Değişen iklim, artan sel baskınları, yaygınlaşan don olayları gibi değişen iklim koşullarına göre güncellenmesi gereken reasürans şeması, teminat açığı ve artan hasar maliyetlerinin getirdiği makro iktisadi dengesizliğin yönetilebilmesi açısından da oldukça önemli. Yani yanlış reasürans şeması eşittir yanlış sigortacılık.
Dr. Zeynep Stefan
Sürekli iklim değişikliği ile ilgili düşünüp yazmam kesinlikle tesadüfi değil. İklim değişikliğinin etkileri o kadar kapsayıcı, o kadar derin ve o kadar beklenmedik ki bir risk yöneticisi olarak sadece kullandığım bütün senaryoları, stres testlerini veya risk ölçüm modüllerini bir anda etkisiz hale getirmekle kalmıyor; durduğum zemini de kayganlaştırıyor ve riskin önünde gitmesi gereken birinden riskin peşinden koşan biri haline geliyorum. İşte bu çerçevede yaptığım hazırlıklardan birinde EIOPA (Avrupa Birliği Sigorta ve Emeklilik Sektörleri Düzenleyici Kurumlar Birliği) ve ECB (Avrupa Merkez Bankası) tarafından hazırlanan ve Avrupa kıtasında meydana gelen doğal afetlere karşı yeni bir reasürans şeması oluşturmayı amaçlayan çalışmayı inceledim.
Reasürans sigorta kabiliyetini şekillendirirken reasürans şemasını ve içerdiği kalitatif ve kantitatif değişkenleri dikkate alır. Şema yanlış ise sigortalanma süreci ve elde edilen poliçe ve prim de yanlıştır. Özellikle değişen iklim, artan sel baskınları, yaygınlaşan don olayları vb. değişen iklim koşullarına göre de güncellenmesi gereken reasürans şeması, teminat açığı ve artan hasar maliyetlerinin getirdiği makro iktisadi dengesizliğin yönetilebilmesi açısından da oldukça önemli. Yani yanlış reasürans şeması eşittir yanlış sigortacılık.
EIOPA ve ECB ortak çalışması her şeyden önce risk temelli bir prim yapısının daha etkin şekilde uygulanmasını amaçlamakta. Ancak çalışmanın farklılaştığı önemli noktalardan biri tam da burada. EIOPA ve ECB, Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin doğal afet riskinin tespit edilirken Amerika veya Uzak Asya’daki şiddetli fırtınaların hesaplama havuzuna dahil edilmemesi gerektiğini, sadece AB temelli bir risk şemasının fiyat istikrarını tekrar geri getireceğini, rekabetçi ürün yapılarının ortaya çıkacağını ve sektördeki bütün paydaşlar için avantajlı ve dolayısıyla kârlı bir zemin ortaya koyacağını belirtmekte. Aslında bu aşamada reasürans şemasına bir merkez bankası rolü de (being last resort) biçilmiş durumda. Yani son başvuru mercii olarak bütün düzenlemeleri düzenleyen tek bir düzenleme. Bu özelliğin dizayn edilmesi ve yönetilmesi oldukça zor. Ancak iyi yapıldığı takdirde Paul Volcker’ın FED’de ulaştığı türden bir başarı da ortaya çıkabilmekte.
Vaat edilen bu kadar faydaya rağmen şemanın oluşturulması yine de kolay değil. Diğer zorluk ise veri! AB üyesi ülkeler arasında güzel bir iş birliği mevcut. Ancak konu veri temelli iş birliklerine geldiğinde bir mermer gibi bütünlük sergileyen AB’nin aslında ne kadar birbirinden farklı kalitede bileşenlerden oluştuğunu görmekteyiz. Özellikle finansal teknolojiler alanında bu farklılıkların birçok platformda deneyimlemiştim. (Draghi Raporu’nda belirtilen diğer bir özellik) Düzenleyici kurumlar nezdinde olsa bile verinin gerçekliği ve tamlığı; teyit edilemez derecede ve ülkeler arasında ciddi farklılıklar göstermekte. Tabi ki sadece veriyle bitmiyor. AB genelinde oluşturulmak istenen ve sadece bölge doğal afetlerine göre şekillendirilecek bir reasürans şemasının sağlam bir hukuki zemine de ihtiyacı var. Sözleşme maddelerindeki yeknesaklık, hasar süreçlerinin bütün ülkelerde aynı süreç bileşenleri ile yürütülmesi, anlaşmazlıkların çözümünde başvurulacak mahkemelerin yeri ve türleri etkin bir reasürans şemasının içermesi gereken diğer bileşenler. Sadece tek bir ülkede bile şehirler arası farklılıklar gösterebilen bir şemanın AB gibi, oldukça farklı yönetişim yapılarına sahip 27 ülkeden oluşan bir bütünde işler hale getirilebilmesi büyük bir başarı.
Aksiyon planı ve zaman çizelgesi konusunda net bir süreç belli olmamakla birlikte EIOPA ve ECB, hangi ana özelliklerin mutlaka olması gerektiği konusunda anlaşmış durumdalar. Ortak paydalardan ilki nihai amacın uzun dönemli istikrarı destekleyecek özellikte olması. Çok paydaşlı bir yapı kurulmasının uzun dönemli istikrarın temeli olacağının altını çizen EIOPA ve ECB, yönetmesi oldukça zor olacak bu geri bildirim mekanizmasının nasıl tesis edileceği sorusunu henüz cevaplamamakta. Diğer bir özellik ise özel sektör kurumlarının mutlaka sürece dahil edilmesi. Yönetişim ve şeffaflık ise sonucunda ciddi finansal hareketlere yol açacak bu yapının etkinliği için mutlaka sağlanması gereken özelliklerden. Önleyici risk yönetim faaliyetlerinin entegrasyonu ve kâğıt üzerinde kalmayan erken uyarı mekanizmaları ise şemaların etkin kullanımının diğer bir anahtarı. Teminat açığı ve rezervlerin yetersizliği de reasürans şemasının önünde aşılmayı bekleyen diğer engeller olarak belirmekte.