Genç kuşağın iklim çığlığı: Bize yaşanabilir bir dünya bırakın!

 Genç iklim eylemcisi Atlas Sarrafoğlu, COP27 İklim Zirvesiyle ilgili yaptığı paylaşımda, “Bize bırakılan dünyanın yetişkinlerin yaşadığı dünya gibi olmayacağı kesin. Zirvelerin bir işe yaramadığını biliyoruz. Yaşanabilir bir dünya talep edin” dedi. Sarrafoğlu, küresel ısınmanın azaltılması için umutların henüz tükenmediğini ancak tutarsızlıklar nedeniyle hükümetlerin hedeflerinin inandırıcı olmadığını vurguluyor. 

15 yaşındaki iklim aktivisti Atlas Sarrafoğlu, Mısır’ın Sharm El Sheikh şehrinde yapılan COP27 İklim Zirvesine dair değerlendirmede bulundu. Genç iklim eylemcisinin Açık Radyo’da yayınlanan açıklamasının bir kısmını, “söz dünyanın gerçek sahiplerinde” diyerek aşağıda paylaşıyoruz: 

“Dünya genelinde yoğunlaşan iklim etkileri sera gazı emisyonlarının hızla düşmesi gerektiği mesajını verirken, BM Çevre Programı’nın (UNEP) “Emisyon Açığı 2022: Kapanan Pencere – İklim Krizi Toplumların Hızlı Dönüşümünü Gerektiriyor” raporu uluslararası toplumun Paris hedeflerinin hâlâ çok gerisinde olduğunu ve 1,5 dereceye giden inandırıcı bir yolun bulunmadığını ortaya koyuyor. Çalışma elektrik arzı, sanayi, ulaşım ve inşaat sektörleriyle gıda ve finans sistemlerinde acil dönüşümlerin iklim felaketini önlemeye yardımcı olacağını ortaya koyuyor.  

Rapor, İngiltere’nin Glasgow kentinde 2021 yılında düzenlenen iklim zirvesinde (COP26) tüm ülkelerin ulusal katkı beyanlarını güçlendirme kararı almasına ve uluslardan gelen bazı güncellemelere rağmen ilerlemenin ne yazık ki yetersiz olduğunu ortaya koyuyor. Bu yıl sunulan beyanlar, 2030’da öngörülen küresel emisyonlardan sadece 0,5 gigaton CO2 eşdeğeri yani yüzde 1’den bile daha az farklı. 

Bu ilerleme eksikliği, dünyayı Paris Anlaşmasının 1,5 derecelik hedefinin çok üzerinde bir sıcaklık artışına doğru sürüklüyor. Koşulsuz ulusal katkı beyanlarının küresel ısınmayı yüzyıl boyunca yaklaşık 2,6 derece ile sınırlama şansının yüzde 66 olduğu tahmin ediliyor. Dış desteğe bağlı olan koşullu beyanlar için bu rakam 2,4 dereceye düşüyor. Mevcut politikalar tek başına 2,8 derecelik bir artışa yol açarak vaatler ve eylemler arasındaki uçurumun sıcaklık üzerindeki etkilerini vurguluyor. 

En iyi senaryoda, koşulsuz ulusal katkı beyanlarının tam olarak uygulanması ve ilave net sıfır emisyon taahhütleri sadece 1,8 derecelik artışa işaret ediyor; yani umut var. Ancak bu senaryo, mevcut emisyonlar, kısa vadeli beyanların hedefleri ve uzun vadeli net sıfır hedefleri arasındaki tutarsızlık nedeniyle şu anda inandırıcı değil 

Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için dünyanın önümüzdeki sekiz yıl içinde sera gazlarını daha önce görülmemiş düzeylerde azaltması gerekiyor. Beyanların, yürürlükte olan politikalara dayalı emisyonlara kıyasla, 2030 yılında küresel emisyonları sırasıyla yüzde 5 ve yüzde 10 oranında azaltacağı tahmin ediliyor. Küresel ısınmayı 1,5 derecede tutmaya yönelik en düşük maliyetli yola girebilmek için emisyonların 2030 yılına kadar öngörülenlere kıyasla yüzde 45 oranında düşmesi gerekiyor. 2 derece hedefi için ise yüzde 30’luk kesintiye ihtiyaç var. 

Fotoğraf www.livetobloom.com websitesinden alınmıştır.

 “Yaşanabilir bir dünya talep edin!” 

Raporlar çığ gibi gelmeye devam ediyor ama genelinde en çarpıcı olanı ise 1,5 derece altında kalma ihtimalimizin artık nerede ise kalmadığı yönünde. Şu anda 1,2 derecede bile yaşanan iklim felaketlerine bakarsak, bize bırakılan dünyanın yetişkinlerin yaşadığı dünya gibi olmayacağı kesin. Bu yüzden hangi tabloya hangi çorba atıldı veya bu eylemler işe yarıyor mu diye konuşmak yerine artık bir şeyler yapmanın zamanı değil mi? Zirvelerin bir işe yaramadığını biliyoruz. Yaşanabilir bir dünya talep edin.