Derecelendirme şirketi AM Best’in yeni bir raporu, Türkiye’nin güneydoğusundaki iki depremin etkisinin, ülke içindeki reasürörler için halihazırdaki “zorlu bir faaliyet ortamını” artıracağını vurguladı.
Depremler binlerce binanın yıkılmasına neden olurken 9 binin üzerinde ölüm kaydedildi. US Geological Survey’e (USGS) göre, her iki deprem de 1 milyar ABD dolarından fazla kayıpla sonuçlanabilir.
AM Best, deprem bölgesindeki sigorta penetrasyonu Türkiye’nin batısına kıyasla düşük olsa da, sarsıntıların, uzun süreli aşırı ekonomik türbülans zeminindeki yerel reasürans ve sigorta piyasasının kredibilitesini önemli ölçüde zayıflattığına inanıyor.
AM Best, penetrasyon oranlarının ülke çapında önemli ölçüde değiştiğini ve son iki depremin meydana geldiği ülkenin güneydoğu bölgelerinde daha düşük olduğunu belirtiyor.
DASK’ın yayınlanan en son yıllık rapora göre, 2021 yılında reasürans teminatı başlangıcının alt limitinin 5 milyar TL (31 Aralık 2021 itibarıyla 0,4 milyar $) olduğunu, üst limitin ise 36,9 milyar TL olduğunu gösteriyor (3,2 milyar $).
Reasürans devleri Munich Re ve Swiss Re, hasar fazlası programında en yüksek risk paylarına sahipken, kalan kapasitenin Avrupa, Londra pazarı ve Bermuda’daki uluslararası reasürörler tarafından sağlanıyor.
AM Best, DASK’tan alınan rakamların, son olaylardan en çok etkilenen bölgede zorunlu deprem sigortası penetrasyonunun yaklaşık yüzde 52 olduğunu gösterdiğini öne sürdü. Derecelendirme kuruluşu ülkedeki önceki doğal afetlerde olduğu gibi iki depremden kaynaklanan ekonomik ve sigortalı kayıplar arasında önemli bir fark olmasını bekliyor.
Uluslararası reasürans piyasalarının kayıpların bir kısmını karşılaması muhtemel olsa da AM Best, bu olayların Türkiye’deki reasürans şirketlerinin son derece zorlu bir faaliyet ortamıyla karşı karşıya olduğu bir zamanda meydana geldiğini belirtiyor. Buna gerekçe olarak da yüksek enflasyon ve zayıflayan para birimi gösteriliyor.
Ülkedeki ekonomik koşulları olumsuz olarak değerlendiren AM Best, bu durumun Türkiye’de faaliyet gösteren birçok reasürörün aktif risklerini artırdığını ve kapasitelerini baskıladığı öngörüsünde bulundu.
