arşivimizde yine bir önemli kilometre taşı olan 50’nci yıl sayımıza gittik. 1 milyar liraya yükselen üretim, devletleştir(me)me, reasürans “pool”ları, Ortak Pazar o dönemin öne çıkan konuları olarak göze çarpıyor.

Bugünkü okurlarımızın yanı sıra henüz doğmamış gelecek kuşaklardaki okurlarımıza da nice 100 yıllar diliyoruz…

 

Cumhuriyetin 100’üncü yılına denk gelen 749’uncu sayımızda tam 50 yıl geri dönerek, 1973’ün Ekim ayına gittik. Dergimizin o zamanki sahibi ve başyazarı Aslan Tufan Yazman’ın kaleme aldığı yazıda, milli sigortacılığın Cumhuriyet’le yaşıt olduğu vurgulanarak şu değerlendirmelerde bulunulmuş: “Türkiye’deki tehlikelerin sigorta vasıtasıyla teminat altına alınması uzun yıllar yabancı şirketlerin İstanbul’daki temsilcilikleri tarafından yapılmıştır. Faiz almayı günah sayan teokratik anlayışın hazırladığı zemin üzerinde bankacılık da sigortacılık da bir türlü ulusal bir atılım yapamamıştı. 1923’ten sonradır ki Türkiye’de her türlü modern kuruluşlara olanak hazırlanmıştır. Milli bankacılığın ardından milli sigortacılık da kurulmuştur.”

Birkaç yılda iki katı üretim

Derginin yazıldığı dönemle ilgili de bilgi veren Yazman bu konuda şu hususlara değinmiş: “Bundan üç dört yıl önce Türkiye’de prim üretimi ancak yarım milyar lira dolayındayken, 1972’de toplam prim 1 milyar lirayı aşmıştır. Bu hızlı gidişin nedenleri arasında nüfusumuzun hızlı artması, endüstrimizin genişlemesi ve milli ekonomimizin potansiyelinin yükselmesi kadar halkta sigorta bilincinin genişlemiş olmasının da etkisi açık olarak görülmektedir.”

Devletleştirme

Aslan Tufan Yazman, o dönem yapılan sigortacılığın devletleştirilmesi tartışmalarına da katılarak şunları söylüyor: “1930’da dünya iktisadi bunalımı karşısında dünyadan birçok madde ithal edilememişti. Şeker, kağıt, kumaş, çimento, petrol ve çelik gibi hayati maddeler yurtiçinde üretmekten başka çare yoktu. Atatürk bunları devletin yapması için teşebbüsse geçilmesini istedi. Amaç, özel sektörün gelişmesine kadar devletin önderlik etmesiydi. Devletçilik bir doktrin olarak değil, ihtiyaçtan doğan geçici ve yumuşak bir sistem olarak getirilmiş ve öyle uygulanmıştır. Bu sistemde devlet sigorta şirketlerinin yanında özel sigorta şirketleri de gelişmiş ve Türk ekonomisine katkıda bulunmuştur. Ortak Pazardaki ortaklarımızın hemen bütün sigorta işletmeleri özel sektör kuruluşları olduklarından, onlarla tarife gibi konularda Hazine yararıyla sınırlanmış kuruluşlar değil, ancak Türk özel sektör şirketleri rekabet edebilir. Ortak Pazara resmen hazırlanan bir ülkede sigortacılığın tamamen devletleştirilmesinden elbette ki bahsedilemez.

Uluslararası “pool’ların önemi

Yazman, uluslararası sigorta havuzlarına da değinerek bu konuda şu tespitleri yapıyor: “Türkiye, İran ve Pakistan arasındaki Kalkınmak İçin Bölgesel İşbirliği Teşkilatı (RCD) çerçevesi içinde her alanda başlayan samimi dayanışmaların en çok sigorta sahasında olumlu sonuçlar verdiği bir gerçektir. Keza Milli Reasürens’ın teşebbüsü altında Asya ve Afrika devletleri arasında kurulmuş olan yeni “pool” daha şimdiden milyonlarca dolarlık rakamlara ulaşmıştır. Bu çalışmalar bize dünyada verilen önemi de arttırmaktadır.”