EKO-LOJİK: Gezegenin geleceği için et tüketimi azaltılmalı

Bonn Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre, dünyanın geleceği için et tüketiminin %75 azaltılması gerekiyor. Araştırmada, ABD ve Avrupa ülkelerinin yüksek et taleplerinin gezegene gereksiz yük bindirdiği kaydediliyor. 

Almanya’nın Bonn Üniversitesi’nde yürütülen bir araştırma, zengin ülkelerin yerkürenin iyiliği için et tüketimini azaltması gerektiğini ortaya koydu. Vegan Gazete’nin plantbasednews.org’dan aktardığına göre, araştırmacılar, et tüketimi için gereken düşüşün %75 olması gerektiğini vurgulayarak, ABD ve Avrupa ülkelerinin yüksek et talepleri sebebiyle gezegene gereksiz bir yük bindirdiğini kaydetti. 

AB’de ortalama bir vatandaş yılda yaklaşık 80 kilogram et tüketirken, çalışmanın başyazarı Dr. Matin Qaim, “Et tüketimi 20 kilogramın altına düşmeli” şeklinde açıklamada bulundu. Qaim, bunun nedeni olarak, hayvancılığın gezegen üzerinde çok büyük bir yük olduğunu aktardı. 

Araştırmaya göre, et endüstrisi, ormansızlaşmanın önde gelen itici güçlerinden biri durumunda. Endüstri, sera gazı emisyonlarının yüzde 14,5’ine katkıda bulunuyor ve önemli miktarda kaynak israfına yol açıyor. Örneğin, yalnızca bir kilo biftek, 7 tondan fazla su harcanmasına neden oluyor. 

Bonn Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, et endüstrisinin çevresel etkilerinde zengin ülkelerin sorumluluğunun yoksul ve orta düzey ülkelere göre çok daha fazla olduğunu vurguladı. Qaim, bu konuyla ilgili olarak, “Dünya nüfusunun tamamı, Avrupalılar veya Kuzey Amerikalılar kadar et tüketseydi, kesinlikle uluslararası düzeydeki iklim hedeflerini yakalayamazdık ve bu da pek çok ekosistemin çökmesinin önünü açardı” dedi 

Et vergisi tartışılıyor 

Araştırmalar, insanların et tüketimini azaltmaya başladığını gösterirken, geçtiğimiz yıl yayınlanan bir anket, Avrupalıların neredeyse yarısının daha az et yediğini ortaya koydu. 

Ancak yeme alışkanlıklarında büyük çaplı bir değişiklik gerçekleştirilebilmesi için daha fazlasının yapılması gerekiyor. Geçtiğimiz birkaç yılda bazı uzmanlar, et tüketimini azaltmak için et vergisi getirilmesi fikrini gündeme getirdi. Yapılan bazı araştırmalar da tüketicilerin çoğunluğunun bu kararın arkasında olacağını öne sürüyor. 2021 yılında yapılan bir araştırma, Avrupalıların yüzde 70’inin et tüketimi vergisi getirilmesi fikrine açık olacağını gösterdi. 

Qaim de et ve et ürünlerine getirilecek bir verginin makul ve adil olacağına inanıyor: “Hepimizin, kararlarımızın küresel etkilerine karşı daha duyarlı olmamız gerektiğini vurgulamadan önce, etin mevcut fiyatlara yansımayan yüksek bir çevresel maliyeti olduğunu belirtmemiz gerekiyor.” 

Restoranlarda karbon ayak izi etiketi 

Vegan Gazete’nin plantbasednews.org’dan aktardığ bir başka habere göre, Julius-Maximilians Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bir çalışma PLOS Climate dergisinde yayınlandı. Araştırmacılar 250’den fazla katılımcıya toplamda dokuz araştırma için özel olarak oluşturulmuş menü tasarımı sundu. Tasarımların hepsinde, her seçeneğin emisyon etkisi net bir şekilde etiketlendi. Bazı yemekler için etikette “yüksek emisyon” (örneğin sığır eti salatası) veya “düşük emisyon” (örneğin falafel salatası) ifadelerine yer verildi. Bazı seçenekler için üçüncü bir “orta emisyon” ibaresi de oluşturuldu (örneğin tavuklu salata). 

“Sürdürülebilir gıda seçimleri teşvik edilmeli” 

Araştırmacılar, menülere iklim etiketleri eklemenin, restoran sahiplerinin daha sürdürülebilir gıda seçimlerini teşvik etmek için yapabilecekleri en kolay ve en etkili şeylerden biri olduğunu öne sürdü: “İklim dostu restoranların daha fazla ziyaret edilmesini istiyorsak, restoran menülerinde yer alan yemek bileşenlerini vurgulamak gerçekten önemli bir parametre olabilir, çünkü bu şekilde neyin normal ve önerilen olduğunun kolaylıkla altı çizilebilir.” 

Küçük vegan restoran zinciri Stem & Glory’nin sahibi Lou Palmer-Masterton, geçtiğimiz yıl restoranlarındaki menülere karbon ayak izi puanlarını eklemeye başladı. Restoranın sunduğu seçeneklerin çoğu karbon yoğunluğu ölçeğinde “çok düşük” ile “düşük” derecelendirmeleri arasında değişiyor. 

Palmer-Masterton, BBC’ye yaptığı açıklamada, “Ürünlerimizin hepsi bitki bazlı olsa da, çevre üzerindeki etkilerini hâlâ merak ediyordum. Bu hareket oldukça mantıklı ve popülerlik kazanıyor” dedi.